hesabın var mı? giriş yap

  • odanın tek bir düzende olmasıdır. dolabı 3 cm yana mı kaydırsam? yok olmadı. 1cm? ya da yatağı sağa çevirip masayı mı atsam!? ya da yatağı atmalıyım masa daha rahat bence!?

  • köşeye sıkışmış savunacak argümanı, mantığı kalmamış akp'li beyanı. klasik. 11 yıldır "tamam haklısın ben de farkındayım ama x gitse yerine kim gelecek" diye dolanıyorlar.

    yılmaz vural gelsin amk. en azından küme düşmeyiz.

  • ''yılbaşı'' kelimesini görüp duyduğu her an karnına kramplar giriyor, kusmamak için kendini zor tutuyordur.
    ne de hassas ne de iyi ne de güzel insandır o.
    kendimi bildim bileli ''özel gün'' kavramından haz etmem. bana fırsatların olgunlaştığı her gün özeldir gibi geliyor fakat şu insanların kutlamaya bayıldığı günleri kelimenin tam anlamıyla azap içinde geçiyorum.
    onların mutlulukları, iyilikleri, sahip oldukları ve olmayı planladıkları şeyler, benim yapamadığım - bürünemediğim her kimliği yüzüme tokat gibi indiriyor.
    özlediğin, yanında iyi hissedeceğin hiç kimsenin olmayışı ışıklı tabelalarda yazılmış, tüm gün görebileceğin her yerdeymiş gibi.
    hiç kimseymiş, kimsesizmişsin gibi..

  • 6. kez olimpiyata katılmak ne demek önce ona bir bakalım;
    (bkz: 2012 londra olimpiyatları)
    (bkz: 2008 pekin olimpiyatları)
    (bkz: 2004 atina olimpiyatları)
    (bkz: 2000 sidney olimpiyatları)
    (bkz: 1996 atlanta olimpiyatları)
    (bkz: 1992 barselona olimpiyatları)

    2012-1992=20 yıl eder. yani demem o ki bu adam -hani profesyonel olmayan- 20 yıldır dünyada bu dalın en iyi 20-30 sporcusundan birisi. yok efendim survivor'a gitmiş, dans yarışmasına katılmış. arkadaş devlet bu adama ne yatırım yaptı biliyor musunuz da şampiyonluk istiyorsunuz? yanlış biliyorsam düzeltin ama 2500 dolar maaş veriliyor bu adama hazırlansın diye. şimdi bu adam bizim gibi gidip aquapark havuzunda yüzmeyecek herhalde hazırlanmak için. adama olimpik havuz lazım. e sen bizim vergilerimizle yapılan havuzda çalışması için bu adamdan havuz kirası alıyorsan bu işte bir acayiplik var. şunu unutmayın olimpiyatlarda şampiyon olmak öyle kolay bir şey değil. ciddi yatırım gerekir, ciddi paralar harcanmalıdır. neyse nasıl olsa bir çoğunuz anlamayacak. gerçi anlamayacak güruhun da bir çoğu bu adam 92'de barcelona olimpiyatlarında yüzerken portakalda vitamindi.

  • londra'lı genç bir ingiliz kızı, havanın iyice karardığı bir saatte, yolunu kısaltmak için regent park'tan geçerek evine gitmek istiyor.
    genç kız, gece elektriklerin az aydınlattığı karanlık yolda yürürken, magandanın biri çirkin lâflar atıyor, kızı korkutuyor.
    dehşete düşen genç kız çığlıklar atarak kaçmaya başlayınca, etrafta bulunan ve kızın sesini duyan ingiliz gençler koşup saldırganı yakalıyorlar.
    adam yargılanıyor. ingiliz hâkim ona “7 yıl ve 7 gün hapis cezası” veriyor.
    hâkime soruyorlar:
    “adam kıza elini bile sürmemiş, sadece korkutmuş. bu 7 yıl, 7 günlük ceza çok ağır değil mi?”
    ingiliz hâkimin cevabı :
    “kızı korkutmanın cezası sadece 7 gündür. 7 yıllık ilâve ceza ise ingiliz kızlarının gece parkta dolaşma ve parktan geçme özgürlüklerine saldırmanın cezasıdır!”

    kisinin hak ve ozgurlugune yapilan tecavuzdur. az biledir. emsal teskil etmelidir. kimse kimsenin fotografini, hele ki edep yerlerini, ce ke mez.

