hesabın var mı? giriş yap

  • hasta muayene edilir, durum biraz ağır olduğu için hasta müşahede denen gözlem odasına alınacaktır.

    +ne yapıyoruz doktor bey?
    -gözleme alacaz şimdi sonrasına bakarız.

    hastanın kanları alınır, tedavisi başlanır, sonuçlar bekleniyordur ama bu arada hasta yakınları boş durmamış.

    +hocam birşey sorabilir miyim?
    -sor bakalım.
    +hocam bir tane peynirli bir tane de patetesli aldık yedi ama bir gelişme yok, bir tane de kıymalı mı alsak acaba?
    -nasıl nasıl?
    +gözleme alın demediniz mi?
    -puhahahahahahahaha....

  • sma kampanyalarına destek vermiyorum. devletin de bebeklerin tedavisini üstlenmesini kabul etmiyorum.

    sen evlenmeden, çocuk yapmadan önce test yaptıracaksın. risk varsa korunmayı bileceksin. sma hastası bebeğin teyzesi, amcası oturduğu evi satıp yeğeninin tedavisine harcar mı? hiç sanmıyorum. devlet neden okul yaptıracak kadar parayı bir bebeğin "deneysel, yani kesin sonuç verdiği henüz kanıtlanmamış" tedavisi için harcasın?

    edit : anne/baba kötü niyetli olmayabilir. hükümetimizin ekonomi dehası sayesinde
    dolar, bir gecede 18'den 12'ye düştü mü? düştü.
    devlet enflasyon %80 derken, otomobil fiyatları %100'ün üzerinde artarken bankalar, senin parana %15 faiz veriyor. dövizde tutsan durum aynı. çocuğunun tedavisi için para toparlamaya çalışan aile bu durumda ne yapsın?

  • izledikten sonra soğuk lahmacun yemiş kadar mutsuz olduğum gudik performanstır. o nasıl bir gırtlak kullanımı, o nasıl bir ingilizce, bu nasıl sistem, bu nasıl teokrasi...

    vay anasını sayın seyirciler.

    so guu so guu... on dakika ara...

    http://youtu.be/vbx9rue9mwk

  • arkadaş (sataus) : benim hayatim su sorularla geçti hep niye? nicin? nasil? neden?....

    bi arkadaşından gelen yorum : niye niçin ve neden aynı sorular nerdeyse :d hayatının 4te3ü boşa gitmiş yawrum..

    ( arkadaş oturtmuş lafı yahu )

  • açılış sahnesiyle bir anda içine alıveren, bütün bu tatsız olaylar üstüne bünyeye neşe, enerji pompalayan, emma stone ve ryan gosling'in kimyalarının çok çok çok uyumlu olduğunu tekrar görmemizi sağlayan 2016'nın bence en iyi filmidir.

    kostüm, ses miksajı, film, görüntü yönetmenliği, kadın ve erkek başrollerde oscar adaylığı olacağına aşırı inandım. yılın en iyileri denilen filmlerin de çoğunu izledim ancak bu kadar akılda kalıcı etki yaratan olmadı.

  • ingilizce'de coffee nap olarak bilinen, eğer düzgün yapılabilirse oldukça etkili olan bir dinlenme yöntemidir.

    kahve uykusu aslında çok basittir.

    diyelim ki uykunuz gelmeye başladı ve siz uykunuzu açması için kahve içmek istiyorsunuz. yaptığınız kahveyi içtikten hemen sonra uyuyup yaklaşık 20 dakika sonra uyanırsanız hem sadece 20 dakika uyumaktan hem de sadece kahve içmekten çok daha zihniniz açık bir biçimde uyanırsınız. kahveyi içip, 20 dakika uyuyup uyanmak sadece kahve içmekten çok daha etkili bir uyku açma yöntemidir.

    peki neden?

    günlük hayatta beynimizi kullandığımız zaman beynimizde yavaş yavaş adenozin isminde bir molekül birikiyor. bu molekül beyin hücrelerimdizdeki reseptörlere bağlanıp beyin hücrelerinin çalışmasını yavaşlatıyor. böylelikle de beyinde biriken adenozin kişinin düşünmesini güçleştiriyor. yani zihin yorgunluğu demek aslında düşünce güçlüğü çekmek, düşünce güçlüğü çekmek de beyinde adenozin birikmesi demek. uyuduğumuz zaman beyin hücrelerimizdeki reseptörlere bağlanan adenozin bağlantısı kesiliyor ve böylelikle uyandığımızda düşünmekte güçlük çekmiyoruz. bu yüzden uykudan uyanınca zihnimiz uykulu halimize göre açık oluyor.

