hesabın var mı? giriş yap

  • ele geçirilen her türlü atkı, bere, yelek, ceket, mont vb.. giysinin alınıp birleştirilmesi, bunların büyükçe bir montta toplanması, montun kollarına içi dolu eldiven, başına ise kafa şeklinde doldurulmuş bir bere takılması...

    ardından bunu arka köşeye, uyurmuş gibi monte etmek, sınıfa girildiğinde gerçekten de montunu giymiş bir öğrencinin alnını yarım çember oluşturmuş kollarının üzerine koyup uyurmuş izlenimi vermesi, sınıfa matematik öğretmeninin girmesi, herkesin ayağa kalkıp mont adam'ın haliyle olduğu yerde yatması, öğretmenin sinirlenip "kalksana evladım" diye birkaç kez tekrar etmesi, bizim anıra anıra gülmemiz, sonunda öğretmenin kaşları çatık vaziyette o köşeye ilerlemesi, durumu anlaması ve hala anıra anıra gülen sınıfta bir arkadaşa patlayıp "ne gülüyorsun gerizekalı" demesi...

    sonradan bunu geliştirmiştik; öğretmen masasına oturtmuş, içi doldurulmuş pantolon, bot giydirmiş, tebeşirle yüz çizmiş, tek eline kutu kola vermiştik. felsefe hocası buna daşşaktan kızarken resim filan çekmiştik... benden fazla insana benziyordu.

  • sınavlarda, anketlerde vesairelerde yaptığım tezcanlılık. isim kısmına adımı ve soyadımı allah ne verdiyse yazarım, sonra aslında çok da uzak olmayan hemen bir alt satırda bana "la gerizekalı bi dur hele" diye bakan "soyad" kısmını görürüm. mutlu olurum...

  • bir akşam vakti tuba büyüküstün'le omuz omuza çarpışmayla girdiğim liste. üstüne üstlük kadını tanımamıştım. yanımdaki annem uyarmıştı beni;

    - oğlum asi'ye çarptın.

    - asi? (sonradan anladım) anne o bana çarptı.

    arkamı dönüp baktığımda kadın bana bakmış gülümsüyordu. selamlaştık devam ettik yolumuza. elimizde defter kitaplarımız olsaydı ve yere düşseydi şimdi büyük bir aşk yaşıyor olurduk. ama kahretsin ki o asi dizisindeki berbat kostümüyle cafe ye ben de annemle sinemaya gidiyordum. kısmet böyle işler.

  • gece 3: irkilerek uyanıyorum. oda arkadaşım yatağında doğrulmuş karanlıkta beni seyrediyor.
    - hayırdır abi, n'apıyosun?
    - başardım, başardım!
    - ???
    - zihin gücümle seni uyandırdım abi.

  • öldürülmesi helter skelter adlı filmden öğrendiğim kadarıyla tamamen bir tesadüf eseridir. charles manson adlı şahıs, albüm çalışmaları vb. şeyler yüzünden 1969 yılının bir ağustos akşamı terry melcher adlı müzisyenin evine gider ;ancak melcher taşınmıştır ve kapıyı dönemin ünlü hollywood yıldızlarından roman polanski'nin hamile eşi sharon tate açar. evin yeni sahiplerini kafasına kazıyan manson çok geçmeden müritlerini bu eve gönderir ve dünyalar güzeli bu insanı 8,5 aylık hamileyken vahşice öldürtür. özetle melcher taşınmamış veya polanski çifti bu evi tutmamış olsaydı sharon tate muhtelemen bu şekilde öldürülmeyecekti ve anne olacaktı.