hesabın var mı? giriş yap

  • bir yılbaşı gecesi, kızılay meydanında herkes eğleniyormuş gibi yaparken havalara zıplayıp sevinç çığlıkları atarken balon satmaya çalışan orta yaşlı bir adamın -sönük balon kimseye eğlenceli gelmediğinden- o soğukta can hıraş balonları şişirmeye çalışması.. çığlık çığlığa zıplayan insanlara yorgun gözlerle bakması. cebinden parasını çıkarıp bir göz atıp tekrar cebine koyması. yanına yaklaşan birini görünce gülümsemeye çalışması. gidince tekrar acı bir üşüme ifadesi takınması. kimsenin bunun farkında olmaması. adamın haline üzüldüğümüzü belirtince sevgili arkadaşımızın "çok mu koydu içinee" diye dalga geçmesi.**ne yapıyorum ben diye sormayı aklımıza getiren bir detaydı. vakti zamanında.

  • gittik, botları verdiler.
    tabanı sert geldi.
    ayağım acıdı.
    sivilde giydiğim ayakkabının içindeki ortopedik tabanı bota koydum.
    rahatladım.
    ertesi gün botun içini gören arkadaş "seninki niye böyle?" diye sordu.
    "dayım ankara'da general, sağolsun ayarlamış" dedim.
    bunun üzerine arkadaş botumu alıp "şu adaletsizliğe bakın, rezillik, biz hayvan mıyız, dilekçe yazalım..." gibi sitem dolu sözlerle bütün koğuşlara göstermişti.
    ilginç günlerdi tabi.

  • bir burger king klasiği;

    -küçük boy patates
    +50 kuruş farkla orta olsun mu?
    -iyi orta olsun
    +75 kuruş farkla büyük olsun mu?
    -100bin daha veriyim dükkani aliyim (amk)

  • amk ibnesi kesin, "imamoğlu kazandı, zafer kardeş halkların oldu" bilmem ne diye zırvalayacak, akabinde ysk seçim yenileme kararı alacak, akp'de seçimlere kadar bu ibnenin söylemleri üzerinden siyaset yapacak.
    hep aynı tiyatro amk yeter artık.

  • az evvel bilgisayardaki işlerime yönelmeden bir tv'ye bakayım dedim. ülke tv'de kendisini gördüm.

    "ne demek ya polise karşı gelmek?"

    "çocukken polis görünce saygı duruşunda bulunurdum."

    "türkiye'de demokrasinin bu kadar ilerlediği başka bir dönem olmamıştır."

    filan gibi şeyler söyledi. bilin bakalım ben ne söyledim?

  • isim babasının mark arm olduğu laf. 1981 yılında, daha sonradan mudhoney nin vokalisti olacak ergen mark arm kardeşimiz, o zamanki grubu mr epp and the calculations'ın(isme gel) müziğini, seattle'da yayınlanan bir fanzin olan desperate times'a(isme gel);" pure grunge! pure noise! pure shit!" olarak tanımlamış ve bilmeden tarih yazmıştır. bu da aklınızda bulunsun; hani yarın öbürgün yarışmada sorarlar, boş boş bakıp evde dövünmeyin.

  • dun basbakan mette frederiksen 1 kasim'da secim yapilacagini acikladi. ben de sandim ki 2023 kasim, cunku hayal edemedim hemen 25 gun sonrasina secim yapilmasini. meger 25 gun sonra secim yapilacakmis gercekten de.

    sonra is arkadaslarima "ya cok yakin bir zaman degil mi, nasil olacak bu is" dedim. onlar da "ne yapacagiz 3 ay 6 ay onlarin zirvalarini mi dinleyecegiz, hem secim karari alininca hukumet bir karar alamaz cunku yeni gelecek hukumeti dusunmesi lazim, o yuzden kisa surede secim olmasi iyidir" dediler. dogru dedim icimden, yine hayata bakis farkliligi ve dogru bildiklerimizin aslinda cok da dogru olmadigi duygusu kapladi icimi.

  • 3 yasinda menenjit geçirip kör olmus, sonra 7 yasinda kendiliginden görmeye baslamistir tekrar. ama hayati boyunca talihsizlikler, acilar pesini birakmamistir. küçük kizini yine menenjite kurban vermistir. ve cenazesini kaldiracak parasi bile yoktur o zamanlar.
    hayatim adli otobiyografisinde geçen çok içli bir hikayedir bu: sabah saatin dördünde öyle ümitsizce para ararken, kendisi gibi fakir arkadaslarinin yardimlari da yetmezken ve cenaze masraflari için gerekli 10 frankin eksikligini hissederken bir adam laf atar arkasindan, "benimle birazcik eglenmek için ne istersin?" diye. "10 frank" der o da. küçük bir otele giderler. yabanci 10 frank'i pesin verir hatta. ve yapamayacagini anlar o zaman edith. aglamaya baslar adamin karsisinda; ve hikayesini, çocugunu kaybettigini, topraga verecek parasi bile olmadigini anlatir. ve adam parayi alarak gitmesine izin verir...
    söyle yazar piaf (ki fransizca serçe demektir piaf): "iste, bugüne kadar darda kalanlara en ufak bir karsilik bile beklemeden yardim etmemin asil nedeni bu adamdir. peki, bu adam bana bir fahise gibi davranmis olsaydi... belki de bugün birçok insanin vücudunu, birçogunun da ruhunu son anda kurtaran biri olmayacaktim. bugün dahi, bana başkalarina yardim etme duygusunu saglayan bu insana minnettarim".
    bilmiyorum, hislenirim ben...

  • normal olandır. aynı yunanistan 17 ağustos depreminde de ilk yardıma koşan ülkelerden biri olmuştu. orada olan afetlerde de biz yardım etmişizdir. çoluk çocuk bilmeyebilir...

  • ön bilgi: bu dört sayılı entry'dir. ilk yazanlar yazdıklarını silerse diye peşinen yazıyorum.

    1. parti binası önünde cılız bir kalabalık "kaybetsen de seviyoruz." içerikli gösteri yapacaktır.
    2. akp merkezinin ışıkları erkenden sönecek ve herkes evine gidecektir.
    3. erdoğan aynı gece ankara'dan üsküdar'daki evine geçecektir.
    4. kısıklı'da da bir iki kişi sevgi gösterisi yapacaktır. ama uzatmadan onlar da evlerine dönecektir.
    5. sonra türkiye'de her şey çok güzel olacaktır.