ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
başarı hikayelerindeki zaman atlamaları
-
bu hikayelerde zaman boşlukları var ama olay boşlukları o kadar da yok.
"hızlı yükselme" olayı benim bir kaç defa başıma geldi, işin temelinde "neye niyet neye kısmet" olayı yatıyor. fırsatları görüp hızlı yükselme.
şöyle açıklayayım, almanya'ya gidiyorsunuz ve çok çaresiz kalıp antikacıda işe giriyorsunuz ve size eşya taşıma basit boyama işleri falan verip asgari ücrette çalıştırıyorlar. siz patronunuza bu antikaları ebay'den neden satmıyorsun diyorsunuz, ben bu bilgisayar işlerinden anlamıyorum ama yapabiliyorsan yap komisyon veririm diyor. ebay'e ürünleri koyunca birden bire fark ediyorsunuz ki abd'den çok talep geliyor. bu tür ürünlerin meraklısı çok ancak jenerasyonları itibariyle birbirilerini internetten bulmakta zorlanıyorlar, siz instagram hesabı kurup sadece kendi patronunuzu değil başka antikacıların ürünlerini de satmaya başlıyorsunuz. sonra fark ediyorsunuz ki bu antikadan ibaret değil, bir sürü konuda benzer şey yapılabilir ve çeşitli sosyal medya hesapları kurmaya başlıyorsunuz. elinize ciddi paralar geçmeye başlıyor bu komisyonlar sebebiyle, adınız duyulmaya başlıyor ve bir iş insanı geliyor ortak olalım diyor ve olayı sosyal medya ajansına çeviriyorsunuz.
nefesi kokan boyacılıktan medya ajansı patronluğuna yükseliş hikayeniz oldu, tebrikler.
ortada öyle para çalma, kazık atma falan yok. doğru zamanda doğru yerdeydiniz ve fırsatları itmediniz oldu bitti.
hikayede boşluk yok ancak bazı aşamaları diğerlerinden daha uzun sürüyor. o sırada da rutin bir dönem geçiriliyor ve haliyle hikayede anlatmaya değer bir şey olmuyor.
yükselişler lineer olursa ona kariyer deniyor. yükseliş devrimsel olunca da başarı hikayesi. boyacılığa odaklanıp yıllar içinde iyi bir boyacı olmak türünde bir hikaye de olabilirdi bu.
kariyerciler devrimcilerden kıllınıyor ama ortada bir şaibe yok. pek çok kariyercinin aklındaki devrimci imajı gerçeklerden uzak bir karikatür ve ısrarla bu karikatüre inanmak için kendilerini kandırıyorlar. ajans patronu ile iyi boyacı arasındaki tek fark boyacının kafasındaki karikatürize dünya düzenine olan inancı sebebiyle ısrarla boya yapmış olması.
bu arada ufak bir not, düzeni yıkıldıktan sonra başarıya ulaşan insan hikayeleri çok var malumunuz(işinden atıldı, türkiyeden gitti, okul harcını ödeyemedi v.s.), ben bunun sebebinin yıkılan düzenleri ile birlikte seve seve dünyanın nasıl olduğuna bakmak zorunda kalmaları sonucu kafalarındaki karikatürü silmelerine bağlıyorum.
versailles sarayı
-
fransa'da saray değil şato olarak bilinen kompleks. sanal ziyaret için,
http://www.chateauversailles.fr/
internette bir türlü bulunamayan efsane videolar
-
sofor babanin canavara donustugu trafik canavari reklami. hayatimda hicbir reklam beni bu kadar korkutmamistir heralde.
tam 4 yil bekledik sonunda trt arsivinden cikarmis.
burada
vallahi hatirladigimdan da korkuncmus.
kadir has üniv aşı olmayanları kampüse almaması
-
müthiş karar. rektörü kutluyorum.
nijerya'da 3 paralelci tespit ettik
-
harikulade bir istihbarat başarısı. ülkemizin önü çok açık. ben gene tayyip'e vercem.
pkk'nın anaokulundaki oyuncakları toplayıp yakması
-
pkk'nın bir haftada 26 okul yakması olayının bir boyutu...
http://m.radikal.com.tr/…ini_toplayip_yakti-1213793
--- spoiler ---
siirt merkeze bağlı iki köyde ilk ve orta okullara pkk'lılar tarafından molotoflu saldırı düzenlendi. okullarda çıkan yangın söndürülürken, büyük hasar meydana geldi. valilikten yapılan açıklamada anaokulu öğrencilerinin oyuncaklarının bir araya toplanarak yakıldığı belirtildi.
--- spoiler ---
oğlum siz nasıl insanlarsınız lan?
ya da şöyle sorayım, siz insan mısınız?
görev gereği ben de güneydoğu'da çalışıyorum. her gün işten eve giderken ayağında giyecek ayakkabısı bile olmayan, sokaktan geçen arabaların arkasından koşup ya da ağaca tırmanıp kendi hayatını tehlikeye atmaktan başka oyun bilmeyen çocuklar görüyorum. insanın içi sızlıyor.
onca yokluğun içinde bu çocuklara iyi kötü bir eğitim görsünler diye bir okul yapılmış, içinde gencecik birkaç öğretmen, 5-10 taneden fazla kitabı olmayan bir kütüphane, en fazla iki sepet de oyuncak var...
ben okumayacağım o okulda. sen okuyacaksın...
senin kardeşin, senin kuzenin, senin çocuğun okuyacak...
