hesabın var mı? giriş yap

  • artık bir esprisi kalmamış mevzudur. 5 yaşımdan beri yılda en az 2-3 kez esenler otogarına uğrarım. günün her saatinde orada bulunmuşluğum vardır. bir kere bile ne işedim ne sıçtım. ''tuvalet ne tarafta dayı?'' diye esnafa sorduğunuzda takındıkları yüz ifadeleri ve ''hayır yapma'' tadındaki ''şu tarafta yeyenim'' diyerek gönülsüzce göstermeleri bile yeterdi. hiç gitmedim. yaklaşık bir ay öncesine kadar. otogara indim, çişim vardı, ''ekrem imamson tuvaletlerin reklamını yapıyordu internette bakak hele'' dedim ve saat sabah 6 gibi esenler otogarı tuvaletine girdim. mis gibi tuvalet. istanbul kart destekleyen turnikeler, full aydınlatma, geniş iç mekan, tertemiz pisuvarlar, helalar, lavabolar. peçetesi, suyu sabunu her yeri tertemiz. ne koku var ne bir pislik ne bir şey. aha şu vaziyette tuvaletler.

    bu mevzu da bazılarının hiç anlayamayacağı bir mizah unsuru olarak tarihteki yerini aldı artık. yeni tuvaletleri yapanların, düşünenlerin ve bu halde tutanların eline sağlık.
    konu kilit.

    öyle işte.

  • ölmeden açıp sevdiği bir şarkıyı dinlemeyi es geçmeyen adam. gözlerinin içi de gülüyor, şaraptan da şarkıdan da hala tat alıyor.. canının açıp şarkı dinlemeyi çekmesi bile yaşam kıvılcımı aslında. sırf o güzel şarkılar için bile yaşayabilirdi.
    ayrıca empati yapmayı denedim yapamadım, misal biraz sonra ölmeye karar versem ve son bir şarkı dinlemek istesem hangi şarkıyı dinleyeceğime bile karar veremem yahu. onu mu dinlesem bunu mu dinlesem derken hepsinden biraz biraz dinlerim zaman alır yürür. madem bunu dinledim son bir de film izleyeyim derim, onu mu izlesem bunu mu izlesem derken acıkırım, onu mu yesem bunu mu yesem derken tekrar hayata dönerim herhâlde. sırf en son yapacağım şeylere karar veremediğimden ölemezdim herhâlde.

  • bu adamın hikayesi suriyeli ailelerin çektikleri zorluklar hakkında yapılmış röportaj serisinin sadece biriydi. röportajlarda bütün suriyeliler çektikleri sıkıntılardan ve gördükleri muameleden de bahsediyorlardı. bu adamın hikayesi tutunca başkan obama bu adamı ve ailesini abd'ye aldığını sosyal medyadan duyurdu.

    türkiye gibi milyonlarca suriyeliyi ülkeye doldurur ve hepsini sefil koşullarda yaşamaya mahkum edersen işte hem ülkene aldığın suriyelilere yaranamazsın, hem kendi vatandaşının tepkisini alırsın, hem de ülke dışında eleştirilirsin. ama başkan obama aradan bir tane cımbızla çekince insanlık yapmış olur. ingiltere 50bin mülteciyi 5 senelik bir süreçte gıda/barınma sorununu çözecek şekilde alacağını duyurduğunda insanlık yapmış olur. sen 3 milyon suriyeli ülkene gelişigüzel doldurarak türkiye'nin demografik haritasını değiştirirsin ama ne suriyeli'lere ne kendi ülkenin vatandaşına ne de dünyaya yaranamazsın. stratejik derinliğiniz için tebrikler.

  • alip almamakta kararsiz kalmisken, barometre ozelligini duyar duymaz almaya karar verdigim telefon. yanimizda barometreyle dolasmaktan gina gelmisti artik. cunku biz gittigimiz her yerde basinc olcen ruh hastalariyiz.

  • yabancı sanıldım ama tipten değil.

    bir mekanda "fazla sigaranız var mı?" diyen yaşı ufak görünümlü birine "yaşın tutuyor mu?" dedim ve yüzüme tip tip baktı. (ben de sandım ağır laf gelecek) yan masadaki arkadaşına dönüp, "sen konuşsana ya yabancıymış" dedi, diğer arkadaşı gelip "do you have a cigarette" dedi. şimdi sabahtan beri "yaşın tutuyor mu?" cümlesini ingilizce bir şeye benzetmeye çabalıyorum.