hesabın var mı? giriş yap

  • 10 mart editi: çok uzun bir süredir 1.90 tl'ye satılan yemek henüz resmi olarak açıklanmamış bilgilere göre 2.80 tl oldu. 1.90 rüyası yakında sona erecek.

    yıldız teknik üniversitesinin, öğrencilerine sunduğu yemek hizmetidir. öğlen ve akşam olmak üzere günde iki öğün çıkar. 1.90 tl'lik ücretiyle (0,16 dolar) tam anlamıyla rakipsizdir.

    fransız devlet üniversitesindeki öğrenci yemeği başlığını gördükten sonra ne zamandır bu başlığı açmak aklımdaydı. bugün yemekhanede güzel yemek çıkınca paylaşayım dedim.

    görsel
    görsel

    her gün et çıkmıyor tabii. fakat arada bir de olsa boğazımızdan et yemeği geçiyor. bugün de onlardan biriydi. havuç tarator yerine istersem salata ya da ayran da alabilirdim. bir çeşit isteğe bağlı kısaca. ekmek ve su ise sınırsız.

    ön edit: evet üniversite yemekleri genel anlamıyla ucuzdur. fakat ytü yemekhanesi ucuzun da ucuzu ve lezzeti genel anlamda öğrenciler tarafından beğeniliyor. entry'mi yazma sebebim de ortaya çıkan fiyat-performans.

  • yaklaşık bir buçuk yıldır devam eden ortodonti tedavimde kullanılan braket türü. tarafıma uygulanan söz konusu tedavi esnasında tecrübe etmiş olduğum tek avantajı kimse tarafından farkedilemeyen bir braket olmasıdır. gelelim dezavantajlarına.

    bana göre dezavantajları daha fazladır. fiyatı alışılmış braketlere göre yaklaşık 3 katı daha fazladır. tarafınıza uygulanan lingual braketler sadece sizin dişlerinize uygun olacak şekilde üretildiği ve bu üretimin yurtdışında yapıldığını düşünürsek uygulanması üretimden sonra olacaktır. benim braketlerimi ağız görüntülerim alındıktan 4 ay sonra dişlerime uygulamışlardı. ayrıca braketleri kırmanız, zarar vermeniz yada yapıştığı yerden düşürüp kaybetmeniz gibi durumlarda yenisini üretilip gelmesi yaklaşık 3-4 ay sürmektedir. bu durum ise tedavinizin uzamasına sebep olacaktır. temizliği ve bakımı diğer braketlere göre daha zordur ancak satın alacağınız bir ağız duşu aleti ile bu konunun üstesinden rahatlıkla gelebilirsiniz. diğer konu ise yeme içme esnasında yaratacağı dezavantajdır. braketinize takılan bir yiyeceği çıkarmak daha zor olacaktır, özellikle de satın almış olduğunuzu varsaydığımız ağız duşu aletinden uzaksanız. bir diğer konu ise kişiye göre değişen bir durumdur. konuşmanızı değiştirebilecek bir yapıya sahiptir. dişin arka yüzüne uygulanan bir braket türü olduğu için dilinizi kullanma kabiliyetiniz sınırlanır ve konuşmanız biraz daha peltek bir hal alır. aynı zamanda bu durum şehsen beni de çok rahatsız eden başka bir duruma sebep olur. dilinizin ön yüzeyi metale sürtünme sebebi ile düzenli bir şekilde tahriş olur. bende acıya yol açacak bir tahriş yaşatmadı ancak diş macunu, ağız gargarası gibi temizleyici özelliği olan ürünler kullandığım zamanlarda dilimin tahriş olan bölgelerinde sızı hissetmeme neden oldu.

    yukarıda bahsettiğim sebeplerin dışında çok önemli olduğunu düşündüğüm bir etken daha vardır. o da bu tedaviyi size uygulayacak olan diş hekimi. lingual konusunda uzman olması gerekir. çünkü geleneksel braketli tedavilerden daha farklı bir tedavi tekniği vardır. bana göre lingual konusunda eğitimli olması ile birlikte lingual tedavide yeterli tecrübeye de sahip olmalıdır.

    not: yukarıda bahsetmiş olduğum tüm detaylar kendi yaşamış olduğum tecrübelerdir. kişiden kişiye farklılık gösterebileceği için yukarıda yazdıklarımı bir tavsiye yada olumsuz görüş olarak algılamayınız.

