hesabın var mı? giriş yap

  • hasbelkadar bir iş sahibi olan ve her insan gibi işine sahip çıkan bir çalışanın mektubudur.
    çalışanların haklarından bihaber dallamalarca eleştirlebilmektedir.
    beğenmediğin amerikada nba oyuncuları greve gitti.
    git son ütücü ol mu dedin.
    insanda ar olur, insanda haya olur.

    he bebeğim o bıraksın işi, giy eteği git sen çalış.

  • (bkz: cinsiyetçi erkeklerin iq seviyeleri)
    edit: başlığı açan yazara baktım, daha önce öldü insanlık diye bir başlık açmış ve özgecan için duyarlılık kasmaya çalışmış. özgecan'ı da insanlığı da öldüren sensin kardeşim. katil sensin işte. bir suphi gibi davranmana gerek yok illa. açtığın şu başlıkla öldürüyorsun kadınların psikolojilerini. yakılan, öldürülen her bir zerremizden suphi kadar sorumlusun sen de.
    debe editi: bir akşam vakti, ekmeğini kazanmak için gittiği yerde tecavüz edilip boğulan, üstünde sadece iç çamaşırıyla çay üstünde cesedi yüzen, ablasının elleri süt kokulu kuzusu cansu kayayı hiç unutmayın olur mu?

  • "bir daha kolay kolay cesaret edemem" diyerek listesini yaptığım ve paylaşmak istediğim şarkılardır.

    emrah - unutabilsem
    söz: şükrü kekevi / beste: emrah ipek
    90'lı yıllarda çocuk olmanın bir getirisi olarak bu şarkıların birçoğu kulağımıza çalınmış ve hatta ilk duyduğumuzda afallamamıza sebep olmuştur. arabesk kültürüne ne kadar uzak olursak olalım bir kısmıyla adını koyamadığımız bağlar dahi oluşmuştur. mesela listemin başında yer alan unutabilsem şarkısı, lise 1'deki canım sıra arkadaşım seven'in* hatırasıdır. çünkü babamı kaybetmiş olmam sebebiyle bir radyo kanalını aramış ve ismimi vererek bir şarkı isteğinde bulunmuştu. hangi şarkıyı isteyeceğini ise bilmiyordum ve çalarken çok duygulanmıştım.

    metin şentürk - sitem
    söz: sezen aksu / beste: onno tunç
    "bu yangın benle ölünceye dek yaşasın varsın, dünyanın en son günü sen beni arayacaksın." kısmıyla hafızama kazınmış olan şarkıdır. bu şarkıyı sadece bu dizeleri için sevdiğimi bile söyleyebilirim, çünkü çaresizliğini kabullenişi öyle güçlüdür ki sevdasında yalnız bile olsa sevgisine sarılmıştır. metin şentürk ise yorumuyla bunu bambaşka bir yere taşımıştır.

    hakan taşıyan - doktor
    söz: şakir askan / beste: murat şenpınar
    hakan taşıyan'ın derbeder ve iflah olmaz bir âşık olduğunu düşündürmüştür her zaman. çünkü şarkının sözleri kendisine ait olmasa da sanki kendi yazmışçasına hissederek söylemiştir. bu türde dinlediğim şarkılar arasında, sanırım ki arabeskin tanımına en çok uyan eserlerden biridir. tek düze ve basitçe yazılmış gibi duran sözlerinde adeta kora düşüp tutuşmuş bir kalbin ağırlığı vardır.

    ibrahim erkal - unutmayacağım | insafsız
    söz ve beste: ibrahim erkal
    hafızamda en çok yer etmiş olan ibrahim erkal şarkılarıdır. ne zaman denk gelsem rahmetli ibrahim erkal'ın çok duygulu bir insan olduğunu düşünmüşümdür. ayrıca unutmayacağım'ın introsu da en güzel arabesk introları arasına girebilecek kadar iyidir. ''unutma unutulanlar unutanları asla unutmazlar'' sözü ise parçaya dair en çok hatırlanan kısım olabilir.
    insafsız'daki ''kapıldım bir kere seyrine sevdanın, nefes bile almadım'' cümlesini ise her zaman çok yaralayıcı bulmuşumdur. zaten her şeyiyle çok depresif bir şarkıdır.

    emrah - belalım benim
    söz: şükrü kekevi / beste: emrah ipek
    bu şarkı da tıpkı unutabilsem gibi şükrü kekevi tarafından yazılıp emrah tarafından bestelenmiş. bu şarkı adını koyamadığım değişik bir keder duygusu uyandırıyor içimde, yine insanı üzmek için yapılmış arabesk parçalarından biri.

    selami şahin - ben sevdalı sen belalı
    söz ve beste: selami şahin
    bu listedeki en güzel şarkı olabilir fakat ne var ki tamamen arabesk midir ondan emin olamadım. selami şahin'in yorumu olsun, söz ve bestesindeki 'tutkulu âşık hissi' olsun gerçekten çok kıymetlidir.

