hesabın var mı? giriş yap

  • videodaki iki genç sahilde takılırken aniden dev bir parmak izi beliriyor üstünde de yeni çağın başlangıcı yazıyor, ne anlama geliyor olabilir altından ne çıkacak merak ederseniz takipte kalın
    bkz: esrarengiz parmak izi
    edit: altından hangi dizi, hangi olay çıkacak akıllara sorular düşürür.
    edit 2: gökyüzünde bir anda beliren parmak izi ipucu olabilir.
    edit:3 ucu açık olay, ne olduğunu anlamak için takipte kalmak gerek.
    edit 4: soru işaretleri giderek artıyor bu yeni çağ ne zaman başlıyacak acaba?

  • 24 ocak 74 tarihinde türk hava yolları'na ait fokker f28-1000 fellowship modeli, tc-jao kuyruk tecilli van uçağı izmir cumaovası havaalanı'ndan istanbul yeşilköy havalanına gitmek için kalkmış ve kalkış anında kanatlarındaki buzlanma sebebiyle stall konumuna gelerek düşmüş ve yanmaya başlamıştır.

    sabah 7:30 da uçak 35 pistinde hızlandı ve havalandı. 10 metre kadar yükseldikten sonra aniden sola yaw hareketi yaptı ve uçağın burnu yere doğruldu. uçak tekrar yere inmeyi başarsa da burun drenaj hendeğine vurdu, uzun süre kaydıktan sonra parçalandı ve yanmaya başladı. uçaktaki 68 yolcudan 62'si ve 5 mürettabattan 4'ü hayatını kaybetti.

    72 senesinde thy hollandalı fokker firmasında 5 adet f-28 satın almıştır. f-28'lerin ilki bu kazada düşmüştür. ikincisi ise 30 ocak 1975 marmara denizi uçak kazasında marmara denizinin sularına gömülmüştür. üçüncüsü ise 23 aralık 1979 ankara uçak kazasında düşecektir. geriye thy'nin elinde iki adet sağlam f-28 kalacak, bu uçaklar daha borçları tüketilmeden yurtışına satılacak ve kısa süre sonra bu iki f-28 de kaza yapıp düşecektir. üç uçağın izmir, istanbul, ankara illerinde düşmesi ilginçtir.

    kaza buzlu kanat ve stabilizatörle uçuşa kalkıştığı için tamamen pilotaj hatası olarak kayıtlara geçti ve kaptan pilot ilhan günaydın suçlu bulundu. kazada hayatını yitiren kaptan pilot ilhan günaydın'ın o sıralar 5 ve 7 yaşlarında olan iki kızından önce büyüğü thy'de kabin memuru olacak, küçüğü ise itü fizik mühendisliğinden mezun olduktan sonra babası ve ablası gibi havacılık tutkusuyla hostesliği seçecek ama 2009 senesinde finlandiya seferinde uçakta beyin kanaması geçirip ölecekti. bu da kazayla ilgili bir başka hüzündür.

    tc-jao tescilli van uçağının kaza yapmadan önceki fotorafı

    çok alakalı (bkz: #21133810)

  • fatih altaylı : ismini vermeyelim tübitak'tan bir profesör.

    celal hoca :bizim mehmet o yavv

  • bugün 28 ocak 2010 ankara'da kar yağışı olayı ile bir arada düşünüldüğünde yalnızca dumur değil, sinir, stres, soğuk ve nihai son (başta ayaklar olmak üzere komple) uyuşukluk olarak başımdan geçti bi tane. böyle de iğrenç bir girişi olur entry'nin. utançla devam:

    aslında servise binmek üzere çıkmıştım evden. şoför, yollar kapandığından gecikeceğini ve zahmet olmazsa biraz yukarıda beklememi, bu yağışta aşağıya inemeyeceğini söyleyince tamam dedim, ağzımı da şu güzel ortamı da bozmayım diye mutlu mesut başladım yokuşu tırmanmaya. sanıyorum ki, ben gidene kadar servis de gelmiş olur, binerim hemencecik ısınırım. dayan yalnızlığım. çıktım baktım yollar felaket, trafik kilitlenmiş, servis mervis hak getire. bekledim biraz daha, aradım, kaza yapmış ama 10 dk 'ya geliyorum dedi. kafamda bu iki veriyi bağdaştıramadım. başımın çaresine bakayım, ne gelirse binip gideyim diye durağa doğru yürüdüm ya da süründüm. bu ikisinden biri, zira bilincim bulandı soğuktan. yıllarca görmediğim arkadaşlarıma gülümsemem bu yüzdendi ulu orta...

