ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
ekmeği yiyeceksiniz suyu da içeceksiniz
metrobüste öpüştüler diye deliren adam
-
"kim namus ve ahlâk şövalyeliği yapıyorsa, bilin ki en namussuzu o' dur." -friedrich nietzsche
hamas'ın yaptığını türkiye'de yapmak zorundayız
-
seni şu laflarından ötürü alıp hapse tıkmayan adalet sistemine ne demek lazım bilmiyorum. adam resmen kendi ağzıyla terör/darbe çağrısı yapıyor ve buna rağmen halen dışarıda duruyorsa yazıklar olsun.
öcalan'ın kırmızı bültenle arandığını bilmiyordum
-
reyting yükseltmek için kırmızı bültenle aranan teröristi trt'ye çıkarmak da iyiymiş. terör örgütlerinden reklam da alın bari.
edit:imla
izmir bostanlı'da öldüresiye dövülen gençler
-
(bkz: malum ırk)
bizim izmirli genç de beter olsun. komadaymış hatta, çıkarsa şayet belki biraz akıllanır.
videodaki bağrışmalardan ve kullanılan şive/ağızdan saldıran onun bunun çocuklarının hangi ırka mensup oldukları direkt anlaşılıyor zaten. ki konuşmaları dinlemeye ihtiyacınız bile yok. bir yerde 7-8 şeref yoksunu toplanıp bir kişiye saldırıyorsa, o saldıranlar malum ırktan başkaları değildir.
bunlar tek olduklarında süt dökmüş kedi, çoğaldıklarında ağızlarına kan değmiş sırtlan oluyorlar.
izmirliler de başlarına gelenleri hak ediyor. “barış, kardeşlik” goygoyu yapa yapa izmir’in anasının sikilmesine sebep oldular. düşünün, görüntü bostanlı’dan. izmir’in görece en nezih semti mk. konak’ta, alsancak’ta, basmane’de neler oluyor hayal edin.
edit: ben türk’üm ve türk’e tarafım. ayrıca, ırkçıyım ve bundan gurur duyuyorum. böylesi rezil bir coğrafyada yaşayıp, türk düşmanı yöneticiler tarafından yönetilip ırkçı olmayan türk’ün de aklına şaşarım. boşuna mesaj atıp, “ırkçı” etiketi üzerinden kendinizi yormayın. sikimde değil.
tanrı türk’ü korusun.
istasyonda namaza duran cemaati beklemeyen tren
-
islam'ın, uygarlık treninin arkasından koşmasının üzücü videosudur.
demiryollarını içeren herşeyi, treni, dizel motoru, sinyalizasyonu, elektroniği, motor yağını, seri üretimi ve bunun için gerekli olan tüm süreçleri, insanların eğitimini, rayları ve gerekli tüm sistemi kurup işler hale getirenler seni niye beklesin ki?
neyini beklesin senin söylesene? şahane, en birinci ibadeti yapıyorsun diye mi beklesin? para versen de beklemiyor baksana.
sen hala tren beni beklesin diye bekle.
nah bekler seni tren.
hala anlayamadın.
tren kaçtı, hala anlayamadın.
amerikan filmlerinde klavye kullanma stili
-
oyle kullanmaya calistim su cikti:
"oljkdkvsdkvj ikvsjhvpùkls vùlskvh sfùv hsffùlkvhsfvohefùvlk nfscvôiif hvsfivh zdùoivjhsdùlv zdivpjdkùlv jdivpj dkùvjzpivjhz ùlkvjzùipjùflkj zrfzjzekrpjfzipgzrpgzrpilmk jzdgzrfzùfpkhzr$pf zrefihzr"
yukardakilerden biri pentagon'a giris sifresi ama hangisi bilemiyorum, deneyin bulun.
billur kalkavan
-
kendisiyle şöyle bir anım var. yıllar önce arkadaşlarla bodrum'a gitmiştik marinada gezerken kıyıya demirlemiş bir yatta kendisini görmüştük.
