hesabın var mı? giriş yap

  • şöyle bir durum ki aslında toplumsal statüde telefonlar hem hep göz önünde olanı hem de hemen hemen en ucuz olanı. nasıl mı şimdi örnek verelim acun ile fakir kişinin ortak noktası ne olabilir ? araba, ev,saat olamaz. 3000 lira civarında ki bir telefonu tarifine ek 24 ayda aldın mı heh işte o zaman anca

  • adamın biri ekonomiyle hiç alakası olmayan damadına teslim etti. hey gidi günler denilesi trol sıçmığı...

  • mehmet topal'ın aracına isabet eden merminin emniyetçe yapılan tanımı.
    ortamlarda mermi yorgundu dersin kim bilecek amk.

  • insan hayatını onurlandıran bir yaşam şekli.

    ekşi şeyler

    gelen sorular üzerine çiftlik hakkında daha detaylı bilgi vermek istiyorum.

    çiftlik yunanistan'da ve yaklaşık 25 dönüm büyüklüğünde.
    tamamen doğanın harmonisine uygun bir şekilde kendi kendini tohumlayarak ilerliyor.

    monokültür bir tarım olmadığı için kayıp riski çok düşük. örnek vermek gerekirse; yağışlı geçen ağustos ayında üzümler zarar görse dahi elmalar daha iyi olgunlaşıyor veya tam tersi durumda yağışsız geçen bir yaz sezonunda bazı meyvelerden beklenen verim alınamamasına karşı incir, nar ve üzümler daha kaliteli oluyor vs vs...
    bir diğer nokta ise geleneksel tarım yapan çiftçiler gibi tonlarca tek tip meyve üretip aracıların iyi bir fiyat vererek alması için dua etmeme gerek kalmıyor.

    2 gün önce sohbet ettiğim bölgemizin çiftçilerinden biri ürettiği 50 ton şeftalinin kilosunu 15 centten satmak zorunda kaldığından bahsediyordu, üretim maliyeti kilo başına 40 cent olmasına karşın.

    doğal tarım yapanların böyle bir sorunla karşılaşması mümkün değil çünkü asla elinizde 50 ton meyve ile umutsuzca beklemeyeceksiniz.

    nasıl oluyor da diğer çiftçiler meyvenin kilosunu 15 centten satarken sen 2 eurodan satıyorsun derseniz sebebi bahsettiğim gibi aracı, komisyoncu vs olmadan diret tarladan tüketiciye satıyor oluşum. böylece insanlar da yiyebilecekleri en temiz, saçma sapan kimyasallarla yetiştirilmemiş, ulaşım masrafı olmayan temiz meyvelere ulaşıyorlar. karşılıklı fayda sağlanan bir ilişki.

    herhangi bir tarım aleti dahi kullanama gerek kalmıyor. böylece temel gider kalemlerinden biri daha devre dışı kalıyor ve traktör almak için çalışmama ardında da sigortası benzini vs için yüzlerce euro ödememe gerek kalmıyor.

    daha önce de bahsettiğim gibi hiçbir tarım ilacı kullanmıyorum. yapılacak her şeyi doğa kendisi yapıyor.
    örnek vermek gerekirse; sadece insan persfpektifinden basit ve yüzeysel bir örnek vereceğim daha anlaşılabilir olması açısından.

    tarlanın belirli noktalarında dünyanın bilinen en eski ağaç türü olan ginko bilola var. bu ağacın özelliği ise doğal ortamındaki bitki zararlarılarını ve hastalıklarını tespit edip insan persfpektifinde zararlı olan bu organizmaların doğal düşmanlarını cezbedici besinler üreterek ortama getirmek ve böylece sorunu insan müdahalesi olmadan çözmek.

    doğa kendi halinde bir harmoni ve denge içerisindedir.

    dünyanın hiçbir yerinde monokültür bir orman göremezsiniz bundan dolayı günümüzde uygulanan monokültür tarımın labaratuarlardan çıkma gereksiz ve zararlı kimyasallara ihtiyaç duyması çok normal.

    türkiye'de de doğal tarım çiftliği kurmak isteyen kişilere elimden geldiğince destek olmak istiyorum. herhangi bir ücret söz konusu olmaksızın çalıştaylar düzenleyebilir veya birlikle güzel şeyler yapabiliriz. zamanım oldukça gelip ben de çalışabilirim tarlanızda ve birlikle yön verebiliriz.

    hasat zamanı olduğu için çok zamanım yok, fırsat buldukça güncellemeleri paylaşacağım.

    uğurlar olsun.

  • hani her boktan cafede var olan cafe de paris biftek var bilir misiniz?
    monaco'da bu cafe de paris'nin olduğu meydanda tek bir afiş vardır. orada tarkan gördük biz. prensin özel davetlisi olarak yaza kapanış partisine katılır. coşar coşturur.

    ukrayna rusya filan geçtim meksikalı kızlar bile 2 3 şarkısını ezbere bilir. avrupa'da herhangi bir ülkede mekan tarkan çaldığı an çığlık atılır görürsünüz yaşarsınız.

    sen hiç gittin mi? sordun mu? yaşadın mı?

    cehalet ne güzel her şeyi biliyorsunuz.

    debe editi: 1- ülkemizde yaşamayan ve yasal şakilde en az 5 senedir ikamet etmeyen yabancıların oy kullanmasının kesinlikle yasaklanaması için gerekli kamoyu oluşturulmalıdır.