    kahve dediğimiz şeyin zihnimizi açmasının sebebi ise kahvenin içinde adenozine oldukça benzeyen ancak adenozin aksine düşünceyi yavaşlatmayan kafein isminde bir molekül olması.

    kafein yapı olarak adenozin molekülüne benzediği için tıpkı adenozin gibi beyin hücrelerinin reseptörlerine bağlanıp adenozin moleküllerinin o hücrelere bağlanmasına engel oluyor ve adenozin molekülleri o hücrelere bağlanmayınca da zihnimiz yavaşlamıyor. bu durum kafein moleküllerinin hücreler ile bağı kopana dek sürüyor.

    adenozin ve kafein yapısı

    şimdi şöyle bir durum var.

    eğer yorgunsak ve zaten beyin hücrelerimizin çoğuna adenozin bağlanmışsa kahve içtiğimiz zaman kafein molekülleri bağlanabilecek bir hücre bulamadıkları için pek işe yaramıyorlar.

    bir bardak espresso içtiğimizi düşünelim. bu espressonun kanımıza karışıp, kafeinin beynimize varması yaklaşık 20 dakika sürer.

    eğer bir bardak espresso içip 20 dakika boyunca uyursak, bu süre zarfında beyin hücrelerine bağlanan adenozin moleküllerinin bir kısmının bağı uyku sayesinde kopuyor ve biz tam 20 dakika sonra uyandığımızda kafein molekülleri beyne ulaşıp henüz temizlenmiş olan beyin hücrelerine bağlanabiliyor.

    kafein bu hücrelere bağlandığında da o hücrelerden kopardığımız adenozin molekülleri tekrar gelip o hücrelere bağlanamıyorlar. böylelikle tam teşekküllü bir uyku çekmeden önce gün içinde bir süre daha idare edebilecek kadar zihnimizi açmış oluyoruz.

    bu olay gece araba süren deneklerde deneniyor ve kahve uykusu yöntemini kullananların sadece kahve içenlerden ya da sadece şekerleme yapanlardan daha dikkatli oldukları gözleniyor.

    ileri okuma için:

    reasearchgate makale

    konu hakkında video

  • pizzanızın hamuru nasıl olsun istersiniz?

    -ince
    -klasik
    -kalın
    -ince kömürlü
    -klasik kömürlü
    -kalın kömürlü

    gibi seçenekler sunabilen pizzacı.

  • "biz evlenmeden önce elele tutusmaya utanırdık " diyen teyzeler, zaten 14 yaşında evleniyormuşsunuz 5 yaşında da elletmeyiverin artık.

    haklımı ne bilemedim ki.

  • 16 yaşındayım,tek başıma şehri keşfetmek gibi bir huyum var,arkadaşlarıma ailemleyim,aileme arkadaşlarımlayım diyerek arazi oldum o gün.
    tekin olmadığını bildiğim bir semtte gözlemeci-kahvehane ama kadınlı erkekli bir kutlamanın yapıldığı bir yere denk geldim.süslenmiş dışarısı;aynalar,boncuklar beğendim fotoğrafını çekiyorum.
    işte o an farkettim ki içerdeki herkes bana bakıyo.bir kadın bir adam bana doğru yürümeye başladı içerden,sıçtım,adamın belinde silah var.turist sanmışlar beni,hello welcome falan diyerek içeri buyur ettiler,bakın yedi yaşından itibaren ingilizce öğrenmeye başladım ama ben bile öyle konuşabildiğimi bilmiyordum adeta bülbül misali şakıyorum ama kimse bi bok anlamıyo,yinede işimi sağlama aldım italyanım sandılar.
    türkün misafirperverliğini ben orda gördüm.çiğ köfte,içli köfte,baklava özellikle bir börek yedim tadı hala damağımda,halay çektim "hemende öğrendi" diyolar bide,çüş.dört saat takıldım orda,asker dönüşü kutlanıyordu,fakat biliyorum ki eğer türk olduğumu anlasalardı o denli nazik ve sevecen davranmazlardı.bunuda kimseye anlatmamıştım.