hesabın var mı? giriş yap

  • ulan mbappe'yi dunya gozuyle izleyelim diye konya'ya gittik, hasan ali sag olsun adami sahadan sildi.

    helal olsun milli takim!

  • yanyana olmayan, 2 kişilik oturma yeri boş kalmış minibüs'e carsafli iki kadin binmesi; kadinlardan genc olanin bos yerlerden birisinin yanindaki adama "kardesim sen kalk bakiyim su boş yere otur, biz de buraya yan yana oturabilelim" demesi; adamin "yahu siz bir oraya bir buraya otursaniza" demesi; çarsaflı kadının "ne yani sen benle bu bacıyı elalemin herifleriyle yanyana mı oturtucan?" demesi; bunun üzerine önden bir bayanın dönüp
    "hanfendi bakın, ben 20 dakikadir bu bayın yanında oturuyorum, hala da bana tecavüz etmedi, buyrun siz de oturun" demesi..

  • 20 tl. yarın 15 i maaş günü gece 2 de yatacak iftar için 4 tl param kaldı onada makarna alıp onu yapıp yiyeceğim. 20 liram olsa hd ye gidip güzel bi iskender yapardım. yarına hiçbir maddi sıkıntım kalmayacak.

    edit : çok sayıda yemek ısmarlama teklifi hatta iban ver para yollayım teklifi geldi. gönlü zengin bütün arkadaşlara teşekkür ederim ama bi kamu kurumunda memurum ihtiyacım yok başlığı görünce yazasım geldi sadece. geçici bi maddi krizdeyim ay sonu tüm memurlara olabilir. bugün bol ketçaplı bi makarna yiyecem ama söz yarın iskender yiyecem :) siz ne iyi insanlarsınız valla çok teşekkür ederim.

    edit 2 : oha lan kargo geldi az önce sevgilim dün kek yapıp yollamış makarnanın üstüne birde tatlım oldu :)

  • bazen en olmadık yerde akla gelirler. hiç alakasız, aniden, böyle bir anda bundan beş yıl, on yıl, on beş yıl öncesinden annenizle babanız aranızda geçen bir konuşma aklınıza gelir ve ancak yıllar sonra anlam verirsiniz o konuşmadaki imalara. "çok yorgunum erken yatalım", "ben de yorgunum, yatıyorum, hadi oğlum yerine git sen de". tüylerim diken diken oldu yazarken bile... ne de safmışım. saat 20:00 p.m'de neyin yorgunluğu, neyin uyuması bu acaba günahkar bedenler???

    ya da ofiste (ofis: türkiye'de sözlük yazarlarınının yaşadığı yerlere verilen ad) aniden akla gelen liseden bir kız arkadaşın söylediği şey: "hafta sonu annemler yok. özge ve beril erkek arkadaşlarıyla bize gelecek, sen de gel, patates kızartırım". bakın burdaki genel imayı o zaman anlamamış ve ezgi'nin davetine sınıftaki en yakın arkadaşlarımdan yaşar'la gitmiştim. ama yıllar sonra ofiste anlayınca hayata isyan edesim geldi. ama yine de patates kısmı kafa karıştırıcı geliyor hala. onu niye söyledi lan acaba?

  • şarabın damakta bıraktığı yoğunluk ve kalıcılık süresidir. şaraplar gövdelerine göre tam, orta ve hafif gövdeli olarak tanımlanır.