    2- debe listesinin [burada https://sozlock.com/yazarlar/?s=1] çok güzel tutulan bir arşivi var. sevdiğiniz yazarların veya konuların debe entrylerini okuyabilirsiniz.

  • gidemediğim maç. kuzey kale arkası biletimi bir renkdaşıma vermek zorundayım.

    para istemiyorum sadece 2 şartı yerine getirmesi yeter:

    1. passolig'i olması.
    2. lösev'in şuradaki linkinden ya da elden yaptığı 20 lira ve üzeri bir bağışın bu entry'den sonra yapıldığını bana gösteren bir fotoğraf veya ekran görüntüsünu bana yollaması.

    sonra bilet onundur.

    bu arada biletleri karaborsa olarak satan herkesin allah belasını versin. kendinize beşiktaşlı filan demeyin siz. şerefsiz herifler.

    edit: bilet gitti.

    debe editi: normalde hicbir zaman yapmam debe editini. yapana da genellikle kizarim. çogunlukla islevsiz ve konuyla alakasiz oluyor. ancak bu entry yazildiktan 2-3 saat sonra losev'in kapu spotu yasaklandi devlet tarafindan. icime mi dogdu da losev'e bagis istedim bilmiyorum ama bagis yapmak icin sadece boyle seyleri beklemeyin lutfen.

    girin losev'in internet sitesine onlarca bagis secenegi var. hic ugrasamam diyorsaniz 3406'ya bos sms atin. 10 tl karsiliginda bagis yapabiliyorsunuz.

    ya da yukarida verdigim linke tiklayin online bagis yapin.

    ya da neredeyse her atm'de bulunan sekilde atm'lerden, bankalardan elden bagis yapin.

    zira onlarca umut dolu cocugun hayata donmesini saglayacak bir hastaneye bile karsi cikabilen, aman doktorumu elimden almasin diyen bir hukumetle karsi karsiyayiz. yazik gunah. bu kadar kalpsiz olunmaz.

    http://www.losev.org.tr/…2/tr/content.asp?ctid=428#

    bu linkten girip istediniz turden bagisi yapabilirsiniz.

    0.

  • şu anki ev sahibimin içinde bulunduğu keyif verici durum.

    bizim sülale hep artist, okumuş insanlar. kanundan korkarlar, nizama uygun harekette bulunurlar hep. böyle ahlaki, (namuslu) davranarak vatan için, millet için toplum için faydalı bireyler olduklarını düşünürler. beni de maalesef böyle yetiştirdiler. bunların hepsini "medeniyet" çatısı altında yaptılar.

    ama ben şu an kimin evine kira veriyorum?

    60-70 li yıllarda istanbula gelip, hazine arazisine gecekondu dikip ilk seçimde tapu alan ve şu an bu arsa yüzünden 26 dairesi olan malatyalı ilkokulu bitirmemiş birine. 3000 lira da kiram var. ev sahibimi görseniz gider bir lokantada karnını doyurursunuz.

    ben kimim? yüksek lisansını yapmış biri maaşımın yarısı direkt bu insana gidiyor yani. evet bazılarınızın o meşhur vergileriyle aldığım maaş.

    peki bu insanın vatana millete ne gibi bir katma dağeri var, ben görmedim. belki gizliden gizliye bir şeyler yapıyordur ama şahit olmadım.

    şimdi aileme dönelim, medeniyet çatısı altında vatana millete hayırlı olsun diye yetiştirdikleri çocuk, kirasıdır marketidir yoludur yemeğidir bir tiyatroya bir sinemaya bile ayıracak bütçeye sahip değil. hayatı metroda, metrobüste, tramvayda ayakta yolculuk yaparak geçiyor. çok meraklı olduğu tarih için türkiye dışına dişinden tırnağından arttırarak nadiren çıkabilmiş, vatana millete bir entelektüel olarak dahi katkıda bulunamıyor. fikirleri hiç olmuş öyle solup gidiyor.

    bunu kendim için söylemiyorum, burada bu yazıyı okuyan binlerce insan benim gibi. benden çok daha kaliteli insanlar ulan akşam ne yiyeceğim diye düşünüyor. ticari, ekonomik fikirleriyle istihdam yaratacak, ülke ekonomisine katkı sağlayacak pırıl pırıl binlerce genç, beylikdüzünden levent'e metrobüsle geliyor.

    her neyse başlığa dönelim.
    harika bir olaydır evet.
    istanbul'da 26 evim olsa ne olurdu? aylık 80 bin lira kazanç demek. hadi 10bini düşelim aylık 70 bin. kendi açımdan söylüyorum, ben dünyayı gezerdim. sağlığım oldukça da harika bir hayat sürerdim.
    bunları neden yapamıyorum. ailem medeni, kanuna saygılı bir aile olduğu için.

    hayat mı merhametsiz, biz mi, bilemedim.

    herkese, başar sabuncu'nun namuslu filmini önererek entrymi sonlandırıyorum.

  • o kadından ziyade kafasında kurguladığı kadına hayran kaldığı için ve elde edince hayalleri ile muhtemelen örtüşmeyeceği için bir süre sonra bıkacak adamdır.

    kadınlar doğallığı elden bırakmasa erkekler aşırı hayalperest olmasa çözülür bu durumlar da işte...