ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
adnan oktar'ın bikinili kızlar ile tekne sefası
-
(bkz: din bilzerian)
420 bin usd'ye satılan pokemon kartı
-
bu kartın pahalı olduğunu bilmeyenler olması doğal. her satıldığında aşırı yüksek fiyatlara satılıyor. gem mint bu üstelik. yani hasarsız ve çok çok çok ufak baskı hatalı ya da tamamen hasarsız ve hatasız bir kart. 3.000 tane basılan bu nadir charizard kartları arasından psa'da 10 puan alan 121 tane kaldı dünyada sadece. yani bu kart haricinde basıldığı gibi duran, hiç zarar almayacağını garanti edecek şekilde saklanmış sadece 120 tane daha aynı charizard kartından kaldı.
subjektif tanımım: üzerine verilen para tam bir "saçma"lık olan karttır.
edit: ekşi şeylere girdim! 2 dk içerisinde alelacele yazdığım bu entryi düzenledikleri için teşekkür ediyorum editörlere.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
sanırım internet bana aşık.. ben giriyorum, böyle bi kasılmalar bi eli ayagına dolanmalar,
yavaşlamalar falan hadi hayırlısı.
sözlükçülerin en eften püften başarıları
-
sene 2003 lise son. dershaneye gidilmektedir. (dershaneden sürekli kaçılır)
lise biter öss'ye girilir haliyle barajı bile geçemem. zira ben meslek lisesiyim. okulda gördüğüm dersler radar, denizde haberleşme, yük işlem, gemi manevraları gibi derslerdir.
(bkz: matematik ne arar la meslek lisesinde)
tabi aileye mahçup olunur. kırtasiyeden bir matematik (konu anlatımlı) birde geometri (konu anlatımlı) kitap alıp. yazın günde 3 saat kendi kendime ders çalıştım.
sadece 2 ay (inanmayabilirsin ama evet gerçek) sonunda artık ne geometriden ne de matematikten soru kaçırıyordum.
2004 haziran geldi. öss ye girildi. 45 mat sorusuna 1'i boş (çok uğraştım yapabilmek için) 44 cevap verildi.
sınav sonunda 44 mat neti geldi. o yapamayıp boş bıraktığım soru hatalı olduğu gerekçesiyle iptal edildi.
ama hiçbirşey fark etmedi. sonuçta yine meslek liseliydim. sonuç değişmedi
tekrar hazırlanıp biyoloji, fizik, kimya çalışıp onları full yapsaydım yine birşey değişmeyecekti. meslek liseli olmak demek üniversite okuyamamak demekti. bu yüzden hazırlanmadım. okumaktan, ders çalışmaktan nefret ettim.
ne olurdu lan bende üniversite bitirseydim. çok özeniyorum valla. hala üniversite öğrencisi görünce içten içe kıskanıyorum. bende öğrenci evinde yaşanabilecek en dumur olaylar bu başlığa yazsaydım ne olurdu. gerçi yazmadım değil. ama insan kıskanıyor işte. yada ne bileyim böyle olmazdım. kız arkadaşlarım filan olurdu. sizin gibi normal bi insan olurdum.
insanlar ben matematikten anlamıyorum, kafam almıyor diyince sadece gülüyorum. çalışınca oluyor güzel kardeşim. öyle özel öğretmene, dershaneye filan gerek yok. içinde istek varsa eğer kendi kendine bile başarırsın.
satırlarıma burda son verirken şunları eklemek isterim; dünyanın en güzel mesleği öğrenciliktir. kıymetini bilin. okuyun. ne olursa olsun okumaktan vazgeçmeyin.
canan karatay'ın meslekten 15 gün men edilmesi
-
15 günlük men mi olurmuş, canan hoca yıllık izne çıkmıştır. yanında da bir sepet tereyağı ve yumurta.
ethem sarısülük'ü öldüren polise verilen ceza
-
adaletin yerini bulmamasıdır
edit: entry debe'ye girmiş, haberim yok. o zaman sizi şöyle alayım: (bkz: çanakkale'de evi yanan çiftimize yardım ediyoruz)
2019 yılında hala gmail kullanan vizyonsuz insan
-
7 tane entry’sinin tamamında sürekli arabasına, zenginliğine, abd pasaportuna vurgu yapan bir vizyonsuzun açıklamasıdır.
bilgisayar oyun tarihinin en şerefsizi
-
age of empires'taki köylü. bütün orduyu, köyü dağıtırsın ama hala oyun bitmez. bir yerlere saklanmistır bu canına okuduğumun köylüsü. koca harita yarım saat bunu ararsın.
il milli eğitim müdürlüklerinden ekşisözlük yazısı
-
biri saçma sapan bir tweet atınca #haddinibiltwitter demek gibidir.
hayata dair gülümseten detaylar
-
babanın bir bacağı kesilmiştir. en başta kendisi, başına gelen bu durumu büyük bir metanet ve hatta esprilerle karşıladığı için; ailece iyi atlatabilmişizdir. yani ne kadar iyi atlatabilirsek. protez takılana kadar babanın daha rahat dolaşabilmesi için, kendisine bir tekerlekli sandalye alınmıştır. baba, anne ile birlikte yaşamaktadır ve anneden bir telefon gelir.
- kedi, naber?
- ne olsun annem. almanca çalışıyorum. münih'e gideceğim ya.
- aa! ne güzel. bir şeyler öğrenebildin mi bari?
- öğrendim. du bist meine lokomotive andreas!
- ne demek?
- asdfghjk! boşver! babam nasıl?
- çok iyi. şimdi deniz kıyısındayız, çay içiyoruz. hava almaya çıktık. babanın fotoğraflarını çektim arabasıyla. hatıra kalsın diye. yakında ihtiyacı kalmayacak ya nasıl olsa. (gülüşmeler...)
işte bu cümleden sonra, telefonun ucundan gelen babanın kahkahasını duymak...sizin için pek bir şey ifade etmiyordur ama, benim için nasıl güzel bir detaydır anlatamam.