ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
hala starbucks'larda sıra olması
-
starbucks lüks değil. tall boy bir filtre kahve ile sabahtan akşama kadar oturma imkanı sunuyor gençlere. üstelik bedava internet ve her masada priz imkanı ile. bu dediğini no name cafelerde yapamazsın. sıra olmasının tek sebebi bu.
ayrıca bir kahve içiliyor diye ülkedeki enflasyon gerçeğini yok saymak cebindeki telefonu çıkar diyen dayı kafası.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
i phone 6 plus mı alsam, 92 şahin mi? karar veremedim.
eski sevgiliyle yeniden başlamak
-
okuduğun kitabı yeniden okumak her seferinde farklı bir tat verir lakin sonu belli. zorlama.
tanım: temcit pilavı
meksika'nın insanlığa en büyük hediyesi
-
ikinci entry benim ama söyleyebileceğim herşey söylenmiş.
düdüt: başlık başa! ilk entryde sadece tekila yazıyordu.
fıstık ezmesi vs fındık ezmesi
-
fındık yetişmeyen ülkelerin mecburen uydurduğu fıstık ezmesini sırf amerikalılar tüketiyor diye yücelten fındık ülkesinin vatandaşlarını hayretle izlememizi sağlayan karşılaştırma başlığı.
fatih terim
-
ne diyor futbol kural kitabı; her 5 (beş) şampiyonluk formada bir yıldız ile temsil edilir.
gün itibarı ile sayın fatih terim formamızda bir yıldızdır. saygılar hocam.
masa işgali 30 dakika asgari tüketim 30 lira
-
akınsoft'a hayırlı olsun.
otobüste yaşanan dumur olaylar
-
eminönünden -birinin elinde çuval- üç adamın otobüse binmesi, muavinin "o yük için de bilet alıyoz, 4 kişi lütfean" demesi, adamın parayı verdikten sonra arkadaşına "çuvalı goltuga oturt" demesi, otobüsteki diğer insanların yüzünde oluşan şirin gülümseme.
yurt dışında da böyle
-
ne zaman bir yasak, baskı bir şey gelse kullanılan savunma cümlesi. mesela beyoğlu'nda masalar kalkar "yurtdışında böyle", alkol yasaklanır "abd'de böyle", sigara yasaklanır "avrupa'da da aynen böyle".
buradaki mantıksal sıçış şu önkabulde:
"türkiye ile medeni devletler arasındaki uçurum bundan daha öncelikli tüm konular açısından kapandı ve sıra buna geldi".
durum bu olsa kimsenin yasaklar umrunda olmaz. olmayacak. zira ben bileceğim ki bu yasakta bir yanlış varsa benim okuduğum, takip ettiğim gazeteci hapse girmeyip hükümete benim için çıkışabilecek. o gazetecinin uyandırdığı halk gidip gaz yemeden taksim'de yürüyebilecek. o taksim'de yürüyeni gören devlet kendi halkına fırça atmak yerine geri adım atacak, hatasını düzeltecek.
ama eğitimde sondan ikinci, basın özgürlüğünde 154., insan haklarında sonuncu, aklına ne kadar temel hak ve değer gelirse onun listesinde sonlarda olup sonra kendi tabanını yalama operasyonunu "yurtdışında da böyle" diyerek savunmaya kalkmak... nasıl desem... bari ışığı söndürselerdi.
hayır hayır olmaz asker selamı vermek istemiyorum
-
evet bence her akademisyenimiz de her yeni makalesininin altına asker selamlı fotoğrafını koysun. hakimlerimiz dava bitince çakıversin bir selam. hatta ve hatta her işçimiz mesai sonunda asker selamını versin öyle çıksın fabrikadan.
edit: ben mesela her entryden sonra çakıyorum selamı.