hesabın var mı? giriş yap

  • akil insan olmak için sadece "artık kan akmasın" cümlesini ezberlemenin yeterli olduğunu hepimize gösteren kadın. bu akşamki aykırı sorular programında enver aysever karşısında konu hakkındaki bilgisizliğiyle gerçekten acınası bir haldeydi, nihat doğan'dan bir farkını göremedim.

    istanbul'a dikilen 11 milyon lale' ye aynı soruları sorsak illa ki bir tanesi dile gelir, elle tutulur bir şeyler söylerdi lan. bildiğimiz laleden bir farkın olsun be akil lale.

  • umarim bu basliga bakarak karar veren yoktur. basliga yazanlarin yuzde 90'ni daha universite ogrencisi cok belli. hani maas nedir bilmeyen ellerine bin lira para gecse kac sise bira alabilecegini hesaplayan tipler. neyse belki ciddi ciddi okuyan varsa o civarda paraya fiat punto linea tarzi arabalar uygundur. hem servis hem parca hem yakit konusunda kafaniz rahat eder. audi bmw hatta golf al diyen ergen salaklara bakmayin onlarin arabaya bakis acilari gaza basinca ne kadar hizli gittigine bakmaktan ibaret.

    edit : imla yazim yanlisi vs.

  • bir arkadaşıma gitmekteyim. evine daha önce gitmediğim için incirliyi geçince mesaj atıcam o da beni duraktan alacak sözde. incirliyi geçiyorum ama mesajı yanlışlıkla tatildeki babama atıyorum:

    ben: incirliyi geçtim.
    baba: yolun açık olsun kızım.

  • zihin olarak kendisini buna odaklamıştır. ergen iken "nasıl bir sevgilim olsun?" listesi çok nettir. şöyle olsun, böyle olsun diye doldurulmuştur o liste. ha çoğu zaman o listeye uymaz sevgililer ama bir şekilde liste de sevgiliye göre şekillenir.

    fakat kişisel olarak fark ettim ki yaş ilerledikçe o liste "nasıl bir sevgilim olmasın" oluyor. listenin altındakiler de alıp başını gidiyor. bir süre sonra sadece göz ile beğenilen kadınların sayısı bile azalıyor. tabii siz ne kadar beyninizle hareket etmek isteseniz de içgüdüleriniz ya da alt benliğiniz ya da adına her ne diyorsanız, sizden bağımsız sizin adınıza hareket eden parçanız kendince birilerini beğeniyor. ama! baskın çıkamadığı için o beğenilen kişinin üstünü de çizip geçiyorsunuz.

    zaman geçtikçe, yalnızlığınıza çözüm için aradığını sevgiliyi aramamaya başlıyorsunuz. olursa olur, olmazsa olmaz diyip çıkıyorsunuz işin içinden. tabii bu kronikleşiyor. bu sefer ne içgüdü, ne beyin mevcut sevgiyi yönlendirecek kimseyi bulmaktan vazgeçiyor. öyle apışıp kalıyorsunuz.

    misal bu sene içinde bir hatun kişiyi ilk olarak fiziksel olarak beğendim. sonra takip edip nasıl birisi olduğunu çözemeye çalıştım. olur gibi geldi. sonra hatun kişinin eski erkek arkadaşının kim olduğunu öğrendim. eski sevgilisi olacak herif, bir erkekte nefret ettiğim ne kadar özellik varsa hepsine sahip bir tipti. direkt şöyle düşündüm; ulan bu kız bu herifle sevgili olmuşsa, benim bu kızla hiç işim olmaz.

    ooo daha bu işin güven kısmı var. o güven duygusu yok mu... o kadar acayip bir şey ki.

    neyse, kısacası tercih olarak başlayan bu hal, daha sonra kalıplaşıyor. eğer yalnızlığa katlanacak birisi değilseniz "ben kimseyi aramıyorum" triplerine girmeyin. zira kimse de gelip "ben seni seviyorum galiba, bir sevgili mi olsak acaba?" demez.

  • iddiaları vs biraz geç de olsa izledim.

    arada ben de her normal insanın yapması gerektiği gibi kendi yazdığından şüphelenen, arada "belki de ben yanlış biliyorumdur" diyen biriyim. kendimi yanlış bulduğum gidip düzelttiğim vakidir.

    ama okullarda cüzdanından atatürk resmi düştüğü için 15 yaşındaki çocuğa mobbing uygulayan "abiler" beni hedef almaya başladıysa herhalde doğru yoldayım diyorum.

    siyasi partilerle benim pek bir işim olmaz. benim şahsi önderim mustafa fehmi kubilay'dır. tarikatlara, irticaya, yobazlara ve bunların şakşakçılarına bir gıdım yol vereceğine dik durup başını vermeyi tercih etmiş olan subaydır. bu ülkenin kurtuluşuna giden ve artık unutulmakta olan o yol kubilay gibi insanların başları ile döşelidir.

    o yolda benimkinin de olmasından şahsen gurur duyarım.

    kendimi savunmayacağım. benim yazdıklarım ortadadır. zaten sayı olarak çok da fazla bir yazı yok, isteyen gider okur ve ne anladıysanız odur.

  • 1756-1763 yılları arasında vuku bulmuştur. başlangıçta olay yalnızca avusturya ve prusya gibi kardeş iki milletin kurduğu farklı devletlerin arasındaki iktidar savaşı olarak başladıysa da sonradan olaya fransa, rusya ve isveç'in de dahil olmasıyla kıta avrupasındaki çıkarlarını tehlike altında gören ingiltere'nin de güç dengesini sağlayabilmek için katılım gösterdiği ve neticesinde en karlı devletin ingiltere çıktığı savaştır. prusya kralı ii. friedrich'in saldırgan tutumlarından çekinen varissiz avusturya'nın (kralın ölürken sadece kızının olmasından dolayı veraset savaşı çıkmıştır bu sırada) yanına fransa, rusya ve isveç'i çekerek kendine yer edinmeye çalışan o zamanların yeni yetme devleti prusya'ya karşı üstünlüğünü ispatlamaya çalışmak istemektedir. ancak kıta avrupasında her zaman bir güç dengesi olması gerektiği düşünen ingiltere olaya müdahil olur ve prusya'nın ağabeyliği rolünde bi görünür. savaş baştan sona ingiltere-prusya üstünlüğünde geçmiştir.
    neticesinde ingiltere-fransa arasında paris antlaşması-1763, avusturya'yla prusya arasında hubertsburg antlaşması-1763 imzalanmıştır ve şu durumlara yol açmıştır;
    1) ingiltere fransa'nın sahip olduğu sömürgeleri (kuzey amerika ve hindistan) ele geçirir. gerçi neticesinde bu sömürgelerde vergi artışı yapar ingiltere ve tepki olarak 13 koloni birleşerek ingiletere'nin sömürgesi olmaya karşı başkaldırırlar kuzey amerika'da. (bkz: versailles barış antlaşması)-1783
    2) prusya güçlü devlet arasında yerini alır ve sonradan 1871'deki bismarck'ın birleşik almanya politikasının temeli atılır.
    3) fransa güç kaybeder ve fransız devrimi'nin yolu açılır. devletin iflası açıklanır bir bakıma.

    dönemin kralları:
    prusya: ii. friedrich
    ingiltere: ii. george
    fransa: lui
    rusya: çariçe tsaritsa ve ii. petro