hesabın var mı? giriş yap

  • başlığa büyük bir heyecanla giren siyasal islamcıları ve etnik faşistleri üzecek diyalogtur.

    filenin sultanları ve yönetim arasındaki dönen o prim diyaloğu:

    akif üstündağ; “şampiyonluk için ne versek az. prim olur, başka bir şey olur. tüm özel isteklerinizi yerine getireceğiz. salonda işiniz bitti. şimdi söz sırası sizde”

    daniele santarelli; “bu konuda konuşması gereken oyuncularım..” diyerek sözü kaptan eda erdem'e bıraktı.
    otelin salonu bir anda sessizliğe büründü. kimseden çıt çıkmıyordu.

    eda erdem;
    "atatürk'ün sporcu kızları, ülkesi adına kazandıkları başarıyı pazarlık konusu yapmaz. ne prim ister, ne de başka özel bir şey. 85 milyona yaşattığımız mutluluk bize yeter..”

    ( yeniçağ / şerafettin tilki)

    sporcular bir şey istememiş ama ben halk olarak bir şey istiyorum.

    bu insanları özel uçakla uçurun. vargas tarifeli uçakla uçamaz kardeşim.

    bacakları sığmaz.

    bu insanları ayların yorgunluğu ile kırk beş cm aralıklı tarifeli uçakla ülkeye getirdiniz.

    hiç bir şey yapamıyorsanız,

    tarifeli uçakla uçurmayın ey yetkililer.

    bir de voleybolcularımızı tehdit eden kişileri ilk duruşmada serbest bırakmayın.

    --- spoiler ---

    sözlük'te gündem olması açısından çok önemli arkadaşlar.

    hande baladın'ı yüzüne kezzap atmakla tehdit eden şahıs bugün serbest bırakılmış.

    (bkz: mustafa neşeli'nin serbest kalması)
    --- spoiler ---

  • adana kebabının ayırt edici özelliklerini sayayım farkları daha iyi anlarsınız.

    ""adana kebabı için bölgede yetişen en az bir yaşındaki koyunun eti kullanılır.

    ""adana kebabı için kıyma zırh denen bıçakla el yordamıyla hazırlanır, hazırlanmadan önce et sinirden damardan temizlenir ve dinlendirilir.

    ""adana kebabı zırh kıymasının içine sadece kuyruk yağı, pul biber ve tuz katılarak hazırlanır. karabiber, iç yağ, soğan, salça gibi şeyler harçta kullanılmaz. istenirse sarımsak, acı yeşil biber ve taze kırmızı biber harca eklenebilir.

    ""adana kebabı acı olmak zorunda değildir. kebaba katılan pul biberin cinsi ve miktarı acılığı belirler. bazen kırmızı toz biber de eklendiği görülür, bunu genelde seyyar kebapçılar yapar ve hakikaten tadı başkadır. daha iyidir demiyorum iki türü de yenmeli.

    ""adana kebabı için ateşin kalitesi çok önemlidir. kesinlikle vantilatör tutulmaz durgun ve korlu ateş lazımdır. ayrıca meşe kömürü kullanılmalıdır ve etten kömüre yağ damlaması da engellenmelidir. bunu kıymanın yağını pideye emdirerek yapar kebapçılar ve kebap sık sık çevrilir bu yüzden.

    ""adana kebap şişlenirken et şişe tutunsun diye el suya batırılır. ancak miktarı iyi ayarlanmazsa kebap pişmez haşlanır. elde çok su kalmamalı sadece el ıslanmalıdır.

    ""kebap piştikten sonra yağı emdirilen pide ile çekilip tabağa alınır. ekmeğin de sıcak, yağlı ve lezzetli olması sağlanır.

    ""adana kebap çorbayla, pilavla, patates kızartmasıyla, yoğurtla, cacıkla, püreyle, sosla, tereyağıyla, salçayla, mezeyle falan servis edilmez. klasik olarak ezme salata, çoban salata, soğan salatası, pişmiş soğan,biber ve domates ve varsa mekanın kendine has salatasıyla servis edilir.

    ""bazen kebap gelmeden önce iştah açması amacıyla fındık lahmacun, peynirli pide verilebilir. ancak bunlar sadece bir lokmalık olur. asla ve asla kebap lahmacunun içine sarılarak yenmez.

    ""yanında şalgam ve ayran güzel gider ama gazlı içecekler de sıkla tüketilmektedir.

