hesabın var mı? giriş yap

  • sözlükte şikayet ediyor gibi yapıp aslında övünmektir.

    "nedir bu güneşten çektiğim :/"

  • "kız aynı yolculukta 3 kez boş koltuğa oturup, 3 kez yaşlılara yer verdi. resmen sevap şov yapıyor şu an. tek yolculukta cenneti garantiledi."

  • 1984 yılında amerikalı union carbide şirketinin hindistan, bhopal'de kurulu fabrikasından salınan metil isosiyanat gazı nedeniyle oluşmuş çok büyük bir felakettir. felaketin ilk haftasında 8000 olmak üzere toplam 20.000 kişinin ölümüne, 150.000 kişininse sakatlanmasına neden olmuştur.

    union carbide, olayın bir sabotaj olduğunu savunmuşsa da, hindistan hükümeti felaketin şirketin faaliyetteki teknik başarısızlığı ve hatasından kaynaklandığını söylemiştir. şirket maliyet azaltmak için çalışanlarına yeterli eğitim vermemiş, işletmedeki güvenlik sistemlerini umursamamıştır. borular temizlenirken, metil isosiyanat dolu tanka su sızmış; gaz sızıntılarını önlemek için var olması gereken altı güvenlik mekanizması düzgün çalışmadığından felaket meydana gelmiştir. fabrikanın çevreye verdiği zararın bu felaketten ibaret olmadığı da daha sonra anlaşılmıştır. ayrıca fabrika kapatılmasına rağmen fabrikanın bulunduğu çevrede doğru düzgün bir temizlik politikası uygulanmadığından, günümüzde fabrikanın zehirli atıkları halen toprakta ve suda bulunmaktadır.

    işin insani boyutu bir yana hukuki boyutu da ayrı garabettir. 1985 yılında, abd'de union carbide şirketine karşı 5 milyar dolardan 50 milyar dolara kadar tazminat davası açılmıştır. union carbide, amerika'da bulunan şirketin hukuki olarak hindistan'daki şirketten farklı tüzel kişiliğe sahip olduğunu, hindistan'daki şirketin faaliyetlerinden amerika'daki şirketin sorumlu olmadığını iddia ederek yetki itirazında bulunmuştur. dava sonunda bu itiraz kabul edilmiş ve abd mahkemeleri davayı reddetmiştir. sonrasında 1986 yılında bhopal yerel mahkemesinde dava açılmış, yerel mahkeme 270 milyon dolar ihtiyati tedbir kararı vermişse de, bir üst mahkeme bu miktarı 195 milyon dolara düşürmüştür. dava temyiz aşamasındayken union carbide ile hindistan hükümeti 470 milyon dolar üzerinde uzlaşma sağlamıştır. ama bu miktar bahsedilen felaket için komik bir rakam olduğundan, mağdur başına 2.200 dolar gibi komik bir tazminat düşmüş, mağdurlar tıbbi giderlerini dahi karşılayamamıştır. peki hindistan hükümeti niye bu anlaşmayı yapmış? ülkeye yabancı yatırımcı çekebilmek için milletin gözünü korkutmak istememiş.

    sonuç olarak şirketin sermaye hırsının sebebiyet verdiği felaket, ülkenin sermaye hırsıyla birleşmiş; ölen öldüğüyle kalmıştır. roller değişse; hindistanlı bir şirket abd'de böyle bir felakete yol açsa neler olabileceğini ise hepimiz tahmin ediyoruzdur herhalde.

    felakete dair bazı fotoğraflar şuradan görülebilir. gazdan etkilenmiş bölge halkının çocukları halen engelli olarak doğmakta.

  • sayin bakan suat kilic tvit atmis. "bir yanda 16 saat kesintisiz ucarak gecesini gunduzune katanlar, ote yanda turkiye kaybetti diye kina yakanlar" demis. kina konusunu bir kenara birakalim ve su 16 saat kesintisiz ucmak kavramindan bahsedelim.

    sayin bakan, biliyorsunuz akp hukumeti sayesinde son yillarda ulasim alaninda cag atladik. ben diyeyim bolunmus yollar, siz deyin metro ve diger buyuk projeler, gercekten onemli bir asama kaydedildi. ozellikle hava yolu ulasiminda halkin ucak yolculuklarina ulasilabirligi onemli olcude artti. dolayisiyla artik ucaklar ve ucak yolculuklari hakkinda daha cok sey biliyoruz. artik o eski gunlerdeki gibi degiliz. bu minvalde sizin 16 saat kesintisiz ucus maceranizi gelin hep beraber irdeleyelim:

    16 saat direk ucus yapma kabiliyeti olan ucaklar cift koridorlu, muhtemelen 4 motorlu buyuk ucaklar oluyorlar. bildigimiz kadariyla arjantin'e 16 saat kesintisiz bir ucak tarifesi yok. tarifeli bir ucakla degil de devletin gorevli ucagiyla gittiginizi zannediyorum. zaten turkiye'den ya da rusya'dan arjantin'e gitmek isteyen birisinin sizin gibi "kesintisiz" bir ucus yapma "imkani" zaten yok. belki siz bilmiyorsunuz ama bu halk artik "kesintisiz" ucmanin bir kulfet degil bir nimet oldugunun farkinda. ironik olarak sizin hukumetinizin hizmetleri sayesinde.

    sayin bakan, herhangi bir orta olcekli kurumun ust duzey yoneticisi bile bu tip uzun ucuslarda business class'da seyahat ediyor artik. siz ki turkiye cumhuriyeti'nin hasmetli bir bakanisiniz, herhalde ekonomi sinifi koltuklarda, "bizimki 77 cm" gibi civikliklarla yolculuk yapacaginizi dusunmemizi beklemiyorsunuz bizden. evet sizler gibi akilli ve kivrak zekali degiliz ama o kadarina da aklimiz calisiyor.

    sayin bakan, devletin tam donanimli ucagiyla, tam yatabilen first class koltularda, muhtemelen icinde yatak, dus, masaj vs. gibi fasiliteleri olan bir ucakta, 16 saat kesintisiz yolculuk, sizin zannettiginiz gibi kulfet degildir. gercekten oyle oldugunu dusunuyorsaniz, size oy veren insanlardan bile daha saf olmaniz gerekir ki ben buna ihtimal vermek istemem.

    komik duruma dusuyorsunuz.

  • mükemmel bir murakami eseri daha. insanın nasıl kendi yaşamını şekillendirebileceğine, öz disiplinin önemine dair bir manifesto. hayatı kendisi için zorlaştıran insanların düşünce ve algı sistematiğini kavrayamayanlar için bir rehber. sınırlar nasıl belirlenir, kararlar nasıl alınır, her gün neden bir mücadeledir sorularının ve daha nicelerinin cevapları. kendini zorlamak ve tanımak üstüne bir deneme. ingilizce çevirisi mükemmel ve arı, murakami dili. çok keyifli. bir hayat hikayesi. neden bazılarının koştuğunu neden bazılarının hareketsiz kaldığı anlamak lazım.

  • o yıllarda öyleymiş yani evet. artık çok şey değişti. son zamanlarda bir hafifleme geldi. artık her şey daha güzel. herkes ülkenin kıymetini bilsin.

  • lost'u altyazısız izleyen türk gençliğinin kendini kanıtlamak için uzun zamandır beklediği fırsattır.