hesabın var mı? giriş yap

  • bir haftadır diyetisyen kontrolünde diyetteyim ve bir haftadir açım her akşam 60 dakika yürüyorum yarın kontrole gidecegim ve eger bi degisiklik olmamişsa diyetisyeni vuracağım.

    edit: 2 kilo vermişim diyetisyeni vuramadım öptüm arkadaşlar

  • --- spoiler ---

    görevliyse bana adres yanlışlığı nedeniyle iptal edilen siparişlerin kuryeler tarafından yendiğini söyledi.
    --- spoiler ---

    bu ne biçim iş lan?

    -irfan abi surda iptal edilen 7 porsiyon kofte var. ye onlari be.

    -tamam bilader hemen yiyorum.

  • 7 aralık 1988 tarihinde ermenistan’ın spitak bölgesinde yaşanan, richter ölçülüğüne göre merkez üssünde 10 büyüklüğünde meydan gelen deprem. yaklaşık 1 milyon nüfusu olan ermenistan’ın %40’ını etkileyip 3 bin kilometre karesi kapsamış ve afet bölgesinde 21 şehir ve ilçe, 342 köy hasar görmüş. bunun sonucunda yaklaşık 500 bin kişi evsiz kalmış. bu depremin bir özeliği de deprem sonrası normal yaşama dönüş için destek vermeyi öneren yabancı yardım ekiplerinin ülkeye girmelerine izin verilmesi yani sovyetler birliği tarihinde kurtarma çalışmalar yabancı ülke ekiplerinin ilk kez katılması anlamına gelmesiydi o sırda başka bir ülkde bulunan gorbachev de gezisini yarıda keserek depremin etkilendiği ermenistan’a geldi.

    spitak depremi yüzünden hayatını kaybeden ermenilerin anısına yakın geçmişte vefat eden ermeni kökenli fransız sanatçı charles aznavour yazdığı ''senin için ermenistan'' şarkısını 87 fransız şarkıcıyı bir araya getirerek birlikte şarkıyı söylemiştir.
    senin için ermenistan

    depremden etkilenlere yardım amacıyla rock müziğin önde gelen isimleri tarafından rock aid armenia albümü çıkarılmıştır. pink floyd, queen, rush, deep purple, black sabbath, yes, ıron maiden vs aralarında bulunduğu şampiyon ligi gibi ekip. özelikle smoke on the water efsane olmuş.
    smoke on the water

  • " virüs çin'deyken allah belalarını verdi, aynı virüs bize gelince alllah bizi imtihan ediyor "

    son zamanlarda gördüklerim arasında en iyilerden *

  • insanlarla, yalnız kalmamak, yalnızlığın ve konuşmamanın çok bunaltıcı olmasından ötürü konuşuyor ve ilişki kuruyorum. erkek arkadaşlarımın araba ve futbol sohbetlerinden, kız arkadaşlarımın dedikodusundan vesairesinden nefret ediyorum. sadece konuşma sırası bana da gelsin diyerek onların anlattıklarını merak ediyormuş gibi yapıyorum. günlük hayatta konuşulan hiçbir şey ilgimi çekmiyor.

    insanlarla istediğim gibi konuşamadığım için, yüzde 99'unu salak, isterik veya cahil gördüğüm için, içten içe hepsini aşağılıyorum. kafamda onlarla alay ediyorum. baskıcı muhafazakar bir ailede yetişmiş olmaktan, sırf kendi çabamla bir yerlere gelmiş olmaktan, seneler önce bıraktığım inancımı; ne inançlısına ne de inançsızına gönlümce açıklayamamaktan, her şeyden bir sinir stres çıkmasından nefret ediyorum.

    yaşadığım aşkları da yalan olarak düşünüyorum. kendimi ömür boyu rol yapmak zorunda olacak lanetlenmiş bir insan olarak görüyorum. bu rol bazen o kadar içime işliyor ki, aslında ne olduğumu şaşırıyorum. hiçbir şey benim için hiçbir şey ifade etmiyor. dünyanın böyle oluşuna kızıyorum. her şeyin dilediğince konuşulabildiği, değer yargılarının olmadığı, antik yunan'ın bile ötesine geçmiş, baskısız, yönetimsiz bir toplumun hayalini kuruyorum.

  • bugün cüneyt özdemir'e çıkmış mülteci sorununu nasıl çözeceğini anlatmış aşağı yukarı şöyle: 'esad ile görüşeceğiz. onlara güvenli bölge oluşturup ev inşa edilecek. birleşmiş milletlerle görüşüp orada güvenli bölge oluşturulmasını önereceğiz. güvenliklerini yıllar boyunca bm sağlayacak...ayrıca suriyeliler'e sosyal yardımlar en az 1 yıl devam edecek, öyle hemen kesemeyiz.'

