ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
türkiye'de hiç eksantrik hayvan yaşamaması
-
(bkz: vaşak)
(bkz: sarıkız) / (bkz: camel spider)
(bkz: andık) / (bkz: çizgili sırtlan)
(bkz: oklu kirpi)
(bkz: uzun balina)
(bkz: anadolu yaban koyunu)
(bkz: flamingo) / (bkz: allı turna)
(bkz: sakallı akbaba)
(bkz: boynuzlu engerek)
(bkz: çiyan)
(bkz: şah kartal)
(bkz: kelaynak)
(bkz: arap tavşanı)
(bkz: akdeniz foku)
bir çırpıda aklıma gelenler bunlar.
tanım: mahallesinden çıkmayan suserlar için doğru olan tespittir.
edit: nesli tükenenleri de ele alırsak;
(bkz: asya fili)
(bkz: asya aslanı)
(bkz: kafkas bizonu)
(bkz: hazar kaplanı)
(bkz: hubara)
(bkz: anadolu parsı)
(bkz: yılanboyun)
(bkz: orman horozu)
favori eksantrik hayvanım da denizli horozu. öterken nefesi yetmediğinden bayılıyor hayvan. daha ilginç ne arıyorsunuz ki ?
hoşlanılan kızın -cım'lı konuştuğu an
-
- hacım naber?
-- tısss
böyle bir an olmalı.
sakarya yenikent hastanesi maske tartışması
-
doktor beyin sabrına hayran kaldım. kadının çevresindeki herkese sabırlar diliyorum.
düğün istemeyen hatun
-
şimdi burada çok güzel çemkirmişsiniz ya kızlara "hiçbiri böyle değil" diye,
he benim canlarım, şimdi söyleyin bakalım, erkek tarafı olarak sizde "düğün istemiyoruz" dediğinizde kalpten gitmeyecek ana-baba var mı?
kız orada çıksa "ben sadece nikah istiyorum" dese o kayınvalide-kayınbaba onu oracıkta paralar, "modernlik de bir yere kadar(!), ben oğlumun düğününde göbek atamayacak mıyım yelloz!" diye anasından emdiği sütü burnundan getirirler o kızın.
demedi demeyin, bence siz önce bir kendi anne babanızı yoklayın. sonra hem böyle bir kız bulur, hem de kızcağız istemediği halde "ama selma, annemi babamı kıramam ben tağam mı?" pısırıklığı noktasında kalırsanız, o kız da uçar gider elinizden.
not: evladının tercihlerine saygılı olan anne-babaları tenzih ederim. lakin türkiye sınırlarında çok bol bulunan bir maden olduğunu düşünmüyorum.
büyük dizilerden büyük replikler
18 şubat 2015 atatürk havalimanı hava trafiği
-
an itibariyle thy' nin toronto(28.000ft), tokyo(29.000ft) ve montreal(27.000ft) uçaklarına karşılıklı şuradan görüleceği üzere harmandalı oynatmakadır.
gizlice görüntüleri çekilip para istenen kız
-
ahlak bekçileri gelmeden önce yazayım.
önce direkt savcılığa yanında güvendiğin bir avukat (mümkünse feminist bir kadın) ile git.
siteye mesaj at ve dava açacağını söyle. ve davanı da aç ciddi ciddi.
pezevenklere yer sağlamanın bedelini ödesin ibneler.
ondan sonra o bilgim yok diyen ibneye de ayrı bir dava aç.