uzanmış güneşleniyor. ama nasıl vamp bir kadın, nasıl bir aurası var anlatamam. o zamanlar ekranda en sık görüldüğü dönemler biz de sivilceli ergenleriz bunun da etkisiyle ona hayran hayran bakmaya başladık.
her halde öküzün trene baktığı gibi bakmış olmalıyız ki
-çocuklar hafızanıza yeteri kadar kaydettiyseniz bırakın da güneşin keyfini çıkarayım dönüşte tekrar bakarsınız demiş, ardından da o müthiş kahkahasını atmıştı. bunun üzerine biz kafalar önde jet hızıyla ortamdan uzamıştık. azarlamadan, hakaret etmeden, esprili bir dille rahatsız olduğunu belirtmesini takdir etmiştik.
bende her zaman dobra, eğlenmesini bilen, hayattan zevk alan, kafasına göre yaşayan bir insan imajı çizmişti. ışıklar içinde uyusun.
çocukluk yıllarını hatırlatan kokular
-
bazen anadolu'nun dip köşesindeki yada istanbulda ender kalan bir bakkala girdiğimde burnuma gelen o değişik koku... çocukken gittiğim bakkal amcanın dükkanındaki kokuyla aynı gelebiliyor bazen tarifi yok. plastik top kokusu da etkilidir mesela...
adrianopolis savaşı
-
bugunun edirne'si olan, o dönemki dogru yazılışı itibariyle hadrianopolis olan bölgenin kırsal alanında roma ve got ordulari arasinda yapilmis,10000 got suvarisinin 40000 askerden olusan roma lejyonlarini ve imparator valens'i imha etmesiyle sonuclanmis olan,suvarinin piyadeye ustunlugunu kanitlamis olan ilk savas.ms 9 ağustos 378 tarihinde yapilmistir.
20 yıl kadar sonrasından ekleme: ekşi şeyler'e girince bu yazıyı ve başlığı tekrar gördüm. gerçekten tuhaf bir ekşi şeyler başlığı ve de buradaki başlıkta da bir dizi yalan yanlış içerik var. şöyle ki:
1 - ekşi şeyler'e bu yazı nedense 100000 romalıya karşı 40000 got şeklinde aktarılmış; bu yanlış. zaten o devirde bu denli büyük sayılarda orduların aktif savaş için beslenmesi mümkün değil.
2 - girilerde ha bire bir doğu roma/ bizans vurgusu var. istanbul kurulmuş olmakla birlikte, roma'nın bölünmesi henüz gerçekleşmemişti (395'e tarihlendirilir). yani bu savaşta gotların karşısındaki grup doğu roma veya bizans değil, doğrudan doğruya roma'dır. henüz bizans tarih sahnesine girmemiştir.
3 - bu bir kavimler göçü olayıdır. gotlar, göçebe bir kavim olarak, bütün bir kavim olarak yollara dökülen sayısız silahlı ve savaşçı kavimden biridir, sırf moda diye 20. asra ait iltica/mülteci kavramları herhalde bir tür clickbait gibi kullanılmış. roma'da hatta bu tip aranjmanlara verilen hususi kurumsal isimler var, genellikle foederati olarak anılabilir. "mülteci" diye nitelendirilmiş gotlar bu olaydan çok değil, 32 yıl sonra imparatorluk başkenti roma'yı işgal edip yağmaladılar..
turizm bakanı'nın 4.5 milyar lira teşvik alması
-
çok şanslı bir bakandır:
"temmuz ayı yatırım teşvik belgelerine göre turizm bakanı mehmet nuri ersoy'un yöneticisi ve ana hissedarı olduğu mra turizm ve otel işletmeciliği aş’nin 5 yıldızlı otel projesine 2 milyar 350 milyon lira yatırım teşvik desteği verildi.
sanayi ve teknoloji bakanlığı'nın temmuz ayına ilişkin teşvik belgeleri resmi gazetede yayımlandı.
