hesabın var mı? giriş yap

  • 2.5 sene en yakın arkadaşımdı, beraber en çok gülüp eğlendiğim insan. benim hayatımda birileri oldu bitti, onun hayatında da... beraber üzüldük, dertlestik aşk meşk konularında. sonra bir gün biraz kıskançlık sezdik ikimizde birbirimizde, şaşırdık ne alaka diye.yok ya yanlış anladık heralde deyip konuyu kapattık. o evlenip hayatını kurmak istiyordu, ona yönelik kadınlarla tanışıyor yada tanıştırılıyordu. ev bakıyordu evlendiğinde oturabileceği, akıl verdim çocuğun nerde oynayacak site içi olsun boşver orası güzel değil diye vazgeçirdim bir gün. sonra iş değiştirdi, o sıra beraber yaptığımız işten çok farklı bir sektöre geçti, daha güvenli daha saygın bir iş. evrak hazırladığı gün aradı biraz konuşabilir miyiz diye. gittim bu biraz buruk, her zamanki gibi değil. dedi ki; bugüne kadar kendimi sana layık görmedim işimden dolayı, ailen de öncekini işi yüzünden istememişti, şimdi memurluk kadar olmasa da daha garanti bir işe geçiyorum o yüzden buna cesaret edebildim bugün, eğer bunu denemezsek günün birinde hayatına biri girip evlenip gideceksin ve ben seni bir daha arayamayacağım, göremeyeceğim. bunu düşünmek beni çok korkutuyo, gel deneyelim, seni bugüne kadar beraber olduğum en uzun ilişkimden bile daha iyi tanıyorum, becerebilirsek sevgili olmayı evlenelim...

    sonuç;
    11.yıl, 8 yaşında mükemmel bir çocuk, her günü kahkahalarla geçen site içinde bir ev :)

  • ingilizler için tutmaması söz konusu değildir. bilakis ingilizler için toblerone öyle bir şeydir ki, yıllar önce trump başkan seçildiğinde dünyanın her yerinde twitter tt listesinde donald trump 1 numara iken, yalnızca ingilterede 2. sıradaydı.

    çünkü aynı gün ingiltere halkı toblerone dilimlerinin küçültülmesine tepki gösteriyordu ve toblerone 1. sıradaydı.

  • chp'li arkadaşımı kızdırmışlar;
    chp'nin iktidar sorunu var diyorsunuz, en yaşlı üye deniz baykal'ın kasedi var !

  • acilin kuryeyim. uzun uzun aciklama girmelik bi sey yok ama adresi bulamadiysak baska napalim ki? kuryeyiz diye 3. sinif insan mi sayiliiyoruz ? ben de istemezdim bir avukati, bir doktoru, bir muhendisi kuryeye ait bir telefonla rahatsiz etmeyi ama sadece is icabi aramamiz gerekiyor.

    simdiye kadar meslegimden hic utanmadim, alnimin teriyle helal para kazanmaya calisiyorum. insanlarin gozunde pek bir statusu yok meslegimin ama olsun, statuyu ne yapacagim ki?

    daha degerli meslekler var, bunu en basta ben kabul ediyorum. ben de insanlara daha faydali olabildigim bir meslege sahip olmak isterdim. ancak aksam eve yorgun argin geldigimde kendi cabamla kazandigim tertemiz helal paranin verdigi huzurla yastiga kafami koyabilmek bana yetiyor.

    biz de sizler gibi ayni topragin altina gidecegiz. yolun sonunda istemeseniz de hepimizin varacagi durak ayni.

    basligin belki hak verilecek tarafi vardir. sizi rahatsiz etmis meslektaslarim cikmis olabilir, haklisinizdir. yalniz bu meslegi icra eden herkes ayni degil iste. 2 dunyada da ebediyen arkadas kalmak isteyecegim cok kaliteli kuryeler tanidim. kendi adima degil ama o guzel insanlarin adina ufak bir aciklama girmek istedim.

