hesabın var mı? giriş yap

  • yanlış önerme. çorum, yarısı karadeniz diğer yarısı iç anadolu sınırlarında olmak üzereye ikiye ayrılmıştır.

    karadeniz'de kalan kısmına kuzey çorum, iç anadolu'da kalan kısmına ''nörüyon heri '' denmektedir.

  • şok etkisi yaratır.

    üniversite 2 yıl uzayınca, eh artık çalışmanın vakti geldi dedim. oturdum çalıştım. 1 yıl daha uzadı amk. ilginç.

  • hep merak etmişimdir yabancı ülkelerde de bizdeki gibi memleket muhabbeti var mı diye. mesela amerika'da new york'a gidip ben "new york'ta doğdum ama anam babam dallas'lı" dendiğinde irite olma durumu var mı? ya da insanlar kendi aralarında konuşurken şöyle diyaloglar geçiyor mu :

    - kız nereliymiş?
    + virginia. ama aslen kuzey carolaynalı
    - olm onlardan adam çıkmaz amk. beş para etmez yobaz hepsi. kızılderili falan olmasın olm onların adetleri farklı uyuşamazsınız siz olmaz yani.

    - kardeş nerelisin sen?
    + new york
    - aslen nerelisin ?
    + ????

    ya da haberlerde şöyle bir flaş haber geçiyor mu : "virginia'da neden ayine gelmedin dayağı"

    ya da "abi kansas'tan sonrasına atacaksın atom bombasını ülke tertemiz olacak" diyen birileri var mı?

    bir ton işim var ama oturup bunu düşünüyorum şimdi. herkesi kendimiz gibi sanıyor olmam da ayrı bir öküzlük tabi.

  • bana ne kadar selanik göçmeniyim diyen kız varsa hepsine tek tek baktım..vicdansızlar.. hadi kiminiz izmirlisiniz eyvallah da lan çankırı, çorum, kırşehir ne lan..

  • 1. yavru ahtapot olmak çok zor
    yavru ahtapot nino, ahtapot olmaktan hiç memnun değil.
    her sabah sekiz kollu kazağını giymek, sekiz eldiven takmak ve sekiz kolunun sebep olduğu karmaşayla uğraşmak onun canını çok sıkıyor.
    annesi, bu durumun geçici olduğunu, büyüdükçe ahtapot olmayı çok seveceğini söylüyor ama söyledikleri nino'yu rahatlatmaya yetmiyor.

    bakalım bir sabah okul yolunda yaşadıkları nino'nun ahtapot olmayı sevmesini sağlayabilecek mi?

    2. zogi
    minik ejder zogi okulun en zeki öğrencisiydi. prenses inci'yle tanıştı, hayatı değişti...

    3. değnek adam
    değnek adam ailesiyle birlikte ormanda mutlu bir yaşam sürüyordu.
    bir sabah dışarı çıktı ve başına gelmeyen kalmadı.

    değnek adam çocukların doğa ve aile sevgisiyle ilgili düşüncelerini geliştirmek için yazılmış eğlenceli ve eğitici bir hikâye.

    4. bekçi amos'un hastalandığı gün
    hikayesi kadar resimleri ile de insanın içini ısıtan bir kitap.
    arkadaşlık ve fedakarlık üzerine yazılmış bu hikayede hayvanat bahçesi'nde çalışan amos, dostları fil, kaplumbağa, penguen, gergedan ve baykuşa daima zaman ayırıyor.
    bir gün hastalanınca işe gidemiyor ve evde perişan halde yatarken beklenmedik misafirleri kapısını çalıyor. her daim vakit ayırdığı dostları bu sefer onun için ellerinden geleni yapıyorlar.

