hesabın var mı? giriş yap

  • sürekli filmin uzunluğuna vurgu yapıp, vay be, o kadar da sıkıcı değilmiş, diyen sinemaseverler sanırım hep kısa metraj izliyorlardı.

    birçok sinefilin yere göğe koyamadığı the godfather 175, devam filmi 200, once upon a time in america'nın director's cut versiyonu ise 229 dakikadır. daha tonla örnek verebilirim!

    demek ki neymiş, uzun filmler de çekiliyormuş! artık papağan gibi aynı şeyi tekrarlamayın da filmi okuyun, iki orijinal bir şey söyleyin!

    edit: imla

  • çok kolay bir reçetesi var,

    öncelikle sülün osman’ın cümlesini hatırlayalım, ben beni dolandırmaya çalışanları dolandırdım, suçsuz insanları dolandırmadım der. adam köyden gelmiş, boğaz köprüsünü alabileceğini sanıyor, karşısındaki adam sülün osman, bir fiyat biçiyor, köylü karşısındakini tokatlamaya çalışırken tokatlanıyor. dürüst olacaksın, karşındakinin hakkını korumaya çalışırken (bu araba bu fiyat olmaması lazım diye düşünerek) duruma ayıkırsın.

    ucuz mal buldum gel, bana destek at yapalım, gömü buldum kimseye söyleme, biletimi al gelirim gibi saçma cümlelere hep soru soracaksın, neden ben? bu adam neden bana söylesin ki, para bulsam ben kime söylerdim. kısacası güvenmeyeceksin.

    şüphe insanı diri ve uyanık tutan en önemli duygulardan birisidir. şüpheci olmak ayarı kaçırmadığın müddetçe seni bütün musibetlerden uzak tutar.

  • ateist ve sol geçmişe sahip oldukları için oldukça normal bir durummuş. hımm, tabi tabi. tüm hdp milletvekilleri solcu, ateist falan filan. hüda kaya, altan tan neden okumuyor? bunlar ateist ya da solcu değil. ulan oğlum erkek gibi çıkıp deyin ki, bu ülkenin marşından da, bayrağından da nefret ediyoruz. ne sikime bin dereden su getiriyorsunuz?

  • türkiye için oldukça kötü bir durum. bizim en büyük ithal kalemlerimiz dolar üzerinden iken en büyük ihracatımız euro bölgesine yapılıyor. arbitraj avantajımız maalesef kayboldu

  • bak ben ona 3 tane soru soruyorum. cevap versin, bu 20 soru cok kolay.

    1 mustafa kemal icin "iki ayyas" imasi hakkinda ne dusunuyor.
    2 abdullah ocalan ile acilim pazarligi yapilmis olmasi hakkinda ne dusunuyor.
    3 kendisi hapis yatarken "ben o davalarin savcisiyim" diyen basbakan icin ne dusunuyor.

    celebi celebi, bi uyanik sen misin alt alta soru yazmak kolay, cevap ver once.

  • sinemada da brecht epiği yapılabileceğini gösteren film. tiyatro oyunu gibi akar. anlatıcımız mahkemeye çıkarılmış olan feyzo'dur. anlatır anlatır... bütün bu anlatının arasında ekrandan sloganlar izleriz. "işçiler kardeş patron kalleş", "kahrolsun faşizm" gibi. sonunda da feyzo ağalık düzenini hakime şikayet eder. son bölümde "sen devletsin, sen bilirsin, sen söyle babam, suç kimde?" dediği anda, hakimin biz olduğumuzu, bir yargıya varmamız gerektiğini, bu yargı ışığında kendi hayatımızda bu tür sorunlar gördüğümüzde müdahale etmemiz gerektiğini anlarız. brecht mumla arasa kendi teoremini özetleyebilecek ancak bu kadar güzel bir film bulabilirdi.

    bu film 88'lere kadar yasaklıydı. o tarihlere kadar aynen şimdiki gibi kemal sunal'ın filmlerine ezber olan bizler, 88 senesinde (yanılmıyosam) bu filmin yasağının kaldırılmasıyla, yepyeni bir film gibi izlemiştik. ancak filmin yasağının kaldırılması benim hep canımı sıkmıştı. çünkü 80'lerden beri süren apolitikleştirme sürecinin tamamlandığını, artık tam anlamıyla apolitikleştiğimizi, bu filmin artık "zararsız" hale gelmesi suratlarımıza çarpmıştı. sonuç? filmin zamanında yasaklanmasına neden olan tüm bu göndermeleri ve laf sokmaları, dürtmeleri "gülerek" izlemiş, ağzımızın kenarından sızan "apolitik" salyaları silmiş, yaşantımıza aynen devam etmiştik. zararsızdık artık. ne güzeldi...

  • "açık giyiniyormuş", tesettürlüler öldürülmedi çünkü. (bkz: kübra güngör)

    "evli adamla ilişki yaşıyormuş", evli olmayanla ilişki yaşayan öldürülmedi çünkü. (bkz: zeynep şenpınar)

    "kocası değil sevgilisiymiş", kocası tarafından öldürülen yok çünkü. (bkz: emine bulut)

    "mutaassıp bir hayatı olsa böyle mi olurdu", mutaassıplar öldürülmedi çünkü. (bkz: konca kuriş)

    kadınlar, sadece kadın oldukları için, hangi yaşta, giyimde, inançta, yaşayışta olurlarsa olsunlar erkekler tarafından öldürülüyorlar! bırakın artık katil aklamayı, bırakın kurbanı suçlamayı. babası, abisi, amcası, dayısı tarafından öldürülüyor kadınlar ya, onları da mı kendileri seçiyorlar? neresinden tutsanız elimizde kalıyor bu kof, dayanaksız, aptalca bahaneleriniz!

    meşru müdafaa hariç kimsenin kimseyi öldürmeye hakkı yok. bu kadar basit bir cümleyi nasıl söyleyemiyor, nasıl takla atıyor, ucuna nasıl "ama..."lar takıyorsunuz ya? yok kardeşim, yok, düpedüz yok!

    ekleme: şu "ama biz sizin iyiliğinizi istiyoruz, ondan tavsiye veriyoruz" yalancıları var ya, en az bu kadınları öldürenler kadar iğreniyorum sizden. rezilsiniz. (bkz: #110488317)

  • sinir yatıştırıcı program.

    ahmet çakar : kennedy'nin karısının adı ne ? bilir misin sinan?

    sinan engin : evet hocam biliyoruz, bilmem ne kennedy işte.