hesabın var mı? giriş yap

  • amerikalı sağlam yazar herman melville'in kısa ama kısalığının aksine oldukça çarpıcı, düşündürücü ve bir o kadar üzücü kitabı.

    yazılmış en iyi kısa romanlardan biri olan ve aynı adlı ana karakterin denizler üzerinde ve tayfa arasında yaşadıklarını içeren bu romanda kötülük karşısında masumiyeti korumanın ve masumiyetin kötülük söz konusu olduğunda dişini gösteremediği gösterilir bizlere. bizler de kitabı okurken bu acımasızlığın önüne geçemez ve hüzünlü sona doğru savrulup gitmekten başka bir şey yapamayız.

    savaş gemisi ındomitable (amansız) açık denizlerde yol almaktadır ve yakışıklı denizcimiz billy budd bu gemiye tüm canlılığını, sen şakraklığını katmaktadır. donanmayı isyan korkusu sarınca bu iyilik dolu gencimiz suçlanır, insanoğlunun inatçılığının kurbanı olur. kitabın sonunda budd'un sözleri vardır ki ağlamamak gerçekten zordur.

    hayatın tezatlığı vardır bu kitapta. diyalektik düşüncenin çarkını da döndürebiliriz aynı zamanda. billy budd, yakışıklı denizcimiz.

    geçtiğimiz aylarda zeplin kitap'tan yeni bir çevirisi çıkmıştır. yky çevirisinden daha düzgün, derli toplu.

  • adam onun içine yüksek fruktozlu mısır şurubunu basacak. bu şekilde ürünün maliyeti azalırken üstüne raf ömrü artacak. yani 10 liralık ürün bu şekilde 5 lira olacak. diğer taraftan günümüzün gençleri şehirlerdeki betonlaşma ve internet çağında olduğumuzdan dolayı daha hareketsiz yaşadıkları için obez olmaya çok yatkınlar. üstüne türkiye'de 40 yaş üstünde düzenli spor yapan insan sayısı çok az. sen böyle bir ülkede kotayı düşürmen gerekirken artırıyorsun. hani ilaç üreten bir ülke de değilsin bunlar ülke için hep sıkıntı.

    son olarak beni üzen başka bir konu da sözlükte bile şu konu gündem olmuyor. halbuki büyük bir skandal bu. halkımızın bu bilinçsizliği yüzünden maalesef türkiye'de hastalıklar artmaya devam edecek. galiba günümüzde savaşlar bu şekilde oluyor. bizler içinde olduğumuz farkına varamıyoruz.

    edit: imla

  • kedi mırlamasının nedeni henüz açıkça belirlenememiştir. kedi sahipleri, kedilerinin mutluluklarını paylaşmak için mırladıklarını iddia etse de araştırmalar bu sakinleştirici titreşimlerin bizi psikolojik olarak manipüle etmek de dahil olmak üzere çeşitli sebeplerle gerçekleşebileceğini ortaya çıkarmıştır.

    kediler nasıl mırlar?
    cevaplaması kolay bir soru gibi görünse de, kedilerin kedi olması işleri biraz zorlaştırmaktadır. karmaşık biyolojileri bilim insanları arasında farklı teoriler üzerine tartışmalara yol açmıştır. önceleri, mırıltıya sebep olanın, kedilerin kalbinin sağ tarafına bağlanan inferior vena cava adlı büyük bir damardan akan kan olduğu düşünülmüştür.

    bu "çalkantılı kan teorisi", mırıltının, kedinin gırtlağından kaynaklandığını öne süren araştırmalar ile çöp olmuştur. kedigiller, gırtlaklarının ses tellerine temas eden kısımlarını daraltabilmektedir. bu da her nefes alışverişlerinde titreşime neden olur. bilim insanlarının vardıkları sonuca göre bu titreşimleri bizler mırıltı olarak duyuyoruz.

    kediler neden mırıldar?
    şuan için buna dair kesin bir kanı bulunmamaktadır.

    bilim insanları mırıldamanın arkasındaki biyolojik süreci harekete geçiren belirli bir beyin dalgasını tanımlayabilmişlerdir ancak bunu neyin tetiklediği açık değildir. gözlemlere dayalı çalışmalar ise kedilerin farklı nedenlerle mırlayabileceğini öne sürmektedir.

    örneğin, sussex üniversitesi tarafından yürütülen bir araştırma, kedinizin belirli bir ihtiyaca bağlı olarak değişik mırıltılar çıkarabileceğini bulmuştur.

    nottingham trent üniversitesi'nden kedi davranış uzmanı olan dr. lauren finka, araştırmanın, kedilerin sahiplerinden yiyecek istemeye çalışırken yaydıkları mırıltılar ile huzurlu olduklarında veya sevildikleri zaman çıkardıkları mırıltıların akustik kalitesi arasında belirgin bir fark olduğunu gösterdiğini belirtiyor.

    araştırmada ilginç bir şekilde, yemek isteme amaçlı çıkarılan mırıltılar insanlar tarafından daha acil olarak algılandığı ve daha az sevimli görüldüğü kaydedildi. bu mırlama türünün, insan bebeklerinin ağlarken ürettiği yüksek frekanslı ses bileşenlerinden içerdiği, bu mırıltıların, aç bebeklerin ağlarken çıkardıkları seslerle ortak işitsel imzalar paylaştığı görüldü.

    bu mırlama ile evcil kediler, bizlerin kendi yavrularımızı besleme içgüdülerimizi kullandığı görülüyor. "beni besle" çığlıklarının mırıltı gibi kulağa hoş gelebilecek bir içerisine gizlenmesi, evcil kedilerimizin, birçok kedi sahibinin şüphelendiği gibi şeytani zekaya sahip minik birer şeytan olduğunun kanıtıdır.