    5. iyi yürekli dev memo
    memo hep “keşke kentin en pasaklı devi olmasaydım” derdi. sonra bir gün devler için giysi satan yeni bir dükkân gördü ve artık iyi giyinmenin zamanı geldi diye düşündü.
    güzel pantolonu, güzel gömleği, şeritli kravatı ve gıcır gıcır ayakkabılarıyla memo tepeden tırnağa değişti.
    ?ama evine dönerken kendisinden yardım bekleyen çeşit çeşit hayvan çıktı yoluna.
    memo onlara yardım edeyim derken yeni giysilerinden oldu.

    6. mutlu suaygırı
    bir zamanlar, suaygırı olduğu için hiç mutlu olmayan küçük bir suaygırı varmış.
    suaygırı olmak istemiyorum. yo! yo! yo!
    zebra ya da bufalo lo lo lo,
    ağaçta şarkı söyleyen maymuuun,
    suaygırı yerine maymuuun olsaaam,
    küçük suaygırıyla birlikte şarkı söyleyip,
    tropik ormanlardaki macerasına katılmaya ne dersin?

    7. kütüphanedeki aslan
    günlerden bir gün kütüphaneye bir aslan gelir. koca cüssesiyle etrafta salınıp, kitap koridorları arasında kaybolduktan sonra okuma köşesindeki minderlerin üzerinde uyuyakalır.
    başta görevliler olmak üzere herkes biraz şaşırsa da kimse ne yapması gerektiğini bilemez.
    çünkü kütüphane kuralları arasında aslanlarla ilgili hiçbir madde yoktur. kısa sürede kütüphaneyi benimseyen ve ortama ayak uyduran aslan, çalışanların işlerini kolaylaştırmakla kalmayıp kütüphaneyi ziyaret eden çocukların da sevgisini kazanır.
    günler geçtikçe kütüphanenin maskotuna dönüşen sevimli aslan hiç usanmadan kütüphaneye gelmeye devam eder.
    taa ki, karşılaştığı kötü bir olay nedeniyle kütüphane kurallarını ihlal etmek zorunda kalana kadar.??amerikalı yazar michelle knudsen, kütüphaneye bir aslan sokarak küçük okurları kütüphaneyle, oradaki kitaplarla ve kütüphanede bulunmanın gerektirdiği kurallarla eğlenceli bir şekilde tanıştırırken, kevin hawkes ise göz alıcı resimleriyle bu büyüleyici ortamı çocukların hayallerinde daha iyi resmetmelerini sağlıyor.??yaşı kaç olursa olsun, herkesin yüzünde sıcacık bir gülümseme bırakan kütüphanedeki aslan, insana okuma sevgisi aşılayan mucizevi kitaplardan…

    8. üç kedi, bir dilek.
    beyoğlu macerası - bilgi avcıları gizli görevde kitabıyla çocukların sevgilisi olan sara şahinkanat ve ayşe inan alican'dan çok güzel bir kitap daha: üç kedi, bir dilek.
    ?damda üç kedi: piti, pati ve pus, sırtüstü uzanmış gökyüzünü seyrediyorlar.
    peki ne bekliyorlar? belki de bir dilekleri var yıldızlardan.
    ?sara şahinkanat'ın yazdığı üç kedi bir dilek'e hayranlık uyandıran resimleriyle varlık kazandıran ayşe inan alican eşlik ediyor. bu kitabı okuduktan sonra bir kediniz olsun isteyeceksiniz…

    9. iyi geceler farecikler
    bu farecikler yaramaz mı yaramaz!
    iyi geceler, farecikler aile sıcaklığı ve sevgiyle dolu bir kitap. akıllıca düşünülmüş bir ritimle çocukları o tatlı uykuya hazırlıyor. çizer judy watson'un detaylı çizimleriyle, bu minik fare ailesi âdeta can buluyor. öp babayı bir kere.
    sarıl anneye iki kere,
    iyi geceler,
    anne ve baba iyi geceler, farecikler iyi geceler deme vakti çoktan geldi ama hoplaya zıplaya, etrafta koşturarak yatağa giden bu dört arsız farenin hiç uykusu yok gibi. bu sıcak, sevgi dolu hikâye, tüm ailenin birlikte keyif alabileceği, mükemmel bir uyku vakti kitabı.

