hesabın var mı? giriş yap

  • londra'daki british museum'da, iki farklı renkte görülebilen, yaklaşık 1600 yıllık cam bir roma kadehi. lycurgus kupası adı verilen kadeh, ilk bakışta yeşim yeşili gibi görünüyor ve yunan mitolojisindeki tanrı ambrosia'nın kral likirgus'un yeraltı dünyasına sürüklenmesini betimliyor. ancak camın arkasından ışık gelince yeşil renk aniden kan kırmızısına dönüşüyor. bu renk değişimi yıllarca bilim insanlarını şaşırttı ama sonunda 1990'lı yıllarda araştırmacılar, romalı cam üreticilerinin bu benzersiz etkiyi yaratmak için nanomalzemeler kullandıklarını ortaya çıkardı.

    iki farklı metalin nanoparçacıkları camda asılı duruyor: bunların %66,5'i gümüş ve %31,2'altın. parçacıkların boyutları 50 nanometre, yani insan saçının kalınlığından yaklaşık 100 kat daha küçük. bu parçacıkların boyutları ve 12 yüzlü şekilleri, "dikroizm" denilen renk kaymasına neden oluyor. gümüş ve altın nanoparçacıklarının elektronları beyaz ışığın farklı dalga boylarına maruz kalınca titreşiyor. rezonans üreten elektronlar daha sonra bu ışığı aynı renk dalga boyunda yeniden yayıyor. gümüş ve altın kombinasyonunda bu renk dalga boyları yeşil ve kırmızı aralığında oluyor.

    bazı araştırmacılar bu metallerin cama tesadüfen karıştığını düşünüyor ama genel olarak kasıtlı bir şekilde kullanıldıkları kabul ediliyor. yani nanoteknolojiyi ilk geliştirenler 4. yüzyıldaki cam üreticileri olabilir.

    lycurgus kupası neden yeşilden kırmızıya dönüşüyor?
    1. yansıma: ışık gümüş nanoparçacıklarından yansıyınca yeşil görünürken altın nanoparçacıkları kahverengi görünüyor.
    2. aktarım: ışık bu nanoparçacıkları içeren bir ortamdan geçince gümüş nanoparçacıkları sarı, altın nanoparçacıkları ise mor görünüyor.
    3. dikroizm: kadehin camındaki gümüş ve altın, kadehin üzerine ışık yansıdığında yeşim yeşili ve içinden ışık geçtiğinde kan kırmızısı görünmesini sağlıyor.

  • bizim evde spagetti pişmezdi. spagetti bir nevi zengin yemeğiydi.
    düşünün artık.

    birgün gittim spagetti aldım geldim çocuğum daha, dedim anne bunu pişirir misin. dedi o neymiş haa makarna mı iyi pişireyim dedi.
    akşam böyle nasıl sevinçliyim allah'ım spagetti yiyecem diye. bir getirdi annem 3'e mi kırmış artık kaça bilmem erişte olmuş. ulan nasıl üzülmüştüm varya o hayal kırıklığımı hala hatırlıyorum.

    anneme bunu diyince de e nasıl yencek o diğer türlü yenmiyor demişti. hey gidi günler.

  • ülke adına güzel olay ama juventus maça siyah-beyaz formasıyla çıkarsa beşiktaş sanıp ona küçük tatsız sürprizler yapabilir cüneyt. varsa tanıdığı olanlar söylesinler de başka forma giysinler.

  • galerici ve müşteri..
    m: iyi günler bilader..
    g: iyi günler buyurun..
    m: kaça bu porşe?
    g: 250 milyar..
    m: yav destur!.. geçen hafta 240 milyardı?
    g: peki ondan önceki hafta ne kadardı?
    m: ee.. o zamanda 230 du..
    g: demek kiii?
    m: demek ki her hafta soruyorum..
    g: fakaaat?
    m: fakat almıyorum..
    g: demek kiii?
    m: demek ki yürüyüp gitmem lazım yavaştan..
    g: fakaaat?
    m: fakat yüzsüzlük edip kalıcam galiba..
    g: demek kiii?
    m: şş tamam lan sıkıldım ben..
    g: fakaaat?
    m: fakat sen betermişsin be!!
    g: demek kiii?
    m: şimdi oturtuyorum yumruğu..!
    g: fakaaat?
    (polis müşteriyi yakalar)
    m: fakat sen çoktan polise haber vermişsin..
    g: demek kiii?
    m: demek ki içerden çıkınca ben senin ananı..
    g: fakaaat?
    m: fakat ben içerdeyken sen benim anamı.. bırakın laaan!

