ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
çocukken hayal edilen tanrı şekli
-
durgun zekam sonradan olmayıp vakumla doğmanın yan etkisi olduğundan çocukken hele hele soyut kavramlara kafam asla basmazdı. nerde bu allah gidelim görelim soruma o dünyada değil cevabını aldığımda oluşan zincirleme reaksiyonu utanmadan yazıyorum aşağı
1 allah dünyayı yarattığına göre yaşlı-> yarattığı şeyin içinde olamayacağına göre uzayda-> uzayda ne var? gezegenler-> ben hangisinin adını biliyorum? satürn-> demek ki allah satürn'de
2 banyodan açılmamış bir permatik bulunur babaya gidilir. baba burda ne yazıyo? (baba) satürn*-> üzerinde ne var? bi adam resmi-> baba satürn'de insan var mı? (baba) yok.
sonuç: tanrı nerde? satürn'de-> permatik'in üzerindeki adamın suratında kocaman beyaz bişey var* ne bu? sakal. allah yaşlı mı? yaşlı. sakalı var mı? muhtemelen-> baba bu resimdeki allah mı? (baba) hayır oğlum.
yıllarca nerde yanlış yaptığımı düşünüp durdum sonra.
cüneyt arkın ve orhan gencebay arasındaki tartışma
-
muhafazakarların içlerindeki faşistin nasıl kolay ortaya çıktığını görüyoruz.
o iğrenç kültürü ülkeye empoze eden lego kafalıya bak sen kitap toplattıracakmış.
allahın arabeskçi yandaş alt kültürlüsü.
edit: sinir düzeltmesi.
15 temmuz 2016 köprü direnişi görüntüleri
-
bu ülke bu kadar haini nerede yetiştirdi diye soruyorsun ya. " ne istediler de vermedik? " bu lafı hatırladın mı kızgın dinci? şimdi gidip padişahın efendin için şehit olabilirsin.
çocuğuna kendi mesleğinden isim vermek
conspicuous consumption
-
türkiye pazarında sınıf atlamak isteyen audi, bugünlerde şarkıcı bir celebrity'nin babası olarak bilinen hulusi derici ile yıllar önce bir reklam anlaşması yapmıştı.
hedef kitle olarak da mercedes kullanıcıları seçilmişti. gösterişçi tüketimin temel metalarından birini alt etmek zordu.
ancak o günlerde türkiye'de mercedes denince akla laz müteahhitler, kürt işadamları ve mafya bozuntuları gelmeye başlamıştı.
bunu çok iyi gören derici, "audi'de asla bulamayacağınız aksesuarlar" konseptiyle, tespih, beyaz çorap - kösele ayakkabı, altın kolye ve yüzük kombinleri ve hatta kalaşnikof görsellerinin bulunduğu reklam kampanyasını yürüttü.
tükettiğiyle var olan hedef kitleyi tasmasından öyle bir yakalamıştı ki, yukarıdaki profilde insanlarla aynı marka araba kullanmak istemeyenler audi'ye ciddi bir teveccüh gösterdiler.
artık audi marka araba sahibi olmak başka bir statünün simgesiydi. ancak bu araçları satın alanlar onu motor performansı, yol tutuşu veya sürüş zevki için tercih etmiyorlardı.
işte conspicuous consumption'ın tipik örneği budur.
bugün ülkemizde hâlâ volkswagen group otomobillerine taparcasına hayran olan bir kitle varsa, sebebini anlamak için biraz geçmişe yol almak gerekir.
hatırladıkça iç burkan garibanlık anıları
-
üzerinde 'iskender 6.90' yazan bir yerde hesap ödenirken, adamın kredi kartını geçirmesi:
-bakiyeniz yetersiz efendim.
-kaç çektiniz?
- 7 lira.
- 6.90 yazıyo ama.
tekrar denenir ve banka onay verir.
dinlenen ilk yabancı müzik
-
bunu hatırladığını iddia eden kişi ağır yalancıdır.
yemeyin oğlum bizi. insan böyle bir şeyi nasıl hatırlayabilir ki? ne yani "aa bu benim şimdiye kadar dinlediğim ilk yabancı müzik. bunu ömrümün sonuna kadar unutmayacağım!" mı dediniz kendinize?
helal olsun vallaha.
tinerciyi yakan adam
-
sonunda birisi çıkıp tinerciyi "poooliiiis" diye bağırtabilmiş. zerre üzülmedim. ülke zaten orman kanunlarıyla gidiyor, en azından suçsuz olan değil şerefsiz olan görmüş ebesininkini bu sefer.
o adam bunu yapmasa büyük ihtimalle bıçaklanacaktı ve o "poooliiiis" diye yırtınan lavuk da hiç bir şey olmamış gibi aynen devam edecekti her şeye.
hbb'den akılda kalanlar
-
öğle vakti yayınladıkları hint filmlerini hatırlıyorum. ilkokuldayken öğle yemeği için anneannemlere geldiğimde izliyordum. hbb köy yerinde bizim evde çekmediği için lüks bi kanal gibi geliyordu tabii bir de. çocuk aklı işte.
(bkz: iyi tv hbb hbb iyi tv)
her olayda mizahını da gösteren halk
-
insanı biber gazı altında bile güldürür.
inönü stadı'nın orada barikat kurmak için tırı çalıştırmak isteyen bir grup "düz kontak bilen var mı?" diye ortalıkta dolandı. "hırsız var mı kızmayacağız bak valla gel" diye bağırdılar. kimseyi bulamayınca da "ne düzgün bir kitleymişiz arkadaş helal be" diyip tırdan vazgeçtiler.*
bu kitle bir harika dostum!
neşeli kaprissiz anlayışlı huzur veren kadın
-
(bkz: hanım koş sözlüğe çıkmışsın)
sudan'a bile seçim sandığı kurup ırak'a kurmamak
-
akp nin yan kuruluşu ysk nın adaletli seçim sistemimize yaptığı yeni müdahalesi.
dün başlayan yurtdışı oy verme işlemleri için 54 ülkedeki başkonsolosluklarda ve yurt dışına açılan 7 kara, 17 hava ve 9 gümrük kapısında sandıklar kuruldu. bu ülkeler arasında sudan, bahreyn, bae gibi akp oylarının yüksek olması muhtemel bütün ülkeler es geçilmemişken, içlerinde nedense birtek ırak yok. ırak'ın ne gümrük kapısında ne de mevcut 5 konsolosluk ta seçim sandığı kurulmadı.
gerekçe ırak'ta çok az sayıda türkiye vatandaşının yaşıyor olmasıymış. oysa dışişleri bakanlığı verilerine göre ırak'ta yaklaşık 125 bin türkiye vatandaşı yaşıyor ve ırak almanya, fransa, hollanda gibi ülkelerden sonra en çok türkiye vatandaşının yaşadığı ülke.
şimdi biz daha başlamadan şaibe karışmış seçimin neresine güveneceğiz?
http://www.imctv.com.tr/…u-irakta-sandik-kurulmadi/