hesabın var mı? giriş yap

  • pablo escobar'dan sonra dizilere konu olma sırası kendisine gelmiş madem; daha yakından tanımakta fayda var.

    firarlarıyla meşhur olduğu kadar da ballı bir adamdır. 1993'te tijuana karteli; aldıkları istihbarat üzerine kendisini öldürmek için guadalajara havaalanı'na tetikçilerini gönderir. lakin el chapo'nun geleceği uçakta uyuşturucu karşıtı söylemleri ile ün yapmış bir başpiskopos da bulunmaktadır. tesadüfe bakın ki; başpiskopos ile el chapo aynı tipte bir özel araç kullanmaktadır. tetikçiler; arabaları karıştırıp başpikoposun aracına ateş açarlar, başpikoposun korumaları da karşılık verince büyük bir çatışma yaşanır. başpiskopos öldürülür. bu arada el chapo havaalanından elini kolunu sallayarak çıkar.

    yine bir başka güçlü rakibi juarez karteli ile savaş halindeyken; bir inşaatın zeminine gömülü halde bulunan varillerden üç estetik cerraha ait cesetler çıkar. araştırmalar sonucu işkenceyle öldürülen bu doktorların; juarez karteli'nin lideri, uyuşturucu nakliyatı amacıyla havayolları şirketlerine sahip olmasıyla nedeniyle ''el senor de los cielos'' yani ''göklerin efendisi'' olarak bilinen amado fuentes'in ameliyat olduğu hastanede çalıştıkları ortaya çıkar. kayıtlara göre fuentes; bir yağ aldırma ameliyatı geçirdikten sonra verilen yatıştırıcılar nedeniyle kalp krizi geçirerek ölmüş; ancak ölümü gizlenmiştir. tabii; doktorların cesetleri bulununca juarez karteli'ne çalışan uyuşturucu baronları, liderlerinin öldüğünü öğrenip endişeye kapılır ve taraf değiştirerek el chapo'nun organizasyonuna katılırlar.

    joaquin guzman; bölgenin önemli uyuşturucu baronlarından birinin akrabası olan ailesi ile birlikte küçük yaştan itibaren haşhaş ekiminde çalışmaya başlamış. daha sonra meksika'nın efsane uyuşturucu baronu ''el padrino'' lakaplı felix gallardo'nun yanında yükselerek sinaloa karteli'nin lideri olmuştur.

    bu arada felix gallardo da uyuşturucu kaçakçılığı tarihinde çok önemli bir isimdir. meksikalı eski bir narkotik polisiyken görev yaptığı dönemde uyuşturucu üretimi ve kaçakçılık yolları ile ilgili incelikleri öğrendikten sonra bölgenin ilk uyuşturucu kartel yapısı olan guadalajara karteli'ni kurmuştur. aynı zamanda pablo escobar'a amerika kapılarının kapandığı dönemde yardımcı olup kokaini sorunsuz bir şekilde abd'ye sokmasını sağlayan adamdır. daha sonra rüşvet verip iş yaptırdıklarını zannettikleri bir polisin dea ajanı çıktığını öğrenince polisin işkence ile öldürülmesini azmettirip tutuklanmış, yerini el chapo'ya bırakmıştır.

    el chapo; ilk olarak 1993 yılında tutuklanmış. meksika hükümeti'nin abd'de davası olan uyuşturucu satıcılarının amerika'da yargılanmasını içeren yasa tasarısı kabul etmesinden hemen önce, tam da bu konuyla ilgili bir heyetin hapishaneyi denetlemeye geldiği bir zamanda, gardiyanlardan birini verdiği rüşvetle yanına çekip bir çamaşır sepetinin içinde ilk firarını gerçekleştirmiş.

    hani bu işler için hep ''evladından, çoluğundan çocuğundan çıkar.'' derler ya; işte el chapo da bundan yırtamamış. askeri kanadı los negros'un idarecisi arturo beltran leyva tutuklanınca; emrindeki adamları, patronlarını yakalatanın el chapo olduğunu düşünerek el chapo'nun oğullarından birini bir alışveriş merkezinde gezerken taramışlar. bu olaydan sonra da beltran leyva kardeşler; sinaloa karteli'nden ayrılıp kendi kartellerini kurmuşlar.

    dizisi başlayana kadar el chapo ve benzeri uyuşturucu baronları ile ilgili bilgi sahibi olmak isterseniz gomorra* * ile büyük ses getiren roberto saviano'nun ''zerozerozero'' adlı kitabına göz atabilirsiniz.