  • bu başlıkta vurgulanan, kişi kültüne yönelik dokundurmadır. put deyince akla; heykel, put gibi durmak deyince biat ediş veya tapınmaya, ilahlaştırmaya yönelik iğnelemeler gelmektedir. fakat burada kaçırılan esas konu put gibi durmak değildir; ayağa kalkmaktır. ayağa kalkmaktan daha ötesi ise ‘’sessizliktir.’’

    sessizlik anı, ölen kişiyi onurlandırmanın ölen kişiye yoğun hayatın akışından zaman ayırmak, hayatın akışını yavaşlatmak, duraklatmak ve tefekkür etmek için fırsat olarak görünür. sessizlik anı, toplanan kişilerin sessizlik anında tefekkür ederek düşündükleri, merhum kişiyi onurlandırma ve hatırlatma şiarı güden zaman ayırma fırsatıdır.

    sessizlik sadece önemli politik günlerde değil, afetlerde ve trajedik olaylarda, terör eylemlerinde de kendisini olağanlaştırmıştır. terör saldırısı sonrası spor müsabakalarındaki sessizlik de, 9/11 olayları için sessizlik de benzer nitelik taşımaktadır.

    bu sessizlik anının başlangıcı avustralyalı gazeteci edward george honey’e atfedilmektedir. honey, ı. dünya savaşı sırasında hizmet etmiş, savaşın acısını ve kaybını, hatta zafer düşüncelerini taşıyacak bir araç olarak ''sessizliği'' alenen öneren ilk kişi olarak görülmektedir.

    honey, savaştan sonra 1918'de london evening news'e, birinci dünya savaşı'nda hayatını kaybedenleri tanımak için beş dakikalık bir saygı duruşu önererek şunları yazmıştır: "çoğumuz biliyoruz ki kendi akrabalarımız ve asla geri dönmeyecek olan arkadaşlarımız için ölülerimize bu barış saatlerinden bir parça ayıramaz mıyız?. bireysel olarak evet; ama ulusal olarak? beş dakika isterdim; sadece beş küçük dakika. beş sessiz dakikalık ulusal anma. çok kutsal bir şefaat.

    melbourne'deki anma mabedi'nin karşısındaki yolun karşısında, kayalardan oluşan bir takımyıldıza yerleştirilmiş mütevazı bir levhada şunlar yazıyor: 1922'de ölen edward george honey'in anısına. londra'da yaşarken ilk kez ciddi bir sessizlik töreni öneren bir melbourne gazetecisi.

    görsel

    honey, herhangi bir kelimeden daha güçlü ve herkes için bir anlam ifade edilebilen kelime bulmuştu: sessizlik. ihtiyaç duyulan herhangi bir düşünceyle doldurulabilecek boş bir alan olan sessizlik anı, insanların başlarına gelenleri anlamaları için derin bir ihtiyacı doldurmaya hizmet edecekti.

    ekim 1919'da, güney afrikalı sir percy fitzpatrick, imparatorluğun tüm ülkelerinde ateşkes günü'nde (şimdi yaygın olarak anma günü olarak bilinir) bir sessizlik dönemi önerdi. savaş boyunca, güney afrika birlikleri batı cephesinde ağır kayıplar verdiğinde, cape town'da öğle saatlerinde bir sessizlik dönemi gözlemlendi.

    fitzpatrick'in önerisi, teklifi hemen kabul eden kral v. george'a sunuldu. ancak honey ve fitzpatrick'in hazır bulunduğu buckingham sarayı'ndaki grenadier muhafızlarıyla yapılan bir duruşmanın ardından, sessizlik süresi iki dakikaya indirildi. yaşlıların sokakta durması için yeterli uzunlukta olan iki dakikalık bir sessizlikte karar kılındı.

    6 kasım 1919'da kral, ingiliz milletler topluluğu halkına özel bir mesaj gönderdi: ‘’imparatorluğun her yerindeki halkımın, bu büyük kurtuluşun ve bunu başarmak için hayatlarını feda edenlerin anısını hararetle sürdürmeyi arzu ettiğine inanıyorum. bütün hareketler sona ermeli ki, kusursuz bir dinginlik içinde, herkesin düşünceleri şanlı ölülerin saygıyla anılmasına odaklanabilsin." anma günü

    bugün, birleşik krallık ve diğer ingiliz milletler topluluğu üyeleri hala 11 kasım'da iki dakikalık saygı duruşuna katılıyor.

