hesabın var mı? giriş yap

  • insanı "lan medeniyet böyle bir şeymiş mk" diye duygulandıran tema ve videosu.

    https://www.facebook.com/…/videos/1038259332859531/

    allah'ını seven üzerime biraz medeniyet atsın.

    edit: gerçek viral video budur arkadaş. adam kendi profilinden paylaşmış kimse siklememiş. sadece 7 kişi beğenmiş videoyu. oysa 24000 kişi videoyu paylaşmış. çoğu da türk...

    edit 2: bir de bu debe'ye giren entry'lerin edit'lenerek yardım kampanyasına destek verme durumları var. ben bunu doğru bulmuyorum. bu sözlük yönetiminin sorumluluğunda olması gereken bir husus. buradan sözlük yönetimine çağrıda bulunuyorum:

    yardım kampanyaları için ayrı bir buton, bölüm, vb. bir şey eklemelisiniz. bu durum debe'ye giren entry'lere ve oy verenlerine haksızlık oluyor.

    sevgiler...

  • yanlışı doğrusu bir kenara itilirse. 9. cumhurbaşkanı süleyman demirel’in eşi nazmiye hanım alzheimer hastasıydı. uzun süre hastanede yattı. süleyman bey de sık sık ziyaret ediyordu. doktorlar süleyman bey’e “efendim sizi tanımıyor, gelmenize gerek yok” demişler. demirel “olsun ben onu tanıyorum” demiş. son zamanlar için bu olabilir dedirten durum.

  • gerçek olaydır:

    merkez bankası'nın eski başkan yardımcılarından birinin banka'da bir işlem yapması gerekir. nüfus cüzdanı vs. belgeler arz edilir. "fakat" der görevli bayan "imzanın size ait olduğunu gösteren bir sirküler lazım...".

    amcam cebinden bir adet 20 milyon*'luk banknot çıkartır. üzerindeki imzayı ve adını gösterir. "işte" der "benim imzam bu!"
    işlem derhal gerçekleştirilir.

  • balık etinin bağ dokuları diğer etlere göre daha gevşektir. bu özellik balığın hemen pişmesini ve fazla pişirildiğinde suyunun kaçmasına neden olur. tabi burada balığın yağ durumun önemlidir. yağlı balıkları ızgara ya da tavada pişirmeye gerek yoktur. barbun, tekir, mezgit gibi balıklar daha çok tavada kızartmaya uygun balıklar. fakat pandemi sebebiyle mangal ya da park bahçe imkanı kısıtlı olduğu için evinizde koku istemiyor ve balıktan maksimum verim almak istiyorsanız uyguladığım bir yöntemi paylaşıyorum. genel olarak çipura ve levreği bu yöntemle yaparım.

    elinizin altında hazır olması gerekenler
    7 yemek kaşığı zeytinyağı sızma zeytinyağı
    2 yemek kaşığı taze sıkılmış limon suyu
    2-3 çay kaşığı kurutulmuş kekik
    2 küçük diş sarımsak
    öğütülmüş biber
    deniz ya da kaya tuzu
    yağlı kağıt
    alüminyum folyo

    fırını önceden 210 dereceye ayarlayın. soğuk fırına asla atmayın. önceden ısıtılmalı.
    balıkları temizledikten sonra iyice kurulayın.
    tepsi boyutunda alüminyum folyo içerisine aynı büyüklükte yağlı kâğıt yırtın. folyo balığa temas etmemeli. buna dikkat edin.
    balığı yağlı kâğıdın ortasına alın. balığın her iki yanında olan filetosunun ortasından kuyruğuna kadar çizik atın görsel

    bu kesiğe deniz tuzu ya da kaya tuzu öğütün
    küçük kapta zeytinyağı ve limon suyunu çırpın ve balıkların üzerine paylaştırın.
    iç kısmına ezdiğiniz sarımsağı sürün.
    elinizde kekik ve karabiberi birbiri ile karıştırın ve balığın üst kısmına serpin. biz biraz sulu şekilde pişirdiğimiz için karabiber serbest ama susuz pişirecekseniz fırında karabiberi tavsiye etmiyorum. piştikten sonra serpebilirsiniz.
    tereyağı seviyorsanız kesikleri iç kısmına nohut büyüklüğünde tereyağı parçası yeterli. daha büyük parça koymayın.

    200 derecede 20 dk, 190 derecede kontrollü bir şekilde 5 dk yeterlidir. ağdasız ve daha sıkı balık eti sevenler bu süreyi kontrollü bir şekilde uzatabilirler.

