hesabın var mı? giriş yap

  • eskiden çok vardı bu tiplerden. çünkü her yerde sigara içilebiliyordu. adam memur, sabah akşam gişede çalışıyor mesela. biri bitiyor birini yakıyor oturduğu yerde. otobüse biniyor sigarasını yakıyor. eve geliyor sigara.

    şimdi evin içinde bile sigara içmek garipsenen bir davranış oldu. baya yol gittik aslında bu konuda doğulu komşularımıza göre.

  • eğitim sırasında şarjörünü kaybeden asker son derece ciddi söylemiştir;

    "- fazla şarjörü olan var mı?"

    nokia şarj aleti soruyor sanki anten.

  • ege (6) ve ilay (4) akşam saatinde çok gürültü yapmaktadır...

    baba: ya kafa ütülediniz, adam gibi oynamayı bilmiyorsunuz hiç!
    ilay: adamlar oyun oynamaz!
    baba: neden oynamasın, annen ve ben sizinle oyun oynamıyor muyuz?
    ilay: siz adam mısınız?!?

  • bi sakatlık yaşamamasını umduğum atlama. ki kendi dediğine göre " yoğk "

    toprakta yavaşlatıp, ters perendeler atarak durdu ehheh. ben en çok adam dan dun giderken " la yavaş oğlum nidiğon lağn " diyen kişiye güldüm. lan ne etmesi mi var, adam düşüyo işte patates çuvalı gibi.

  • 2007 yılıydı yanılmıyorsam. istanbul'da garajistanbul diye bir mekanda koçani orkestar grubunun konseri var, ben de oradayım çok sevdiğim bir arkadaşımla. konser süper, adamlar zaten inanılmaz eğlenceli. istanbul'a dışardan gelen herkesin ilk fark ettikleri şeylerden birisiyle karşı karşıyayım: pek çok tv ünlüsü var etrafta. tanıdık bir kaç yüz, birkaç ünlü işte. yok dream tv'nin viceyi bilmem ne falan da çarpıyor gözüme. o sırada gözüm bir hanımefendiye takılıyor. çok güzel, çok zarif. çalan grubu dinliyor mutlulukla. kim dersiniz? şevval sam. ama nasıl güzel, nasıl zarif. şimdi şevval sam, şevval sam olarak orada durmuyor olsa, belki de bütün geceyi ona bakarak geçirmek isterdim. ama yapamıyorum. aklım 1 dakika içinde bu zarif hanımın kim olduğunu, ne kadar hoş olduğunu ve aynı anda ona bakmamam gerektiğini söylüyor. niye? çünkü bu hanımefendi sarı fırtına metin'in eşi de ondan. 2007'den önce ayrılmışlardı ama benim için hep metin tekin'in eşi işte. bakamıyorum, utanıyorum. benim için beşiktaşlı olmak, şevval sam'ı görünce utanıp başka yere bakmak, süleyman seba'yı her görüşünde duygulanmak, nartallo'nun bile iyi futbolcu olduğuna inanıp onu sevmek, madida'yı ölmüş bir aile büyüğünü yadeder gibi hayırla yad etmek, hiç tanımadığım taraftarları, inönü'yü dolduran adamları her haftasonu evimden izlerken onlarla gurur duymaktır.

  • başlık: denizde ayagıma bakan gülüyo amk ne var ki

    1. ne var delikanlı gibi söyleyin

    http://c11.incisozluk.com.tr/…06/7/296347_o99b9.jpg

    2. baş parmağından bileğine taksi tutsan 450 lira tutar amk
    3. bu ayak istanbul'a 4.köprü olur amk
    4. kafanın üstünde iki tur dönsen havalanırsın amk
    5. sığıra tekme koysan hayvan kıyma haline gelir amk

    ve en efsanesi..

    6. baban kanguruya mı çaktı bu nasıl bir ayak amk

    sabahtan beri gülüyorum lan haahahahaha :)

    edit: imla

  • şeker tüm yaşam kalitemizi etkileyen en tehlikeli maddelerden biridir. şeker tüketiminin artmasıyla obezite oranı arttı, kronik hastalıklar daha sık görülür oldu ve son yüzyılda insan hayatında çok fazla şey değişti. değişimle beraber ortaya çıkan birçok problem ise araştırıldığında beslenme kaynaklı olduğu ve bununda temelinin şeker tarafından oluşturulduğu ortaya çıkmıştır.

    öyle ki şeker tüketiminin vücudumuzda yarattığı etkiler uyuşturucu madde tüketimi sonrasında verilen tepkilerle örtüşmektedir.

    şekerin bağımlılık oluşturmasının en önemli nedeni tüketildiği andan itibaren beyindeki mutluluk hissi ile ilişkili dopamin salınımını arttırmasıdır pek tabi. bu hormon aynı zamanda tatmin duygusu ile ilişkilidir. bağımlılık potansiyeli olan birçok madde şeker ile benzer şekilde dopamin salınımını arttırır. beynin dopamin salınımından sonra ciddi şekilde mutluluk hissi meydana gelir. bu hissin sonunda ise bağımlılar tarafından düşüş olarak tarif edilen bir yoksunluk aşamasına geçilmiş olur. işte bu düşüş engellenmek için basit bir kısır döngü oluşur. daha fazla mutluluk için daha fazla şeker döngüsüne girildiği anda buradan çıkış pek kolay olmayacaktır.

    amerikan kalp derneği, günlük olarak tüketilebilecek şeker miktarının üst sınırını erkekler için 9 çay kaşığı (36 gram, 150 kalori) ve kadınlar için 6 çay kaşığı (24 gram, 100 kalori) olarak açıklamıştır.

