hesabın var mı? giriş yap

  • zaman veya mekan hakkkında düşüncelere dalınca yaşanabilir.

    dinozorlar günümüzden 65 milyon yıl önce yaşamıştır. ancak yeryüzündeki ilk modern insana sorulsa o da aynı yanıtı verip 65 milyon yıl önce derdi. bütün insanlık tarihi boyunca bu rakamı değiştirecek kadar bile zaman geçmedi. topu topu 160 bin yıldır buralardayız insanlar olarak. dinozorlar bile 158 milyon yıl yaşamışlar dünyada. insan türünün o kadar yaşayacağından şüpheliyim çünkü çevreyle adaptasyonu sıfır. ve çevreye uyum sağlayamayan türler yok olmaya mahkumdur.

    mekan kısmına hiç girmiyorum. bu yeterli sanırım.

  • giderken de taksimetreni aç özelliği de eklenerek taksilerin boş boş gezerken yaptığı masrafa bir nebze de olsa katkıda bulunabiliriz. herşey onlar için.

  • fransa kralı xiv. louis boyunun kısalığıyla da tanındığı, bu boy kısalığını kompleks haline getirmiş, saraylılardan kısa olmayı kendine yakıştıramadığı ve 10 cm uzunluğunda topuklu ayakkabılarının olduğu fransız arşivlerinde mevcut. aynı zamanda kendi ayakkabısının kırmızı olması sebebiyle halka kırmızı ayakkabı giymeyi yasaklamıştır.

    evet ilk olarak erkekler giyiyor peki ne zaman bıraktılar giymeyi?
    aydınlanma çağı'nın entelektüel ortamı erkeklerin de moda anlayışını değişikliğe uğratmıştır. bu dönemlerde modada daha rasyonel bir bakış açısı olduğundan erkek giyim tarzında büyük değişiklikler yaşanıyor.
    18. yüzyılda tarihe "great male renunciation" adıyla geçen bir fenomen ortaya çıkıyor. bu akım sonrası erkekler parlak ve gösterişli moda tarzından vazgeçiyorlar. topuklu ayakkabı da bu yıllarda terk ediyorlar. tarihte tam olarak 1740'lı yıllar olarak geçiyor. bu akım sonrası toplum cinsiyet rolleri tekrar inşa ediliyor. erkek pratik ve rasyonel bir dış görünüşe sahipken, kadın ise daha duygusal ve zarif bir hale bürünüyor.

  • yurttaki mutfak zamazingosunun acma kapama mandalinin arkasindaki yay kırılmıstır. alet mandalin kendi agirligindan dolayi zirt pirt kapanmaktadir`. danimarkali, malin iade tarihinin gecip gecmedigine bakmak icin aletin garantisini, satin alma belgesini vs. arastirmaya baslamistir. (tahminen) irlandali olan ise telefon rehberi ariyordur ki, sari sayfalardan tamirci bulsundur, isleri yoluna koydursundur. turk gelir, gazeteden kopardigi kagidi kivirip mandalin kenarina sıkıstırır. (avrupanin dort bir yanindan tebrik telefonlari yagar)

    o gazete parcasi uzun sureler boyunca sanki aletin orijinal parcasiymis gibi diger milletlerin ogrencileri tarafindan ozenle korunur, alet kullanildiktan sonra yine ayni sekilde ayni yere takilir. baska bir gun, olaydan habersiz baska bir turk mutfak robotunu kullanmak uzere gelir, gazete parcasini cikarip yere atar. aletin kendi kendine kapandigini fark ettiginde mutfaktaki diger ogrenciler onu uyarmak ve "bak kardesim, iste o parcayi yere atmayacaktin, git bir gazete bul kivir vs." demek uzere harekete gecmislerdir. daha agizlarini acamadan eleman mandalin kenarina kibrit copunu sıkıstırmıstır bile.

  • polonya'nın torun şehrinde, zamanında kopernik'in de tırmanarak gökyüzüne baktığı kilisenin kulesine tırmanılır. kule o kadar yüksek ve basamaklar o kadar dardır ki normal bir insan 3-4 kere dinlenerek ancak çıkabilir. kulenin tepesine geldiğimizde duvarda bir yazı dikkatimizi çeker;

    "bacaklarım koptu aq, huzur islamda"

  • (bkz: nuri leflef kundura cilası)

    pazar öğleden sonraları ayakkabıları, serili gazetelerin üzerinde boyarken o tanıdık koku yayılırdı eve. fırçayı sallarken keyifli keyifli ıslık da çalardı bazen. boya sandığıyla sokaklarda gezdiği çocukluk yıllarını, öğle sıcağında bir ağacın altında içtiği gazozun tadını hatırlatıyordu belki de. yeni yeni anlayabiliyorum canım babam; biz büyüdük, sen gittin. mekanın cennet olsun.

    edit: mesajlarıyla yüreğimize dokunan tüm dostlara selamlar...