  • tek başına otobüs durağında beklerken, gelen otobüse binmeyeceğini belli etmek için elleri cebe koyup, tripli şekilde uzaklara bakmak.

    ağzına kadar dolu toplu taşımadan inmek için bir durak öncesinden mücadeleye başlamak, inememe korkusu yaşamak. full heyecan.

  • yeni çıkan çiftlere salça olunup yanlarında takılınmaz. selam verip, bir bahane bulunup kaçılır. rahat bırakılır.

  • tayyip'in baştan beri marjinal diye nitelediği o grubu sonunda bulmuşlar, bize de deşifre etmek düştü.

    gerçekten bakmaya doyamıyorum. ilk bakışta uzaktan kundakta bebek sandığım sağdaki amca ile açılış yapılıyor. sola doğru ilerledikçe durum iyice ilginçlik kazanıyor. bayrağın arkasına saklanmaya çalışan ama bir yandan da polisleri kesen amcanın gözleri bir çocuğunkini andırıyor. onun arkasına saklanmış tedarikli genç olaylara hazır gelmiş. en soldaki amca ise tam tersi yahu benim ne işim var burada, neredeyiz biz der gibi bir halde, üzerinde yeleği çok tatlı gözüküyor.

    gerçekten mükemmeller, harikalar, ne diyeyim hepsini ayrı ayrı sevdim.

    http://galeri7.uludagsozluk.com/…-gurubu_463558.jpg

  • gençliğinde ankaralı bir devrimci olarak istanbul da kurumun genel merkezinde aktif rol almak için gittim
    istanbul daki devrimci çeşitliliği ilk başta beni şoka uğrattı aslında
    herkes devrimciliği kendi dünyasına göre yorumluyor ve ona göre davranıyordu
    evrensel literatürmüş
    devrimciliğin etik anlayışı ve hoşgörüsüymüş
    nerdeeeee
    ev tutmamız gerekiyodu
    bende beşiktaşta bi teras katı buldum
    şahane bi manzara
    binanın sahibi ve sülaleside o binada oturduğu için biraz sorun yaşıyacağımızı düşünerek işe giriştim
    ne devrimciliğimizden nede solculuğumuzdan bahsettim
    eğer devrimciyiz veya solcuyuz deseydim o manzara, o teras yalan olucaktı
    3 kuzeniz hikayesiyle girdim, kurumdan bir arkadaşın anneside geldi kefil oldu
    devrimciyiz deseydik evi vermiceklerdi , çünkü hacı amca devrimcileri sevmezdi diye değil
    devrimcilerin kira borcu takmadığı tek bir yer yok
    hesap ödediği nadir yerler var
    devrimcilik bu değildir çok konuştum kurumda ama anlatamadık açgözlü pinti materyalistlere

    daha da rezaletini yaşadım,
    bi sabah evden çıktık
    beni güç bela uyandırdılar ve yarı uykulu yola düştük kuruma gitmek için
    yolumuzun üstünde bir süpermarket var ve ordan kahvaltılık bişeyler alıncak
    girdik içeri bi ton gezdik aldık falan kasaya geldik ben cebimdeki 20 liği arkadaşa uzattım
    gerek yok ya aslı ödüyo dediler neyse ben hala uyuklama modundayım
    kuruma geldik ve kızlar kahvaltı hazırlarlarken, süpermarketin sahibinin bizim kuruma ne kadar çok yardım yaptığını falan da öğrenmiş oldum
    eski devrimcilerdenmiş o da, zamanın hızlılarından...
    kızlar kahvaltıya çağırdığında gözlerime inanamadım
    masada ne arasan var, yuuuhhh naptınız dedim
    pis pis gülüşleriyle aslında sadece ekmek ve peynir parası verdiklerini öğrendim
    vay amk dedim ya
    adam o kadar yardım etsin siz gidin onun marketini soyun
    şakamısınız lan
    bendenizde yüksek tansiyon olması nedeniyle sinirlendiğimden başıma giren ağrıyla balgamlı bi tükrük salladım masaya
    bi kaç gün sonrada 18 saatle doğu ekspresle geldiğim ankaradan
    uçakla 50 dakikada döndüm

    devrimcilik hikayesine de o günlerden beridir girmiyorum

    çünkü bu ülkede gerçekten sosyalizmin ne olduğunu bilmeyen devrimciler
    hayatında nutuk adlı eseri okumamış kemalistler
    kuran açmamış müslümanlar var