    cengiz kurtoğlu - seviyorum
    söz ve beste: sezgin büyük
    bu şarkının ''duyanlara duymayanlara'' ile başlayan kısmını, metin şentürk'ün doymadım doyamadım şarkısının nakaratına o kadar benzetmişimdir ki, ikisinin de aynı şarkı olduğunu sanıyordum. arabeskçiler daha iyi bilir ama 'arabesk budur' denilebilecek eserlerden biri olduğunu düşünüyorum. zaten "seviyorum" kelimesinin arabesk hali ancak böyle olabilirdi.

    orhan gencebay - dil yarası
    söz ve beste: orhan gencebay
    beste olarak oldukça güzel bir armoniye sahip olan bu nostaljik şarkının kulaklarıma yer etmiş olmasının en büyük sebebi sanırım annemdir, çünkü annem kendisini pek severdi.

    neşe karaböcek - yağmur ağlıyor
    söz: neşe karaböcek / beste: mustafa kaya
    ve anısı annemden gelen bir başka şarkı. neşe karaböcek'i çok seven annem sayesinde bu şarkıyı ben de sevmiştim. ama o kadar kederli ki neşe hanımın yumuşacık sesi bile bu kederi hafifletmeye yetmiyor, her ''kıymetini bilemedim'' diyişi insanın kalbini acıtıyor.

    ferdi tayfur - sen de mi leyla
    söz ve beste: ferdi tayfur
    çöldeki bahtsız bir bedevi gibi hissettiren bu şarkının arabesk kelimesinin hakkını fazlasıyla verdiğini düşünüyorum. bir de ismindeki leyla'dan ve de mecnun'un ferdi tayfur hayranlığından ötürü bana leyla ile mecnun dizisinin eski zamanlarını hatırlattığını söyleyebilirim. zaten o kadar da aşina olmadığım bir şarkı olmasına rağmen listeye eklemiş olmamın sebebi de sanırım bu diziden duyup hatırlamamla ilgili. hatta hazırladığım youtube listesine bu şarkının geçtiği leyla ile mecnun sahnesinden bir klip de ekledim.

    işte arabesk müzik diyince benim aklıma gelenler de böyle oldu. araştırırken bulduğum birkaç parça ise zaten bir şekilde bildiğim şarkılardı. oturayım da arabesk müzik dinleyeyim demem (çünkü aralarında iyi yapılmış işler olsa da çekilecek acı değil) ama liste yapmayı çok seven ve melankolik yönü ağır basan bir dinleyici olarak da listesini yapabilecek kadar fikrim vardır. ama bundaki en önemli etken bir 90'lar çocuğu olduğum içindir. yani bu parçaların hafızamda bir yerlerde kayıtlı olması, eski dönemde yapılan şarkıların taşıdığı ruh sebebiyledir (sonrasında arabesk dünyasında ne oldu hiçbir fikrim yoktur mesela) ve o dönemlerin bıraktığı iz de zaten başlı başına bir sebeptir. bu yüzden de arabesk falan fark etmez dedim ve başlığa denk gelmişken -ve hazır içimden de gelmişken- özenli bir şekilde yazıp paylaşmak istedim. her ne kadar teması kederli bir yazı olduysa da umarım sıkılmadan okuduğunuz keyifli bir entry olmuştur.

    iyi dinlemeler ve sevgiler...

    travmatik nağmeler seçkisi
    ve youtube listesi

  • istiyor ki türkiye pkk, ypg ve diğer kollara dokunmasın sadece ışide saldırsın.
    baba'nın malı ya tsk, işi gücü bırakacak terörist pkk ve yan kolları için savaşacak. oldu paşam, başka arzun?

    bu görüntülere dikkatle bakın. çok dikkatle bakın ve orada hareket halinde olan terörist ışid mensuplarını göreceksiniz. yalandan yapılan bir operasyon değil, gördüğünüz gibi teröristlerin başına füzeler inmiş. hem de %100 isabet oranıyla. ellerine sağlık ordumuzun.

    dikkatle izleyin, yakında benzer şekilde sizin de kafanıza o füzelerden inecek. %100 isabet oranı ile darısı pkk ve tüm kollarının başına.

  • afgan'ın nişanlısı bile övebilecek tek şey olarak alman pasaportunu layık görüyor bizim ülkenin yarısı da bu alt ırkı din kardeşimiz diye 10 senedir besliyor, karılarının kızlarının taciz edilmesine gıkını çıkarmıyor. ben gawat olmayan eski türkiye'yi özledim.

  • bu tiplerin düşünceleri de, üslubu da beş para etmez. bu yaz itibarıyla kim bunları başımıza musallat ettiyse pipisi kopsun. fenalık geldi artık şunların ergen atışmalarından.

