hesabın var mı? giriş yap

  • hakemdi, var'dı bunları geçin. haklı olduğumuz yerler var ayrı konu.

    ben kendi adıma fenerbahçe'lileri tebrik ediyorum.

    as kaleci yok, sağ bekte ferdi oynuyor, takımın en iyi oyuncusu valencia yok, 5 maçta 1 puan almışlar, camiaları birbirine girmiş, sezon başından bu yana oynanan sistemden farklı bir sistemle maça çıkmışlar, 16. dakikada 1-0 yenik duruma düşmüşler, bu durumda 55 bin kişinin önünde sahada 10 kişiyken galibiyet golünü atıp kazanıyorlarsa ben o rakibi tebrik ederim.

  • ankara'nin varos semti. gecekondu kulturunun eski yesilcam filmlerinde ki safligini doya doya yasayan. komsularimizla gece gezmelerine giden, sevinclerine ve acilararina ortak. tam bir turkan soray karesi.
    mahallede 1000 kisi varsa, birbirinin yedi gobek sulalesini tanir. dedesinden torununa kadar.
    neyse;
    bi abimiz vardi. zipkin gibi bir delikanli. mahallenin futbol takiminda oynar. cok acayip bir karizmasi var, mesafeli ama vakur. bir o kadar cana yakin. yediden yetmise, butun mahalleli saygi duyardi.
    yolunu cizdi sonra;
    astsubay oldu. ilk gorev yerine gitti. mahalleye bir dondu ki, anasi babasi gozyaslari icinde karsiladi. piril piril geldi.
    birkac gun icinde bomba patladi.
    falancanin kizina eskiden beri sevdaliymis. kizinda zaten gonlu varmis. kiz ay parcasi. dugun hazirliklari basladi. kimse; bir tek kelime konusmadi.
    - sevmis gencler...
    denildi.
    saygi duyuldu. tertemiz bir a$k bu. civimamis ve kirlenmemis. yillarca birbirlerini beklemisler.
    mustakbel gelin;
    elinin tersiyle itmis, doktorlari ve muhendisleri.
    astsubay;
    daha bir; azimle ugrasmis. elim etmek tutsun, diye.
    dugun kuruldu.
    mahalleli dort bir yandan elbirligi ile yardimci oldu. alnimizin aki ile ciktik bu isin icinden.
    damat, iki hafta kaldi ve gorev yerine doguya gitti.
    vatan topragi derdi. severdi insanlari.
    aradan biraz daha zaman gecti.
    gorev yerlerine giderken, aracin freni patlamis. can havli ile dengsiz bir bicimde aractan atlamis ve boynu kirilmis.
    kara haber tez dustu.
    karalar baglandi, agitlar yakildi.
    acilar kabuk baglamis sonra. zaman en iyi ilac.
    rahmetlinin ailesi, taze geline gitmesini ve yeni bir hayat kurmasini soylemis. olenle olunmeyecegini anlatmis.
    aradan neredeyse;
    yirmi yildan fazla zaman gecti.
    mahalle bozulmus, rant kapisi olmus. gecekondular yikilmis. dostlar dagilmis.
    taze gelin ayrilmamis, rahmetli esinin ailesi ile matem tutuyor.
    gercek aşk bu degil.
    yanlis.
    hayat devam ediyor.
    saplanti bu.
    sevdigim, ben oldukten sonra beklemesin beni boyle. hayat devam ediyor.
    ama;
    o kadar cok ki. boyle hayat hikayeleri.
    turk kizi derken, on dakika dusunmek lazim.

  • bir arabanın bagajında mutlaka olması gereken şeyler, aracın niteliğine göre değişmekle beraber şu şekilde sıralanabilir:
    *mutlaka ama mutlaka 1 adet lastik tamir köpüğü (gerek şehir içi gerekse şehir dışı yolculuklarda patlayan lastiğin kolay ve pratik şekilde tamirinin sağlanması büyük kolaylıktır.
    *ortalama boyutlarda düz ve yıldız tornavida( bu noktada benim tercihim rico marka veya emsal kalitede bir ürün olur)
    *5lt su(hararet vs gibi durumlar için)
    *tercihen stilson marka l tipi bijon anahtarı
    *bir kaç tane sigorta
    *ilkyardım seti
    *zincir,takoz, çekme halatı (kamu spotu)
    *yangın söndürme tüpü
    *pense, birkaç tane açık ağız anahtar
    *üçgen reflektör
    *1lt motor yağı
    *2 metre boyunda ortalama kalınlıkta elektrik kablosu

    ortalama olarak listemiz bu şekilde. bu saydığım malzemeler yaklaşık 19 veya 21 inçlik bir alet çantasına (5lt şu hariç) rahatlıkla sığdırılabilir. kazasız belasız sürüşler dileğiyle sayın sürücüler. esen kalın.

    edit: @esrar i leyal nickli yazar arkadaşın belirttiği üzere akü takviyesinde kullanılmak üzere elektrik kablosunu da listeye ekledim. normal akü takviye kablosu kalınlık ve ebat itibarı ile yer kaplayabiliyor. arzu ederseniz tabi ki akü takviye kablosu çok daha mantıklı bir tercih olur

  • apo posterleri asilirken, hainlerin ellerinde satirlarla, sopalarla savunmasiz ogrencilere saldirirken ortada olmayan cevik kuvvetin, bu hainlere karsi duran ogrencilere mudahalesi durumu. oz vatanimizda parya olma durumu.