  • taktik şarjör değiştirme manevralarını kolaylaştırmak ve cam glare ihtimalini azaltmak dahil olmak üzere, birçok farklı sebebi vardır. blackscoutsurvival adlı youtube kanalı, konuyu detaylıca açıklayan bir video yayınlamış bulunuyor. orta seviyede ingilizce sahibi bir şahsın anlamakta güçlük çekmeyeceği bu videoyu sizlerle de paylaşmak isterim. iyi seyirler!

    ilgili video: https://youtu.be/akfs6fs_zjg

  • - sene 90. ventolin, güzel sanatlarda okurken bir denizcilik şirketiyle görüşür. kendisinden gemilere uygulanmak üzere logo tasarımı istenmektedir. öğrenci ventolin, ortalama bir ajansın çekeceğinin 5'te biri kadar bir rakam söyler, fiyatta hemen anlaşırlar. iki hafta sonra logoların sunumu yapılır, müşteri bayılır, teşekkürler eder. artık son aşama işin uygulanmasıdır. ancak müşteri bir daha aramaz, telefonlara da çıkmaz. sınavlardı, kızlardı derken aylar geçer. olayı çoktan unutan ventolin, msü'den karaköy iskelesine doğru yürürken bir nakliye gemisi görür. sunduğu logolardan biri, sanki beş yaşındaki bir çocuk bakarak tekrar çizmiş gibi, daha önce görüştüğü şirketin gemilerinden birinin bacasındadır. delirir, adamları allem eder kallem eder bulur, yakalarına yapışır, "ne iş bu?" der.

    konuya geliyorum:

    şirketin patronu, "ne kızıyorsun ya ventolin kardeşim?" der. "senin on liraya yaparım dediğin logoyu matbaacı yeğenime tarif ettim, bilgisayarda bir liraya çizdi. senin işini kullanmadık ki, ayıp oluyor ama."

    bu, mesleğimi ilgilendiren acı bir türkiye gerçeğiyle ilk tanışmamdır.

  • devlet bahçeli açıklaması.

    delireceğim. biz ölümü mü tercih ediyoruz? keyfimizden mi 40 yıllık binalarda oturuyoruz? asgari ücrete bakın, ''risksiz'' binaların kiralarına bakın. insanlar sizin yarattığınız yokluktan mezara giriyor. kim istemez sizin gibi villalarda, saraylarda oturmayı? insanlar aç.

    tanım: deprem araştırma önergesine hayır oyu veren parti başkanının açıklaması.

    edit: al birini vur ötekine akp’li belediye başkanının skandal açıklaması (bkz: her şeyi devletten beklemeyin 0 ev alın)

  • yaklaşık 25 yıldır çeşit çeşit her türden oyun oynamış biri olarak ilk çıktığından beri uzaktan takip etmiş olsam da bulaşmamıştım bu oyuna. öyle grafik tarzı falan da dert değil aslında benim için, gelmişiz 30 yaşına 10 - 15 yaşında çocuklarla oyun mu oynayacağız diye bakıyor insan ister istemez.

    yaklaşık 1 ay öncesinde bir arkadaşımın yoğun ısrarı ile kurdum playstation'a, gerçekten maşallah adamlar ne oyun yapmış anasını satayım. hiç fortine öveceğimi düşünmezdim lakin bu oyun gerçek anlamda underrated kalmış bir yapım. oyuncu sayısı olarak değil, kalitesinin farkedilmesi açısından. haritaya indiğiniz anda her taraftan suratınıza suratınıza detay vuruyor oyun, bunları farketmek zorunda bile değilsiniz fakat orada varlar; kimi oynanışa etki eder türden kimi ergen eğlendirir türden. keza arkaplanda verilen emeğin ve üretilen içeriğin boşa gitmemesini de sağlamışlar ki bu çok kıymetli bence, bu tarz game as a service modeli oyunlarda (sürekli yeni içeriklerle güncellenen destiny, outriders, division gibi gibi) yeni içerikler geldikçe eskilerin kıymeti kalmaz. mesela bunu aşanlardan birisi gta online, oyuna ne içerik eklenirse eklensin eskilerin kıymeti azalmıyor. epic de burada benzer bir hamle yapmış, zamanla gelip giden her şeyi kreatife bırakmışlar. çok orijinal bir şey var mı? şimdilik görmedim lakin deathrun'ıyla, prop hunt'ıyla, deathmatch haritalarıyla dehşet bir içerik var.

    oyunu gömeceğim ise tek kısım var, cross-platform. dedim ya playstation üzerinde oynuyorum, klavye - mouse ile oynayan adamla dualshock'ta mücadele edilmiyor ne nişan alırken ne yapı inşa ederken. cross-platform kapatılıyor evet lakin bu sefer de komple kapattığı için lobide çok bekliyorsun. sadece pc ile kapatabilsek mesela xbox - switch - ps arası açık kalsa ya da bazı oyunlarda olduğu gibi klavye - mouse ile oynayanla gamepad ile oynayanı eşleştirmese on numara iş olacak (halo infinite'de bu olay var).