hesabın var mı? giriş yap

  • akla hayale gelmeyen yöntemler kullanılarak ülkenin maddi manevi , gelmiş geçmiş tüm kazananımlarının yok edildiğini gördüğümüz ama sesimizi çıkaramadığımız berbat bir haberdir.
    edit : dün türkiye’nin en köklü tıp fakültelerinden birinden mezun olup uzmanlığını da bitirmiş birisinin yurt dışında denklik almasını whatsapp grubundan tebrik ettik, öncesinde oturup halimize üzülüp saydırdık , sonuç ne yıllarca burada eğitim almış kişi hiç bir ülkede kabul görmediği için onlarca sınava girip gitti. hiç bir ülkenin artık bizim hiç eğitimimize inanmamasına mı , bizim kendi ülkemize inancımız kalmamasına üzülelim , herşeye üzülüyoruz sadece üzülüyoruz.

  • kalori deposudur. burada yaklaşık yarım ekmek ve binbir çeşit peynir, omlet, sucuk, vs. ile yaptığınız kahvaltı sizi öğle yemeğine kadar zar zor idare ederken, iki parça kızarmış tost ekmeği + standart ada kahvaltısındaki (ingiliz, iskoç, irlanda kahvaltıları) standart malzemeler (iki parça küçük sosis, iki parça bacon, iki yumurta, bir miktar fasulye, bir miktar mantar) özellikle alışık olmayan bünyeleri öğle yemeğini saatler sonra yemeye zorlayacaktır. osurtur (fasulye ve mantardaki protein).

    düşünüldüğünde ağır bir kahvaltıdır. yani kenarda köşede kalmış mekanlara korkunç paralar verip yediğimiz "hakiki köy kahvaltısı" başlığı altına girebilecek, türk kahvaltısıyla aşılabilecek bir kahvaltı değildir.

    adamlar kuru fasulye yiyorlar abi... bu kuru fasulyeyi biraz barbunya gibi yapıyorlar genelde. içinde soğan veya başka bir şey yok sanırım. safi tereyağı, tuz, salça ve inanılmaz derecede şeker + fasulye tabii ki. gerçekten burada geleneksel yemek olarak yediğimi kuru + pilavdaki fasulyeyle alakası yok. duruma göre o veya bu şekli sevilebilir.

    daha da ilginç bir şey, ingilizlerin her bokun yanına fasulye çekmeleri oldu. bazı yerlerde "continental" kahvaltı (peynir, reçel, cereal vs.) bu kahvaltıdan önce veya sonra sunulur, ama genelde onun yanında da fasulye vardır. fasulye ayrıca birçok ana yemeğin yan ürünü olarak da bulundurulur bazı yerlerde. öyle ki, fast food sektöründe bile yaygındır bu. kfc'den ortalama bir menü aldığınızda patates kızartmasına ek olarak ufak bir kağıttan kasede fasulye verirler. fasulye seviyorlar kısaca. bana fazla "şekerli" gelmişti ama kahvaltı konsepti düşünülünce süper bence.

    net içeriği konusunda tam olarak kimsenin anlaşamadığı bir mesele aslında. "full" müdür bilemem ama "english breakfast" dediğimizde içinde en azından sosis, bacon, fasulye ve yumurtanın olması gerekiyor.

    çoğu buna mantar da ekliyor. bir kısmı black pudding (domuz kanından yapılan sosis, denedim, beğenmedim) ve rendelenmiş patatesten yapılan ilginç bir kızartma ekliyor (hash brown?). tost veya french toast ile yenmesi makbul. french toast maalesef bildiğimiz kızarmış yağlı ekmek. öyle yumurtaya-süte bandırma veya bazı diğer ülkelerdeki gibi şeker vs. ile taçlandırma gelenekleri yok. yağlı tavaya ekmeği atıp bir iki kere döndürüyorlar.

    irlanda kahvaltısında black pudding'e ek olarak white pudding de var. ayrıca yaygın bir domates közleme/kızartma geleneği de var tüm ada kahvaltılarında.

    oldukça kalorili, kilo aldırıcı, ama besleyici ve tok tutucu bir kahvaltı. midenizi aşırı yorabilir eğer pek kahvaltı huyu ve hevesi olmayan biriyseniz. genelde çay ile tüketilir, ama yıllar yılı tanıştığım çeşitli kültürlerin etkisiyle sade kahve ve portakal suyu ile kendimi türkiye'nin sorunlarından ırak güvenli bir ortamda hissettiğimi söyleyebilirim.

    şöyle ki, ingiltere'den döndükten sonra evde olduğum zamanlar, ister kahvaltı, ister öğle yemeği, ve hatta bazen akşam yemeği için bu yöntemi uyguluyorum. konserve barbunya pilaki tat açısından (ve zamanımın değeri nedeniyle) fasulyenin yerini tutuyor. kestane mantar, herhangi bir tür sosis, varsa pastırma, yumurta ve domates ile kendimi adada hissediyorum. bu tabii ki türkiye'de kolay bulunan malzemelerle yapılmış hali. arada bulabildiğim yerlerden domuz ürünleriyle yapıyorum ki asıl tada ulaşabileyim. türkiye'de satılan bacon maalesef biraz daha amerikan usulü. ingiliz baconındaki gibi daha kalın kesim, daha diri tadı vermiyor.

    ingiliz kahvaltısını seviniz, sevmeyenlere sevdiriniz. bu da bir tat işte "zeytinsiz kahvaltı mı olur yea" demeye gerek yok.