    16 temmuz 2021

    bakın kilicdaroglu ne demiş 2013'de bu yana: (bkz: #134069389) (bkz: geçmişten günümüze kk'nın suriyeli açıklamaları)

    eeee, bunları zaten kılıçdaroğlu yıllardan beri söylüyordu, hatta daha iyi planlanmışını ve mantıklısını anlatıyordu istikrarlı bir şekilde. ümit özdağ çıkıp aylardır sanki bu mültecilerin gelmesinin sebebi erdoğan değilmiş gibi sadece muhalefeti eleştiriyordu. ne oldu şimdi? kılıçdaroğlu'nun söylediklerini kopyalayıp yarım yamalak anlatınca bu işi çözmüş mü oldun? allah seni nasıl biliyorsa öyle yapsın, steril sızma seni.

  • türk televizyon tarihinin en iyi yapımıdır.

    bu dizi 2003-2005 arasında yayınlanıp sona ermiştir.
    öyle bir dizidir ki mirası 15 senedir yenmiş, yine de bitirilememiştir. vizyonsuz mirasçıları tarafından ırak, filistin, gladio, vatan, muro vs. derken sanırım 5 film, bir de üzerine 300 bölümlük pusu dizisi çekilmiş. hala da ayda bir kurtlar vadisi yeniden başlayacak haberlerini ve heyecanla bekleyen takipçilerini görüyorum. bunca rezalete ve sömürülmeye rağmen bitmeyen kurtlar vadisi itibarı, ilk 97 bölümün kalitesinin kanıtıdır.

    --- spoiler ---

    izlemeyeni, spoiler'ı vs. kalmamış bir dizidir ya yine de usuldendir
    --- spoiler ---

    şaşmaz'ın torpili, mafya, racon, silah, şiddet... bunlar klişe eleştriler.

    aşağıdaki sinopsisin derinliği ve kalitesi türk televizyonlarında eşsizdir.

    bu toprakların fransız ihtilali niteliğinde olan, 1908 hürriyet devrimiyle kişilik kazanan ittihatçı vatanseverliğini 21. yüzyıla taşıyan bir yapım. nitekim senaryomuzun kilit ismi, aslan akbey, kuşubaşı eşref'in torunu. (bkz: eşref sencer kuşçubaşı)
    o zamanlar yepyeni bir rüzgar olan ak parti iktidara yeni gelmiş. amerika, ırak işgaline girişmiş. akp'nin ilk icraatlerinden birisi meclis'ten 1 mart tezkeresini geçirmeye çalışmak. 1 mart tezkeresi'ne dair (bkz: #114891234). hikayemizin kötü adamı, ortadoğu baronu, bu tezkerenin geçmesi için lobi çalışmaları yapmaktadır -ki ölümü de bu konudaki başarısızlığının bedeli olmuştur-. dizinin o dönemde korkmadan bu kadar açık şekilde 1 mart tezkeresi sürecini ele alması ve anlatış biçimi, akp'nin amerikan hizmetkarı olduğunu anlatmaktadır.
    bu hikayedeki topraklarımızın kaderini belirleyen politik olaylardan yalnızca bir tanesi. susurluk kazasından, abdi ipekçi cinayetine kadar işlenmeyen konu yok.

    dram yönünün kuvveti ise bambaşka. kosova'da görev yapan bir istihbarat mensubu, ali candan, yeni bir operasyon için ülkeye geri çağırılır. ameliyatla kimlik değiştirerek mafya'nın içine sızacak, ve karahanlı'nın suç örgütünü çökertmeye çalışacaktır. bu bile tek başına hikayeye yeterli dinamiği sağlayabilecekken, görevi veren aslan akbey'in karahanlı ile şahsi husumeti olması, aslında karahanlı'nın oğlu olan ali'yi çocukken kaçırıp gözetiminde yetiştirip, bu göreve hazırlıyor oluşu ve seyircinin bunu yavaş yavaş öğrenişi mükemmel işlenmiş bir senaryodur.

    diğer yandan ise yüz ve kimlik değiştiren ali'nin yine ailesinin ve sevgilisi elif'in çevresinde olması, onlarla yakınlaşması harika bir dramadır. ali/polat aslında çok mutludur. liseden sonra elif'in ve ailesinin yanında geçirdiği süre toplam 1 sene bile değildir. ancak şimdi başka bir kimlikle de olsa, her gün onlarladır. nişanlısı elif'in, en yakın arkadaşı hikmet'in, annesinin, babasının her gün ali'yi özleyerek acı çekişini görmesi, polat'ın onlara ali'yi hatırlatarak daha çok acı vermesi, ancak bu zorlu göreve dayanmasını sağlayan sevdiklerine yakın olmaktan da bencilce vazgeçemeyişi, aslan akbey ile bu konudaki çatışmaları...

