hesabın var mı? giriş yap

  • sovyetler birliği'nin 1948-49 seneleri arası 11 ay sürdürdüğü, berlin'i kontrol altına almak ve batı ittifakına gözdağı vermek için şehirdeki her türlü karayolu ve demiryolu bağlantısını kesme işlemine giriştiği olay... başrol (bkz: stalin) bu olay neyin artmasına vesile oldu? (bkz: soğuk savaş) eşittir gerginlik.

  • haftalarca kan dökülmüş, insanlar ölmüş. hazretin derdi binalar. baktığı her yerde inşaat görüyor.
    zaten işid de terör örgütü değil toki'nin taşeron şirketi.

  • insana zöttirik bir müzik grubundan çok farklı çıkarımlar yaptırırlar. şu el kadar kızların sahip olduğu ciddiyeti ayakta alkışlamamak mümkün değil. daha 15 yaşına basmadan saatler süren konserler vermek, dünya turnelerine katılmak, her üç beş ayda bir albüm çıkarmak, bu popülarite ve para altında şımarmadan işlerine devam etmek... bir de bu sürenin içine eğitimlerini aksatmadan devam ettiklerini ekleyin. şaka gibi.

    japonlar çocuklarını çok küçük yaştan her konuda sorumlu ve bilinçli olacak şekilde yetiştiriyorlar. biz liseye başlamış eşek kadar çocuklara hala agucuk gugucuk yaparken japonlar çocuklara beş yaşından itibaren eğitim vermeye başlıyorlar. biz çocuğu kaçırırlar endişesiyle bir saat önceden gidip okul kapısında beklerken orada çocuklar ders bittikten sonra el birliğiyle sınıflarını ve okulu temizliyorlar. hayat boyu eğitimleri hiç bitmiyor. sabah okula gidiyor eve gelip yatmıyorlar. öğleden sonra mutlaka bir spor ve sanat dalı ile ilgili kurslarına gidiyorlar. o olmadı ek bir dil için eğitim alıyorlar. çocuklara hemen bir hayvan satın alınıyor. kedi olur köpek olur farketmez. küçüklüğünden o çocuğa emanet ederek bir canlının sorumluluğunu taşımayı öğretiyorlar. okulda yaptıkları temizlik yetmiyor bir de mahallenin haftalık temizlik günlerinde yaşlılara yardımcı oluyorlar.

    orada yaşayan yakın bir arkadaşımın çocuğu aynen bu sistem içerisinde büyüdü. çocuk şu an 16 yaşında. japonca ve türkçe ana dili buna mukabil çok iyi derecede ingilizce konuşuyor ve fransızca derslerini şimdiden almaya başlamış. karate ve yüzmeyle profesyonel seviyede ilgileniyor. üstüne üstlük bir japon çalgısı olan shamisen çalmayı biliyor. şimdi bu çocuğun üniversiteye kadar daha iki senesi var. bir de düşünüp doğru karar verebilmesi için bir yıl boşluk yaratmışlar. o esnada neye dönüşeceği belli değil. lan biz bu çocuğun üniversite görmemiş hali kadar olabilmek için kırk yaşına kadar çabalıyoruz yine de o seviyeye erişemiyoruz. şimdi bununla bizim üç beş saatlik okuldan gelip anasına babasına şımarıp internet/tv başından kalkmayan çocuğu nasıl bir tutacağız?

    babymetal'i o yüzden çok takdir ediyorum. bu yaşta bu kadar ciddiyetle üst seviyede işlerin altından kalkabilmelerine çok şaşırıyorum. batıda en son imkanlara sahip justin bieber gibi bebeler bile o stresi kaldıramadı. büyüyene kadar yemedikleri bok kalmadı. hatta bir çoğu büyüyemeden silindi gittiler. doksanların başında çıkan kris kross bebeleri bir kaç yıl sonra kendilerini kaybettiler. en son bir tanesi fakirlikle boğuşurken diğeri uyuşturucudan gitti. bizdeki örneklere hiç girmeyeyim. elimde başarısını devam ettirebilmiş tek örnek küçük emrah. onun da ne olduğunu az çok biliyorsunuz.

  • bazı konularda yön gösterici olmak güzeldir. mesela youtube da bu tarz konularda bi sürü nasıl telafuz ediliri gösteren videolar var.

    ancak siz yol göstermekten ziyade aşağılamaya kalkıyorsunuz. isteyen istediği gibi okur yav. çok bariz bi hata mı yapıyor? instagramı iştagröm falan diyorsa dalga geç ve düzelt o ayrı. instegram diye okunan adam hata yapsa da garip bir şey yapmıyor.

    kulağında nasıl geliyorsa onu söylüyor adam.

    geçen gün whatsapp ceosu jan koum ile yapılan bi söyleşiyi izledim. söyleşiyi yapan adam whatsep olarak telafuz ederken programı yaratan adam whatsap diyordu sürekli. programı yaratan adam olan jan koum bile kardeşim ne biçim telafuz ediyorsun hıyar, doğrusu whatsap demedi. yani.

    bu kadar kompleksli olmayın gençler. dünyada yabancı dil telafuzu üstüne birbirini bizim kadar aşağılayan bi toplum bence yok. kesinlikle yok. sizin yüzünüzden koca bi toplum ingilizce cahili olarak yetişti. insanlar konuşmaya korkuyor aman biri dalga geçicek diye. konuşamadıkça da ingilizce ogrenemiyorlar, köreliyor.

    abdde kaç sene yaşadım. çoğu kelimenin telafuzu mahalleden mahalleye bile değişiyor. takılmayın bu kadar.

  • şu ana kadar görebildiğimiz kadarıyla uzayda canlı yok demek, okyanus sahilinden çay kaşığıyla aldığımız suya bakıp, okyanusta balık yok demek gibidir.

    toplum baskısı editi: bu sözü benden önce neil degrasse tyson söylemiş olup, ben sadece fincan yerine çay kaşığı, balina yerine balık koyup ifade etmiştim. ancak yine de intihal yapmaktan yakalandık. sabaha kadar uyumayan eksisözluk bekçilerine ve favcılarına teşekkürler.

    saatiniz yok mu sizin olm..t

    ertesi gün editi: çok arkadaş bu sözün carl sagan a ait olabileceğini söyledi. valla bana da dert oldu.

    epey sonra editi: bu tanımı neil degrasse tyson'un star talk adlı radyo şovunda yapmış olabilme ihtimali son derece yüksek. araştırmalarım buraya kadar geldi dayandı:

    şöyle demiş üstat:

    "ıt’s like taking a scoop out of the ocean with a cup and saying there are no such things as whales because there are none in my cup."

  • mayonez için hakem heyetine gitmek mi daha saçma , yemek sepetinin bu konuyu ciddiye alıp karşı dava açması mı daha saçma karar veremedim.!

    yarın birgün ayran yanına pipet gelmedi diye de pideciyi ağır ceza mahkemesinde yargılatmaz inşallah bunlar.

  • zerre yardım yapılmaması gerekir. bu adamlar tüm imkanlarını ülkemizi ve mustafa kemal atatürk'ü karalamak adına harcayan kindar ve barbar bir toplum. işgalci ermeniler önce azerbaycan topraklarından çekilsinler. 24 nisanda görürsünüz niyetlerini.

  • köprünün adını mimar sinan koy ve o köprü göçsün. öbür tarafta yakanıza yapışır ismimi lekelediniz diye.