  • evet şimdi "bonco yopolmomoolı yatıyoolar" ergenlerini sırayla izleyelim.

    bak düşük zekalı, anlayacağın gibi anlatayım; üniversitedeki bir profesör hocadan doçentine, hastanede muayeneye gittiğin doktorundan, ameliyat için kendini emanet ettiğin cerrahına, kolluk güçlerinden itfaiyesine herkesi ilgilendiriyor bu mesele, paşam memuru ptt'de memuriyetle sınırlayan bir dünyası var çünkü, tabi gel gör ki o adamlar da ne kafa patlatıyor senin imza ve okuma yazma bilmeyen dede ve ninelerinin işlerine, yüz yüze günde 25 dakika konuşmadığı çocuğuna 6 saat emanet ettiği öğretmene de ne yapıyor diyor bu adam sonuçta.

    sen sanıyor musun bu ülkede 500-600 dolara profesör-doçent akademisyenleri, cerrahları, diş doktorlarını tutabileceksin? ama yok paşam masa başı memuruna kinlendiği için bu adamlar da mutsuz edilmeli.

    memur ekibi bu zammı haketmiyor görüşünü sadece "memursen" üyelikleri sebebi ile savunursanız hak veririm o kadar, bu sarı sendika yetkili olduğu müddetçe kimse gün yüzü göremeyecek.

    bir akademisyen olarak söylüyorum, bu sene 2 makalem yayınlandı, 2 sunumum var fakat gel gör ki polonya'daki bir garson kadar maaş alamıyoruz, daha önce de yazdım; makale, dergi bunlar karın doyurmuyor artık kur, coin, endeks takip eder olduk "yok olan" maaşlarımız yüzünden.

  • "50 yaşındaki" ahlaksız, şerefsiz, haysiyetsiz ve aciz bir yobazın, kızı yaşındaki insana sarf ettiği utanç verici söz. işin en acı tarafı da böylesine çirkinlik dolu ifadeye bile destek veren, "onlar da şort giymesinler canım" diyerek çanak tutan milyonlarca kanı bozukla aynı havayı soluyor olmamız. bu ülkede akıl sağlığını korumak çok zor, resmen açık hava tımarhanesinde yaşıyoruz.

  • aksam rakiyi fazla kaçırınca oturup yazamadım. kısmet simdiyeymis. şimdi size tayfun uzbay ile ilgili bilmediklerinizi anlatayım. hocamız ile aktif olarak çalışan biriyim. bilirsiniz ki şizofreni konusunda çok iyi bir araştırma yaptı (bkz: agmatin) ben de kendisiyle çocuk şizofreni hastalarında beraber çalışıyorum.

    tayfun hoca nun bir lafı vardır. bilim adami kendini yanlislamalidir diye. öyle ortaya attığınız her hipotez doğru çıkacak değil. hocanın farkı bu. etik olmasi ve diğer uyduruk akademisyenler gibi her bulduğunu çözüm gibi sunmamasi; çözüm pozitif ise neden öyle olduğuna da bakması.

    başlıkta yazılara baktım ama goremedim; sizofreni denmiş ama asıl önemli bir bilgiyi aktarmak isterim madem burası kutsal bilgi kaynağı. agmatin denen molekülün anti depresan etkisi olduğunu iddia eden bir ilaç firması grubu fdaye bunu kabul ettirmeye çalışıp yeni ilaç piyasası oluşturmaya çalıştı. halbuki daha agmatinin geçerliliği bile sorgulaniyor. peki fda neden ruhsat vermedi? çünkü tayfun hoca öyle olmadığını gösterdi. fda de buna dayanarak olaya yanaşmadi.

    tayfun hoca ile tubitaka proje yazdık, sanırım 4-5 bin lira butceliydi. reddettiler. karar gerekçesini incelesen en iyi dansöz bile böyle kıvıramaz dersin. telefon açtım bu proje bitecek ben sana garantisini veriyorum, bi yolunu bulacağım dedi. o proje şimdi bitmek üzere.

    en ama en önemlisi. hocayla reyhan pastanesinde otururken anlatti. gerçekten tanıyıp etik ve naif bir insan olan bu adam neyle suçlandı biliyor musun? hayir sadece casusluk değil. kadin saticiligindan uyuşturucuya kadar herseyle. boynuna yazılı bu suçları cezaevinde ailesiyle görüşmeye giderken hep sakladı görüp de uzulmesinler diye. bu insanlar böyle işkenceler de çektiler.

    sen cezaevinde bilimsel makale yazan insan tanıyor musun? ben tanıyorum: tayfun hoca.

    bu adam bizim için çalışırken biz onu cezaevine sokup bağlama çaldırır, resim kursuna verdirdik ama şizofreni ile çalışmasına engel olduk.

    bilin istedim turkiye de neler yapıldığını. bu ülkede pezevenk olmak bilim insanı olmaktan daha kolay. bi iftiraya bakar.