    şeker esasen çok basit bir karbonhidrattır. en çok karşımıza çıkan iki farklı formu mevcuttur. glikoz ve fruktozun dahil olduğu monosakkarittler, sükroz ve laktozun dahil olduğu disakkaritler.

    glikoz: bedenimizin temel enerji kaynağıdır. yediğimiz karbonhidratlar bedenimizde glukoza çevrilir ve bu şekilde kana karışmaktadır.
    fruktoz: balda ve meyvede bulunan doğal şekerdir. glukoz gibi kana karışmaz, karaciğerde metabolize edilmktedir. fruktoz çok tüketildiği zaman, karaciğer bununla başa çıkamaz ve fazlasını trigliserid (yağ) olarak depolamaktadır.
    sükroz: şeker kamışından elde edilir ve rafinedir. sofralarımızda kullandığımız beyaz şekerdir.
    laktoz: sütün içinde doğal olarak bulunan şekerdir.

    burada görüldüğü gibi her şekerin etkisi ve vücudumuzdaki kullanımı başkadır. bundan dolayı her şekerin etkisi aynı olmaz. bu etkinin seyri sindirim hızına bağlı olarak kan şekerinde yarattığı etki ile ilişkilidir, bu da glisemik indekse bağlıdır.

    şeker tüketimi sonrası bedenimiz, enflamatuar bir yanıt verir. enflamasyon, bedenimizin doğal iyileşme fonksiyonu olarak da tanımlanabilir. hasta olduğumuz zamanlarda, spordan sonra veya bir enfeksiyonla savaşırken bedenimiz, tamamen doğal ve sağlıklı olan enflamasyon tepkisini verir ve sonucunda iyileşme sağlanır. enflamasyonun problem oluşturduğu durum ise sürekli hale gelmesi, yani kronikleşmesidir. stres, sigara tüketimi, spor sonrası yeterince dinlenememek ve yüksek yağ oranı gibi etkenler enflamasyonun en sık karşılaşılan nedenlerindendir. fakat günümüzde, kronikleşmiş enflamasyonun en büyük nedeni şeker tüketimidir.

    şeker kullanımının yarattığı etki vücudun neredeyse tüm organları üzerinde sonuçlarını göstermektedir. insülin direnci ile başlayan süreç, tip-2 diyabetle sonlanabilir. obeziteye sebep olup karaciğer yağlanması yapabilir.

    beden üzerinde yıkıcı etkiler yaratan şeker, zihin üzerinde de oldukça ciddi hasarlara neden olmaktadır. şeker tükettiğimiz zaman beynimiz, endojen opiodler olarak bilinen ve kendimizi iyi hissetmemizi sağlayan doğal ağrı kesicileri salgılamaya başlar. bu şekilde şeker bir bağımlılık haline gelmeye başlar. dopaminin de gösterdiği etki ile bağımlılık şiddeti artar ve hatta bir süre sonra dopamin duyarsızlığı başlar. böylece tüketilen şeker miktarı asla yeterli gelmez.

    bu bağımlılıktan kurtulmak için büyük bir farkındalığa ihtiyacımız var öncelikle. hepimiz ana şeker kaynaklarını biliyoruz ama gizli şekerlerin farkına varmak biraz işin kurnazlığını çözmek ile ilgili maalesef.

    ilk etapta aldığımız ürünlerin etiketlerini okumayı öğrenmeliyiz. en büyük kılavuzumuz bu olacaktır. maalesef ki ülkemizde tam anlamıyla bunun bir standardı yok. kimi etiketlerde şeker içeriklerini detaylandırmayı bırakın, şekeri dahi karbonhidrata dahil ederek yazmaktadırlar. bu oyunları yapan ürünlerin alımını direkt sonlandırmalıyız.

    şeker kullanımını direkt sonlandırmak muhakkak ki zor ancak bunun yardımcısının yapay tatlandırıcılar olduğunu asla düşünmeyin. (bkz: #121944070)

    örneğin şeker tüketiminizi azaltırken aldığımız ürünlerde en çok geçen ibarelere bakalım:
    -şekersiz :porsiyon başına 0,5 g'dan az şeker anlamına gelmektedir.
    -azaltılmış şeker veya daha az şeker : geleneksel çeşidin standart porsiyon boyutuna kıyasla porsiyon başına en az yüzde 25 daha az şeker anlamına gelmektedir.
    -ilave şeker yok : işleme sırasında şeker, meyve suyu veya kuru meyve gibi şeker içeren içeriklerin eklenmedi anlamına gelmektedir.

    bir de zararlı olmayan şekerlere bakalım. illa ki bir şekilde şeker ürünü tüketmemiz gerekiyorsa bunları kullanmamız çok daha iyi olacaktır.

    stevia : biyo-tatlandırıcı olarak ve kan şekerini düşürmek gibi diğer tıbbi kullanımları olan bir bitkidir. beyaz kristalli bileşiği (stevioside), kalorisi olmayan doğal bitkisel tatlandırıcıdır ve sofra şekerinden 100-300 kat daha tatlıdır.

    ksilitol : şekere göre% 40 daha az kalori içermektedir. klasik şekerin aksine, ksilitol maddesi kan şekerinizi veya insülin seviyenizi arttırmaz. aslında, gelişmiş diş sağlığı ve kemik sağlığı da dahil olmak üzere birçok sağlık yararı ile ilişkilidir.