    --- buğulama tarzı sevenler ---

    yağlı kâğıdı her iki ucundan katlayarak balığı içerisine hapsedin. aynı şekilde kalması için folyoyu da zarf şeklinde kaptın ve buhar çıkmayacağından emin olun. görsel

    fırın tepsinizin içerisine iki parmak su ilave edin ve bir saatlik pişirme süresini başlatın. 35-40 dk sonra suyunu kontrol edin. kalmamışsa biraz takviye edin.
    --- buğulama tarzı sevenler ---

    hepsi bu kadar basit.

    not: siz balığı nasıl istiyorsanız tüketin fakat buğulama ya da en azından fırında pişirdiğinizde omega 3 yağ asitlerinin kaybı çok daha az olduğu için gelişme dönemindeki çocuklarınıza bu şekilde pişirin.

  • sultan 2. abdülhamid tarafından 1885 yılında "1. dereceden mecidiye nişanı" verilen ve 10.000 altın ile ödüllendirilen bilim adamıdır. (o dönemde istanbul'da 50 altına bir ev satın alınabilmektedir).

    kuduz hastalığının avrupa ve asya'yı kasıp kavurduğu o yıllarda ii. abdülhamid pasteur’u, çalışmalarını gerçekleştirmek üzere, istanbul’a davet eder. pasteur'un gelemeyeceğini bildirmesi üzerine ikinci bir teklif daha yapılır. bu teklifte aşının üretilmesi ve uygulanması için osmanlı hekimlerine eğitim verilmesi yer almaktadır. pasteur’un teklifi kabul etmesinden sonra eğitime gitmek üzere mekteb-i tıbbiye-i askeriye-i şâhâne yani askerî tıb mektebinden müderris alexander zoeros paşa’nın başkanlığı altında, kaymakam (yarbay) dr. hüseyin remzi ve kaymakam (yarbay) veteriner hüseyin hüsnü beylerin gönderilmesine karar verilir. ii. abdülhamid, bu eğitime gidecek ekibi huzuruna alır ve zoeros paşa’ya hitaben: ” pasteur insanlığın hayrına pek mühim bir iş yapmıştır. devletimizin nişanını uygun şekilde kendilerine takdim ediniz” diye emir verir.

    devlet 1852-1910 yılları arasında, mecidiye nişanı'ndan toplam kırk adet dağıtmıştır. kıymetli taşlarla süslüdür ve murassa nişan diye de bilinir. bu nişan ancak, “askeriye ve ilmiyeden mümtaz kişilere” verilir.

    pasteur çalışmalara temel teşkil etmesi için "kuduz mikrobu" enjekte edilmiş bir kemik iliğini türk araştırmacılara teslim eder. o dönemde sınırdan geçmek için 15 gün karantina zorunlu iken bu "mikroplu ilik" padişahın özel izniyle sınırdan beklemeksizin geçirilerek istanbul'a ulaştırılır.

  • dünyanın en normal tivitidir. haklıdır da sokaktaki köpek çetesinin tehlikeli olmadığını düşünenler hiç saldırıya uğramamıştır.

  • sırayla vermek gerekirse
    1-renault fluence
    2-hyundai accent
    3-fiat linea
    4-sedan palio
    5-ford connect
    kuş serisi çok çok sonradan geliyor.

    genelleme yapmıyorum, sahibi olanlar da alınmasın ama fluence konusuna özellikle değinmek istiyorum. şu ana kadar başıma 2 kaza geldi, ikisinde de fluence vardı ve yüzde yüz onlar suçluydu. işin ilginç yanı araçların ikisinin de gerçek sahibi o sürücüler değildi. biri araç kiralamış öteki devletinmiş. bence sıkıntı da burdan geliyor. fluencelerin çogu filo kiralama gibi şirketlerden geliyor. sürücüleri genellikle gerçek sahipleri değiller. o yüzden gavur malı gibi kullanıp trafikte terör estiriyorlar. özellikle 34 plaka fluence görünce hemen kaçın yada kaçmayın o gelir sizi bulur.

  • asker polisi terörist şehit ediyor, doktoru elinden şifa bulan ya da bulamayan vatandaş öldürüyor. ayrıca belinde silah yok, tamamen savunmasız ve bunun eğitimini almamış bir kişi ölüyor.

  • biz onlarin 1400 yil onceki halini goruyorsak onlar da bizim 1400 yil onceki halimizi goruyorlar. tam da hz muhammed donemine denk geliyor. cekip gondersinler bize hd bi video. ogrenelim gercekleri. kurtulalim su dertten amk.