çocukken anaokulunda ne didişirdik o oyuncaklar için... bir tane kırmızı araba vardı, iki tane tahta at, bacağı kopuk gözü çıkık olmayan iki tanecik bebek...
öğretmen bir şey anlatırdı, benim gözüm tahta atta olurdu, kimse kapmadan ben kapayım diye... hayattan başka bir beklentim, derdim, tasam yoktu ki oğlum. ben varım, at var...
ama sizinki nasıl bir kin, nasıl bir nefret, nasıl bir vandallık?
sizin kendi kendinize, kendi bölgenize, kendi insanınıza verdiğiniz zararı ne asker, ne polis, ne jandarma, dışarıdan gelen hiç kimse vermez, veremez...
terörün her türlüsünü bilirim, anlarım da; oyuncak ayıdan, o ayıdan başka oyuncağı olmayan çocuklardan ne istediniz lan?
çeviren eşekherif iyi seyirler dilerim
-
eğer ki bu yazıyı okuyorsanız, devamında izleyeceğiniz film ya da dizinin kötü olma ihtimali yoktur.
aracına kartopu çarptı diye e-5'te çocuk kovalamak
-
insanlığın düşebileceği son noktalardan zannediyorum.
çocuk bu insanlıktan nasibini almamış taksici, çocuk!
arabasına kartopu geldi diye küçücük bir çocuğu taksisiyle ters yönde giderek kovalıyor insanlıktan nasibini alamamış yaratık. hem çocuğu ölesiye korkutarak hem de o anda trafikte olan yüzlerce kişinin hayatını riske atarak.
garibim yusuf korkarak kaçarken bir arabanın altında kalıyor.
peki bu delikanlılığı çocuğa söken taksici ve ondan bir farkı olmayan yusuf'un altında can verdiği arabanın şoförü ne yapıyor? çocuğu orada kanlar içinde bırakıp kaçıyor.
yusuf, hayatının son anlarında arabayla kovalanarak korka korka can vermiş bir çocuk. iki tane korkak ise halen aranıyor.
ne desem gg.
http://gundem.milliyet.com.tr/…/1807010/default.htm
bir çocuğun ölümüyle sonuçlanmıştır.
ne bekliyordunuz?
sınava giremediği için annesini vuran kız çocuğu
-
bence yine de yanlış yapmış. annelerimizi vurmamamız gerektiğini düşünüyorum.
kız arkadaşının saçlarını tarayan erkek
-
dedem babaannemin saçını hem tarar hem örerdi. o görüntü hiç silinmez hafızamdan. siyah beyaz bir fotoğraf karesi sanki. çok özledim sizi.
tanım: derin anlamlar yüklenebilecek hareketlerden bir tanesidir.
30 ekim 2014 dokuz eylül acilde doktorun dövülmesi
-
bizzat sahit oldugum vahim olay.
ben ve nobet arkadaslarim acil servis resusitasyon bolumunde malum kisilerin hastasini hayatta tutmak icin cpr yaparken, bu kisiler resusitasyonu basip asistan hekimlere tehditler yagdirarak olayi izlemek istedigini ve onlarin gozlerinin onunde mudaheleye devam etmemizi soylediler. ıclerinden biri, daha sonra asistani darp eden kisi, polis oldugunu ve gerekirse bizi vurabilecegini soyledi.
yaklasik 15 kisilik hasta yakini grubu gec de olsa guvenliklerin ve asistan hekimlerin mudahalesi ile disari cikarildi. bu sirada hastanin spontan nabzi geri geldi, cpr durduruldu. entube edilmis olan hasta mekanik ventilatore baglanip stabil hale getirildi. tam bu siralarda resusitasyonun kapisini zorla acip serum askilariyla iceri girdiler ve grubun onunde yer alan daha once de tehditler saydirdiklari resusitasyon sorumlusu olan asistan hekimi yumrukladilar. yine gec gelen guvenlik gorevlileri ve bizlerin araya girmesiyle grubu uzaklastirdik.
polislerin gelmesinden sonra ortam sakinlesti ancak kimsenin hasta bakacak hali kalmadi. ona ragmen henuz hasta yogunlugunun oldugu saatlerde olmamiz nedeniyle hepsi islerine devam etti.
olay tamamen kamera onunde olmasi nedeniyle "bu doktorlari iyi ki dovuyorlar, en iyisini yapiyorlar" diye konusan ve darp eden bu kisilerin caydirici bir ceza almasini umuyorum.
ulkedeki cahillik sorunu asip, bu saglik calisanlarina uygulanan siddeti bitirecegimiz gunleri gormeyi diliyorum.
edit: #46703863