hesabın var mı? giriş yap

  • bira var mı evde? diye sordu
    aşağıda market var dedim
    asansör bozuk
    merdivenden inemem dedi
    ömrümün yokuşlarını çıkarken ben

    şerefsizim güzel oldu. yarın kitaba başlıyorum, cumartesi gibi çıkartırım.

  • beyaz show devam ediyor olsaydı hepsini aynı tişörtlerle bu hafta konuk olarak görürdük.

  • hem konum hem de içerik olarak aslında ingilizce bilip gene de altyazıları okumaya benzer..
    bilirsin aşağıda farklı bir şey yok, ama gene de gözlerini alamazsın.

  • tatilden bir takım kavga dövüş sebebi nedeniyle normalde sabah gelinmesi gereken istanbul'a akşam üzeri gelinmiştir ve istanbul'a ayak basar basmaz şirkete gidilmiştir. şu bir iki cümlede nitelenen şey yorgunluktur. neyse akabinde gecenin bir vakti yine sahil dolmuşuma binmişim en kral yeri kapmışım (arka dörtlünün en sağı). akabinde biraz yayılmışım şöyle ki ;

    kıç çatalım koltuğun ucunda kafamda koltuk kafa koyma yerine cuk oturmuş vaziyettedir. ama allah sizi inandırsın bu yorgunluktan yapılmış bişeydir yoksa "aman çok marjinalim öyle rahatım ki bütün dolmuşa yayarım taşşaklarımı" modunda değilim yani yanlış olmasın. neyse dolmuşa binen insanları süzüyorum. arka dörtlünün en soluna rahat görünümlü şirinimsi bir bayan oturdu. benim yanıma temiz yüzlü bir çocuk oturdu nereye gittiğinden haberi yokmuş izlenimi verdi bana biraz tedirgindi (tatil dönüşü psikopatlaşıyorum mütemadiyen). ve onun yanına da kendinden emin görünümlü betonarme bir dübür hanım oturdu. tek kaş kalkık filan hanımın. diğer yolcuların önemi yok.

    kalktık gidiyoruz benim pozisyonum aynı. yine allah sizi inandırsın her yeri geniş bir insan olarak insanları en az sıkıştırabilecek şekilde oturuyorum aynı pozisyonda. hatta omuzlardan sıkıştırmıyayım diye kolları önde kavuşturmuşum. yanlız bir terbiyesizlik olarak ayakları öne uzatmışım. çok rahatım yanı öyle böyle değilim. acaip marjinalim bütün dolmuşa yayılırım. neyse bu rahatlık dübür hanımın dikkatini çekmiş olacak ki bana dokunarak ;

    - şş az toparlansana sıkıştık burda
    - hanfendi emin olun toparlanırsam daha çok sıkışırsınız.
    - o nasıl olacak o ?
    - şöyle ki. görüldüğü üzere her tarafım geniş bir insanım. şu ön kısımda bulunan kalça ile (ellerle gösteriyorum ama bir zayıflama ürünü satan adam edasıyla) hemen üstünde bulunan göbek ve akabinde bu omuzlar geriye gelirse bu yanımdaki arkadaşı sıkıştıracağım akabinde o da sizi sıkıştıracak anlatabildim mi ?
    - anlamadım da sen çok rahat oturuyosun olmaz öyle toparlan biraz sıkıştık.
    - e peki

    toparlanırım. o bahsettiğim genişlik bahsettiğim sıkışıklığa sebebiyet verir ve en soldaki rahat görünümlü kızımız rahatsız olur ama onun rahatsızlığını yerim ben buyrun ;

    kızımız: abi sen rahatına bak yaa süperdi az önce eheheh
    ben: hay ağzını öpeyim yaa di mi
    dübür hanım: ama ee sıkışık ?
    kızımız: hahah nasıl yani ağzımı ?
    ben: nası, nası yani ağz .... (daha yeni düşer jeton) aassktir hahah

    yolcuların hepsi ve kaptan : hjahahahahahahaahah abi naptın yahahaha

    ben: ee eheh lafın gelişi dedim yahu eheheh ne işim olur ağzınla yoksa
    kızımız: ahahaha sus sus

    hafiften gülüşmeler devam eder bana kriz gelmiştir. ordan dübür hanım patlatır bombayı

    - eee sıkışığız burda biz hala ?
    - sizin de ağzınızı öpeyim bayan

    tekrar herkes : hahahahaha

    ...

    arkadaş daha yeni dönmüşüm tatilden bi nefes alın yahu ? bismillah daha ilk binmişim tatilden sonra yapmayın etmeyin ohooo (ahahah)

  • madem abur cubur yemiyoruz kampanyası başladı ben de yazayım dedim. aslında hepimizin bildiği şeyler, ninelerimizin dedelerimizin beslenme şeklini biraz daha şıklaştırıp pratik hale getireceğiz o kadar.

