hesabın var mı? giriş yap

  • yaşam kalitesi endeksi hesaplanarak oluşturulan listedir.

    yaşam kalitesi endeksi ise; satın alma gücü endeksi (y), kirlilik endeksi (d), konut fiyatının gelire oranı (d), yaşam maliyeti endeksi (d), güvenlik endeksi (y), sağlık endeksi (y), trafikte işe gidip gelme süresi endeksi (d) ve iklim endeksi (y) gibi parametreleri belirli çarpanlarla hesaplayıp oluşturulmuş.

    bu parametreler için new york şehri kıyas olarak kullanılmış ve new york değerleri 100 olarak belirlenmiş. buna göre şehirlere ait veriler hesaplanmış. verilerin tek tek nasıl hesaplandığı bilgilerine aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz.

    parametreler için başlangıç noktası olarak alınan new york listede 153. sırada. bursa ise 126. sırada. ilk 10'da avustralya'dan dört şehir bulunuyor. hollanda ilk 10'da iki şehir ile bulunurken, abd, norveç ve kanada birer şehir ile yer alıyor.

    d: düşük daha iyi
    y: yüksel daha iyi

    formülün java dilinde yazılmış hali:

    index.main = math.max(0, 100 + purchasingpowerinclrentindex / 2.5 - (housepricetoincomeratio * 1.0) - costoflivingindex / 10 + safetyindex / 2.0 + healthindex / 2.5 - traffictimeindex / 2.0 - pollutionindex * 2.0 / 3.0 + climateindex / 3.0);

    _
    yaşam maliyeti endeksi - kirlilik endeksi - konut fiyatının gelire oranı - güvenlik endeksi - iklim endeksi - sağlık endeksi - trafik endeksi

  • palto, bazen de hiyerar$ide konum degi$imi amaciyla kullanilirdi. konumunu en tepeye cikarmayi arzulayan ikinci cocuk, esas oglanin paltosunu pic bir tavirla yere atmak suretiyle, muthi$ kar$ila$maya zemin hazirlardi. esas cocugun 'hangi ibne du$urdu lan bunu?' sozleriyle enfes musabaka ba$lar ve neticesinde sinifin yeni james dean'i secilmi$ olurdu.

  • adli kontrolün ...
    şurada hükümete ağır bir eleştiri yapsan aylarca tutuklu kalır hüküm giyersin. gazetecileri tutuklayıp, bu psikopat ve katil ruhlu şerefsizleri serbest bırakan sistem insanları kendi tedbirini almaya itiyor.

  • dostoyevski kumar alışkanlığından ötürü aşırı derecede borçlanmıştır. o sırada ortaya stellovski adında bir yayıncı çıkar. dostoyevski’ye şunları söyler: “bak senin bütün borçlarını kapatacağım. sana iki yıl yetecek kadar da para vereceğim. fakat bir sözleşme imzalaman gerek.

    senden bir kısa roman istiyorum. bu kısa romanı bana bu sözleşmeyi imzaladıktan tam 24 ay sonra vermeyi kabul edeceksin. istediğim sürede bitirip bana teslim edersen sorun çıkmayacak. fakat eseri bir gün bile geç verecek olursan bundan önce yayımladığın ve bundan sonra yayımlayacağın bütün eserlerin hakları benim olacak.” çok fazla borcu olan dostoyevski sözleşmeyi mecburen imzalar.

    aradan 23 ay geçer fakat tek bir cümle bile karalamamıştır. durumdan haberdar olan fransız yazar stendhal, dostoyevski’ye “ben ‘parma manastırı’ romanımı dikte ettirerek (söyleyerek yazdırmak) yazdırdım, sen neden denemiyorsun?” der. başka çaresi olmayan dostoyevski kabul eder.

    o zamanlar rusya’da bir dikte etme okulu vardır. okulun en yetenekli öğrencisi grigoryevna snitkin adında isveç asıllı genç bir kızdır. kız bu görevi yapmaktan gurur duyacağını söyler ve dostoyevski ile eseri yazmaya başlarlar.

    eseri son gün bitiren dostoyesvki hemen stellovski’nin yanına gider. dostoyevski’nin yazma sürecini baştan sona takip eden uyanık yayıncı stellovski dostoyevski eseri teslim edemesin diye ofisini kapatıp gitmiştir. o zamanlar rusya’da noter yoktur. noter görevini polis karakolundaki memurlar yapıyordur. dostoyevski eserini polis karakolundaki memurlara onaylatır. daha sonra bu olaydan dolayı yayıncı ile davalık olsalar da davayı dostoyevski kazanır.

    her rus gibi dostoyevski de zaferi kutlamak için bol votkalı bir davet verir. davete bütün dostları ile birlikte romanı dikte ettirdiği genç kız grigoryevna snitkin’i de çağırır.

    gecenin ilerleyen saatlerinde dostoyevski genç kıza “senden bir konuda fikir almak istiyorum “der.

    bu durum genç kızın gururunu okşamıştır.

    “memnuniyetle, ben size nasıl bir fikir verebilirim merak ettim” diye karşılık verir.

    dostoyevski şöyle der: “ben bir roman yazmaya çalışıyorum. romanın başkarakteri korkunç biri… sara nöbetleri geçiren, kumar bağımlısı, düşman kazanmaktan çekinmeyen bir adam. bu adam kendinden genç bir kıza aşık oluyor. sence bir evlenme teklifi kaleme alacak olsam bu gerçekçi olur mu?”

    kız ise şöyle der: “evlenme teklifinizi kabul ediyorum bay mihayloviç.''

    o kız dostoyevski’nin ikinci eşi anna grigoryevna snitkin’dir. yazdıkları eser ise ünlü roman “kumarbaz”dır.

    kaynak: dostoyevski'nin hatıraları - anna grigoriyevna dostoyevski

  • eveeeeet. geldik filmin sonuna. kredi kartı borcunu ödeyemediği için icralık olanların sayısı geçen yılın aynı dönemine göre %68 oranında artmış.
    haber

    milletin son çaresi kredi kartlarını döndürme kozu da artık işe yaramıyor.
    bu sırada mehmet bey taksit sayısını düşürme, ali bey ise a8 ile s8 arasında karar verme derdinde.

    geçmiş olsun ey yüce milletim. hep birlikte batarken şu şarkıyı dinleyelim tık

    mesajlar üzerine edit: sevgili romalılar:
    1- kartı patlatmadım. bu benim şahsi sıkıntım değil, koca bir halkın sıkıntısı. bu kadar bencilce yaklaşmayın her olaya.
    2- iphone almak için takside girip kartı falan patlatmadım. ayrıca bu millete fazla gördüğünüz şeyin hepi topu telefon olduğunu hatırlatırım.
    3- çok şükür finansal bir sıkıntım yok. ancak çevremdeki insanların sıkıntılarına kayıtsız kalamıyorum. siz oh olsun diyebilirsiniz ancak kendinizi toplumdan izole edemezsiniz. bu buhran dönüp dolaşıp sizin hayatınıza da bir yerde dokunur.
    4- kredi kartı bir ödeme aracıdır önermesi diğer ülkeler için geçerli olabilir ancak türkiye'de kredi kartı bir finansman aracıdır. bizatihi devlet kurumlarının teşviki ile bu hale getirilmiştir. pandemide geçiş garantili yolların ödemesi bir gün dahi aksatılmazken işsiz kalan insanlara git kredi çek, kredi kartına aban dendiğini ne çabuk unuttunuz.