ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
lasselom
-
norveç'te benim babam da subay olur. orta doğu'da iki günde pokemona çevirirler bu şeker oğlanı.
bitcoin
-
son iki haftadir paritesi 6-8 dolar arasinda seyreden, bugun 8.35 olmus para birimimiz. ote yandan "difikulti" de katlanarak artmakta, ah keske eskiden girisseymisim dedirtmekte. bu kadar ekran kartini daha sonra nereye sokucam diye sordurtmakta.
doğu ekspresi'nde sevdicekle kahvaltı keyfi
-
pakistan ile aynı klasmanda bir ülke olduğumuzu yüzümüze vuran olay
post apokaliptik filmlerdeki retrofütürizm
-
karanlık şehir atmosferinin kasvetine kasvet katan öğelere zeplin gibi güzel örnekler verilmiş, arada gözümden kaçırdıysam affola ama mesela ilk blade runner'daki voight-kampff test makinesi buna bir örnektir. muhtelif filmlerde eski tüplü televizyonları andıran kocaman ekranlı bilgi giriş terminalleri de mevcuttur.
baba kız diyalogları
-
ıspanaktan açılan muhabbettir. nereye gideceği ise meçhuldur.
baba: ya bu ıspanak yemeği ne kadar güzel oldu. ıspanaklar mı iyiydi, yoksa elimin bereketi mi?
kızı: sevgini katmışsındır.
baba: seni yaparken de sevgimi kattım, ama hiç güzel olmadın.
kızı: (oha!?!?)
istanbul'da makas atarken kaza yapan maganda
-
şans eseri bir tek kendisinin zarar görmesi sevindirmiştir.
şaban vatan'ın gözaltına alınması
-
https://twitter.com/…han/status/1108686805531013120
giresun / eynesil'de vefat eden 11 yaşındaki kız (rabia naz vatan) 'ın babasının gözaltına alınmasıdır
bildiğimiz gibi eynesil'de bir babanın sesini duyurmaya çalışmıştık ve baba da mücadele veriyordu, bugün gözaltı kararı çıkmış.
*** konu ne diyenler için özeti ayrıntılı
*** dün akşam itibariyle baba sosyal medyanın ve bizlerin baskısıyla serbest bırakıldı , hatta giresun başsavcılığı gözaltı olayını reddetmek zorunda kaldı, lakin görele başsavcılığının kararı bekleniyormuş, gündemde tutarsak akıl hastanesinden de kurtarabiliriz babayı,
zira giresun başsavcılığının açıklamasına göre, eğer görele başsavcılığı akıl hastanesine yatsın derse ne yazık ki deli gömleği giydirilip akıl hastanesine yatıralacak , hapisten kurtardık sosyal medya yoluyla, herkese teşekkürler, tüm yüreği güzel insanlara.
**** şaban vatan'ın avukatının açıklaması https://twitter.com/…klc/status/1108703759989915648
**** (bkz: şaban vatan'ın abisi muhammet vatanın paylaşımı) şu da var, bu başlığı da uplayalım
alev makinesi
-
alev makinesi, günümüzde düzenli, düzensiz herhangi bir ordu envanterinde bulunmayan, geçtiğimiz yüzyıldan bolca kullanılmış, ana bileşen olarak genellikle propan kullanan bir silah.
bu silahla bir yanılgı vardır. filmlerde alev makinesiyle yakılan kişiler(genelde askerler) çığlık atar ve debelenerek ölür. ama gerçekte, askeri bir alev makinesin, alevi üzerinize püskürtüldüğünde, çok kısa süre içinde içinde kömürleşerek ölürsünüz.
örneğin bu japon askeri debeleyenmeyi bırakın, mevziden doğrulamadan ölmüş.
birinci dünya savaşında ilk olarak almanlar tarafından üretilmiş ve savaş genelinde en fazla alman ordusunda bulunmuştur. ingiliz ve fransızların korktuğu bir silah olmuştur.
livens large gallery flame projector isimli alev makinesi ise birinci dünya savaşında ingiliz askerleri tarafından kullanıldı. ikinci dünya savaşında, amerikan ordusunda başta, m1 ve m1a1 alev makineleri daha sonra ise, 60'ların sonlarına kadar kullanılacak olan m2 alev makinesi kullanıldı. alev makineleri pasifikte japonları psikolojik olarak da harap eden bir silah oldu.
almanların en yaygın kullandığı alev makinesi ise, flammenwerfer 41 idi. bu amerikalılarınkine göre daha kontrolsüz bir silahtı, ve kullanan asker genelde şöyle ekipmanlar girmek zorunda kalıyordu.
flammpanzerwagen ise almanların half truck'larında kullandığı alev makinesiydi.
almanların tüpe benzeyen sığnak savunmalarında kullandığı abwehrflammenwerfer 42 isimli garip bir alev makineleri de vardı.