    10. en güzeli benim evim
    en güzeli benim evim – ışıl ışıl bir uyku masalı
    çocuklar doğayı, mevsimleri ve yuva kavramını öğreniyor.

    ilkbahar geldi ve minik tilki ormandaki arkadaşlarını ziyaret ediyor. herkes bahar temizliği telaşında. kimileri yeni yuva yapıyor, kimileri ise eski yuvalarını temizleyip yeniliyor. acaba minik tilki ile babası yeni yuvalarını nereye yapacaklar?

  • erich fromm üstada göre artık yönetilen ve yönlendirilen kişidir.

    “bir ilişkiyi az seven yönetir. çünkü çok seven kaybetme korkusundan her şeye olur der.” erich fromm

  • yıl 1978 niğde'nin bor ilçesinde lise öğrencisiyim o yıllar. yaz tatilinde kendi dükkanımıza gitmeden önce bir kırtasiyeci kasetçi abimiz vardı. onun gazeteleri motosikletiyle dağıtması için ben onun dükkanını 1-2 saat kadar beklerdim. bir gün benden yaşça büyük bir abimiz dükkana geldi tommiks, teksas, kaptan swing gibi resimli romanlardan üçer tane aldı. bende bu kitapların kim için aldığını sorduğumda " benim çocuklara " alıyorum dedi. bende "bu kitapların çocuklara bir yararı yok şiddete yönlendirir bence sen red kit almalısın hem red kit amerikan toplumuyla kapitalizmle dalga geçer eğlendiricidir " gibisinden bir sürü lüzumsuz laf ettim. adam sinirlendi " sana ne kardeşim, ne kadar bunların parası" dedi aldıklarnın parasını verdi gitti. ertesi gün gene kırtasiyeciye yardım için gittiğimde " aman gelme dün ülkü derneği başkanı dernekte milliyetçi mücadele öğrensinler diye kitap almak istemiş sen dalga geçmişsin red kit önermişsin sana çok kızmışlar aman evine git ortalarda gözükme seni dövecekler" dedi. yirmi gün kadar korku ile evde geçirdim. sonra okullar açılınca bu olayı unuttum bir gün okula giderken ensemden bir yumruk yedim. arkasından karnımdan yediğim yumrukla yere düştüm. bir anda etrafımda neredeyse 20 kişi vardı. tekme tokat öyle bir dayak yedimki gözümü bor devlet hastanesinde açtım. tedavi sırasında sigara içmeye koridoro çıktığımda doktor ve hemşireler başımdan geçeni öğrenmiş elimde sigara gördükleri için adımı red kit koymuşlardı. bu olayda fecaat olan ülkü derneklerinin milliyetçi mücadelenin nasıl olacağını öğretmek için resimli roman kullanmalarıydı.

  • ''yakın tarihimizden o kadar bihaber büyüdüm ki, geçen seneye kadar adnan menderes'i bir çeşit bulvar zannediyordum. havaalanıymış.''

  • dün akşam itibarıyla dünya tarihinde ilk defa bir futbolcu ununu eleyip eleğini asarak kazanabileceği her şeyi kazanmış ve ileride oynayacağı tüm maçlara sikini taşağını yaya yaya keyif için çıkacak lükse erişmiştir.

    messi'nin bundan sonraki kariyeri tamamen kendisinin keyfine kalmış durumda. isterse sadece sağ ayağıyla futbol oynama challenge yapar, isterse sadece asal sayı olan dakikalarda gol atma challenge... adam resmen hikayesi ve yan görevleri %100 tamamlanan bir bilgisayar oyununda yapacak bir şey bulamayınca açık dünyada boş boş dolaşıp kendine meşgale arayan bir insan seviyesine gerçek hayatta ulaştı. bu vakitten sonra oynayacağı ilk maça teletabi kostümüyle çıksa neden diye soramayız. çünkü canı öyle istemiştir.