ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
zafer çağlayan'ın saat parasını ödemesinin kanıtı
-
(bkz: tabi lan manyak mısın)
porcupine tree
-
porcupine tree progressive rock icra eden bir ingiliz grubumuzdur.
şu anki kadrosu ise şu şekildedir:
richard barbieri: keyboard, synthesizer
colin edwin: bass
steven wilson: vokal, gitar, piano, keyboards, dulcimer, bass
gavin harrison: bateri
kadrodan da belli olabileceği gibi ne kadar bir grup olsa da, grubun herşeyi, her enstrümanı çalabilen 5 adama bedel kara murat gibi adam steven wilson'dır.
zaten grup 1987 yılında wilson'ın bir projesi olarak başlar. ilk iki albümü wilson tek başına yazar, çalar, söyler kaydeder. sonradan grup elemanlarını almaya başlar.
grup aslında bir hayli stabildir. sadece bir kere bateristleri değişir. o da 2001 yılında olan bir değişiklik olduğu için grup son halini almış diyebiliriz.
ilk yıllarda delirium diye amatör bir kayıt şirketiyle anlaştıkları için ingiltere dışına seslerini çıkartmaları pek zor olur.
sonradan plak şirketi değiştirerek warner bros destekli lava records ile çalışmaya başlarlar. bu aşamada stupid dream ve lightbulb sun adında iki enfes albüm çıkartarak isimlerini dünya çapında duyururlar.
bu gruba eski albümlerini tekrar yayınlamak için güç verir ve signify, up the downstair, the sky moves sideways ve voyage 34'u remaster edip tekrar yayınlarlar. bu grubun geniş müzik yelpazesi ve deneyselliğini göstermek için çok faydalı olur.
delirium yıllarında yaptıkları kayıtlardan seçtikleri şarkıları toplayan grup delerium years adında bir best offsal çalışmaya girer.
fakat esas patlama gavin harrsion'ın da gruba katılmasıyla yarattıkları in absentia albümüyle gelir.
bu albüm proressive rock çevresinde çok iyi karşılanır ve büyük ilgi görerek porcupine tree'nin en çok satan albümü olur. bu albüm aynı zamanda pt'yi mainstream'e çıkarmış (en azından rock çevrelerinde) ve birçok insan tarafından tanınmalarını sağlamıştır.
misal in absentia'dan sonra pt, dream theater ile amerika ve avrupa turuna çıkmış; steven wilson, mike portnoy, kevin moore ve jim matheos'un un yan projesi osi'a konuk vokalist olarak davet edilmiştir.
aynı zamanda opeth vokalisti mikael akerfeldt birçok ortamda in absentia'nın en sevdiği albüm olduğunu ve müzisyen olarak steven'ı kendisine örnek aldığını dile getirmiştir. sonraları steven opeth'in enfes damnation albümünün de prodüktörlüğünü yaparak, hem mikael'in hem de opeth'in tarzında bazı gelişmeler olmasını sağlamıştır.
tüm bunlar olurken deadwing adında bir albüm ile in absentia ile yakaladıkları çıkışı devam ettirmişler. durum böyle olunca müzik piyasasındaki daha büyük oyuncuların dikkatini çekip, birçok prog devini desekleyen roadrunner ile anlaşma imzaladılar.
roadrunner ile ilk albümleri fear of a blank planet, limitsiz bir söz yazarı olarak steven'dan, bir davul dahisi olarak gavin'dan neler çıkarabileceğini gösterir niteliktedir. grup bu albüm kayıtlarında öyle üretken bir dönem geçirir ki albümün uyumunu bozduğunu düşündükleri için son anda albüme koymaktan vazgeçtikleri 4 şarkıyı bulunduran nil recurring ep'sini çıkarırlar.
porcupine tree yer yer kompleks, yer yer duygusal, her zaman büyüleyici sözleri olan, yer yer metal riffleri bulunduran müziğiyle progressive rock dinleyicilerine kaliteli müziğin nasıl birşey olduğunu göstermeye devam ediyor.
yaşanmışlık der demez boynunda fular beliren adam
-
entelektüel bi' insan. evde pijamasıyla otururken "yaşanmışlık" diyor ve aniden boynunda bi' fular belirip kendini cihangir'de bi' kafede kahvesini yudumlarken buluyor. mucize. evet.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"bu kedi köpek hep yürüyo aq nereye gidiyo bu hayvanlar?"
ikinci yeni şiiri gırtlağına kadar arabesktir
-
yaşayan en büyük ikinci sanat eleştirmeni ertuğrul özkök'ün - en büyüğü için (bkz: hıncal uluç) - hürriyet'in pazar eki'nde yer alan söyleşisinde yaptığı açıklama. rec by saatchi'den çıkan "arta kalan zamanda" albümünde sevdiği 15 aryayı derleyen özkök'ün kendisiyle bu vesileyle yapılan söyleşideki açıklaması gerçekten düşündürücü:
"ikinci yeni şiiri gırtlağına kadar arabesktir. alın ikinci yeni ’den bir şiir, doğuş ’un şarkı sözlerinin yanına koyun, fark görebilecek misiniz bakalım. sezen aksu’nun şarkı sözlerinde de aynı tat vardır."