    bununla birlikte kedi mırıldanmasının yaralanma ya da stres sonucunda çıktığı, mutlu olma durumunun tam tersini de ifade edebileceği teorisi mevcuttur.

    kedilerin, sakinleşmek ya da ağrılarını hafifletmek için mırladıkları da gözlemlenmektedir. bu durumda bizden tıpkı acıktıklarında olduğu gibi yardım istedikleri anlamına gelebileceği gibi genellikle bu durumlarda vücut dilleri yalnız kalmak ve dokunulmamak istediklerini düşündürmektedir.

    kediler, etrafta insanlar olmadığında da mırlayabilirler. bu nedenle de mırlamanın çeşitli işlevlerinin ve anlamının anlaşılması için daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulmaktadır.

    mırlamanın, kedilerde iyileştirici bir etki yarattığını gösteren bazı kanıtlar da bulunur. new zealand veterinary journal'da yayınlanan bir araştırma, kedi mırıltılarının (20 hz ile 150 hz arasında değişen) oluşturduğu titreşiminin kemik büyümesini teşvik edebileceğini ve yumuşak dokuyu iyileştirebileceğini gösterdi.

    sonuçlar henüz kediler üzerinde tekrarlanmasa da farelerin yaralarını iyileştirmede düşük yoğunlujlu titreşimlerin etkisi incelenmiştir. titreşimlerin neden iyileşmeye yol açtığı anlaşılamasa da bilim insanları bunların, yaralı alan çevresinde bağ dokusu ve mikroskobik damarların büyümesini desteklediği görüldü.

    kedi mırlamasının insan yaraları üzerindeki etkisini araştıran büyük ölçekli bir çalışma ise yoktur. bu yüzden, doktorunuzun açık yaranıza kedi tutmanızı önermesi pek olası değildir. şimdilik... (=^.^=)

    kaynak: science focus

  • zenginleşmek yerine, açıklanan saçma enflasyon rakamlarına karşı parasının değerini koruyan alıcılardır.

  • ofsayttan gelen antalyalı futbolcu galatasaraylı futbolcunun 1’e 1 markaj yaptığı takım arkadaşına perdeleme yaparak avantaj sağlıyor. (aktiflik) takım arkadaşının markajsız rahat bir kafa vuruşu yapmasına sebep oluyor.

    çok açık ofsayt.

    edit: bunu gol verirseniz oyun değişir. herkes 3 tane futbolcusunu pasif alana gönderir. atış kullanılırken rakip savunmaya hepsi gelip perdeleme yapar, aradan bir futbolcunuz çıkar golü yapar. bunun tartışılacak bir yanı yok. açık ofsayt.

  • dünya artık eski dünya değil. kış uykusu'nu sinemada izlediğimde salonda 3 kişiydik. hem de gösteriminin 2. günü cumartesi günü. bir hafta sonra kalktı sinemadan zaten. türkiye'nin ortalama üstü diye nitelendirilen tiplerinin yaşadığı bir semtte yaşıyorum. sinemalarda gösterime girmeden önce avrupa'nın en prestijli sinema ödülünü kazanmış bu filme toplam 3 kişi geldi. tarihe not düşülsün bu. bir arkadaşım bu filme gitmek için 3 kişilik sinema bileti almış. sonunda tek başına izlemiş yine filmi.

    neyse sonra ne oldu, ferhan şensoy'un tiyatrolarına da yüzeysel tipler gitmeye başladı. bir insanın başına gelebilecek en büyük felaket bu olsa gerek. kime neyi anlatıyorsun ki? daha adamlar kendi vasatlıklarının farkında değiller, gelmişler bir gösteri peşinden ferhan şensoy'un bütün kariyerini sakız gibi çiğniyorlar. bu kadar basit mi yahu?

  • korkmayın birim para hesabı yapmaya gelmedim.

    8 ay önce viyana'ya gelen ricky gervais'in armageddon gösterisine viyana'nın en büyük salonlarından biri olan (en büyüğü de olabilir) wien stadhalle'de kategori c'ye denk gelen bir bileti 60 euro'ya almıştım. bilet

    şu an ise 11 ay sonra aynı salonda olacak cem yılmaz'ın gösterisinin aynı kategori bileti 125 euro kategori c, sıra 11.

    yıllık enflasyonu %20 alsan bile neredeyse 1.5 katından fazla pahalı.

    sanırım bir şeylerin türklere pahalı olması için türkiye'de olması gerekmiyor.

    hangi komedyenin daha iyi olduğunu ise takdirinize bırakıyorum.

    edit: klavye hassasları için rick, ricky olarak değiştirildi. ne çok ruh hastası varmış, sanki bunu konuşuyoruz. müptelaları için, başlıkta cmylmz yazdığım da cem yılmaz aslında. sığmadı da, ondan öyle açtım başlığı.

    edit 2: bilet alıp almadığımı yazmamama rağmen “paran yoksa gitme”ciler ile “alma o zaman bak gör nasıl düşüyor fiyatlar”cılar dolmuş başlığa. konu para olup olmamasından ziyade, o gösterinin ederi. 60€’luk herhangi başka bir şeye 125€ ödemeyi sorun etmiyorsanız zengin değilsiniz enayisinizdir. ya da size göre 125€ da ediyordur, ona da söyleyecek bir şey yoktur.

    işbu entarinin amacı yukarıda belirttiğim kıyası tartışmaya açmaktır. ama bayılıyorum cağnım ülkemin fikir yobazlarına. bizde “bence” diye bir şey yok. “ya benim gibi düşünüyorsundur ya da malsındır” var.

  • şöyle de bir vecizenin sahibidir:

    " çok satanları yargılayacaksak tanrıdan başlayalım. dört kitabı var ve müthiş bir grafik çiziyor."