    başıboş bi otobüs geldi. üzerinde semt, gideceği yer filan yazmıyor: ego genel müdürlüğü yazıyor. kapılarını açtı bekliyor. normal olarak sordum: "abi, bu otobüs nereye gidiyor?" abim sinir yapmış, muhtemelen egosuna da, belediyesine de, karına da trafiğine de giydiriyor içinden. diyor ki bana:"arkadaşım, etrafına bi bak ne görüyosun?" (yıllarca görmediğim arkadaşlarımı?) "hiç bi tane otobüs gördün mü?" (sen varsın ya, yiğidim?) "sence bu yoldan otobüs iner mi?" (pas?) sıralıyor soruları. yahu tamam da sen nereye gidiyorsun? abi yalnızca gidemeyeceği yerlere odaklanmış inatla cevap vermiyor! nihayetinde, ben de allah'ın bi kuluyum der gibi "ben ring için geldim." lafını alabildik ağzından. ama bununla bitmedi tabii, ring de nerenin ringi? hangi yöne gidecek? abi düğmesine basmış gibi başa sarıyor: bu karda kışta ilerlemenin zorluklarından bahsediyor. baktım anlaşmanın imkanı yok, en azından ayaklarım ısınsın diye bindim otobüse. istisnasız her yolcu ile aynı diyalog yaşandı, otobüs nereye gidiyordu ve evrensel ahlak yasası var mıydı? ikincisini ben uydurmuş da olabilirim çünkü buzu çözülen ayaklarımın sızısı inanılmazdı. sessizce izledim ve doyurucu bir cevap alamamalarına rağmen otobüse binen insanlarımıza hayret ettim... insanları gerçeklerle yüzleştirmeye and içen belediye şoförünün hiç de spesifik sayılmayan "gidebildiğim yere kadar gideceğim..." cevabı üzerine hakkımızda denilebilirdi ki: (bkz: bindik bir alamete)

    - ulus'tan geçecek mi?
    - geçer diyemem.

    hayır öyle bi boyutta ki, şoför bizi çok alakasız bir yerde de bıraksa cümlesi belli: "ben size mutluluk vaadetmedim."

    sonunu bilmediğim bir yolculuğa çıkmayı hep istemiştim de, bu kadar da ucuz değildi be abi.

  • okudum ki:

    "btk yetkilileri, paylaşılan hesap bilgilerinin ve şifrelerin ise sadece online şikayet bildirimi sistemi üzerinde geçici olarak kullanılan şifre bilgileri olduğunu açıkladılar."

    sözlük yazarları zaten çoğu hesabın şifresinin kayıtlı email şifresiyle aynı olduğunu çıkarmış ve bir yığın email'e giriş yapabilmiş. yok sen geçici şifre olarak "bismillah", "123456" falan veriyorsan o zaten bambaşka bir rezillik boyutu.

    çalınan ev ve cep telefonu numaraları konusunda ise hiç yorum yapmamışlar. onlara göre özel bilgi değil galiba.

    bu adamlar bir de çocukların internet'teki güvenliğinden sorumlu.

  • seçmen temelini anlayamayan siyaset yapmasın bence.

    çevremdeki 8-9 kişi ile birlikte ilk tur sinan ikinci tur kemal diyoruz.

    koyun olmadığımızı görsünler.

  • blues ninedir, dededir.
    caz ise yıllar geçtikçe çeşitlenen ama içinde bir yerde yine de ataya benzeyen çocuktur, akıllı, gürültücü, zeki, geveze torundur.

    blues salaş barda fıçı biradır, mezesı fıstık, mısırdır.
    caz biraz daha elit ortamda şişe biradır, mezesi kürdanlara batırılmış yeşil zeytin ve kaşar peyniridir.

  • fatih- çarşamba'da büyüyen bir adamım.
    cemaatin merkezi durumunda ki ismailağa camiinde az namaz kılmadım.
    hatta abdest alırken kalabalık bir grup geldi, yanıma bir ihtiyar oturdu, herkes başında.
    sonradan sordum; kim bu?
    mahmut efendi, dediler. ilkokul talebesiyim o zaman.

    hala mümkün mertebe namazlarımı kılarım.
    ben ihsan eliaçık hoca'nın ne demek istediğini anlıyorum.
    dünyada ki kan ve göz yaşının en büyük sebebi yoksulluk, yoksulluğun da en büyük sebebi sermayenin baronları. ihsan hoca mücadeleye en tepeden başlamış.
    tipik türk dincisi, hatta islamcısı anlamaz onu.
    allaha kulluk edecekken, kula kulluğu adet edinmişlerin öğrenmesi gereken çok şey var.

  • uyariciyla bastan baslangicta temas kurulmaz. pekistirme yoktur. korkunun kaldirilmasi on plandadir. korku notr donusur. korku yavas yavas hiyerarsik olarak yaklastirilarak korku ortadan kaldirilir. ornegin, yukseklik korkusu olan kisiyi once kat 1, sonra 2, 3, 4 ... cikarmak.

    birden ve yogun olarak tehlike olani icin

    (bkz: maruz bırakma)

    baslangictan itibaren uyarici verilen ve istenmeyen tepkilerin kaldirilmasi icin

    (bkz: esik yontemi)

    organizmaya yeni bir davranis kazandirma yontemi icin

    (bkz: kademeli yaklasma)