bu açıklamadan sonra hafif bir içim geçmiş, uyumuşum. rüyamda sezai karakoç, ece ayhan ve cemal süreya'yı gördüm. aralarında doğuş ve hilal cebeci ayrılığı hakkında tartışıyorlardı. daha sonra turgut uyar geldi ve "size genç şair doğuş'un şiirlerini getirdim, haydi birlikte okuyalım" dedi. okumaya başladılar:
eserin adı: uyan (doğuş adlı albümünden)
zordu bu anı beni yordu
yokluğun beni vurdu
zordu bu anı beni yordu
ayrılık beni vurdu
düşünmeden uğra bana
kapım açık hala sana
ayrılığın vurdu aya
yansıdı odamın duvarına
uyan uyan uyan
gönlüm uyan
dayan dayan dayan
ruhum dayan
seni de bir gün severler
sevda yüklü trenler
boş raylarda ilerler
sevenleri üzenler
hep o yolda giderler
eserin son bölümünde sezai karakoç ağlamaya başlamıştı. "ben neden böyle yazamadım hiç?" dedi. turgut uyar, diğer esere geçti:
eserinin adı: bebişim (hadi hızlandır albümünden)
dayanir mı bedenim bu acıya
alısır mı ruhum sensizlige
yüreğimde gözlerimde nefesimde
kaderimsin duam yeminimsin
kalbim kalbini görmediği zaman
atar mı sence bir daha
bebişim bebişim teninin kokusunu özlemişim
bebişim bebişim bebişim
canımdan bile sevdigim herşeyimsin...
"bebişim" kısmında ece ayhan sigarasından derin bir nefes aldı... "hiçbir zaman doğuş gibi yazamayacağız, hiçbir zaman..." dedi. turgut uyar devam ediyordu okumaya:
eserinin adı: uh uh (denge albümünden)
şimdi sana söylüyorum
içimdeki aşkı çıkar onu
çıkar onu çıkar onu bebeğim
vazgeçilmez terkedilmez
içimdeki tutku
al al al al al al
uva uva oh oh
kaldır üstündeki kara bulutları
serbest bırak alev alsın
özellikle "al al al al uva uva oh oh" bölümünden sonra, şairler "olmaz böyle şey" nidalarıyla "doğuş şiirlerindeki imgelem zenginliği" hakkında hararetli bir tartışmaya giriştiler. hatta sezai karakoç ile ece ayhan neredeyse birbirine girecekti. o sırada ertuğrul özkök geldi ve "ikinci yeni şiiri gırtlağına kadar arabesktir. alın ikinci yeni ’den bir şiir, doğuş ’un şarkı sözlerinin yanına koyun, fark görebilecek misiniz bakalım. sezen aksu’nun şarkı sözlerinde de aynı tat vardır." dedi. sezai karakoç "ne demek fark görebilecek misiniz? doğuş bizden milyon kat iyi...dalga mı geçiyorsun bre?" dedikten sonra koşup irice bir budaklı meşe odunu kaptı. .. tam o anda uyandım. bilgisayarımı açıp, doğuş’un resmi sitesinden fan clup bölümüne girdim ve hemen üye oldum. çok mutluydum. üstelik nickim de uvercinka ‘ydı.
http://www.hurriyet.com.tr/…791.asp?gid=59&sz=15434
football manager 2007
-
wonderkidime;
ilk kez intercontinential finalinde gozgoze geldik
55. dakkada sonradan girdin oyuna
ne bir gol ne de bir asist yapabildin ama
seni topla gormek buyuledi beni
yolladim tabi scoutlari hic beklemeden
te anasinin gozune guney amerikaya
arastirin bakalim dedim kimin nesidir ?
decent signing dediler, senin altyapinda 10 larca var bundan
bi de onu benim gozumle gorseniz dedim
peki var midir bende gonlu dedim ?
