ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
ümit özdağ'ın hatay'a girişinin yasaklanması
-
zafer partisi uyelerinin ve ümit özdağ'in sehre girisi hatay valisi tarafindan cikatilan şaka gibi bir talimatla hatay sinirinda jandarma tarafindan engelleniyor su anda. ümit özdag jandarma kontrol bölgesinden ayrilmayacagini, girmelerine izin verilene kadar bekleyeceklerini acikladi biraz önce. bu olay muz cumhuriyeti'nde bile olmayacak türden bir olay.
(bkz: tek parti rejimi)
birini tanımanın en iyi yolu
-
topluluk içinde ve bire bir konuşmada hareketlerinin değişimini gözlemlemektir.
bazı insanlar yalnızken çok iyidirler, yargılamazlar, ön yargısız görünürler, anlayışlıdırlar. sonra yanınıza birileri geldiğinde ya da birkaç kişi birlikte bir yere oturup konuştuğunuzda bambaşka biri olurlar. tamamıyla değişirler, size değersiz hissettirirler, kendilerini kanıtlamak için yalnızken yapmadıkları şeyleri yaparlar ve bence bu bir insanın sahip olabileceği en berbat özelliklerden biridir.
kısacası ıssız adada birlikte yıllarca yaşasanız dahi bir insanı tam anlamıyla tanımış olmayabilirsiniz, toplum içindeki hareketler o kadar önemli ki.
30 yaşından sonra yurt dışına taşınmak
-
yurt dışına taşınmak istemiyorum, türkiye artık güzel ve yaşanılası bi yer olsun yakamızı bıraksınlar istiyorum.
uzun süre sonra halı saha maçı yapmak
-
hayatın gerçeklerini tokat gibi yüzünüze çarpar. ben dün geceki maçta üç kere sigarayı bıraktım, iki kere hastanelik oldum, iki kere maç yapmaya tövbe ettim, kalede durduğum 6 dakika da 6 gol yedim... şimdi ise bir dağ evine yerleşip odunculuk yapıyorum.
burak yılmaz
-
golden sonra parmağındaki yüzüğü öpeceğine chedjou'nun taşaklarını öpmesi gereken topçu.
dirk nowitzki
-
retrospektif baktığımda kariyeri film senaryosuna en uygun basketbolcu olduğunu görüyorum.
ufak bir kasabada doğup keşfedil. lige yabancıların küçümsendiği yıllarda gir. kariyerinin başında bocala. çalış, çalış, çalış.
allstar olarak kendini kanıtla. oynadığın en yetenekli ve en yakın arkadaşın takımdan ayrılsın. çalış, çalış, çalış.
süperstar olarak kendini kanıtla. nba finaline çık, 2-0 önde ve 3.maçta da farklı öndeyken nba tarihinde görülmediği kadar çok serbest atış düdüğü çalınmaya başlansın. dramatik şekilde seriyi kaybet. çalış, çalış, çalış.
mvp olarak kendini kanıtla. normal sezonu açık ara önde ve favori bitir ama ilk turda elen. çalış, çalış, çalış.
zirve dönemin geçiyor derlerken yine kariyerinin sonuna gelip şampiyonluk kazanamamış önemli oyuncuların bir araya geldiği kadroya lider ol. takımın en skorer ikinci oyuncusu sakatlanıp sezonu kapasın. kimse şans vermezken playoff'ta son şampiyon lakers'ı süpür, geleceğin üç mvp'sini barındıran thunder'ı ez, finalde rakip daha önce finalde karşılaşıp yenildiğin bu sefer üç hall of fame oyuncuya sahip daha güçlü bir heat olsun. hasta ol, serinin büyük kısmını 39 derece ateşle oyna. geriye düş, geriden gelip şampiyonluk kazan.
bayrak adam olarak kariyerinin başından sonuna takım değiştirme. lige girdiğinde dalga geçilen takımını saygın bir takım halinde bırak. başlattığın uzun şutör akımıyla oyunun oynanışını değiştir. en çok sayı atanlar listesine tepeden gir. hall of fame seçil. forman emekli edilsin. heykelin salonun önüne dikilsin. ismin şehirde bir caddeye verilsin. pozisyonunda tarihin en iyisi olarak anıl.
ne hayat ama!
nikola jokic
-
beyefendinin en iyi pasları için 2 sene önce şöyle bir şey yazmıştım.
bu sezon itibariyle bence tartışılmayacak bir şekilde nba tarihinin en iyi pasör uzunu olduğu kesinleşti.
adam resmen pivottan oyun kuruyor.
kah takımın kısasına alley-oop pası da atıyor kah yarısahadan topu getirip, lazer gibi köşede boş adamı buluyor...
gerekirse şu basit ver kaç pasını hazırlıyor, ya da tek başına saha görüşü ile hayrete düşürüyor.
şuna diyecek bir şey bulamıyorum, milsap bile sadece gülüyor artık...
hayır işin ilginci her pası hem çok bilinçli hem de kaza eseri verilmiş gibi gözüküyor.
bu adam bir guard veya en azından kısa forvet fiziğinde olsaydı ne izlerdik acaba diye düşünmemek elde değil.
hee bu arada kendisinin yalnızca 23 yaşında olduğunu da belirtmek gerek.
adam 95li be... yazıklar olsun.
yaran olaylar
-
80 yaşındaki sevin teyzenin bir gün barbaros bulvarında karşıdan karşıya geçmesi gerekir. sevin teyze, hem görmekte hem de yürümekte zorlanmaktadır. dolayısıyla karşıdan karşıya geçmek onun için çok zordur.
kendisine yardım edecek birini arar gözleri. derken gözüne genç bir delikanlıyı kestirir. hemen yanına gider :
sevin teyze : evladım seninle karşıya geçebilir miyim?
delikanlı : peki teyze.
beraber karşıya geçerler.
sevin teyze : teşekkür ederim evladım.
delikanlı : ne demek teyzeciğim. asıl ben size teşekkür ederim.
sevin teyze : neden evladım?
delikanlı : ben körüm.
ilk başkanlık seçiminde rte'nin rakibi
türkiye'nin uzay şehri kurması
-
bayburt'a sehir kuramayan adamlarin yeni fantazisi
fifty shades of grey
-
bu kitap ve serisini özetleyen bir diyalog şudur:
bir fifty shades hastası arkadaşla konuşulmaktadır. arkadaş ilk kitap iğrenç olsa da sonraki kitapların çok romantik olduğundan bahseder. hele son kitap o kadar hüzünlü ki ağlamaktan helak oldum diye devam eder. o sırada başka bir arkadaş durur mu, yapıştırır cevabı:
neden? artık kalkmıyor muymuş, yapamıyorlar mı?