  • 188 sayfalık bir paulo coelho romanı. dünyada 80 milyondan fazla okuyucuya ulaşmış. ve oldukca akıcı bir kitap. yeni kitap okumaya başlayacak olanlar için oldukca ideal. sıkılmadan okunulacak, hayatla ilgili bize güzel öğretiler verebilecek harika bir başyapıt. paulo coelho'yu dünya çapında üne kavuşturan bu kitabı tüm kitapseverler okumalı. herkes kendi kişisel menkibesini yaşar. kimisi ise onu yaşamaktan kaçınır.

    kitabın bazı önemli yerlerini şu şekilde derledim.

    not: can yayınları tavsiye edilir.

    "geleceği nasıl seziyorum? şimdinin işaretleri sayesinde. gizin kökü şimdidedir; şimdiye dikkat edecek olursan, onu iyileştirebilirsin. ve şimdiyi iyileştirebilirsen, daha sonra gelecek olan da iyi olacaktır."

    "mutluluğun gizi dünyanın bütün harikalarını görmektir, ama kaşıktaki iki damla yağı unutmadan."

    "bir düşün gerçekleşmesini bir tek şey olanaksız kılar: başarısızlığa uğrama korkusu."

    “biliyorum: her şey boş, bomboş, bomboş! senin de söylediğin gibi, tanrım. ama bazen bir ihtiyar kral da kendisiyle gururlanmak gereksinimi duyabilir.”

    "neden yüreğimi dinlemek zorundayım?
    - çünkü onu susturmayı hiç bir zaman başaramazsın."

    "insan sevdiği için sever. aşkın hiçbir gerekçesi yoktur."

    "çünkü kalbiniz her neredeyse, hazinenizi bulacağınız yer orasıdır"

    "geçmiş ve gelecek yoktur, yalnızca sonsuz bir şimdi vardır."

    ''kitaplar, dinlemek isterseniz size ilginç öyküler anlatır. ama insanlarla konuşurken öylesine tuhaf şeyler söylerler ki..''

    ''henüz sahip olmadığın bir şeyi vaat ederek gidecek olursan, onu ele geçirme arzusunu yitirirsin.''

    "bir şeyi gerçekten istersen"demişti yaşlı adam ona,"onu gerçekleştirmeni sağlamak için bütün evren iş birliği yapar."

    "yüreğine, acı korkusunun, acının kendisinden de kötü bir şey olduğunu söyle. düşlerinin peşinde olduğu sürece hiçbir yürek kesinlikle acı çekmez."

    "insan sevince," diye düşündü, "nesneler daha çok anlam kazanıyor."

    "peki dünyanın en büyük yalanı ne?" diye sordu delikanlı, şaşkınlık içinde. "ne mi? hayatımızın belli bir anında, yaşamımızın denetimini elimizden kaçırırız ve bunun sonucu olarak hayatımızın denetimi yazgının eline geçer. dünyanın en büyük yalanı budur."

    "ister hayatımız, ister ekin tarlalarımız olsun, sahip olduğumuz şeyleri yitirmekten korkarız. ama hayat hikayemiz ile dünya tarihinin aynı el tarafından yazılmış olduğunu anladığımız zaman, bunu anlar anlamaz, bu korku uçup gider."

    "kim ve ne olursa olsun, yeryüzünde her zaman her insan, dünya tarihinde başrolü oynar. ve doğal olarak o bilmez bunu."

    "öyle zamanlar vardır ki insan hayat ırmağının akış yönünü değiştiremez."

    "kimse bilinmezden korkmamalı, çünkü herkes istediği ve ihtiyaç duyduğu şeyi ele geçirebilir."

    ”insanın geride bırakmış olduklarını düşünmemesi olanaksızdır.”

    "yeryüzünde her insanın kendisini bekleyen bir hazinesi vardır."

    "dünyanın ruhu insanların mutluluğu ile beslenir. ya da mutsuzluklarıyla, arzuyla, kıskançlıkla... her şey bir ve tek şeydir. ve bir şey istediğin zaman, bütün evren arzunun gerçekleşmesi için işbirliği yapar."