    1- kuru yemişler; kavrulmuş olarak satılanların işlem sırasında katkı maddeleri ile zenginleştirdiği söyleniyor. bu yüzden çiğ olarak tüketebilir ya da tavada, fırında kendiniz kavurabilirsiniz. kabuklu alırsanız daha ucuza gelir. bu biraz süslü, ama siz evinizdeki malzeme ile şöyle servis hazırlayabilirsiniz. link

    2- kuru meyveler; her çeşidi var. şekerlendirilmemiş kuru kayısı, blueberry, kuru dut benim tercihlerim arasında. şekerli olmaması önemli, mesela yaban mersini aslında ekşi bir meyve olup şeker eklenerek kurutuluyor. bunları da şirin kavanozlarla salon ya da mutfağınızın bir köşesine yerleştirebilirsiniz. çok meraklıyım ya da zamanım var derseniz meyvelerinizi kendiniz kurutabilir şöyle şirin şeyler bile yapabilirsiniz. şirin şey1 şirin şey2

    3- taze meyveler; özellikle kış meyvelerinizi bir tabak içinde ortada tutun, araştırmalar buzdolabından meyve tüketmenin çok da sevilmediğini gösteriyormuş. (kaynak: malum)

    4- taze sebzeler; barlarda restoranlarda tırtıkladığımız o sebzeleri evimizde yapmak çok da zor değil aslında. link

    5- kurabiye, kek vs; annelerinizin alışkanlıklarını bir kenara bırakın, bir kaç deneme ile çok sevdiğiniz bir kurabiye ve bir kek tarifi bulun. az miktarda yapabileceğiniz ölçüye uyarlayın. bunu yapabileceğiniz küçük tepsi/kalıp edinin. canınız bu tür bir şey istediğinizde 2 yumurta ile kek yapmanın hiç de zor olmadığını göreceksiniz.

    kendinize kuru meyve ve kuru yemiş alabileceğiniz bir dükkan bulun. ben pazardan alıyorum ama sizinki yolunuz üzerinizde olsun. sağlıklı beslenmenin yolu pratik olmaktan geçer, bunu sağlayamazsanız bir bakmışsınız tekrar kötü beslenmeye başlamışsınız.

    yukarıda yazdıklarım başlangıç düzeyi, dünya uzun süredir buna kafa yoruyor. özellikle de çocuklarını sağlıklı beslemek için. üzgünüm ama kötü abur cuburların pazarı eğitimsiz ve fakir insanlar artık. bir an önce beslenme alışkanlıklarınızdan çıkarmaya bakın.

    şimdilik bu kadar aklıma geldikçe editlerim.

  • biz onu imralıya tıkmamış mıydık zaten dediğim haber.

    edit: bu entry, 'dünyanın en değerli böceği kürdistanda bulundu' başlığına, pkk sevici bi arkaşa ithafen girilmiş, önce arkadaş gitmiş sonra başlık taşınmış, gül gibi entry'im piç olmuştur.

  • sayın başbakan'ın ulus'u düşünemeyen bireylerden oluşan topluluk olarak düşünerek yaptığı konuşmadır.

    1933'de 4000 otomobil vardı, bugün 6 milyon var,
    1929'de 15.000 telefon abonesi vardı bugün 19 milyon var...

    bu karşılaştırmaların hangi amaçla yapıldığını anlayan varsa lütfen beni aydınlatsın. dünya'da teknolojinin gelişmesini kendi varlığı ile mi açıklamaya çalıştı?

    ayrıca bir sonraki konuşması için süper bir istatistik buldum.

    1923 yılında türkiye'de hiç bilgisayar yoktu, bugün 22 milyon bilgisayar var. yaa yaa.

    ekleme : 1923'de telefon hattımız türkiye cumhuriyeti'ne aitti. bugün lübnanlı'ya ait.

  • sözlügün gercek bir kutsal bilgi kaynagi oldugu eski günlerin anisina basligi ciddiye alip, geyik muhabbeti aksine bilgi verme amacli olarak asagidaki aciklamayi giriyorum:

    1. uluslararasi sivil havacilik kurumu ucak motorlarinin kücük boy kuslari zarar görmeden "yutabilmesini", büyük boy kuslarin carpmasi durumunda ise en azindan "patlamamasi" stardardini zorunlu tutmus. yani kus carpmasi durumunda bir motora gelebilecek en büyük hasarin motorun kullanim disi kalmasi standardi getirilmis.

    2. ucak motorlarinin önüne tel kafes gerilmesi konusu gündeme gelmis ama bir dizi arastirmadan sonra bundan vazgecilmis. nedenleri ise:
    - o hizda ucmakta olan bir ucaga carpan bir kusu engelleyecek gücte bir kafesin cok agir olacagindan dolayi cok fazla yakit israfina sebep olacagi
    - motora hava girisini önemli ölcüde engelleyecegi (ben hoparlör tasarimiyla ugrastigim icin hoparlör önündeki izgaralarin hoparlörden itilen havanin ortalama %40'ini engelledigini biliyorum, dolayisiyla bu tür bir izgaranin hava emilimini hatiri sayilir oranda düsürmesi benim icin sürpriz degil)

    3. bazi havaalanlarinda kullanilan, kuslari kacirtici ses frekans vb yayin imkani olmasi

    4. gelismis radar ve audio teleskop teknolojilerinin de kus sürülerini tespit etmekte etkili olmasi

    orijinal kaynak icin buradan.

    bu linkte de 1960'li yillardan bu yana kus carpmasinin neden oldugu toplam 7 ucak kazasi rapor edilmis ki diger kaza sebeplerine göre pek kayda deger bir rakam degil.