hesabın var mı? giriş yap

  • duyan da memlekette yabancıya mülk satılmıyor sanır.

    karadeniz'de araplara satmak için kuyrukta millet, ne iş?

    onlarınki vatan toprağı satmak olmuyor mu?

    üstelik yasalar izin veriyor satışa. siz şimdi devlete ne demiş oluyorsunuz?

  • ekim 2010 tarihli hadisedir:

    şirkete siyah lazer yazıcı almak içün yenibosna'daki starcity avm'ye gittik.
    gitmeden önce netten 5 dk.lık araştırmayla bilgi edindim.

    teknosa'ya girdik...
    yazıcıların etrafında dolaşıp bakınırken, ilgili ve yetkili kişi yanaştı.
    diyalog şöyle :
    cahil satıcı genç : buyrun yardımcı olayım.
    ben: özetle şöyle bişey arıyorum ; uygun fiyatlı, herbişeyi yapmayan, sadece "yazan", siyah, toneri tam dolu, lazer yazıcı alayım.

    --- arkadan biri seslenir, dumura uğranır---
    cühela kasiyer adam: beyfendi hiç bir yazıcı tam dolu kartuşla gelmez !
    ben: ?! olanları var.
    cü.k.adam: mümkün değil !
    ben: brother hl2040 var örneğin ?!
    cü.k.adam: biz brother satmıyoruz...
    ben: olabilir de toner kartuşu tam dolu bir modeldir örneğin. samsung clp315 satıyorsunuz, o da tam dolu !
    cü.k.adam: ...neyse arkadaş size yardımcı olsun

    cahil satıcı genç'e dönülür...
    ben: özetle şöyle bişey arıyorum ; uygun fiyatlı, herbişeyi yapmayan, sadece "yazan", siyah, toneri tam dolu, lazer yazıcı alacağım.
    cahil.s.genç : (epey alaycı tavırla) ehehe lazerlerin renkli yazanı yok ki zaten !
    ben: ?!?!?!?! ........(mavi ekran...dakikada iki dumur kaldıramaz bünye)
    3 saniye sonra,
    ben: nasıl yani ?
    cahil.s.genç : lazer yazıcılar hep siyah yazar, renklisi çıkmadı hiç !
    ben: ?!?!?!?! ........(mavi ekran...system error veriri...yazık lan bana)
    etrafa 2 saniye bakılır...
    ben: bu tarafa gel !
    orada ortaya öbek yaptıkları samsung clp315'in kutusunun üzerindeki yazı işaret parmağıyla gösterilir...
    ben: oku bunu !
    cahil.s.genç : ..rrenkli lazer yazıcı...

    sonuç: hl2040 orada olmadığından çıkılır, karşı komşu migrosa gidilir. orada bulunur, alınır.
    elbette ki orada yetkili de tonerin %100 dolu olamayacağını iddia eder. gidip depodan koliyi getirir, ona da üzeri okutulur !
    çünkü kolide 35 cm çapında etiketle tam dolu toner yazar !

    2014 editi:
    acemilikleri ve mesleğine cahilliği had safhada olan vatan bilgisayar'da bi genç arkadaşa bu olayı anlatırken, bi başka vatan görevlisi "hiç bi yazıcı tam dolu tonerle gelmez !" diyerek beni benden almıştır !

    trajik ve komik olan ise, bunu söyleyen cahil vatan bilgisayar neferinin 50 cm önündeki samsung yazıcı kutusunda 25 cm çapında "tam dolu kartuş" ibaresi olmasıdır !

    lan bu görevlileri nasıl alıyorsunuz işe ?
    feysbuk hesabı olmaları yeter kriter midir sizin için?

  • ali ece'ye, 20 sene anlatacak malzeme çıkartan takım. bir başlayacak; ah vardy nasıl forvetti, vay be mahrez'in çalımları. aaa bak schmeichel hele, tam babasının oğluydu. arada tottenham'ı da övecek yayılacak koltuğa hevesli hevesli anlatacak, türkiyede bu adamdan daha çok sevinen olmamıştır yemin ediyorum.

  • çarşamba günü sol köprücük kemiğime platin takılırken yaşadığım şey. narkozu verdikten sonra gittiğimi hissettim, sonra bir anda doktorların konuşmalarını ve vücuduma dokunmalarını hissetmeye başladım. kolumu kaldırdılar ve temizlemek amacı ile bir şey sürdüler, o sırada 'sürdükleri şey soğuk, soğuğu hissediyorum umarım acı hissetmem' diye dusundum. doktor kırık kemiğime dışarıdan dokunduğunda ise acı da geldi ve o anda her şeyi hissedeceğimi anladım. kolumu bacağımı kımıldatmaya çalıştım ama nafile, hiç bir şey yapamıyorum. sonra doktorum kalem istedi, kalem ile omzumun kesilecek yerini işaretlediler, kalemin soğukluğunu da hissettim. sonra cıızz diye bir ses ve acı, derim kesilirken her anını hissettim, tek dusundugum 'su anda yapabilecek bir şey yok dayanacaksın' idi. zaten acıyor olmasına rağmen ne ses çıkarmak ne de acıdan kaçmak mümkün değil. sonra kemiğimi törpülemeleri, yerine oturtmaları, doktorların 'bu hasta da ne şanssızmış' (ameliyatı biraz fazla bekledim ve takılacak platin biraz büyük geldi) dediklerini duydum. diğer doktor 'hocam elimizle bükelim biraz plakayı' dedi. bir süre sonra 'tamam hocam ben böyle tutayım' sozunu duydum, sonra matkap sesleri, kemiğime çakılan vidalar...

    umarım kimse yaşamaz...