    ""dürüm olarak tüketilecekse dürümün içinde havuç, marul, karalahana, patates kızartması, sos, tereyağı, patlıcan gibi şeyler bulunmamalıdır. dürümün salatası da klasik sunumdakilerle aynıdır.

    ""düzgün kebapçılarda genelde servis ve dürüm aynı paradır. çünkü malzeme aynı dolulukta olur.

    ""kebabın orijinal formunda yapılan her türlü oynanma adanalılar tarafından tepkiyle karşılanır.

    ------urfa kebapta bu özellikler bulunmak zorunda değildir ve büyük oranda da yoktur. gördüğünüz üzere aradaki tek fark acılı acısız olması değil. ama urfa kebabın harcında biber yoktur bu doğru.

    http://www.adanakebabi.com/adana.jpg

    http://habercininyeri.files.wordpress.com/…pg?w=448

    http://www.yemektarifleri2.com/…na_kebap_tarifi.jpg

  • yeni kurmayı düşündüğüm müzik grubunun adı. kadın vokal arıyoruz haldır haldır.

  • ''eğlenceli bir kadındı. kadındı.
    ne abarttı kadınlığını, ne de utandı ondan.
    lise birinci sınıftaki oğluma 'beni güzel buluyor musun? kadın olarak?' derken de kadındı;
    dokuz eylül üniversitesi'nin kellifelli bir öğretim üyesinin, masanın altından bacağına dokunduğunu fark edip haddini bildirdiğinde de.''

    ''içki olsaydı rakı olurdu mesela, ona hiç kuşku yok.
    ev olsaydı, sonradan görmelerin kondurdukları sütunlu mütunlu villalardan değil, bütün depremlere dayanacak, iki katlı, küçük, sağlam taş bir bina olurdu.
    çiçek olsaydı gül, karafil gibi herkesin bayıldığı bir çiçek değil, ancak çiçek zevki olanların arayıp bulacağı, bulunca da asla vazgeçemeyeceği bir çiçek; müge, incir çiçeği olurdu o.
    insan oldu o. tomris uyar oldu. iyi ki oldu.''

    ''kendisiyle dalga geçmeyi bilen ve seven bir insandı tomris. siroz olduğunu öğrendiğinde,
    'en hakiki atatürkçü kimmiş, öğrensinler şimdi.' deyişini anımsadıkça gülerim hala.''

    feyza hepçilingirler, varlık dergisi, ağustos 2003

  • adam kaydı dinlerken kafasının içinde ben bu hallere nasıl düştüm diye düşünüyor ama cevabı bulamıyor. kadının tek derdi etkileşim. bir gözü kamerada adama koala gibi sarılmış sürekli sarsıyor. o da içinden "kendine gel o kadar hazırlık yaptık bunun en az 1.000 beğeni 100.000 izlenme alması lazım" diye düşünüyor ama çabaları yetersiz.

    bu bir dramdır.

  • “savaş bir halk sağlığı sorunudur.”

    düşünebilen her birey, doktor olmasına gerek yok, savaşta tek kaybedenin halklar olduğunun farkındadır. savaşın hem psikolojik hem bedenen halk sağlığını tehlikeye attığının bilincindedir.

    düşünebilen dedim.

  • ilk olmak her zaman saygın bir yer kazandırır bir esere, sanatın hangi dalında olursa olsun. yeni bir akımın doğuşuna yol açana bir eser ortaya çıkarmak ya da bir türe öncülük etmek tarihe geçmek anlamına gelir bu yüzden; fakat ilklerin çoğu nitelik ve kalite açısından takipçileri tarafından geride bırakılır genellikle, ilk olma saygınlığının etiketi üzerindedir her daim ama eskimiş olduğu inkar edilmeyecek kadar ortadadır artık. her alanda olduğu gibi bunun da istisnaları var elbette, kalite ve zamana karşı durabilmek açısından kendisinden sonra gelenleri de fersahlarca geride bırakmış, kitlelere ulaşabilirliğinden, beğenilebilirliğinden zerre kaybetmemiş büyük eserler.. ve işte bunların en anıtsalı don kişot.

    defalarca söylendi, ilk modern roman kabul edilir don kişot, hatta zamanla bunu da aşmış, post modernistlerin başucu eserlerinden biri olmuştur. aslında kitabın öyle bir havası var ki, don kişot'un deliliği üzerine dönen bitmek bilmeyen tartışmalar gibi, karakterin ne ifade ettiği, idealistliğinin boyutlarının ne yöne çekileceği ikircikli olduğundan ve cervantes bunun böyle olmasını tercih ettiğinden, politik akımlara varıncaya değin herkes don kişot'u kendi saflarına dahil etmeye çalışmış, bir sembol isim olarak göstermiştir.

