hesabın var mı? giriş yap

  • sabahları camdan aşağı tükürüp duran, beni her gördüğünde "sen ezgi misin? senin bende mektubun var. *" diyen çılgın üst komşumuz 90 yaşındaki himmet dede kapıda kalmıştı. kapının üstünde anahtarını unutmuş, cebinde de yedek anahtarı kapıyı açmaya çalışmış ama başaramamış. tam kahvaltıya oturmak üzereyiz, gelmiş bizim kapıya elleriyle dizini dövüyor, "ne yapacağım ben!" diye.

    çıktım yukarı. kapıyı biraz zorlayıp, sarstım. sanırım bir süre sonra arkadaki anahtar geriye kaçtı ve ve diğer anahtarla kapı açıldı. nasıl mutlu oldu, ne dualar etti canım benim. neyse, aşağı indim. oturdum kahvaltıya. o sırada evde şekerin bittiğini fark ettim. "neyse çayı şekersiz içeriz" diye düşünürken kapı çaldı. himmet dedem elinde bir kase küp şeker "evde bir tek bu vardı. teşekkür için getirdim" diyor. o sırada evdeki herkes şok.

    sanırım o zamandan sonra kimimiz allah'a, kimimiz karmaya inandı. kimimizin de sikinde bile olmamış olabilir olay. emin olamadım.

    edit: himmet dedem 2 hafta önce vefat etmiş lan.

  • şlsdşlasşdlşasdlsd

    oğlum böyle fanteziler aslında var, videolarda filan denk geliyoruz. ama şöyle bir cümle türkiye'de kurulur "ben size kendi kafanıza göre hareket etmeyeceksiniz demedim mi?" en son askerde bölük komutanı revirciyi böyle dövmüştü.

    o kız değil kıdemli üsteğmen hacı.

  • linteki videonun 2:20 saniyesinde çatlak şanzel isimli biri "doktor öldürdüm çünkü babaannemin ameliyatında %99 değil, %100 hatalıydı. babaannemin ölümüne sebep oldu." diyor.

    bazı şeyler vardır ki ya iyidir, ya kötüdür.

    ortası, orası, burası yoktur!

    armağan çağlayan, bu kötü! videoyu yayından kaldır.

    kaldır ki, iyi insanların içi daha fazla acımasın.

    kurgucunuzda mı demedi? "abi burayı keselim ya" diye...

  • yazar bir üstte öyle güzel anlatmış ki (bkz: #116762576) diyecek pek bir şey bırakmamış. pekiştirmek üzere birkaç kelam edeyim:

    özellikle klasik dönem öncesi müzik insanları zaman üzerine çok kafa yormuşlar. inégalité (eşitsizlik) kavramı, louis couperin'in ölçüsüz prelüdleri (l.c. prelüd), jean baptiste forqueray'nin asenkron yazım yöntemi (j.b.f. sarabande) o dönemin yaklaşımını anlamamızı sağlayabilecek önemli örneklerdir.

    burada tempo algısını sürdüren şey artık vuruş değil salınımdır, nabızdır. tempoyu görsel hale getiren şeyler de sarkaç veya tactus hareketi olabilir. nabız duygusal durumumuza göre değiştiği için, bir müzik eserinde de farklı duygusal durumlar olabileceği için (bkz: affektenlehre), eserin farklı yerlerinde farklı tempolarda olunması çok normaldir, olması gereken budur. heyecanlı bir pasajda tempo ileri gitmiyorsa içerikle yorum uyuşmuyor demektir.

    müzikteki bir pasajı eşit çalabilmek veya çalamamak kendi başına bir meseledir. eşit çalabildiğimiz için eşit çalmak, tempoyu bir metronom ciddiyetiyle sabit tutmak daima askeri adımlarla yürümek gibi bir şeydir. metronom tahakkümü altındaki müzisyen estetik unsurlar yerine askeri disiplini önemsiyor demektir.

    metronom, gerektiğinde sadece ölçüm için kullanılmalı, rakamlar yaklaşık değerler olarak düşünülmeli. metronom ne efendiniz, ne dostunuz. kendinizi kaptırmayın. insan olun.

  • evet çok aşağılamış.
    kendisi ayıp etmiş.
    çok ağır laflar etmiş.

    '' tesettürsüz kadın perdesiz eve benzer'' veya ''etek giyen kızlar beni tahrik ediyor'' diyen öğretmenden daha aşağılıktır.

    bence acilen idam gelmeli ve tesettürlü 10-12 yaşındaki kız çocuklarına "ben bu konuda şu an itibariyle yorum yapmayayım. bütün kız çocuklarımız aynı durumda gözüküyor. bu fotoğrafı nasıl yorumlamalıyız. sizlerin yorumlarını göreyim." dediği için taksimde asmalıyız.

    ya bi yürüyün gidin işinize ya!
    işinizi gücünüz yok mu sizin.
    doların yükselişi, ekonomik kriz, saldır saçma yürüyen politikalar böyle mal mal haberlerle unutturulamaz.
    neymiş ismail küçükkaya örtülü insanları aşağılamış.
    aşağılık bir hareket görmek istiyorsanız ülkenin yönetilişine bakabilirsiniz.
    boş verin türbanı.
    din elden gitmiyor rahat olun!

  • beyaztv ve ülketv’yi azaltması gereken bir yazarın gördüğü hezeyanları bize anlatması durumu. kanka istersen bulutlara da bak, nimbus bulutları da haarptan etkilenip pütür pütür olmuş o gün diyorlar. şinşek gibi bişi olmuş hatta maraşta. allahım millet deliye hasret biz akıllıya.

    edit: arkadaşa aktrol dediğimi düşündüğü için biraz sitem etmiş. sol görüşlü kişilerde de büyük resimciler var. (bkz: cemre demirel)

    edit2: arkadaşlar lütfen! simpson falan demeyin bana. 25 küsür yıldır yayınlanan dizi, zorlarsak benim doğum tarihimi bilebiler.

    edit3: ne cemre sevdalıları varmış ya!

    edit4: tamam arkadaşlar cemre’nin karl hakkındaki yazılarını okudum. alın size yeni düşman veriyorum has solcu (bkz: sezgin tanrukulu). cemre demirel hakkındaki görüşlerim değişmedi.

    edit5: bu entry’i de debeye sokmamak. neyse!!!