buna göre kültür ve turizm bakanı mehmet nuri ersoy'un yöneticisi ve ana hissedarı olduğu bodrum türkbükü’ndeki mra turizm ve otel işletmeciliği aş’nin 307 oda, 870 yataklı 5 yıldızlı otel projesine 2 milyar 350 milyon lira yatırım teşvik desteği verildi.
sol haber'den kadir sev'in haberine göre bölgesel öncelikli yatırım sınıfından verilen teşvik unsurları şunlardan oluşuyor:
7 yıl boyunca sigorta primi işveren hissesini devlet karşılayacak. projeyi gerçekleştirmek amacıyla alacağı kredilere faiz desteği verilecek. gelir vergisi; gümrük vergisi ve kdv istisnalarından yararlandırılacak.
bakan mehmet nuri ersoy, 25 dönüm ormanlık araziyi talan edecek otel projesini, geçen mayıs ayında tartışmalı bir çed sürecinden sonra onaylamıştı. iki ay sonra teşvik listesine alındığı görülüyor.
ersoy, aralık 2020’de bodrum hilton tükbükü oteli’in de sahibi olduğu azerbaycan merkezli ısr turizm şirketini satın almış ve adını mra turizm ve otel işletmeciliği a.ş. olarak değiştirmişti.
7 ağustos 2022 günlü resmi gazetede yayımlanan geçen haziran ayında yatırım teşvik listesinde ersoy'un sahibi olduğu voyag turizm otelcilik aş’nin 2 milyar 150 milyon lira tutarındaki modernizasyon projesine “bölgesel öncelikli yatırım” sınıfında yer verilmişti.
ersoy’un sahibi olduğu şirketlere yalnızca iki ayda verilen teşviklerin tutarı 4,5 milyar liraya ulaştı. "
kaynak
--- spoiler ---
bu sofracık, efendiler –ki bekler yutulmayı
huzurunuzda titriyor –şu ulusun hayatıdır
ulusun ki acılı, ulusun ki eşiğinde ölümün!
ama sakın çekinmeyin, yiyin, yutun hapır hapır…
yiyin, efendiler yiyin; bu doyumsuz sofra sizin,
doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!
efendiler pek açsınız besbelli yüzünüzden;
yiyin, yemezseniz bugün, yarın kalır mı kim bilir?
şu doyumcu sofra, bakın gelişinizle övünçlü!
hakkıdır kutsal savaşınızın, evet, o hak da elde bir…
yiyin, efendiler yiyin; bu iç şenliği sofra sizin,
doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!
bütün bu nazlı beylerin ne varsa ortalıkta say:
soy sop, şeref, gösteriş, oyun, düğün, konak, saray,
tüm sizindir efendiler, konak, saray, gelin, alay;
tüm sizindir, tüm sizindir, hazır hazır, kolay kolay…
yiyin, efendiler yiyin; bu doyumsuz sofra sizin,
doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!
büyüklüğün sindirimi biraz ağır olsa da yok zarar,
görkemli yüceliği, öç alıcı sevinci var,
bu sofra gönül almanızdan böyle ısınır ve ışıldar.
sizin şu baş, beyin, ciğer, bütün şu kanlı lokmalar…
yiyin, efendiler yiyin; bu doyumsuz sofra sizin,
doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!
verir zavallı memleket, verir ne varsa; malını,
varlığını, hayatını, umudunu, hayalini,
tüm olanca rahatını, olanca gönül balını,
hemen yutun, düşünmeyin haramını, helalini…
yiyin, efendiler yiyin; bu doyumsuz sofra sizin,
doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!
bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak!
yarın bakarsınız söner bugün çatırdayan ocak!
bugün ki mideler sağlam, bugün ki çorbalar sıcak;
atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak…
yiyin, efendiler yiyin; bu cümbüşlü sofra sizin;
doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!