    saygı duruşları bu geleneğin tarihinin gösterdiği gibi, sessiz bir dua ve ölen kişiyi onurlandırmanın yolu olarak kullanılır; ancak bu uygulamaya rastlayabileceğimiz tek zaman bu değildir. birçok ülkede birçok okul, öğrencileri çalışmalarına devam etmeden önce düşünmeye, dua etmeye veya meditasyon yapmaya teşvik etme adına her sabah bir dakikalık saygı duruşunda bulunur. sanırım ilber ortaylı’nın andımız hakkında söyledikleri, tarihte yaşananlar ve süregelen ritüellere paralellik gösteren bilgilere aşina olduğu için göstermiş olduğu bir tepkiydi.

    bir sunum yapan kişi, cenaze, anma töreni, mum ışığı nöbeti ve hatta bir konser veya spor etkinliği gibi herhangi bir özel etkinlikte bir kişinin veya bir grup insanın onuruna bir dakikalık saygı duruşunda bulunabilir.

    genellikle merhum hakkında kısa bir konuşma veya tanıtım yaparak ve hatta belki bir dua okuyarak başlarlar . ardından, “bir dakika onları sessizce onurlandıralım” veya “lütfen bir an için bana katılın” gibi bir şey söyleyerek herkesi sessizlik anına katılmaya davet ederler. bu, herkesin bir sessizlik dönemini gözlemleme işaretidir. bu düşünme süresi boyunca, katılımcılar genellikle şapkalarını çıkarırlar, başlarını eğerler veya birbirlerine başlarını sallarlar ve gözlerini kapatırlar. bir sessizlik anına katılmak, ölen birinin hayatını onurlandırmak için güzel bir gözlemdir. etrafınızdaki herkesin yavaşlamasını ve bir iki dakikalığına duraklamasını izlemenin çok huzurlu bir yanı var. yas tutanlar için bu özellikle derin ve rahatlatıcı bir deneyim olabilir.

    honey 1922'de öldü ve bir dakikalık sessizlik kavramı genel olarak fitzpatrick'e atfedildi. ancak 1965'te melbourne merkezli bir grup honey'in katkısının tanınması için kampanya yürüttü. anma mabedi'nin karşısındaki küçük levha, taşa yerleştirildi.

    koca bir cumhuriyetin kurucusunun vefat ettiği gün hiçbir şey olmamış gibi hayatı idame ettirmek ''put gibi dikilmekten'' çok ama çok daha tuhaf olmaz mı? devletler ve toplumlar kendileri için önemli kişilerin ölüm günlerini görmezden gelmez, gelemezler. yaşadıkları topraklar üzerine inşa edilmiş sistemin sembolü olmuş ve 100 yıl boyunca muhtelif ideolojik görüşlere sahip kişilerin yaşamını derinden etkileyecek derecede kalıcı etkide bulunmuş bu kadar önem ihtiva eden bir lideri ölüm yıldönümünde anmamak gerçekten akıl karı mıdır? karşıt ideolojik görüşlere bile dayanak oluşturmuş kişiyi yok saymaktan bahsetmenin nasıl bir kafanın ürünü olduğunu merak ediyorum. sorununuzun saygı duruşunda bulunuş şekliyle olmadığını hepimiz biliyoruz. istediğiniz şey atatürk'e saygı gösterilmemesi ve atatürk'ün anılmamasıdır. böyle bir rahatsızlıktan kaynaklı irrasyonel isteğe mütekabil vermiş olduğum bilgiler en azından yazmaya değer bir şeyler ortaya çıkarma amacıma hizmet eder diye düşünüyorum.

    ülke kurucularının listesi

    buradaki herhangi bir lider için düzenlenen seremonileri ve anma günlerini internette rahatça bulabilirsiniz. buraya kadar okuyanlara sabırları için teşekkür ederim.

    edit: ekleme ve çıkarmalar yapıldı. gözden kaçan yazım ve imla hataları giderildi.