    diğer yandan ise okumuş, vatansever, vicdanlı bir devlet görevlisi olan ali candan'ın acımasız mafya babası polat alemdar kimliği altında ezilip ölüşünü izleyişimiz. yakın arkadaş olduğu küçük bir kabadayı olan çakır'ı normalde asla atmayacağı adımları atması için manipule ederek onunla beraber yükselmesi ve bu uğurda aslında çakır'ı adım adım ölüme yaklaştırması. polat olmasa çakır tetikçiliğini yapar, laz ziya'nın damadı olarak belli bir koruma altında ufak tefek mafya işleriyle yaşar giderdi. polat'ın sinsi yönlendirmeleri, gaz verişleri ile ilk bölümlerde defaatle tombalacı, testere ve kılıç tarafından dillendirildiği üzere çakır normalde yapmayacağı şeylere kalkıştı hep. sanırım çakır'ın ölümüyle ali candan'ın da öldüğünü gördük. aslan akbey ile polat'ın bir binanın çatısındaki efsane tartışması'nda ali candan ölmüş ve artık polat alemdar olmuştu. öyle ki finalde kimliğini açıkladıktan sonra dahi annesi, babası, hikmet'i ona hep polat demiştir.

    spoiler- - 57. bölümde bir detay dikkatimi çekti. aslan akbey'in ölümünden sonra, abdülhey ve polat aslan'ın evinde bıraktığı defteri bulur, o sırada evi basan polislerden kaçmaya başlarlar. iki polis polatları kovalarken, polat dayak yiyen bir kadın görünce dayanamaz durur. kadını döven adam bıçak çeker. o sırada polatla aradaki farkı kapatan polise, hiç yoktan ortaya çıkan bir araba çarpar. diğer polis arkadaşı da ona yardım etmek için durur. o sırada polat kadını döveni öldürüp kaçmaya devam eder. eğer o arabaya polise çarpmasaydı polat yakalanacaktı. bu arabanın açıklaması hiç yapılmadı. şimdi benim anladığım kadarıyla, dizinin gidişatının tapınakçılara döndüğünün ilk işareti bu sahnedir. çünkü dizinin sonunda, tapınakçıların polat'a hep yardım edip önünü açtığını öğreniyoruz. sahne toplasan 3 saniye idi ama seyirci olarak bizim ilk gördüğümüz yardım bu olsa gerek. tapınakçılar polat'ı hep takip ediyordu. o gece bile. kadına yardım etmek için duracağını anlayınca, yakalanmaması için polislere araba çarpmasına sebep oldular bir şekilde. (ya arabayı kullanan onların adamıydı -çünkü kaçıyor- ya da elif'in arabasına yaptıkları gibi sistemden frenleriyle falan oynadılar) çünkü planları polat'ın yükselmesiydi. yükselttiler. kumarhane ofise çevrildikten çok sonra duvardaki tablolarda polat kendisini yükselttiklerinin mesajını farkediyordu. buradan varacağım sonuç ilk 55 bölümden sonra dahi hikaye kaliteli- iyi kurgulanmıştı. haftalık bölüm çekilmiyordu. 57, finalden 40 bölüm öncesi ve finale hazırlık. bu dizi çok iyiydi.

    bir de aslan'ın çakallığından bahsetmek istiyorum. polat aslan'ın vasiyetini okuduğunda, aslan'ın ona söylediği şu; seni karahanlı'nın oğlu olarak yutturmaya çalışacağız, sen de öyle davran. yani burada bile söylemiyor polat'a kendisinin kaçırıp yetimhaneye yerleştirdiğini. o zaman devlet'e düşman olur belki diye korkuyor olabilir. diyor ki sen öyleymiş gibi davran imparatorluğunu yık. hele diziyi ilk izleyen seyircilerin üst üste yaşadığı karmaşalar ve polat'ın efe karahanlı olduğunun doğu bey vasıtasıyla keşfi gerçekten çok iyi işlenmiş.

    oyunculuklar, karakter ağırlıkları, diyolagların etkileyicilikleri bambaşka bir başlık. ara ara yazıp tamamlarım devamını. şimdilik bu kadar.

    beni en çok üzen şey ise, kurtlar vadisi efsanesinin mirasçılarının itibarını yemeye doymayışı. kurtlar vadisi ismini kullanarak yapılan rezalet işlerin bu efsane ile bir tutulması.