hesabın var mı? giriş yap

  • uzay asansörü dünya ile yörüngeyi birbirine bağlayacak bir asansör projesi. bu fikri ilk ortaya atan kişi konstantin tsiolkovski. tsiolkovsky aynı zamanda roket fırlatmalarına dair ilk denklemleri derleyen kişi. 1895 yılında, eyfel kulesi'nden ilham alarak, 35.800 kilometre uzunluğunda bir kule inşa edilip yörüngeye bir asansörle erişilebileceğini düşündü. neden asansörle çıkmaya ihtiyaç duyduğumuzu ve bu büyük mesafeyi anlamak için yörüngelerin nasıl işlediğini gözümüzün önüne almamız gerekiyor.

    /
    aslında gökyüzü ve merdiven eşleşmesi bizim kültürümüze çok ama çok eskiden beri işleyen bir durum.
    (bkz: göğe merdiven dayamak)
    (bkz: gökte düğün var deseler kadınlar merdiven kurar)
    gibi atasözü ve deyimlerin, hatta şiirlerin dilimize ve kültürümüze işlemiş olduğunu görüyoruz.
    /

    uzay araçları fırlatıldıklarında atmosferi geçip uzayda süzülmeye başlamıyorlar. atmosferi geçmek işin görece kolay kısmı çünkü uzay sınırı 100 kilometrede başlıyor. yörüngeye erişmek için bir araç yeterli yatay hıza ulaşmış olmalı (saniyede yaklaşık 8 kilometre). yörüngedeki araçlar bu sayede dengede kalabiliyorlar aksi takdirde dünya'ya doğru düşmeye başlarlar. yörünge ne kadar yüksekse uzay aracı da o kadar hızlı kareket etmeli. 35.800 kilometre ise yer sabit yörüngenin (ysy) yüksekliği. ysy'de bulunan uzay araçları 23 saat 56 dakikada bir yörünge tamamlıyor (dünya'nın kendi ekseni etrafında dönme süresi ile aynı) ve böylece aynı noktanın üzerinde kalabiliyorlar. bu uydu türleri genel olarak iletişim ve haberleşme için kullanılıyor.

    bir uzay asansöründe ysy'ye ulaşana kadar hem hızınız hem yüksekliğiniz artıyor. bu sayede şiddetli fırlatmalara gerek kalmadan bir elektrik motoru sizi birkaç gün içerisinde uzaya taşıyor. bu, dünya'nın %90'ını dolaşan bir trene binmekle aynı şey. ancak maalesef böyle bir kule inşa etmemizin bir yolu yok çünkü hçibir kule bu kadar yüksek olup kendi ağırlığını taşıyamaz. ancak 1959 yılında rus bilim insanı yuri artsutanov böyle bir yapının bir kule yerine gergin bir kablo ile yapılabileceğini öngördü. böyle bir durumda, ysy'ye yerleştirilen bir uydu üzerinden bir halat aşağı doğru iletilirken başka bir halat da denge ağırlığı ile uydudan öteye doğru gönderilebilir. sonuç olarak ilk halat yere ulaştığında buraya demirlenebilir.

    bu konsept uzun yıllar bilim-kurgu olarak değerlendirildi çünkü böyle bir şeyi destekleyecek mukavemete sahip bir malzeme bulunmuyordu. 1990'larda karbon nanotüplerin icadıyla bu değişti. 2000 yılında yapılan bir nasa çalışması, 20 tonluk bir nanotüp halatın fırlatılarak ysy'ye yerleştirilmesini önerdi. bu halat yörüngedeki bir platforma yerleştirilebilir ve küçük robotik araçlarla daha fazla madde eklenebilirdi. böylece bir metre genişliğinde, uzunluğuna göre kağıttan ince bir halat oluşturulabilirdi.

    maalesef kimse 50 santimetreden daha uzun nanotüp üretmedi. ancak uzay asansörleri üzerine çalışanlar var. abd bazlı liftport group firması ticari karbon nantüpler geliştiriyor. firma mevcut materyallerle ay'a kadar ulaşan bir uzay asansörü yapmayı hedefliyor. eğer her şey beklendiği gibi giderse, içinde bulunduğumuz yüzyıl bitmeden uzaya giden trenler bile görebiliriz.

