ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
okunuşu faullü yabancı kelimeler
ahmet ercan'ın hocam yerine bilgem deyin önerisi
-
insanların şu "hocam" hitabıyla alıp veremediklerini hiçbir zaman çözemeyeceğim. altlık-üstlük kaygısı gütmeyen, karşıdakine gereken saygıyı veren müthiş bir hitaptır. bilgem ne lan? yok allah diyelim anasını satayım.
vedat milor
-
ben bu adamı çok seviyorum. sevdiğim için de kendisini uyarmak istiyorum: bak vedat abi, gözünün yağını yiyeyim şu yöresel ustaların hiçbir şey anlamadığı muhabbetleri kısa tut.
gidiyorsun rizeli kuru fasulyeciye virginia'daki hububat üretiminden bahsediyorsun, diyarbakır'daki paçacı fazıl'a fransa'nın güneyinde koyunun yanağını nasıl pişirdiklerini anlatıyorsun, çanakkaleli balıkçıya "italyan köylerindeki ancelotti dolması da buna benzer" diye muhabbet açıyorsun, urfalı kebap ustasına marsilya sığırların beslenme saatini anlatıyorsun. allahını peygamberini seviyorsan kısa tut şu muhabbetleri ya da hiç açma... adam yöresel adam vedat abi, ateşin harında dura dura yaz sıcağında zebani siniri yapmıştır o. bir de "televizyoncular gelecekmiş" stresi... valla bir gün milano danası, lancaster koçu, paris billuru derken konuştuğun ustaya/tükkan sahibine balatayı contayı yaktıracaksın. tamam izleyiciler öğrensin diye de açıyorsun bu muhabbetleri ama karşısındaki ustayı da düşün. sen "kosta rika'da koyunun kellesini meşe odunuyla tütsülerler", "güney carolina'yda koçun yağlı kısmını ekmek arası ederler" derken sırf kibarlıktan "doğrudur efendim" diyen adamın dramını düşün. düşün ve insafa gel.
vedat abi seni seviyorum ama tehlikedesin bunu bil...
yaran facebook durum güncellemeleri
-
adamların takımının adı "miami heat" olunca "oo ne karizma isim yahu dersin" ama bizde "adana sıcağı" diye takım olsa dalga geçersin. filoloji önemli arkadaş.
şeyma subaşı
-
o kadar gezecek enerjiyi nereden bulduğu konusunda aydınlandığımıza göre başlığını daha fazla hortlatmayalım derim.
yaran inci sözlük entry'leri
-
başlık: babamdan yediğim acayip ayar şoktayım 111111
beyler bu işte tavada yemek yapmak için uğraşıyorlar, ama bayağı uğraşıyor.. nerdeyse iki saatini verdi ona.. en sonun yaktı amk
bende gittim yanına dedim değdi mi o kadar uğraşına dedim bak boşuna gitti iki saat uğraşın dedim
o anlık sinirle mi artık geçmişten gelen şeyle mi bilmiyorum ama senin için de 2 saat uğraştım ama değdi mi bilmiyorum dedi
kafamı öne eğip inciye girdim direk :(:(
gökhan zan'ın ayı zannettiği kuğu
-
ahanda bu kuğudur.
[http://i.imgur.com/5qirgsn.jpg http://i.imgur.com/5qirgsn.jpg]
hay allahım ya. gece gece uykum kaçtı yemin ediyorum sinirim bozuldu. ayarsız herif.
annelerin çıldırtan davranışları
-
sürekli babanın ne kadar hayvan herif olduğundan bahsetmesi. sanki ben evlendim amk.
kavgadan önce yapılması gerekenler
-
gömlek giymek!
dayım arkadaşları ile beraber adam dövmeye gidecekti, tam kapıdan çıkarken bir anda üstündeki tişörtü farkedip geri döndü.
eşine yüksek sesle bağırarak; hatunn! git içeriden "gömlek" getir bana! dedi.
yengem ne olduğunu anlayamadan, ne gömleği bey? dedi.
dayım; ulan adam dövmeye gidiyoruz, ipne gibi tişörtle mi gideyim!
ben; dumur..
6 nisan 2019 sigara zammı
-
bu kadar seçim harcamasını ceplerinden ödeyecek değiller ya. kim ödeyecek peki?
1.sigara içenler
2.alkol kullananlar
3.utanmadan kıyma alıp yiyenler
4.terbiyesizce evine sebze sokanlar (en tehlikeli güruh bu)
5.arabasına benzin alan ahlaksizlar
6.traktörüne mazot alan çiftçiler
7.
8.
diye gider bu liste.
sinema salonunda izlenen en kötü filmler
-
fifty shades of grey
fiş toplayan efsane nesil
-
hesabını kitabını exceller ile değil manuel ve gerçek harcamalarla tutan, giderlerini kredi kartı dökümlerinden öğrenmeyen tutumlu nesildir. asker titizliğiyle o fişlerden deterjanları filan silerdik, o gri zarfın arkasına fiş kodu, firma adı, tarih ve tutar bilgilerini girerdik. hoop, herşey gözünün önünde.. ne harcadın, hangi ay en çok ne ödedin, elinde ne kadar paran kalmış hiç excel e gerek yok harita gibi ortada. para harcama kültürümüz değişti, çoğunlukla kimse cüzdanının nabzını ölçemiyor. ne eli sıkı ne de müsrif olmadan, kararında bir harcama politikası benimseyebilen pek az insan gözüme ilişiyor. kendim de zaman zaman dahil oluyorum buna.. yaşamayı, yürüyen bir kredi kartına dönüşmek olarak algılayan bir halimiz var. hayırlısı.
şimdi insanların süpermarket kasasında aceleyle cüzdanına sokuşturduğu kağıt parçasından ibaret o fişler.. bir zamanlar ekonomi pusulası gibiydiler vesselam.
jamon gordon'un carlos arroyo'dan yediği fake
-
aldığı mesafeyi taksimetre, açılışı saymazsak 3.87 tl yazar.