ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yaran fıkralar
-
fırtına felaket. uçak öyle bir türbülansa girmiş ki, her yer zangır zangır sallanıyor. korkudan sapsarı olmuş yolcu, bakmış yanında bir rahip oturuyor;
- "bir şeyler yapsanıza peder" demiş, yalvarır gibi. rahip istifini bozmadan cevap vermiş.;
- "ben yönetimde değil, pazarlamadayım."
ekşi itiraf
-
kaydolurken * nickini öylesine vermiştim daha sonra değiştiririm diye. bilmiyordum. yapıştı kaldı. pişmanım.
bu nick hiç bir başlık entry ve nick uyumuna giremiyor diye geceleri yorganın altında ağladığım oluyor.
eksiyi ilk keşfettiğimde 2004 falandı o zaman hiç yazar olmak aklıma gelmemişti. biraz salaklık varmış gençliğimde.
olay butonu ilk yandığında sözlükte bir kavga falan çıktı ona adam çağırıyorlar sanmıştım.
evde tost yapıp işyerine getiren varoş kız
-
la oglum bu kıza kimsenin varoş dedigi yok, taa yillar önce biri baslik açıp gitmis, millet de hayali karakterlere karsi bu kızı savunuyor mk, açın bir okuyun herkes bu kizı savunuyor işte, kimi linç ediyonuz , don kisot gibi yel degirmenleriyle savasiyorlar yaw.
piero manzoni
-
sanat üretimi ile insan üretimi arasındaki ilişkiyi araştıran italyan sanatçı, 1961'de, 90 teneke kutudan oluşan ve her bir kutunun içini 30 gram kendi dışkısıyla* doldurduğu bir dizi çalışmasıyla tanınır. görsel
bir konserve fabrikası sahibi olan babasının, işlerin yolunda gitmediği bir dönemde "ne boktan iş" demesinden ilham aldığını belirten sanatçının bu çalışması, 2007 yılında sotheby's müzayede evi'nde yapılan açık arttırmada sadece 1 teneke 124.000 euro'ya, 2016'da milano'daki bir sanat müzayedesinde ise 270.000 euro'ya alıcı bulmuştur.
lozan'da burnumuzun dibindeki yerler bizden alındı
-
burnumuzun dibindeki süleyman şah türbesini kaptıranların eleştirdiği durum.
yapılmış en aptalca dalgınlık
-
misafirleri uğurlamak için aşağıya indik böyle cümbür cemaat. baya bi kalabalığız. misafirler baya uzağa gidecek arabalarına binmeden vedalaşıyoruz. artık tuttuğumla tokalşıp, öpüşüyoruz aralarında yeni tanıştıklarımzda var. işte memnun oldun falan filan. tam o sırada bi bey amcayıda tuttum tokalaştık, adamı öptüm, iyi geceler, iyi yolculuklar dedim. adam bi ürktü hatta sonradan fark ettim adamı ilk tutup tokalaşınca adam irkilip baya şaşırmıştı zaten. neyse efendim adam bana baktı ben adama. ulan diyorum bu kim? meğerse efendim adam sokaktan geçen normal bi vatandaşmış, ben onuda bizim misafirlerden sanıp öpüp koklamışım. sonra dayı banada iyi geceler yeğenim dedi arkasına baka baka gitti. ne zaman aklıma gelse gülerim. yok böyle bişey o adamın şaşkın bakışları hala gözümün önümde.
küçük çocukların çıldırtan soruları
-
(kardeşimin küçükken yakın bir arkadaşımı telefonda aptal eden dahiyane sorusu...)
- alo...
- merhaba, ben bidi bidi canım...
- aa... merhaba bidi bidi, nasılsın ?...
- teşekkürler canım... (soru geri dönmez...)
- peki ben nasılım?
- ................................?!?!?!?!?!?
vestel venus
-
tutmayacak telefon. bi kere bunun arkadaş ortamı var, sevgilisi var, ailesi var var oğlu var.
-ooo yeni telefon yapmışız
+aldık bişe ya
-ne abi onun markası
+telefon işte ya aldım öyle
-markası ne markası
+işlemcisi iyi diyolardı aldık ya
-markası ne olum bunun
+vestel :(
bak oldu mu? olmadı.
saniyelik salaklıklar
-
dişçiye gittim bir ay kadar önce, adam dişimin röntgenini çekmek için küçük bir plaka dayadı eliyle damağıma ve "elimi bastır" dedi, ısırdım adamın elini hafifçe, adam tekrar "elimi bastır" dedi daha çok ısırdım, acıdan kıpkırmızı oldu lavuk, zor çıkardı parmaklarını ağzımdan. meğer herif "elinle bastır" diyormuş, yok yere koparıyodum maybaşın parmaklarını.
yaran diyaloglar
-
31 aralık 2005 gecesi, evin oturma odasında 1 kız 2 erkek kalmıştır. erkeklerden atik olanı ile kız televizyonun kumandası için kavga ederken yavaş yavaş işi pişirmeye başlarlar ve içerdeki boş odalardan birine geçerler. yalnız kalan eleman sabah arkadaşı odadan çıkınca:
- bi kumanda için insan insanı sker mi lan?
tarık akan
-
bu adam büyük adam be. geçenlerde iz tv de bir belgesel izliyorum, yeşilçam ile ilgili.. röportaj yapıyorlar yeşilçam'ın emektarlarıyla, tarık akan'a sıra geldi, ben hayatımda böyle mütevazı bir adam görmedim. konuşması şu şekildeydi;
komedi oyuncusu olmak çok zor, ben hiçbir zaman bir komedi oyuncusu olamadım, etrafımdakiler, kadroda bulunan arkadaşlarım iyi birer komedi oyuncusuydu, kemal sunal, zeki alasya, metin akpınar, adile naşit, münir özkul. ben onların sayesinde bu kadrolarda parladım.
yani adam demiyor ki ben olmasam bunlar hikaye, ben başrol oyuncusuyum, benim egom tavan vs. tarık akan'ın oynadığı yüzlerce başrol filmi vardır ama adamdaki saygıya bakarmısın, eski devrin filmleri bir başka olduğu gibi, oyuncuları da çok kıymetli ve çok efendi. tarık akan hala yaşıyor ve yaşıyorken bu adamın kıymetini bilelim.
3000 tl hesap yüzünden boşanmak
askeri uyandın mı çen ^_^ diye uyandıran komutan
-
çok sevecen bir komutan. özellikle içtimaya geç kalan askerin yatağının başına gidince gösterir bu teyze şefkatini. askerliğini yapanlar bilir bu komutanı. evet.