çok genişlemeden sadece savcılık ve bir avukat ile yaptıkları şantajları bir taraflarına sokarsın onların.
korkma. ciddiyim korkma.
burada gelip sana ahlak dersi verecek ibneler geceleri o sitelerde ezik ezik gezen piçler. kim kime ahlak dersi verecekmiş herkes kendine baksın.
dediğim gibi çok duyurmadan ve korkmadan savcıya git.
edit: ülkemizde görme engelli insanlarımız için rehber köpek uygulaması için lütfen destek olalım.
ailenin komik kısa mesajları
-
arkadaşla kadıköyde akşamüstü vakti bir mekanda buluşulduktan sonra taksime geçilmiş, gece uzadıkça uzamış ve kalabalık olunmuştur.
sabaha karşı taksim taraflarında başka bir arkadaşın evinde kalınır, öğlene kadar uyunur edilir..
ertesi günü aynı şekilde geçer, zaten taksimde herkes, akşama doğru çıkılır evden yine içilir eğlenilir dans edilir, taksimde oturan aynı arkadaşta kalınır..
3. gece taksimde içilirken ilk gün kadıköyde buluşulan arkadaşın cep telefonuna mesaj gelir;
"ekmeğe gerek kalmadı."
arkadaş bi duraksar, bi dalar ve bi anda suratı renk değiştirir..
haliyle meraklanıp sorulur "ne oluyor lan ?"
cevap : "abi ben ekmek almaya diye çıkmıştım."
ozmo
-
çocukları british accent ile tanıştıran bir seriydi.
90'lı yılların sonuydu sanırım. her sabah babam gasteciden -o zamanlar gasteci vardı tabi!- dergisini alır, bana getirir, sonra işe giderdi. ben de her sabah kendi özgür, hür iradem ile kalkıp ozmo'yu seyrederdim. parlak kağıtlara basılmış kitapları vardı. çıkartmalar vs. adeta "ingilizce çok güzel, gelsene" diye bağırırdı. hey gidi günler. 90'lar güzeldi lan. şimdi bir kez daha yad ettim. bir kere dergilerinden birini okula getirmiştim. sınıftakilerle okuruz, bakarız filan diye. hiçbiri bir halt anlamamıştı. ayılar! ben türkçe'ye tercüme etmiştim. lasjfla.
bir de ozmo'yu hep muza benzetirdim çocukken. belki de muzdu hakkaten.
son olarak, i can you can what can you do? demek isterim! hı? ne yapabildiniz lan bugüne kadar? 15 senedir naaptınız! geldiğimiz nokta caillou, pepe! hadi kayu uyarlama, bir nebze diyeceğim fakat, hangi çocuk spell edicek de yazıcak onu? bbc'nin 90'larda yaptığını 2015'te yapamamak da bize özgü bir şahanelik olsa gerek. işte o yüzden o bbc, sen terete'sin. kahrol.*
direnişten gülümseten detaylar
-
pangaltında polise "teslim ol" diye bağıran direnişçiler.
can yayınları
-
bugün fuarda 13 yaşında bir çocuğa hırsız muamelesi yaparak üstünü arayan rezil yayınevi. ayrıca herhangi birşey bulamayınca tehditler savuran kendini bilmez personellerinin olduğu yayınevi. isimleri aldık ve gerekli işlemleri yapacağız. kendilerinden aşağıdaki sorulara cevap vermelerini istedim.
1.emin olmadan küçücük bir çocuğa böyle bir muamele yapma hakkını nereden buluyorsunuz?
2.böyle birşey olsa dahi herkesin içinde arama yapmak üst aramak hakkını nereden buluyorsunuz?
3.gerçek anlaşıldıktan sonra özür dilemek yerine tehdit etmek nasıl bir davranıştır?
4.personel seçerken hangi özelliklere bakıyorsunuz nasıl bir eğitim veriyorsunuz?
babaların yaran icraatları
-
daha ice tea filan yokken ortalikta (en azindan turkiye'de), kendi yaptigi limonatayi bir kaba, demlikte kalan cayi da sulandirip ayri bir kaba koyar, ikisini buzdolabina kaldirir, karistirip icerdi. o zamanlar dalga gececegimize, ileriyi gorup patent vs aldirsaydik simdi buralar bizimdi!
uçakta güzel bir kızın yanına oturmak
-
benim de başıma bi' kere geldi bu hadise. istanbul > newyork seferinde. şuan o kadınla evliyim..
vallahi de billahi de ciddiyim.