  • 1800'li yıllarda kuzey karolina'da ana geçim kaynağı tütün üretimi olan iki kasabanın birleşmesiyle şehir sıfatı kazanmış winston salem'den çıkmış ve şehirin adını taşıyan iki sigara markasından birisidir.

    bu kasabaların birleşmesinde en büyük etken olan r.j. reynolds firmasının kurduğu tütün fabrikasıdır. sonrasında bu şehirin kıç kadar nüfusuyla abd tütün piyasasının yarısına ambargo koyduğu dönemler olmuştur. camel, kent, winston, pall mall, viceroy vb. türkiye'de bilinen sürüyle marka yaratmışlardır.

    salem, piyasaya sürülen ilk ve tek mentol aromalı filtreli sigaraydı. öncesinde çıkan kool ve spud hem filtresiz hem de aşırı mentol içeriyordu. salem daha hafif ve kendi iddialarına göre gerçek uzak doğu mentolü kullandığı için piyasaya girer girmez neredeyse %1 pazar payı elde etmişti. bu başarısından sonra bütün büyük üreticiler mentollü ürünler sunmaya başladılar. rj reynolds daha sonrasında kool markasını da satın aldı. bilinen bütün markalarının mentollü versiyonlarını üretti. diğer markalar da bu kervana takılınca bugün mentol kapsüllü sigaraların pazar payı %30'lara ulaştı.

    bu arada çok ilginçtir bir araştırmaya göre abd'de lgbt bireylerin %70 gibi yüksek bir oranda mentollü sigara içtikleri tespit edilmiş. buna mukabil zencilerin %80 küsürü de özellikle mentollü sigara tercih ediyormuş. iddia o ki sigara firmaları uzun yıllardır zenciler ve lgbt bireylere özellikle mentollü ürünlerini pazarlıyormuş. kaynağı şurada

    salem gerçekten kendine has ve güzel bir sigaraydı. yani bir sigara ne kadar güzel olabilirse o kadar iyiydi. benim ilgimi çeken ise bu sigaranın pazarlanmasında kullanılan yöntemlerdi. paketinin tasarımından tutun da çıktığı dönem ve sonrasında yaptıkları reklam çalışmalarıyla sektöre bir yenilik getirmişti. reklam sektörünün de ne kadar tehlikeli olabileceğini, insanlara sizi yavaş yavaş öldürebilecek bir zehiri dahi ab-ı hayat gibi sunabileceğini hatırlatır. zannımca marlboro man dahi bu kadar satışlara etki etmemiştir. çünkü salem reklamları sadece bir markayı değil ürün gamını sırtladı.

    bu ürün, light sigaranın yarattığı daha az zararlı algısını henüz light sigara icat edilmeden önce eline geçirmişti. ergenlerin sigaraya daha kolay başlamasına birinci elden sebep olmuştu. sonrasındaki reklam stratejilerini de bunun üzerine kurdular. sürekli bir temizlik ferahlık, az kokar, az boğaz tahriş eder gibi konuların üzerine gittiler. hatta sloganı uzunca yıllar menhtol fresh oldu. hedef kitleleri olan 23 yaş altına hitap eden bütün yıldızları kullandılar. bugün geldiğimiz noktada slim, light + mentollü sigaranın normal sigaradan daha az zararlı olduğu algısı yerleşmiş ise bunun sebebi işte bu markadır.

    geçtiğimiz yıl salem markası tamamiyle battı. arkasında kendisine has yeşili, kaligrafik logosu ve promosyon için ürettikleri kocaman muhtar çakmağı kaldı. hatta onlar da kalmadı vintage ürün olarak kol gibi fiyatlara satılıyor. türkiye'de bunun light çeşidini tüketenler ve bakkallar arasında anlam kargaşası yaşanırdı. bir paket salem light dediğiniz vakit bakkal size kısa l&m light uzatırdı. başıma gelen başka şabalak bir durum ise "salem" kelimesinin kazakça selam anlamına gelmesi. kazakistan'da her hangi bir bakkala girip salem var mı? dediğiniz zaman aleyküm selamdan tutun da sana da şalom diyene kadar çok çeşitli yanıtlar almışlığım var. durduk yere viceroy'un okunuşu sorunsalı yaşatmıştı.