  • birkaç hafta önce, kızım için masal/hikaye yazdırmak için kullanmaya başladım.
    yazıyı chatgpt ile yazdırdıktan sonra listnr adlı araç ile türkçe seslendirdim.

    böylece kendisinin başrolde olduğu değişik maceralar içeren seslendirilmiş masallarımız oldu. kızımın çok beğendiğini görünce bunu herkese açmak istedim ve yapay zekadan masallar adlı bir podcast oluşturdum.

    podcast sayfasının üstünde yer alan formu dolduranlar için masallarını otomatik olarak hazırlayıp kendilerine masalın ses dosyasını ve metnini yaklaşık 5 dakika içinde email olarak gönderecek şekilde bir otomasyon yaptım.

    ve bunu tamamen ücretsiz yaptım. :)

    şu ana kadar 15 bölüm yayınlandı, siz de bir denemek isterseniz formu yeşillendirin.

    edit: şimdiye kadar 224 tane masal isteği geldi, bu isteklerin çoğuna email olarak metin ve ses dosyalarını paylaştım. henüz podcast ve websitede yayınlayamadım ama, orada hala biraz manuel yapmam gereken şeyler var.*

    edit2: podcast ve websitede yayınlamayı da otomatize ettim. form doldurulduktan sonra yaklaşık 1 saat içinde yayına giriyor.

    edit3: bu proje sayesinde, benzer projelerle ilgilenen biriyle tanıştım ve şimdi ingilizce uyku öncesi hikayeler oluşturan talebot adında bir ürün çıkardık :)

  • bunu diyen doktor, öğretmen, akademisyen olsaydı bu başlık altına 1000 entry girilir haram edilirdi ama kabzımalsa sorun yok, onunki alınteri.

  • ulan bu ronaldo nasıl bir adam ya. james adama dünyanın en kolay golünü attırıyor. adam sanki golü kendi yaratmıs da atmış gibi kendi şovunu yapıyor, yanına gelen james' i görmezden geliyor falan.

  • (bkz: the godfather)

    edit: aslında bir şey yazmayacaktım çünkü zevkler farklı farklıdır birisinin izleyip çok beğendiği filmden bir başkası zevk almayabilir ama yine de godfather filmini düşünerek, detaylara dikkat ederek izleyen bir insanın bu filmi umursamıyorum demesi bana imkansız geliyor. bu film size sadece bir mafya filmi olarak geliyorsa tekrar izlemenizi şiddetle tavsiye ederim. başka bir filmde geçen bir diyalogda dendiği gibi, bu film aslında bir film değil “hayatın tüm sorularına bir cevaptır”.

    corleone'un yaptığı şey kesinlikle mafyacılık oynamak değil, adaleti sağlamaktır. bunu yaparken para için değil dostluk için, dostları için, gerçekten adaleti sağlamak için yapar. bununla ilgili bir dostu ile yaşadığı muhteşem bir diyalog vardır, uzamasın diye yazmıyorum ama özet geçecek olursam bir tanıdığı corleone’den kızına zarar veren adamları cezalandırabilmek için (polis cezalandırmıyor bu arada suçlulaları) yardım istiyor ve karşılığında her şeyi veririm diyor, karşılığında aldığı cevap ise “sen benim dostluğumu hiç önemsemedin” dir. sırf bu sahnenin üzerine bile saatlerce konuşabilirim, hani şikayet eder dururuz ya bazı insanlar sadece işi düştüklerinde arar bizi neden diye, al sana cevap işte, sen böyle pat diye cevabını vermezsen karşıdaki insana o yine işi düştüğünde arayacaktır seni. daha bir sürü muhteşem diyalog var tabi ben sadece corleone'un ihaneti asla kabul etmeyip cezalandırırken, dostları için her şeyi yapabilmesine, dostlarını bir nevi kardeşi gibi görmesi olayına örnek verdim sadece. bu kadar konuşmuşken söylemiş olduğu şu sözü de paylaşmadan gitmeyeyim,

    "friendship is everything. friendship is more than talent. it is more than government. it is almost the equal of family. never forget that."

    bir de düşmanları için söylemiş olduğu şu söz var adalet duygusunu çok daha iyi anlayabiliyorsun burada

    "never hate your enemies - it affects your judgement."

    daha böyle tarifsiz güzel vecizeleri var ama hepsini paylaşıp suyunu çıkarmayacağım tabi.

    imdb’de birinci sırada olsun illa da demiyorum, aslında tek demeye çalıştığım imdb’de birinci sırada olsun olmasın umursanması gereken bir filmdir.

  • -"güçlü ol, ben seni bekleyecegim . milletin agzini kapat, bütün sorunlarini çöz' gel.bekleyecegim."
    dedi ve gitti.

    -yalniz hanımefendi...
    köyde cenazeye gelmeyeni, düğünde halaya almazlar.

    edit: beklemedi.

    edit 2: defalarca geri dönmek istedi. elbette halaya almıyoruz beyler.

  • istanbul'da yaşayıp istanbul'u övmek için çok çok az sebep vardır. o övenler de toplu taşıma kullanmayan, arabasını park etmek için mücadele vermeyen, doğru düzgün fakir fukara, göçmen vs. ile muhatap olmayan, kendine bol vakit ayırıp şehrin güzel yerlerinde hayatın tadını çıkaran insanlardır. yoksa bu kadar kaosun, fakirliğin olduğu, yaşamın ve paranın pul kadar değerli olmadığı, insanların birçok semtte kucak kucağa yaşadığı, ahır damından bozma evlere bir asgarî ücret kira istenen boktan bir şehri kim niçin över?