ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
gülse birsel'in esrarengiz eşi
-
murat birsel'i tanımamak liselilik ile varoşluğun kesişim kümesidir.
14 yaşındaki çocuğun ailesini katletmesi
-
ailenin kötü yetiştirdiği bir çocuk, bu sefer direkt kendi ailesine zarar vermiş en azından.
keza bıktık başkasının kızına, çocuğunu zarar veren suç makinelerinden.
hep böyle devam edin işte.
özelden gelen bazı mesajlar üzerine bir edit :
arkadaşlar böyle haberler üzerine " üzüldüm, kahroldum " demek bir marifet mi ? yahu böyle bir habere benim veyahut başkalarının sevinebileceğini nasıl düşünüyorsunuz manyak mısınız siz ? verdiğimiz tepkiler yıldığımızdan, bıktığımızdan dolayı. 14 yaşında çocuk diyorsun atarlanmayı biliyor, silahın yerini, kullanmayı, aileyi tek tek öldürmeyi ve sonunda da kaçmayı biliyor ! şaka mısınız siz neyin empatisini, niçin kurmalıyım ? bu içte büyüyen öfkenin, elbet bir gün bir şekilde yansıtılacağı aşikar. ben de bunu belirtmek istedim. kim ki katil olma potansiyeli olan bir çocuk yetiştiriyorsa bu toplumda, ilk o görsün şiddeti, ilk o yesin ilk kurşunu. bıktık artık milletin sorunlu ilişkilerinden, bu ilişkilerden doğma çocuklarının topluma verdiği zararlardan bıktık !
yaran olaylar
-
hikayemizde evli bir çift, bu evli çift ile aynı evde yaşayan adamın annesi ve daisy isimli bir de köpek var. bu çiftimizin yurt dışına çıkması gerekir ve valide hanım da yaşlı olduğu ve köpeği gezdiremeyeceği için, kaldıkları lojmanın bekçisinden rica ederler: bekçi, her gün daisy’i dışarı çıkartıp gezdirecektir.
olay, üç gün sonra adamın “her şey yolunda mı?” diye annesini aramasıyla ortaya çıkar.
-anneciğim nasılsınız, her şey yolunda mı?
-ayyy oğlum değil, hiç sorma, burada bir manyak var, “dışarı çıkma zamanın geldi teyze” deyip beni her gün zorla bahçede gezdiriyor!”
meğersem bizim bekçi daisy’i teyze olarak anlamış ve teyzeyi üç gün boyunca zorla kolundan tutup bahçede gezdirmiştir. zavallı köpek ise üç gün boyunca s.çamadığı ile kalıp balon gibi şişmiştir.
beyaz futbol
-
abdülkerim durmaz'ın ortamdaki geyiğe bir türlü dahil olamadığı program. oraya geyikçi bir fenerli lazım.
a. çakar : duygun yarsuvat'ın babasının yıldırım demirören'in babasıyla iş ilişkileri, dostluğu filan vardır.
rok : olur mu hocam ? duygun yarsuvat yıldırım demirören'in babasıyla yaşıt zaten. duygun yarsuvat'ın babasının olsa olsa abdülhamit han'la filan dostluğu vardır.
