ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
hatırladıkça iç burkan garibanlık anıları
-
üzerinde 'iskender 6.90' yazan bir yerde hesap ödenirken, adamın kredi kartını geçirmesi:
-bakiyeniz yetersiz efendim.
-kaç çektiniz?
- 7 lira.
- 6.90 yazıyo ama.
tekrar denenir ve banka onay verir.
15 yaşında aşık olmak
-
ilerde cumhurbaşkanı olunabileceğine işarettir.
edit: 15 yaşında birine aşık olmaktan taşındığı için tüm entryler anlamını yitirmiş olmuş.
gss borcu olanların tedavi hakkı bitiyor
-
sen beni, benim haberim olmadan sigortala. yıllarca bir köşede benden habersiz dağ gibi borç biriksin. sonra haberim olmayan bir borç yüzünden vatandaşı olduğum ülkenin hastanelerine giremeyeyim. işte sosyal devlet, işte vatandaş sevgisi.
bilenin 55 bin dolar maaş alacağı şifre
-
çözse çözse türk erkeklerinin çözeceği şifredir.
biz ki paragraf paragraf yazılan; "snn çn bşy ifd etmdğm blyrm... nys sn ztn çk mşgls ii gclr sna" tirplerini çözmüş adamlarız,bu bize vızz gelir.
volkan'ı cezalandırmaya devam edeceğim
28 ekim 2022 israil'in tweet'i
-
arapların yıllardır yaptığı bütün düşmanlıklara, ermenilere verdikleri desteklere rağmen filistin ve arap aşığı olanların görmesi gereken tweet'tir.
11 temmuz 2020 defne samyeli'nin paylaşımı
-
sen bir kadın olarak ne istiyorsan onu giy.
o da bir kadın olarak ne istiyorsa onu giysin.
bu kadar basit aslında.
özsaygı
-
bireyin kendi özüne, benliğine duyduğu saygıdır. insanın kendini olduğu gibi kabul etmesidir.
bir anlamda kendi karakaterine, değer yargılarına, inançlarına uygun ve tutarlı hareket etmesi; yani kendi kendisiyle çelişmemesidir ki bu da kişinin kendisinden hoşnut olduğunu ve iç huzurunun bulunduğunu gösterir.
özsaygı başkalarının değerlendirmelerinden bağımsız olarak insanın kendine verdiği değerdir.
başkaları size saygı duymayabilir, saygı duymayışları belki kendi terbiyesizliklerindendir. ancak siz benliğinizle çelişir ve kendinize olan saygınızı yitirirseniz, işte o zaman değerinizi yitirirsiniz.
game of thrones
istiklal marşı'nın korkma diye başlaması
-
12 mart 1921'de istiklal marşı kabul edilirken, ülkemizin mevcut durumu nasıldı bilinmeden, marşın ilk kelimesini eleştirmek, ağır cehalettir.
bilecik, yunanistan toprağı olmuştu.
adapazarı, yunanistan toprağı olmuştu.
gaziantep, teslim olup fransız toprağı olmuştu.
ardahan, artvin gürcistan toprağı olmuştu. üstüne, kızıl ordu burayı ele geçirmişti.
maraş, fransız işgaline uğramış ve kurtarılmıştı.
izmir, yunanistan toprağı idi.
yunanistan başkomutanlık karargahı izmir'e taşınmıştı.
bursa, yunanistan toprağı idi.
ingilizlerin çekildiği eskişehir ve afyon'a yunanlılar geldi.
urfa, fransızların toprağı idi çekildiler.
marmaris, italyanların elindeydi.
iznik, uşak, gönen, balıkesir, nizip, kars, ığdır, inegöl, zonguldak, merzifon, konya, manisa ve daha bir sürü yer işgal ediliyor, hatta kimisi ingilizlerden yunanlılara, italyanlardan yunanlılara olacak şekilde el değiştiriyordu.
osmanlı'nın başkenti olan istanbul'dan, osmanlı isen vize ile çıkabiliyordun.
peki, dışımızdan saldıranlar ile bitiyor muydu? içerideki ayaklanmalar da vardı.
ali batı ayaklanması oldu.
birinci bozkır ayaklanması yaşandı.
ikinci bozkır ayaklanması yaşandı.
üçüncü bozkır ayaklanması yaşandı.
şeyh eşref ayaklanması yaşandı.
1.anzavur isyanı çıktı.
2.anzavur isyanı çıktı.
1.düzce ayaklanması çıktı.
konya'da ayaklanma çıktı.
zile ayaklanması çıktı.
milli aşireti ayaklanması çıktı.
çapanoğlu ayaklanması çıktı.
