hesabın var mı? giriş yap

  • ali türkşen: hulusi akar istifa etmeliydi
    didem arslan: ama darbecilere bağırdığını söylüyor
    ali türkşen: demek ki iyi bağıramamış

  • ekşi sözlük'e hakaret etmekte kendince haklıdır. çünkü burada her yerden insanlar var ve kimsenin pislikleri gizli kalmıyor. dolayısıyla ekşi sözlük kendilerine zarar veren bir ortam. mesela şu an gibi.

    gelin size bu adam hakkında bilmediğiniz bir şey anlatayım.

    bu adam 2018 yıllarında ıstanbul aydın üniversitesi'nde medya işlerine bakıyordu. okulu asker gibi yöneten mütevelli heyeti başkanı mustafa aydın'ın da has adamıydı. kendisini akademik kadroya almaya çalıştılar fakat yök'ün gereksinimlerini karşılamadığı için almayı başaramadılar.

    iletişim fakültesi dekanına ve öğretim üyelerine baskı yaptılar. öğretim üyeleri bu kişiyi istemedi. çünkü lisans diploması yoktu. kendilerine verilen diploma da şaibeliydi. böyle bir kişi öğretim üyesi olamazdı. daha sonra kendilerine yakın olan sosyal bilimler müdüründen işi çözmeye çalıştılar. lisans öğrencilerine ders veremeyecek adam yüksek lisans öğrencilerine ders verecekti. sosyal bilimler müdürü ne kadar uğraşsa da hocaların duruşu sayesinde yine işi görülmedi. hocalar bu yüzden çok büyük baskıyla karşılaştı. bu da olmayınca basit idari görev verdiler meslek yüksek okullarında takıldı bir süre. sonra ne oldu bilmiyorum

    elinden gelen her hukuksuzluğu yaptı öğretim üyesi olup, bu sıfatı televizyonlarda kullanabilmek için. isteyen araştırabilir bu konuyu.

    şimdi ben bu olayın içinden bir şahit olarak bunu buraya yazabiliyor, kendisinin bilinmeyen pisliklerini ortaya dökebiliyorum. biri ismini arattığında google'da bu yazıyı okuyabiliyor. işte bu yüzden ekşi sözlük bu adama göre lağım çukuru. işte bu yüzden bu zihniyet sosyal medyayı tehlike olarak görüyor.

    fuatçığım bunu okursan burdan sana selam olsun nasıl da almadık seni aramıza ama.

  • üç mahkum cezaevi yolundadir. her birine, hapiste gecirecekleri gunler icin bir esya getirilmesine izin
    verilmistir. otobuste, biri digerine doner ve sorar :
    - eeee sen ne getirdin ? diger mahkum bir boya kutusu cikarir ve bununla her seyi boyayabilecegini soyler.
    ikinci mahkum bir deste iskambil kagidi cikarir.
    - bunlarla poker oynayabilir, fal bakabilir veya herhangi bir kagit oyunu oynayabilirim.
    üçüncü mahkuma merakla sorarlar :
    - sen ne getirdin ?
    adı temel olan üçüncü mahkum bir kutu cikarir ve gulerek :
    - bu orkidleri getirdim. der. diger iki mahkumun kafasi karismistir.
    merakla sorarlar :
    "bunlarla ne yapabilirsin ki?" temel siritir ve elindeki kutuyu gostererek,
    - kutuda yazdigina gore, bunlarla ata binebilir, yuzmeye gidebilir, hatta paten kayabilirmisim...

  • vay arkadaş neptün soyer üniversiteyi 14 yaşında bitirdi demek ki:)

    peşin edit: paralı troller yalan haberi yaymadan ben gerçeği paylaşayım. neptün soyer üniversite son sınıftayken tunç soyer 'in ailesi tarafından isteniyor. neptün soyer' in babası "üniversite bitince düğün yapabilirsiniz" diyor ve bu şartla üniversite son sınıfta kendilerini nişanlıyor(2 dersi mi ne kalmış) . şayet neptün soyer 14 yaşında üniversite bitiren bir dahi değilse haber yalan. ek olarak 1988'de evlenmişler(1990 değilmiş)

    edit2: çomarlar msj atıyor haberi buraya ekliyorum
    röportaj videosu

  • ç: çocuk, 3 yaşında, dişi
    b: bob, yani ben
    a: çocuğun annesi, benim ablam
    mekan: seyir halindeki arabanın arka koltuğu

    b: (çocuğun elindeki tüylü ve biçimsiz oyuncağı göstererek) ay oyuncağın çok tatlıymış adı var mı?
    ç: (önde oturan annesine yönelerek) anne biz dışarıda mıyız yoksa içeride mi?
    a: dışarıdayız ama biz bize olduğumuz için de içeride sayılırız.
    b: bunun oyuncağın adıyla bir alakası var mı?
    ç: bunun adı aslında tüylü bok. ama biz dışarıda ona tüycük diyoruz.
    b: anladım.

  • araçtan gelen tıkırtılara ilişkin olanlar haricindeki olumsuz entrylerin aslının astarının olmadığını kullandıkça anladığım otomobil.

    yol tutuşu konusunda en azından benim kullandığım en iyi otomobil. fren konusunda da kusursuz diyebilirim. özellikle ıslak zeminde yol tutuş ve fren kabiliyeti kusursuz.

    iç hacim konusunda beni bile şaşırtmış, en kısası 1.70 olan 4 kişinin bir şekilde sığdığı(ki zaten kimsenin 4 kişi seyahat etmek için almadığı malum), bagajı çok küçük ama yine de tahminimden ve beklediğimden büyük bir araç kendisi. sürücü ve ön yolcu için herhangi bir orta sınıf otomobilden belki de daha fazla hacim sunmakta.

    ses yalıtımı çok iyi, bir şey hariç: motor sesi! dinlemesi gerçekten keyifli. performansı da 1.6l 115bhp olan bir araba için gerçekten parlak.

    ya böyle yazmakla filan olmuyor, öyle beklenmedik ufak ayrıntılar ve bazı üst sınıf otomobillerde dahi bulamayacağınız donanımlar var ki, minicik otomobilde neler düşünmüşler diyorsunuz. her şeyi bir kenara bırakın, sadece her şeyiyle farklı, özgün, dandik plastik görünümünden uzak ön konsolu için bile satın alabileceğim otomobildir.

  • ege (6,5) ve ilay (4,5) arabanın arka koltuğunda. ilay yoldan geçen hiç tanımadığı birine selam verir...

    ege: tanımadığın insanlarla konuşmamalısın ilay, sadece arkadaşlarına selam ver!
    ilay: sadece idil'e ve irem'e mi selam vereyim?
    ege: hayır hayır, yarın anaokuluna başlayınca yeni arkadaşların olacak...
    ilay: arkadaşlarım karnımdan mı doğacak?
    ege: bak bunu söylemek istemiyorum ilay ama sen biraz salaksın, o yüzden tanımadığın insanlarla konuşmamalısın zaten!