sümeyye erdoğan'a suikast emri
-
şu cümle tam sabah gazetesi okurunun zeka seviyesine göre ibretlik:
"hoca efendiyle konuştum bütçe de sıkıntımız yok size sınırsız para ama seçimi alın israil'le abd'ye yalancı çıkmayalım"
ahahahahahahaha
keşke konuşmanın son metni şöyle bitseydi daha inandırıcı olurdu:
"yakında tüm dünyayı ele geçireceğiz avnicim ! hadi faiz lobisi ve dış güçlerle beraber zavallı müslümanların işlerini bitirelim. ama tayyibe dikkat edelim. paralelin işini bitirecek. çok zayıfladık. onun sarayı var ve onu çok kıskanıyoruz. lanet olsun. ben camide bira içip bir kaç türbanlı dövüp geliyorum. yaşasın 28 şubat! nihahhahaha"
ali ağaoğlu'nun oğlunun askerlikten muaf olması
-
ali ağaoğlu'nun daha 20 yaşındaki oğlu alican ağaoğlu'nun kırgızistan trabzon fahri konsolosu olması sebebi ile askerlikten muaf olmasıdır. çünkü fahri konsoloslar askerlikten muaftır. babanızın turkiye'nin en zengin adamlarından biri olması 20 yaşında fahri konsolos olmanızla bağlantılı değildir şüphesiz. hayat zenginlere güzel. koskoca (20 yaşında) fahri konsolos ot mu yolsun askere gidip? bu işi yapacak çok fakir var bu ülkede. ne gerek var.
edit: http://www.haber61.net/news_detail.php?id=119142
burada yazıyor fahri konsolos olduğu. 4 temmuz'da olmuş. daha yeni.
ayrıca fahri konsolosların askerlikten muaf olduğu bilgisini google'dan buldum. sağlam kaynaktan doğrulayabilecek olan olursa sevinirim.
bu da öyle bi konsolosluk yok diyenlere gelsin. ağaoğlu resmi sitesinden:
http://www.agaoglu.com.tr/haber.asp?id=219
dayak kulübü izlememiş biriyle sinema konuşmak
-
aynı şekilde bileziklerin efendisini de izlememiş birisiyle sinema konuşulmaz.
özür dilemek
-
içtenlikle yapıldığında çok daha etkili olur.
içten bir özür, travmatik bir hadiseden sonra dile getirildiğinde, iyileştirici (therapeutic) etkiye de sahip olur.
içten bir özürün zıttı, hatayı kabullenmeme tavrıdır. içten bir özrün yaraları sarıcı bir etkiye sahip olması gibi, hatayı kabullenmemek, mazeretlere başvurmak ya da yaşananları inkar etmek gibi tavırlar, trajedinin neden olduğu travmayı derinleştirir.
siyasi alanda bugüne dek dilenen "resmi" özürlerin bazı örnekleri şunlardır:
- britanya başbakanı tony blair, ülkesinin irlanda'da yaşanan büyük kıtlık (1845-1852) dönemindeki politikaları nedeniyle özür dilemiştir.
- japonya başbakanı tomiichi murayama, ülkesinin ikinci dünya savaşı yıllarında neden olduğu acılar nedeniyle özür dilemiştir.
- papa ii. jean paul, counter-reformation döneminde yapılanlardan ötürü özür dilemiştir.
- kanada hükümeti, kuzey amerika yerlilerinin dil, kültür ve inançlarına baskı uyguladıkları için özür dilemiştir.
- amerikan hükümeti, nazi savaş suçlusu klaus barbie'nin ikinci dünya savaşı'nın sona ermesinin ardından bolivya'ya kaçmasına yardımcı oldukları için fransa'dan özür dilemiştir.
kaynak: minow, martha. 1998. between vengeance and forgiveness: facing history after genocide and mass violence. boston: beacon. 113-114, 116.
(bkz: adalet/@derinsular)
(bkz: albert speer/@derinsular)
(bkz: duyarsızlık/@derinsular)
(bkz: empati/@derinsular)
(bkz: gacaca/@derinsular)
(bkz: national sorry day/@derinsular)
patates kızartmasını üst noktaya taşıyan detaylar
-
başkası tarafından hazırlanıp önünüze getirilmesi.
carl sagan
-
rahmetlinin bazi kisiler tarafindan sevilmemesinin sebebi bilim ile hayal dunyasini birlestirmesidir, ve salt bilim ve eldeki kuramlar ve somut degerler yerine biraz hayal gucu kullanip nelerin olabilecegi ihtimallerini kurgulamaya girdiginde konvansyonel bilim adamlarinin hoslanmadigi bir sey yapar, sonra da lafi yer.