    "düşümü gerçekleştirmekten korkuyorum. çünkü o zaman yaşamak için bir sebebim olmayacak. sen koyunlarını ve piramitler'i hayal ediyorsun. sen benim gibi değilsin, çünkü sen düşlerini gerçekleştirmek istiyorsun. oysa benim istediğim mekke'yi düşlemek sadece. çölü geçişimi, kutsal taş haceri esved'in bulunduğu meydana varışımı, ona el sürmeden önce çevresinde yedi kez dönüşümü binlerce defa hayal ettim. yanımda kimlerin olacağını, önümde kimin olacağını, konuşacağımız şeyleri, birlikte edeceğimiz duaları bile hayal ettim. ama büyük bir hayal kırıklığına uğramaktan korkuyorum, bu yüzden hayal kurmakla yetiniyorum."

    "çünkü sevdiğimiz zaman, olduğumuzdan daha iyi olmak isteriz her zaman."

    "ihanet senin beklemediğin bir darbedir. ama sen yüreğini tanıyacak olursan, sana baskın yapmayı hiçbir zaman başaramayacaktır. çünkü onun düşlerini ve arzularını tanıyacaksın ve onları hesaba katacaksın. hiç kimse kendi yüreğinden kaçamaz. bu nedenle en iyisi onun söylediklerini dinlemek. böylece, kendisinden beklemediğin bir darbe indiremeyecektir kesinlikle sana."

  • (bkz: canısı)

    edit: madem yazdık biz de nerede ve ne şekilde gördüğümüzü söyleyelim. bu anlamlı ve güzel sözün hikayesini anlatalım.

    yer: konur sokak, leman kültür

    sevgili ile beraber leman kültüre oturduk. alışveriş falan yapmıştık bir hayli yorgunuz. biraları söyledik. yanında da soslu patates cipsi. yarime dövme yaptıracağız. fikir arıyoruz nasıl bir şeyler olsun diye. gelip geçenlerin vücudunu inceliyoruz nasıl dövmeler var diye. güzel şekiller arıyoruz. daha sonra garson biraları getirdi masaya koydu. garsonun kolunda bir dövme. sadece canısı yazıyor. amatörce. belli ki kendi kendine yapılmış bir dövme. sadece canısı yazılı. c harfi kapatılmaya çalışılmış. beceremeyince anarşizm işaretine çevirmeye çalışmış. çarşı'nın amblemi diyeyim o zaman daha anlaşılır olur.

    patatesleri de koyarken sordum garsona;
    -çok mu seviyorsun abi koluna işlemişsin.
    +çok sevdim be abisi. ama bana yar olmadı. adının baş harfi c idi. ben de c'yi silmeye çalıştım. dedim ki c'si giderse sadece anısı kalır. beceremedim çok daha fazlası kaldı.
    -eyvallah abi
    +eyvallah

    edit 2: ibrahim erkal şarkısı olduğunu da belirtmem konusunda uyarıldım.

    edit 3: ben bu hikayeyi neden anlattım? sevgilim var oğlum beraber alışverişe falan çıkıyoruz. bildiğin nefes alan bir kadın sahibiyim. ı have got kadın ulan!!!

    şaka şaka neden anlattım bilmiyorum ilk duyunca bayağı içerlemiştik. dedim ki dövme iyi de sonra işte anısı kalırsa sıkıntı büyük be abi!

  • ben ilk defa bir dine inanmak istedim. hiçliğin olmaması için dua ettim.

    depremde 4 kuzenimi kaybettim.

    birini enkazdan canlı çıkarttık. bacağı tamamen ezilmişti. kesilmesi gerekiyor dediler. apar topar bir ambulansla gitti. 3 gün nerede olduğunu aradık. sonra morgta kimliği tespit edildi.

    ikisi birbirine sarılmış halde bulundu. abi kardeşlerdi. cesetleri tanınmaz halde dediler. tek dileğim acı çekmeden anında ölmüş olmaları. çünkü asıl korkunç kısım, gelmeyen yardımı beklemekmiş.

    son kuzenim tam 3 gün yaşam mücadelesi verdi enkaz altında. sesini duyduk, "nefes alamıyorum kurtarın" yakarışları hala kulağımda. 5 bina birbiri üstüne binmişti. çok zor ulaştılar. 4. gün buldular bedenini. hala sıcaktı.

    düşünüyorum şimdi. depremden beridir bunu düşünüyorum. hepsi gencecikti 20li yaşlarındalardı. bu kadar mıydı yani hakları ? daha hiçbir şey yaşamamışlardı ki. hiçliğe karışmış olma ihtimalleri canımı çok yakıyor artık. inanmıyor olsam da cennet umarım vardır diyorum istemsiz. bu dünyada sadece 20 küsür yıl geçirip yok olmalarını kabullenemiyorum.

    umarım ben bu satırları yazarken başka yerde tekrar doğmuşsunuzdur. anılarımızı, aranıza katılana kadar yaşatacağım.

    sizi çok seviyorum.