  • hımmm...
    aşağılamak ve kadın.
    ve tecavüz..
    ve müslüman..
    ve islam..
    ve erkek..

    ve bunu diyen bir kadın.

    zamanla şunu anladım. din, vicdan ile akıl arasına perde koyuyor. bir çok şeyi meşrulaştırıyor. darül harp gibi şeyler falan mesela hep bir bahane. gerçekten büyük bir perde din. din ile bu kadar uğraşıp, ilgilenen insanların bu kadar sapıtması normal değil.

  • polis bir yakınımdan direkt alıntı.

    "polis okulunu bitirdik bizi ilk istanbul aksaray'a verdiler. çevik kuvvet. bir gün aksaray'da bizim arkadaşların da takıldığı bir lokantaya girdim. yemeklerinin lezzetli olduğunu söylemişlerdi. kuru fasulye pilav istedim. garson getirdi ama atar gibi bıraktı tabakları önüme. yemekleri bu kadar güzel olan bir yerin personelinin bu kadar suratsız olması ilginçti tabi. neyse yemeğimi bitirip kasaya yöneldim. "abi elinize sağlık valla çok güzelmiş kurunuz" dedim. ve yirmi lira uzattım. adam bir paraya bir bana baktı. "memur bey şaka mı yapıyorsun?" dedi. ben kuru fasulyesini övdüğüme diyor sandım. "hayır dedim valla çok güzel de pek ilgilenen olmadı masayla..." dedim şikayetimi de bildirdim. kasadaki adam altın bulmuş gibiydi. birden "abi allah senden razı olsun be. burada polisler her gün yerler de para veren pek olmazdı. elemanın davranışları için de özür dilerim. o da bu durumdan dolayı böyle davranmıştır. çok özür dilerim" dedi. ben de paramın üstünü alıp çıktım ama çok da şaşırdım. allah haram yemekten korusun bizi ne diyeyim"

  • son bir kaç gündür internet aleminde tartışılan ve benim de hissettiğim etki.olduğu saydığımız bir çok şeyin aslında hiç olmamış olduğunu farkediyoruz.

    1-pikachu'nun kuyruğu konusunda çok emin değilim ama siyahlık var gibi geliyor.bir yandan da yok gibi.çocukken resmini çizerdim pikachu'nun.

    2-mickey mouse ta ise askıdan eminim neredeyse abi çiziyordum ben çünkü bunu da.askıyla çizerdim hep.

    3-vw logosunda emin değilim gene kararsızım.

    4-monopoly de ki amca'da da tek gözlük vardı diye hatırlıyorum.eminim neredeyse.

    5-la vache qui rit ineğinde de halka vardı sanki.

    internette ki diğer örneklere de baktım ama onlar da sıkıntı yok.

    insana kafayı yedirecek resmen düşünüyorum neden böyle olabilir diye.tam da rick and morty'e sardığım günlerde benim için tam bir beyin mıncıklaması oldu.

    üzülerek söylüyorum ki beyler sanırım hugo'ya da küfredilmedi.ya da tolga abi zaman makinesiyle olayları değiştirip mandela etkisi yarattı.şubat'ta açıklama yapacağım diyip zamanda yolculuk yaptı sonunda da böyle ayarlarımızla oynandı :(

  • büyük ihtimal japonya başbakanı da ne diyo la acaba bu diyodur içinden.
    adamlara yaptıkları projeyi anlatmış. adamdan aldığını adama satmış.

    adam da naapsın, müşteri herzaman haklıdır diyip he abime, he uzunuma demiştir.