ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
charles bonnet sendromu
-
akıl sağlığı yerinde olan insanların ilerleyen yaşlarda katarakt, makula dejenerasyonu gibi sebepler sonucunda zayıflayan görme yetileri ya da bunun dışında herhangi bir nedenden dolayı ortaya çıkan ani görme kaybı sonucu gerçek olmadığını bildikleri şeyleri görmeye başlamaları durumunu ifade etmek için kullanılan bir terim. (bkz: charles bonnet)
kesin olarak nedenleri bilinmemekle birlikte, popüler teori, görsel uyaran eksikliğini telafi etmenin bir yolu olarak bu halüsinasyonları beynin devreye soktuğunu savunuyor. kimileri ise rüyaları yaratan mekanizmanın, bonnet halüsinasyonlarını yaratan mekanizma olduğunu iddia ediyor. nsan beyninin, kısmi körlüğü telafi etmek için sahip olduğu yetenek oldukça dikkate değer (bkz: kör nokta).
bir de bilime top atmakla filan uğraşmayan bir grup var ki, onlara soracak olursanız; bonnet halüsinasyonları diye açıklanan bu durumun halüsinasyon, sendrom vs gibi konularla uzaktan yakından bir alakası yok. onlar bu görüntülerin, bizim gerçekliğimize paralel bir başka gerçekliğe ait reel imgeler olduğunu ve günlük hayatta görsel veriler içinde boğulduğumuzdan dolayı paralel gerçekliklere ait bu imgeleri göremediğimizi iddia ediyorlar.
detaylı bilgi için: http://www.hafif.org/…t-sendromu-ve-halusinasyonlar
14 aralık 2015 beşiktaş galatasaray maçı
-
maçtan önce, beşiktaş'ın kalesinde kimin oynayacağını merak ediyordum. ilk yarı bitti, hala kimin oynadığını merak ediyorum.
edit: dk 54. günay oynuyormuş.
direnişten gülümseten detaylar
-
dün ustream'den yayın yapan birini izliyorum. semt nişantaşıydı sanırım. insanlar maskeli, gözlüklü, gazdan göz gözü görmüyor. bir yanda yaralılar var, polis sürekli saldırıyor, ortam gergin.
birden sokağın başından maskeli, baretli, elinde poşetle bir genç belirdi ve çok samimi bir sesle
"arkadaşlar kola isteyen var mı?" diye bağırdı.
belki orada olsam lan şimdi ne kolası zaten ortalık karışık diye düşünebilirdim ama, öyle içten sordu ki ben ekran başında gülümsedim. olm ne tatlı insanlarsınız ya.
ebrar karakurt'un istiklal marşı'nda ağlaması
-
bu kızı çok üzdü arap piçleri.
marquis de sade
-
tatlı sert. hem dahi hem de deli bir yazardır. tanrıyı reddeder. soyadı sadizme adını vermiştir. sadizmin ve caniliğin, aslında insan olmanın en önemli parçası olduğunu savunur. quills (tüy kalemler) adlı eseri, 2000 yılında düşlerin efendisi olarak sinemaya uyarlanmıştır.
"düşünme tarzımın onaylanmaz olduğunu söylüyorsunuz. eh! çok da umrumdaydı! başkaları için bir düşünce tarzı benimseyen çok daha delidir bence! benim tarzım, düşüncelerimin meyvesidir; varoluşumdan, yapımdan kaynaklanır. onu değiştirmek benim elimde değil; elimde olsaydı da yapmazdım." demiştir. aslında, insanoğlu neyi yanlış gördüyse, neyi etik bulmayıp onaylamadıysa, bir gün elbet onu yapacaktır ve bu onun doğasında vardır.
haklılığı/haksızlığı size kalmış ama şöyle der kendisi: "tanrı inancı, tedavisi olmayan bir ruh hastalığıdır."
ebru akel
-
sunucu ve oyuncu ebru akel, 3 aydır nişanlı olduğu, iş adamı ethem sancak’ın oğlu özer sancak’la evlenmiştir.
not: ulan bir virgülle kızın haysiyetini kurtardık.
çocuklarla girilen komik diyaloglar
-
13 yaşındaki ege liseye hazırlık kursuna gitmektense evde oturup gta oynamayı tercih etmektedir ama bu düşüncesini doğrudan paylaşmak da işine gelmez...
ege: selamün aleyküm mübarek!
romica: aleyküm selam oğlum, "kursta bizi sınavlara hazırlamak yerine dinle beynimizi yıkıyorlar" algısı yaratma planını anlıyor ve yaratıcılığına şapka çıkarıyorum ama işe yaramıyor...
ege: sümme haşa!
esra elönü
-
başörtülü sürücülere alkol testi yapmanın hakaret olduğunu iddia etmiş. yeni farkettim.
ne içmiş acaba kendisi, neyin kafasını yaşıyor?
o zaman alkol alan kadınlar, taksın başörtüyü çıksın trafiğe..
polisin "görevini" yapması kimseye hakaret değildir. polisin görevi, "başörtüsü takıyor o halde içki içmez, hırsızlık yapmaz" vs. diye akıl yürütmek değildir.
öyle olsaydı sadece dini inanışlarını sorup insanlar hakkında yargıda bulunması gerekirdi.
polisin "hakaret" ettiği durumlar da çok zaten, ama bunların arasında başörtülü kadınlara alkol kontrolü yapmak yok, daha geçen karakolun ortasında kameraların önünde bir kadını dövdüler.. yerde yatan kadınları tekmeliyorlar..
ama kendisinin başörtüsü taktığı için "ayrıcalıklı vatandaş" muamelesi talebi görmesi gerektiğini söylemesi, herkesin zekasına hakarettir.
özgür demirtaş'ın 11 yaş seviyesi mantık sorusu
-
daha önce yazdım, yine yazıyorum.
linkedin bir insan olsa özgür demirtaş olurdu.