    bilindiği üzere kitap iki cilttir, ilki 1605 ikincisi 1615 de yayımlanan. ilk kitap o kadar beğenilmiş, o kadar çok okunmuştur ki hemen ertesinden onlarca taklidi ve sahte devam kitabı çıkmıştır. ikinci cillte cervantes bunlara sağlam bir ayar vermeyi ihmal etmez, hatta ilk kitabı ikinci kitaptaki kurmacanın içine yedirerek don kişot'un eline tutuşturup hakkında yorum bile yaptırır, ondan bir güzel azar işitir. bu yönden öykü içinde öykü kurgusunu kullanan ilk eserlerden biridir ayrıca. kaç tane eserde karakterin kendisini baz alan bir eser hakkında yaptığı yorumu dinleyebilirsiniz ki? bir de üzerine sinemanın ve edebiyatın favori temalarından biri olan; iki zıt karakterin ortaklığı, yolculuğu ve başlarından geçenler eksenli hikaye örgüsünü oluştumadaki katkısı da düşünülürse cervantes'in eşine az rastlanan dehasına şapka çıkarmak elzem hale gelir.

    hazır don kişot'tan bahsederken, kitabın okuyucuya sunuluş şekli ile ilgili bir sorunu da belirtmek gerekir. şimdi, herhangi bir kitapçıya girilip aranırsa envai çeşit don kişot çevirisine rastlanabilir, bunların çoğu aslı 900 sayfa olan eseri 100 sayfaya indirmiş, kısaltılıp kuşa çevirmiş, don kişot'u sadece kendince idealist bir deli, yaptıklarını da basit salaklıklar olarak gösterip çocuk kitabı formuna sokan basımlardır. edebiyat tarihinde yer etmiş büyük klasiklerin çocuklara sevdirilmeye çalışılması, onların okuyabileceği düzeye indirgenmesi hoş karşılanabilir, bir açıdan bakılınca makul da görülebilir belki ama bu kitapları o versiyonlarından okuyup, gerçek anlamıyla don kişot'u, sefiller'i ya da moby dick'i okuduğunu sanmak, bir daha tümüne dönüp bakmamak, bir de üzerine ahkam kesmek gibi yanlış sonuçlar doğurabilir. ne yapılmalı peki? çocuklar okumasın mı bunları? efendim benim fikrim şudur: eğer, okudum deyip sonradan tamamını okumayacaklarsa; büyüyünce, tamamını okuyabilecekleri zaman okusunlar daha iyi; tabii ki maksadımı aşmadan belirteyim ki, hali hazırda don kişot'un tek tam türkçe baskısı olan roza hakmen'in enfes çevirdiği yky baskısı da okunabilirlik açısından çocukların okuyamayacağı ağırlıkta değil hatta çoğu çocuk kitabına sürükleyicilik açısından beş basar; sayfa sayısının fazlalığının getireceği sorunlardan bahsediyorum zaten, problem orada. o yüzden don kişot için söylenen, hayatın değişik evrelerinde, bilinç düzeyi ve insanın hayata bakışı değiştikçe tekrar tekrar okunmasının karakteri anlamlaştımasında farklılıklar yaratabileceği konusundaki yoruma bir de bu kısır baskıların yarattığı tekrar okunma zorunluğu eklenebilir. nice 400 yıllara mahzun yüzlü şövalye.

  • ukraynalı kadın ve çocuklar köle olarak, erkekler de madenlerde çalışmak üzere teslim olsunlar maddesi eksik.

  • bu ülkede 2 ay önce peynir alan kişi bile bugün kâr ettiği sanrısına kapılmış durumda. 6 ay önce araba aldım bugün araba fiyatları uçuyor ehehehe iyi ki almışım ehehhee, 4 ay önce laptop aldım şimdi fiyatları uçtu eehehehehee, peynir aldım geçen hafta 36 liradan iki kalıp birini yedim diğeri dolapta daha peynir 60 tl olmuş kârdayım ehehehehe... çok rezil ve bitik bir durumdayız benzine zam gelmeden 2 saat önce depo fulleyen abiler gibiyiz. çok aşırı mutluyuz.