2.düzce ayaklanması çıktı.
2.milli aşireti ayaklanması çıktı.
2.yozgat ayaklanması çıktı.
demirci mehmet efe ve çerkez ethem ayaklanması çıktı.
koçgiri ayaklanması çıktı.
ülkenin her tarafında ya dış ülkelerden gelen işgaller, işgal tehditleri ya da dış ülkelerin organize ettiği iç ayaklanmalar söz konusu iken, bulunduğu köyün, kasabanın, şehrin kendi milletinde mi kalacağı, italyan mı, yunan mı, fransız mı, ermeni mi, sovyet mi, ingiliz mi olacağı tamamen muamma olarak mücadele veren bir millete daha ilk kelimeden moral, motivasyon, destek, inanç verecek bir marş yazmazsanız, sadece şiir yazmış olursunuz.
mükemmel bir başlangıçtır.
how i lost 24 desperate prison heroes
-
esasen tam adı "how i lost 24 desperate prison heroes in smallville: family guy chronicles theory" olan, lakin karakter sınırlaması sebebiyle kısaltılan dizi projesi. hapishaneden kaçıp ıssız bir adaya düşen süper güçlere sahip 24 dahinin, gelecekten gelen bir cyborg ile aralarında geçen aşk ve ihtiras içerikli hikayesini anlatan bu dizi esprili anlatım tarzıyla sizleri ekran başına kilitleyecek. hangi karakterin dünya dışı bir gezegenden geldiğini çözmeye çalışırken heyecanlanacak, dünyayı ele geçirmeye çalışan ev hanımının başarısız denemelerini izlerken gülümseyecek, kadın erkek dinlemeden adadaki herkesi ayartmaya çalışan kazanovayı gördükçe kahkahalarınıza hakim olamayacaksınız. aynı zamanda bütün karakterlerin özel güçlerini keşfetmeleri sırasında başlarından geçenler hikayeye ayrı bir derinlik kazandıracak. inanıyorum bu dizi tutacak ben de emmy ödülümü yalnız ve güzel ülkem adına alacağım. merak etmeyin kırmızı halıda "i love ekşi sözlük" falan diye birşeyler sıkıştırırım araya.
yaran inci sözlük entry'leri
-
baslik: 16 ay kızıl bi hatunla çıktım
1.entry: öyle kızıl kızıl diye yollara düşecek kadar bi numara yok. 2 hafta sonra alışıyo insan.
2. entry : eline kına yakmış beyler
14 sayfadir herkes @2 ye sukranlarini sunuyor.
biraz da erkekler ölsün
-
çilemin çilesine sıçayım. içim cayır cayır yandı öyküsünü okurken...
kadına sahip çıkmayan, arkasında durmayan ailesine de sıçayım!
yeni evlilik, gebelik, loğusalık, bu dönemlerde insanın kafası karışık olur. bilirim, yaşadım.
gencecik bi kız, evlendiği şerefsizden hamile kalmış. belli ki kafa gitmiş, insiyatif kullanıp ayrılık kararı vermekten; arkasında durmaktan aciz...
şikayetçi oluyor, terkediyor, ama bi şekilde hep geri dönüyor... belli ki ayrılığıyla ilgili aile desteği de görememiş...
"kızım bu şerefsizden adam olmaz, gel dön evine. torunumuzun da senin de başımızın üstünde yeriniz var" deselerdi böyle mi olurdu?
sanmam...
eşinden dayak yiyen arkadaşım oldu benim. eve kitleyip evire çevire dövdü kızı adam... kız karakola gittiğinde "kocanı çağıralım, barışın. evlilikte olur böyle şeyler" cevabını aldı. ısrarla adli tıbba sevkini istediğinde (darp raporu alacaktı) gene aynı cevapla karşılaştı...
eve döndü, ailesi fiske vurmadıkları kızlarının dövülmesinden rahatsız; ama boşanırsa toplum önünde yiyeceği "yollu" damgasından daha bi rahatsızdı.. önce ses etmediler, sonra onlar da başladı goygoya...
bi de izmirli bu aile. olay izmirde oluyor yani, kırsalda bi yerde değil.
çilem'in çilesine sıçayım hasılı. sanki toplum, aileler, kolluk kuvvetleri, yargı filan topluca kadının alehine işbirliği içindeler.. sıçtımının düzeni, hep kadınların ümüğüne çöküyor!
ha bi de aklıma gelmişken;
(bkz: yıkayınca çıkmıyor nevin size bakıyor)
duruşmada ceket giy kız çilem. ceketin düğmesini ilikleyene iyi hal indirimi yapıyolar