  • yöntemini birkaç cümleyle sizlere iletmek istediğim dolandırıcı. maksat tuzağa düşen olmasın çünkü inandırıcı konuşup destekli sallıyordu.

    affedersiniz diyip beni çevirdi. yol falan soracak diye döndüm haliyle. böylece yaklaşık 10 dakikalık esaretim başladı. "ben havaalanında çalışıyorum. bize prim olarak parfüm veriyorlar. benzin problemim var, üstümde para yok. bunları satıp benzin almak istiyorum. inanır mısın çok komik fiyatlara satıyorum. zaten prim olduğu için bana bedava geliyor." tarzında yardıra yardıra konuşuyor. ve ağzı öyle laf yapıyor ki 2 saniyede 3 cümle falan kuruyordu. o arada poşetinden 2-3 tane parfümü çıkarıp gösterdi, hatta koluma falan sıktı. parfümlerin üzerinde duty free 39,99€ falan yazıyor. jelatinli melatinli, orijinal gibi görünmesi için her şey güzel ayarlanmış. üzerimde çok para olmadığını, bunları alamayacağımı söyledim. ne kadar olduğunu sordu üstümde daha fazlası olmasına rağmen yalandan 20 tl dedim. 2 saniye kadar sustu, düşündü. "tamam" dedi "acil ihtiyacım var, 20 tl ver senin olsun." zaten önyargılıydım ve bu noktada şüphe oluşmaya başladı, bahanelerle gitmeye çalıştım fakat daha da yapıştı. yanında bir de kadın parfümü de veririm dedi. şüphelerim iyice arttı. fakat bu süreçte sürekli konuşuyor, asla sakin kafayla düşünmenize fırsat vermiyor. baştan başlayıp benzin problemi, thy'de çalışıyorum vs. anlatıyor. adamın bu kadar yapışmasından iyice işkillenince almamaya karar vermiştim ki o anda cüzdanını çıkarıp "bak thy'de çalışıyorum, yalan söylemiyorum" diyip üzeri thy logolu, kendi resminin de olduğu bir kart gösterdi. işte o anda yalanını anladım çünkü thy kartlarının neye benzediğini biliyordum. çok kararlı bir şekilde almayacağımı söyleyip uzaklaştım.

    hikayede yakaladığım açıklar beni kandırılmaktan kurtardı:

    1- thy çalışanlarına prim verecekse eğer bunu para olarak verir; parfüm, deodorant, cüzdan gibi eşya olarak değil.
    2- thy kimliği diye gösterdiği kartın üzerinde beyaz fonda kocaman thy logosu, kartın ortasında fotoğraf vardı. thy id kartlarının dizaynı böyle değil. ayrıca hiçbir thy çalışanının o kartı cüzdanında taşıyacağını sanmıyorum.
    3- ağzı çok laf yapıyor. sürekli ben satıcı değilim diye belirtmesine rağmen pazarlamacı edasında olduğunu sezebiliyorsunuz.
    4- çok fazla konuştuğu için arada tutarsızlıklar yakalamanız mümkün. önce arkadaşım arabada bekliyor derken 1 dakika sonra sevgilim arabada bekliyor gibi ufak yalanlar vs.
    5- çok ısrarcı olması acil paraya sıkıştığını değil, dilencilik yaptığını hissettiriyor.
    6- iki adım ötede atm'ler olmasına rağmen para çekmek yerine elindekileri satmaya çalışıyor. (ayrıca parfümleri hep yanında mı taşıyor?)

    özetle 5 liralık sahte parfümleri duty free'den alınma orijinal parfüm diyerek 20-30-50 lira gibi fiyatlara (neyi gözden çıkardıysanız artık) satmaya çalışanlar var. yeni türemişler sanırım. dikkatli olmanızda fayda var.

    edit: oha lan bir iyilik yapalım dedik ne ergenliğimiz kalmış ne mağara adamlığımız! hayır sanki bizim milletimiz değil telefonla kandırılıp tüm parasını çekip çöp konteynırlarının yanına bırakan? ama benim hatam, ekşi'deki küllyutmaz yazarların böyle şeylere ihtiyacı yoktur onu unutmuşum. neyse en azından okurlara bir faydamız olsun. 1 kişiyi bile uyandırabildiysem ne mutlu bana.

    ha bu arada gelen mesajlara göre, kısa zaman önce bu numaraya inanıp alanlar da olmuş. o yüzden iyi ki yazmışım bu entry'yi.

    ekstra not: almadım parfümü. valla lan :)

  • olm valla çok iyi lan. halkın yarısını açık hedef haline getiren toplum önderlerini bir kenara koyup, kimsenin siklemediği bir sosyal medya kullanıcısını önce popülerleştirip sonra cezalandırıyoruz. huaaaaa demokrasi süper lan!!!

    ekleme: şu entry'e aldığım tehdit ve hakaret mesajları buradan köye yol olur. demek ki "alenen halkın demokrasi duygusunu aşağılamak" suçundan yargılanmam gerekiyor. benim yani! beni, beni, bihterini...