1
2
ruslar ise geniş çaplı olarak üretilmiş, roks-2 ve roks-3 alev makinelerine sahiptirler. alev makinesi kullanan tank formatındaki sovyet tankları genelde t-34 şasesi üzerine yapılıyordu.
ingilizler ise, churchill crocodile isimli alev tankın sahipti.
amerikalılar bu bağlamda en fazla kullandığı ww2 tankı m4a3r3 isimli şerman varyasyonudur. reich ise stug 3 flamm ile alev makinesi kullanan tanklara envanterinde yer vermiştir.
japon ve italyanlarda çok az miktarda sahaya sürülebilmiş alev tankları üretmiştirdir.
post ww2 flame tanklarından en çok üretileni t-55'e alev makinesinin optimize edildiği bir türevi ve m67 zippo tankıdır.
vietnam'da m67
kore'de m67
vietnam savaşında amerikan piyadelerinin en fazla alev makinesi kullandığı süreç 873. tepe muharebesidir.
irish republican army 1989 yılında, roks-3'ün yerini alan post-ww2 lpo-50 isimli alev makinesiyle kuzey irlanda'daki ingiliz ordusu karakoluna saldırmıştır. 2 asker ölürken, ikisinin yada ikisinden birinin alev makinesiyle öldürüp öldürülmediğiyle ilgili açıklama yapılmamaştır.
günümüzde, omuzdan atılan, termobarik başlık kullanan güdümsüz roketler alev makinelerinin yerini almıştır.
git şurdan şöyle bir tahta bul gel
-
dünyanın en tuhaf baba talebidir, emridir. herhangi bir iş mi yapılıyor, bağla bahçeyle mi uğraşılıyor, apartman bahçesinde bir atraksiyon mu yapılıyor, piknikte mangal mı yakılıyor, baba mutlaka bu talebini dile getirir. muhattabı genelde erkek çocuklardır.
öğelerine ayirarak bakalim, emrin saçmaligi anlasilsin;
git: ışık hızıyla yap anlamında
şurdan: "şurdan" kelimesi masum gibi ama kastedilen butun mahalle.
şöyle: genelde 1-1,5 metreye tekabül eden bi tahtadır. bi örneği pederin elinde vardır.
bir: evet bir.
tahta: her babaya lazım, fennin son harikası.
bul: artik icat mi edersin, yarayir misin bilemem mealinde.
gel: gidis hiziyla gel.
verdi emri, bolt gibi gote toynak ata ata gittin, aradin ve buyuk ihtimalle mahallenizde ikea fabrikasi yoksa bulamadan geldin. sonuc?
"taam hallettim ben.."
10 ağustos 2020 orc seçim anketi
-
yerel seçimlerde istanbul’u, ankara’yı, adana’yı, antalya’yı akp’ye yazan ve hala utanmadan anket yayınlayan şirketin yeni anketi.
ailesine yük olmamak için okurken çalışan embesil
-
yurtta kalıp sadece yemekhane fişleriyle yemek yiyip ve sadece aldığı bursla geçinen arkadaşlarım oldu benim. ona rağmen parası yetmediği için ağır şartlarda ve az miktarda paralara çalışmak zorunda kaldı.kendini bilmezlerin embesil diye adlandırdığı gibi okulunu da uzattı evet. peki ne oldu:bir sene uzattı ama babasının gururunu kırmadı giyecek hiçbişeyim yok diye. annesini darlamadı babama söyle param kalmadı diye. dışardan atıp tutmakla ahkam kesmekle olmuyor o işler. annesi babası da engelli ya da hasta da olabilir. geçimini sağlamak zorunda diye bono poro vorocokson denmez öyle.
not: ben de okulumu uzattım ve paşa paşa da çalıştım. hiç de pişman değilim. yine olsun yine uzatır yine çalışırım