  • türkçe konuşup yunanca yazan bir azınlığın dili imiş bir zamanlar. bu azınlığın kökenleri hakkında iki teori mevcut:

    a) anadolu'ya gelip bizans imparatorluğu için paralı askerlik yapan ve kimi haçlı seferleri'ne de katılan kıpçak, tatar, peçenek kökenli türkler. turcopoles olarak da anılan bu türkler daha sonra vaftiz olarak ortodoks kilisesine bağlanıyorlar ve bu vesile ile karamanlıca doğuyor.

    b) türklerin anadoluya gelmesi ve hakim olmasıyla beraber, istanbul, trabzon, iznik, izmir gibi belli başlı merkezler haricinde yaşayan rumlar zaman içerisinde müslümanlaşmasalar bile türkleşiyorlar ve karma bir dil konuşmaya başlıyorlar. ortodox oldukları ve öteden beri yunan alfabesi'nin kilisenin kullandığı yazı tekniği olması dolayısıyla dil türkçe olsa bile alfabe yunan alfabesi olarak kalıyor.

    şimdilik biliminsanları arasında daha popüler olan teori ikincisi. dilin adı konusunda henüz bir birliğe varılmış değil. karamanlidika, karamandlika, karamanlı, karaman türkçesi gibi varyasyonları da var. 1923 nüfus mübadelesi sonrasında tüm dünyaya yayılıyorlar ve türkiye'de konuşan kimse kalmıyor (kimi yaşlı insanların konuşmaya devam ettikleri söyleniyor ama hem aradan geçen zaman ile bu yaşlıların artık hayata göz kapamış olmaları, hem de bu dilin belirleyici unsurunun alfabesi olması göz önünde bulundurulursa, bu dil artık türkiye'de ölü bir dildir).

    türkiye haricinde ise kaderi henüz tam olarak belli değil ancak korkarım ki türkiye'de olduğu gibi kaybolmuş yahut kaybolmanın eşiğinde olan bir dil. kıbrıs rum kesimi ve yunanistan'da hala konuşan ve yazan olup olmadığına dair bir bilgiye ulaşamadım (bilgisi olan varsa belirtsin, bu girdiyi düzeltirim). dil üzerine çalışmalar başlamış. türkiye'den selenay aytaç ve yunanistan'dan constantina constantinou bu dilin dünyadaki izlerinin peşine düşmüşler ve örnek çalışmaları dünya kütüphanelerinden ve kataloglardan bulup, düzenleyip yeniden kullanıma açmaya çalışıyorlar. bu dil üzerine yaptıkları çalışmaları özetledikleri bir panel konuşması için bkz

    bir vesile ile bu başlığa yolum düşmüştü ama tatmin edici bir bilgiye ulaşamayınca oturdum araştırdım ve bulabildiğim şeyleri paylaşmak istedim. kuru kuru milliyetçilik yapmakla olmuyor ve şu dilin hazin hikayesi bizim bir ayıbımızdır. herşeyi, insanlığı, medeniliği geçtim, bizim kültürümüzün bir parçasını kendi kendimiz ademe (ademiyete) mahkum etmişiz resmen.

    konuyla alakalı vikipedi sayfasını da koyuyorum ilgi duyanlar için.

  • babamın doğum gününü kutladım. bana "benim doğum günüm 3 gün önceydi oğlum" dedi. başta "nasıl unuturum ya" diye o kadar utandım ki. ama sonradan fark ettim. babam 21 temmuz'da doğmuştu, ben 18 temmuz'da. adamdaki zarafet dolu cevaba bak.

  • timsah derisinden değil de kaplumbağa kabuğundan yapılsaydı almayı düşünebileceğim ceketimsi. buna bir daire parası verdikten sonra, bari evim sırtımda diye kendimi avutabilirdim.