ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yer yarılsa da içine girsem denilen anlar
-
lisede sinav aninda yapilan ve sessiz cikmasi gereken osurugun, gumbur gumbur geldigi an.
yaran inci sözlük entry'leri
-
başlık: esad rejimi ile 10 kilo verdim.
1. herkese öneriyorum.
abd'yi uzaylılar yönetiyor
-
o da bir şey mi, ankara'yı 20 yıldır melih gökçek yönetiyor.
tüvtürk'ün devamlı kusur uydurması rezaleti
-
fabrika çıkışı karartılmış arka cama kusur yazıldı.
şase numarasını okuyamamış, açtım bizzat gösterdim, düzeltilmesi için tekrar ücret ödemeniz gerek dedi, müdürünü buldum sıvadım, düzeltildi.
lastikleri orijinal ebadından farklı yazmışlar, kitapçığında buldum gösterdim, kemküm ettiler.
kim ulan bu tüvtürk denen garabet kurum? ve kim musallat etti bu cahil ve hipermetrop sığırları arabalarımıza.
not : ben de hipermetropum ama gözlük kullanıyorum ve hiç bir detayı kaçırmıyorum.
debe editi : yolun da farın da açık olsun
22 şubat 2016 beşiktaş gençlerbirliği maçı
-
gol ile arasında 3 dakika olduğu için gözlerden kaçtı. 1-2 kişi yazmış sadece.
61. dakikada, trabzon'un dakikasında beşiktaş taraftarı ''futbolun katili türk hakemleri'' diye bağırdı; liderliğini, şampiyonluğunu kenara bırakıp. dün 7 kişi kalan takıma oley çekip, üç üç üç diye bağıran adamların örnek alması gerekiyor.
maçın en önemli detayı buydu bence.
paranız mı yok tatile mi çıkamıyorsunuz
-
gül gül öldüren video.
yeni trend böyle galiba. ne kadar rezilsen o kadar samimi bulunduğunu zannedip saçmalıyorsun.
ıki adet zavallı, daha fazlası yok.
8 mart 2018 mng kargo kuryesinin hakareti
-
son edit: sorun kesin olarak çözüldü.
ankara'yı sevme nedenleri
-
insan lanet ankaradan biraz uzaklaşmadıkça bilemiyor kıymetini. ankara'yı sevecek ne kadar sebep olduğunu...
sonbaharda odtü'nün içinde yürümek, turuncuya doymak, türkiye'nin en güzel simitini yemek, atatürk bulvarından güvenpark dolmuş durağına koştururken mevsimine göre nergis, sümbül ya da papatya koklamak, tüm yolların kızılay'a çıkması, bahar günleri öğleden sonra çay içip tuzlu erik yiyerek yağmuru izlemek, yaz akşamlarının uyunabilecek kadar serin olması, sakaryada net piknikte bira içip patates kızartması yemek, çoğu konsolosluğu barındırdığı için dertsiz tasasız vize alabilmek, heryerde bulunan atatürk orman çiftliği dondurması, eymir gölü, yola düştün mü heryere yakın olması, kuğulu parkında daima elinde balonu olan sevindirik çocuklar görebilmek, elinde küçük bir kese kağıdı kestaneyle bahçelievler yedinci caddede boş boş yürümek, suyunda demlenen çayın daima güzel olması, kale içinde türk kahvesi içmek, d&r ve dost kitabevi, aşağı ayrancıda zamanın 20 yıldır hiç ilerlememiş olması, seğmenler parkındaki ufak çeşmenin yanında kitap okumak, cermodernde saf saf raylara bakmak, ulusta her cins kamp ve tamirat malzemesini bulabilmek, gece öten kumrunun sesi...
ankara, asla kıymeti bilinmeyen gri, karanlık, tozlu, hüzünlü bir şehirdir. 24 yıl yaşadıktan sonra bu şehirden tiksiniyorum diyerek terk edilen, 2 ay sonra yollarındaki çukuruna kadar özlenen şehirdir. hiçbir heyecanı yoktur, konserleri güdüktür, aşti keşmekeştir, kızılay kalabalıktır, trafiği berbattır, büyükşehir belediyesinden nefret edilir, ama ankara güzeldir.
hala koronavirüs kapmayanların meslek sırları
-
79. günde, geriye dönüp baktığımda üç kez dışarı çıktığımı fark ettim. dışarı çıkmak dediğim de market alışverişi ihtiyacını gidermeye yönelik. ve bunun neticesinde koronavirüse karşı elimdeki en büyük kozumu kullanmış oldum.
(bkz: yakalanmamak)
2015 genel seçimlerinde mhp'nin %25 oy alması
-
ihtimali bile uzuna kürt sorunu yok dedirtmiştir. 30'u falan zorlasa kürt yoka kadar gider.