--- spoiler ---
(bkz: yiyin efendiler yiyin)
pazarlamacıların okuması gereken kitaplar
-
pazarlamacıların okuması gereken kitaplar sadece pazarlama disiplinine ait olmamalıdır. iyi bir pazarlamacının önce insanı, sonra toplumu, akabinde toplumun hikayelerini / edebiyatını iyi anlaması gerekir ki akabinde bu baz üzerine doğru bir şekilde pazarlama bilgisini entegre edebilsin.
okuma listesinin akışı psikoloji, sosyoloji, antropoloji, edebiyat, hikaye ve pazarlama şeklinde olduğu takdirde daha verimli olur.
(bkz: psikoloji)
sigmund freud, ben ve ıd
sigmund freud, uygarlığın huzursuzluğu
nicholas epley, mindwise
sheena ıyengar, the art of choosing
dan ariely, predictably ırrational
daniel pink, drive
kaiser fung, numbers rule your world
charles duhigg, the power of habit
mihaly csikszentmihalyi, flow: the psychology of optimal experience
(bkz: sosyoloji)
jean baudrillard, tüketim toplumu
jean baudrillard, simülakrlar ve simülasyon
cemil meriç, bu ülke
guy debord, gösteri toplumu
peyami safa, doğu batı sentezi
jean m. twenge, ben nesli
douglas holt – douglas cameron, cultural strategy
paul adams, grouped
(bkz: antropoloji)
franz boas, antropoloji ve modern yaşam
r.b. edgerton, hasta toplumlar
levi strauss, ırk, tarih ve kültür
levi strauss, modern dünyanın sorunları karşısında antropoloji
philip k. bock, insan davranışının kültürel temelleri psikolojik antropoloji
richard dawkins, the selfish gene
carl jung, man and his symbols
ruth benedict, patterns of culture
(bkz: edebiyat)
hakan günday, malafa
peyami safa, fatih harbiye
george orwell, 1984
halit ziya uşaklıgil, aşk-u memnu
dostoevsky, karamazov kardeşler
steinbeck, fareler ve insanlar
ahmet hamdi tanpınar, saatleri ayarlama enstitüsü
(bkz: hikaye)
robert mckee, öykü
joseph campbell, kahramanın sonsuz yolculuğu
joseph campbell, the hero with a thousand faces
jonathan gottschall, the storytelling animal
(bkz: pazarlama)
philip kotler, kevin lane keller – pazarlama yönetimi
philip kotler, hermawan kartajaya, ıwan setiawan, pazarlama 4.0
gerald zaltman, pazarlama metaforları
david zweig, ınvisibles
richard p. rumelt, good strategy bad strategy
martin lindstrom, buy.logy
emanuel rosen, the anatomy of buzz
al ries & jack trout, positioning
chris anderson, the long tail
malcolm gladwell, the tipping point
malcolm gladwell, david and goliath
seth godin, tribes
20 mart 2019 avustralya türkiye krizi
-
senin yuzunden kendi ulkemizden 15 bin km uzakta yasiyoruz. yeri geliyor muhendis adam bulasikcilik yapiyor yeri geliyor garson oluyor yeri geliyor kebapci oluyor burda. birsuru beyin gocu oldu, birsuru muhendis, doktor, yuksek egitimli insan kacti ulkeden. ıssizlik diz boyu. ulkenin hali icler acisi. bir gun allah askina disari cik su etrafinda 1000 koruman olmadan sadece insanlarin yuzune bak. konusmana gerek yok sadece yuzlerine bak. ne kadar mutsuz ve stresliler. kavga etmeye, kendi stres ve sinirlerini bir baskasinda cikarmaya yer ariyorlar.
birak artik. bare kacip gelen, birsuru zorluktan gecen ve hala gecmekte olan bizleri burda rahat birak.
deep web'de 6.seviye
-
çok tehlikelidir çünkü her yerde ciddi sniperlar v
bira içme hevesini kaçıran şeyler
-
(bkz: boş küme)
"eğer berbat bir şeyler olmuşsa unutmak için içersin; iyi bir şeyler olursa kutlamak için içersin; ve hiçbir şey olmamışsa bir şeyler olması için içersin."
charles bukowski