  • yazıklar olsun ya. orası acil. kayıt yapan maskesiz kişilerin ses tonundan bile belli bir aciliyeti olmadığı. şov yapıyorlar, milletin sağlığını tehlikeye atıyorlar.
    allah yardımcısı olsun tüm hekimlerin. sen yıllarca oku, emek ver. ne saygınlığın kalsın, ne hayat kaliten. çok yazık.

  • adı "hulusi" olduğu için normal karşılanması gereken durumdur.

    hulusi diye general mi olur yahu? ışık, çevik, doğan, aytaç gibi isimlerden geldiğimiz duruma bak. bir sonraki de kamil olur hayırlısıyla...

  • salatanın aslında yemeklerden önce iştah açmak ve mideyi yemeğe hazırlamak amacıyla yendiğini bildiğinden dolayı böyle bir şey yapıyor olabilir. acaba çok biliyormuş gibi ukalaca ona öküz diyen hadsiz insanları sallıyor muymus? sormak lazım...

  • bazen de bunca yılı (2,5 yılı) bir anda silip atmaya yönelik olaylardır. hani bazen insan anlar ya, ya da şöyle anlatayım, sizden daha tecrübeliler bir ortam da der ya: "abicim güvenme kimseye, kimse babanın oğlu değil. " siz de kişisellikten, aklınızdan kötü bir şey geçmediğinden güvenirsiniz, umursamazsınız. olay sadece patronla ilişki değil, genel olarak para bazen gerçekten ikinci plandadır.

    ama malasef öyle değil...

    ........................

    -sen heralde bundan sonra yemezsin? yedin yani bi şeyler. istersen de ye ama, neyse...
    -....... (herşey biter, silip atarım o anda ama anlarım durumu)

    ........................

    olay bursa'da geçiyor. iş için gitmişiz yine. genelde ben tek giderim de o gün müdürle gitmişiz. bir lokantada öğle yemeğine oturduk. o da yemek öncesi mail atıyor ama ben felaket açım. kafe gibi bi yere oturduk, yemek kısmı diğer yanda. bana dedi "önce burada oturalım 20 dakikaya geçeriz yan tarafa". ama hayvani açım, cidden. sabah 5'te kalkmışım, kahvaltı da edemedim zaten. beynim durmuş toplantılardan. bi de bu adamın 20 dakikası en az 45 dakika demek, net biliyorum.

    +ben alayım buradan bişiler yemek öncesi. siz de ister misiniz? tost falan alayım size. çay?
    -yok ben almayım.
    +çay da mı içmezsiniz.
    -yok sen iç ya.(ters ters bakıyor ama da ben anlamıyorum)

    gittim tost falan aldım. tabii kredi kartımla aldım ben de. o da elimde gördü. ben farketmiyorum. gittim afiyetle yedim. diğer tarafa geçtik.

    malum diyalog.

    -sen heralde bundan sonra yemezsin? yedin yani bi şeyler. istersen de ye ama, neyse...
    -....... (herşey biter, silip atarım o anda ama anlarım durumu)

    benim şarteller attı resmen. "ne diyor bu adam?" diyorum. konuyu da uzatmak istemedim, yemedim bi şey. çıkarken kasaya gittik. ben de arkadayım. bu hesabı ödeyecek bakıyor bana.

    +şirket kartı sendeydi? hscb versene bi onu?
    -yok bende değili, hiç bende olmadı ki?
    +az önce elindeydi ya? (jeton sesi geldi benden, düştüresmen jeton)
    -yok o benim kartımdı, kendi kartım.
    +..........

    adam resmen kartı elimde gördüğünde sanmış kafama göre şirket kartınla alacağım (ki alsam ne olacak 2 tost ama yapmam biliyor) ben adama tost ısmarlayım diyorum kendi paramdan. bahsettiğimiz konu o kadar basit ama beni bitirdi. bunca zamandır ne o beni tanıyabilmiş demek ne de ben onu. patron heryerde aynı, küçük hesaplar yaparlar ister istemez. ne düşündü o an, nasıl böyle şeyler düşündü bilemedim. yok, "beklenti meselesi" demeyin. ben bi şey beklemiyorum zaten. aramızda espirili zamanlar geçse de asla ciddiyeti ve o patron-çalışan ilişkisini bozmadım. ama bazı değer yargıları vardır, ve kırılma noktaları vardır. bu da onlardan biriydi.

    koca koca adamların bu tarz küçük hesap yapması, sizin bile bu hesapları yapmıyor olmanız sinir bozucu oluyor hani şu minik sinekler gibi.