might be tempted diye cevap geldi
baskanim bunu alin, whatever the price diye buyurdum
geldin
bir an once yemyesil traning oklarini gormeyi bekledim
her idmanda gozum sendeydi
iligine kadar ezbereldim attributelerini
kizarmaya baslamisti artik ratinglerin
gozum ne lig ne avrupa gormez oldu
iple cektim next seasonu
bir sezon pistikten sonra altyapida
monte ettim seni ilk onbire
firtina gibi esiyordun sol kanatta
goller senin asistlerinle yagmur olup yagdi
composure yoksunu forvetimi bile gol krali yaptin
sonra kakaladim o forveti iyi paraya
senin personal statusde wonderkid ibaresini gorunce
yeni baba olmus gibi sevindim
yesil sahalar bizim lunaparkimizdi artik
elinden tutup saatlerce seninle vakit gecirdigim
ama sonra wnt simgesi belirdi yaninda
o serefsiz menejerin pazarliyordu seni resmen bir mal gibi
elinde tencere, tabak kapi kapi dolasan pazarlamacilar gibi
cektim seni kenara nedir bu durum dedim
never leave the club he lovesdi aldigim cevap
ama kulagima geliyordu flattered by the interested being shown in him
ah keske o minimum fee miktarini kaldirabilseydim
yetenek torpusu real madrid caldi kapimizi
yine o pezevenk menejerin haber etmis minimum feeden
adamlarin elinde tapu gibi kontrat yuklendiler
neden reddedemiyordum bu teklifi ?
sen bundan kat kat fazla degerliydin benim icin oysa
stall offer ulan iki dakka bekleyin dedim
kostum senin yanina offer new contract desem ne dersin dedim
bir hafta dusunup kararini verdin
ama onlardan yana
o gozlerindeki futbol hirsi bozuk para gibi dokulmus ceplerinden tasiyordu giderken
sana verdigim babamdan kalma dizligi bir kenara atmissin
ben burdayim diye bagiran afili markalara burunmussun
tamam simdi herseye sahipsin
uctun yuvadan gittin
ama bana lutfen durustce soyle
bu aksamki macta nah surana bir aci saplanacak mi ?
benim filelerimi de havalandirabilecek misin ?
yoksa artik sen benim bildigim wonderkidim degil misin ?
ariel sela
-
1993-1997 yılları arasında türkiyedeki casinoları perişan eden 65-70 yaşlarında israil vatandaşı kumarbaz. 1997 yılında istanbulun bir otelinde açık poker masasında bir türke elinde kent varken, türkün elindeki ufak üçlü ye 300 bin $ çektikten sonra bu gece benim için yeter deyip odasına çıktı ve sabah oda görevlisi tarafından ölü bulundu. ölüm sebebi kalp krizi ya da kentti. sadece rulet oynar ve gün içinde masa değiştirmezdi. oynadığı masanın yanındaki masada gelen rakamları mutlaka not alırdı. ona göre hiçbir rulet çemberi mükemmel değildi. günde 18 saat ruletoynar, 6 saat uyurdu. kesinlikle alkol almaz, sadece süt içerdi. hile yaptığı görülmemiştir. bir-iki ay süren rotasyonlarla casinoları dolaşırdı. günlük kazancı 70-80 bin $ olduğunda masayı terk ederdi. günlük kayıplarda 100 bin $ limitine kadar zorlardı. türkiye'de kazandığı paranın 4-5 yıllık sürede 20 milyon $ civarında olduğu tahmin ediliyor. ingiltere'de iki casinoyu iflasa sürüklediği, hollanda da yüksek oyun yüzünden casinolara alınmadığı biliniyordu. dünyanın birçok casinosunda blacklist idi. gerçek adı hiçbir zaman öğrenilemedi.
(bkz: rulette kazanma taktikleri)
(bkz: rulette hile yapmak)
bana cumhurbaşkanını arattırmayın
bir ölü diriltme hakkı verseler diriltilecek kişi
-
gelen mesajlar üzerine özür niteliğinde edit: işbu entry game of thrones hakkında spoiler içermektedir.
--- spoiler ---
(bkz: jon snow)
--- spoiler ---
edit: (bkz: başka bir şey isteseymişim olacakmış)
fatih'in istanbul'u fethinden sonra söyledikleri
-
-ben karşının padişahıyım lan, burda ne işim var?
hakkari'de görülen garip hayvan
-
tatlı su hevalidir.
yeni bir ilişkiye başlamaktan korkmak
-
iliskiden korkmaktan ziyade, insanin kendisinden korkmasidir.
her heyecan icinde baslayan maceranin, en nihayetinde ayrilikla son bulmasinin ardindan, artik yeni bir iliskiye bir caba sarfedebilecegini dusunmemek ve yeni iliskideki yeni tarafa da haksizlik etmek istememektir.
duygularin can acitmaktan baska bir ise yaramadigini anlayan insan, yasayabilecegi en ciddi kayiplardan sonra sanirim hissizlesebiliyor.
korkmanin sebebi, artik heyecan hissedememektir. korkmanin sebebi, artik hicbir sey hissedememektir..
dindar seçmen başörtüsü konusunda endişeli
-
bir kere de ekmek için endişelenin be, bi bitmedi mağdurluğunuz. size akp müstehak, açlıktan ölene kadar oy verin.
uşak valisinin beyin yakan şehir turu
-
vali ilerledikçe arkasındaki kitle çoğalsaydı da kendimizi candan erçetin klibinde bulsaydık.