  • cips paketlerinden taso maso gibi ehemmiyetsiz şeyler çıkacağına parmakları temizleyip hunharca yalanmaktan kurtaracak bir mendilin çıkması tercih edilir. ilerici bir düşüncedir. en kısa zamanda hayata geçmesi dileğiyle...

  • pandemi boyunca günde 10 12 saat çalışmak zorunda olup çok az evde kalabildim.yasakları destekleyenleri asosyal olmakla itham eden ergen malları anlayamıyorum maalesef. bir şekilde daha, önce örneği görülmemiş bir bela ile mücadele ediyoruz. bütün dünyanın anası sikilmiş ama hayat devam etmeli diyen malları bu yeni normal sürecinde maskeleri atmış sağa sola salyalarını akıtan tiplerden anlayabilirsiniz. çünkü yeni normalin ne olduğuna dair fikirleri yok. her şey eskisi gibi olacak zannediyorlar. ama olmayacak maalesef yazın bitimi ya da salgının artmasıyla yeni yasaklar gelecektir. toplum sizin zevk algılarınızla yönetilmiyor maalesef.
    edit:basit bir gribal enfeksiyon diyen mi ararsın, falcı mısın diyen mi ararsın, sanarsın ki bütün dünya ülkeleri lockdown ilan etmemiş, herkes şen şakrak bi bizim ülke şizofren. çok fazla ergen var risk grubunda olmadığı için atıp tutan.
    en yakın arkadaşım 2 ay önce yendi bu virüsü ve halen inanılmaz nörolojik sorunlar ve ağrıdan duramadığı bağırsak problemleri çekiyor. iyileştikten sonra beyin kanaması ya, da kalp krizi geçiren tonla adam var. bunlar covid sayılmıyor.
    arkadaşlar bu bir grip değil bu bir bela. inansanız da inanmasanız da aşı bulunana kadar gerçek bu.

  • hobi olarak arıcılığa başladığım 2021 yılında kendilerinden haberdar olduğum bir arı türü. yavaş yavaş önce yerel medyada duyulmaya başlandı, yakında ulusal medyada da "katil gal arısı o ilde de görüldü" tarzı clickbait haberlerle de duyulacagindan eminim.

    ahanda şöyle kara tombul bişey:

    https://www.google.com/…aq&biw=393&bih=750&dpr=2.75

    resimlerden de anlaşılacağı üzere kestane ağaçları nisan mayıs aylarında tam tomurcuklanirken gelip yumurtasını çiçeğin, tomurcuklarin içine atıyor. ergin bir gal arisi 100 tane yumurta atabiliyormus. bunun sonucunda kestane çiçekleri gelişemiyor, döllenme gerçekleşemiyor ve dolayısıyla kestane meyvesi de oluşmuyor. ürün anlaminda hem kestane çiçeğinden elde edilen kestane balı, hem de meyvesi olan kestane olarak iki farklı şekilde zarar vermiş oluyor ve çok büyük bir maddi kayba neden oluyor. türkiye kestane üretiminde belki inanmayacaksınız ama dünyada ilk 3te yer alıyor. bilhassa ege, marmara, orta karadeniz ve doğu karadenize doğru olan dağlarda kestane ormanları mevcut ve bölge halkınin en önemli geçim kalemlerinden birisini kestane ürünleri oluşturuyor.

    tarım bakanlığı değişik mücadele yöntemleri deniyor ve dediklerine göre kimyasal mücadelede henüz pek başarı saglanamamis. en etkili yöntem, torymus sinensis kamijo (hymenoptera: torymidae) adlı larva parazitinin ormana salınımı ile biyolojik olarak mücadele edilerek elde edilmiş. tabi henüz literatürde bu yeni bir yöntem ve diğer olası biyolojik etkilerinin de dikkatlice incelenmesi, ekolojik dengeye başka türlü de zarar verilmemesi lazim. türkiye'de yalova'da görülmeyle haberdar olunuyor ama benim takip ettiğim arıcı videolarından gördüğüm kadarıyla trabzon'da bile görülmüş durumda, yani malesef türkiye'de karadeniz kusaginda neredeyse bütün kestane ormanlarında mevcut. en çok kestane uretimi olan aydın'da henüz görülmemiş. yine yerel basından takip ettiğim kadarıyla halka aydın'da bilinçlendirme çalışmaları yapılıyor.

    konunun ülke gündemine getirilmesine ve bu zararliyla daha iyi mücadele edilmesi için araştırırmalarin arttırılmasına ihtiyaç var. bunun için de tabi fonlar lazım. konu gündeme geldikçe daha fazla üniversitenin ve araştırmacıların konuya akademik olarak yaklasacagini ve daha fazla fon ayrilacagini düşündüğümden buraya da bir entry bıraktım. bölge halkı zaten sürekli konuyu hemen her fırsatta belediyelere, basına ve milletvekillerine duyurmaya çalışıyor ama ülke milli servetimiz olan kestanenin ve diger milli servetlerimizi de korumamız gerektiği için topluca bir bilinclenmeye ihtiyacımız var.

  • sırt çantalı bir otostopçu görürseniz arabanıza alın. helvanızı yeriz, cenazenizde dostluklar kurarız.