ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
plazada suyu çömelerek içen embesil
-
istanbul'un en iyi plazalarından birinde en iyi şirketlerin birinde çalışıyorum diye hava atarken;
çalışanların yüzüne konuşamıyorum, arkalarından sözlüğe entry girerek hatta başlık açarak giydiriyorum diye de eklerseniz havanıza hava katabilirsiniz.
jenerik marka
-
(bkz: kot)
lassie ile sivas kangal arasındaki farklar
-
lassie ye gel oğlum diyince gelir, kangala gel oğlum diyince sen gel lan der.
isveççe ile türkçeyi kıyaslayan afet türk kızı
-
maşallah diyin lan.
edit: yalnız üzerinde düşünmemiz gereken şey muhtemelen yurtdışında yaşayıp büyümüş bir kızın, iç anadolu, doğu karadeniz ya da güneydoğuda büyüse ne halde olacağı bence. topraklarımız insanımızı kurutan, yüzündeki gülümsemeyi silen bir zehirle kaplı adeta.
ilişki başlatan sorular
-
+ mendil verem mi?
- ne?
+ mendil verem mi diyorum?
- ver madem?
+ mendil ayrılık demek kendim gelem mi?
- anlamadım?
+ mendil diyorum, ayrılık demek diyorum, mendil vermeyeyim de kendim geleyim?
- gel <3
evet çok canım sıkılıyor lan.
gülben ergen'in semazen olması
-
yapabilir cunku o bir anne, dunyanin cocuk doguran tek kadini o, her seye hakki var
6 mayıs 2019 istanbul seçimlerinin iptal edilmesi
-
haziranda yine sevineceğiz demektir bu.
boykot moykot yok arkadaş, gidip oyumuzu kullanacağız örgütleyebildiğimiz kadar herkesi örgütleyeceğiz.
yeni tarihimiz 23 haziran deniyor. umutsuzluğa gerek yok her şey çok güzel olacak arkadaşlar.
adama,kişiye, kişilere, gruplara, vakıflara, derneklere, cemaatlere hizmet işi bitecek.
bir arkadaş başka bir başlığa şöyle güzel bir şey yazmış son derece haklı:
"işi gücü bırakıp türkiye'nin her yerinden istanbula gitmek ve sandıklara sonuna kadar sahip çıkmak gerek."
istanbul gönüllülerine katılalım
seçim sonrası editi: yine sevineceğiz demiştim. lol.
24 haziran 2019 teb kiralık kasa rezaleti
-
rezalet puanım 10000/10.
net sözlükte okuduğum en büyük rezalet.
umarım adalet* yerini bulur. gündemde kalması gereken rezalet
yüksek maaşlı iş bulunca hemen istifa eden çalışan
-
bomboş bir yorum.
birader o zaman ver 6 bin fazla gitmesin. sanki kârından çalışanına pay veriyomuşsun gibi ömür boyu sana neden mahkum kalsın?
nasıl ki sen ticaretinde kârına bakıyosun, çalışan da kârına bakıyo.
edit: imlâ
ahmet davutoğlu'nun saçı
macbeth'in osmanlı'ya geliş hikayesi
-
öğrencilerimle sohbet ederken içlerinden birisi " hocam macbeth'i izledim. ne çirkin karısı varmış yaa... " dedi ve macbeth ile ilgili üç beş dakikalık bir muhabbet döndü aramızda.
şekspir'in 17. yy.'da yazdığı bu şaheseri ben de çok beğenirim. bu arada kadir mısıroğlu'nun " sheakspeare'in gerçek adı şeyh pir'dir* " şeklindeki iddiasını da kendi üslubumca çocuklara anlattım da gülmekten ölecekti yavrucaklarım.
evet, macbeth! belki de şekspir'in en popüler tragedyası.
ilk gösterimi 1606 yılında gerçekleştirilen bu eserin payitaht'a gelişinin ve buradaki gelişiminin öyküsü de bilinesidir.
bu arada şekspir ve osmanlı isimleri birbirlerine uzak kavramlar değillerdir. william shakespeare'in meşhur eserlerinden othello'yu okuyanlar ya da sahnede izleyenler bunu göreceklerdir.
macbeth'te ise konu tam bir iktidar trajedisidir. böyle söylememin sebebini biraz sonra daha iyi anlayacaksınız.
yıl 1839.
istanbul'da ahşap bir tiyatro salonu kurulur: bosco tiyatrosu. bu dönem, osmanlı'nın avrupalılaşma çabalarının da hızla devam ettiği bir dönemdir. inanmayacaksınız belki ama 19. - 20. asırlar arası o kargaşada istanbul'da sürdürülen sanatsal faaliyetler, şu anda bile yoktur bu şehirde.
1844'te kapanan bu tiyatro salonunu mihail naum satın alır ve ismini de theatre de pera yapar. bu sahne bir dönem avrupa'nın en meşhur salonu olmuştur. paris'te, londra'da sahnelenmemiş operalar burada verilir ilk olarak. fakat iki yıl sonra bir yangın çıkar ve burası tamamen kül olur. bunun üzerinde dönemin padişahı sultan abdülmecid, saraydan buraya para aktararak yeniden bir tiyatro inşâ ettirir. üstelik buraya padişah için özel olarak " hünkar locası " yapılır. kapısı da ayrıdır ve padişah bazı akşamlar gelip burada opera seyreyler.
hatta 1851'de padişah abdülmecid ve veliahtlar 5. murat, 2. abdülhamid ile 5. mehmed reşad birlikte operaya gelirler. bu o döneme göre muhteşem bir olaydır hocam. yani nasıl desem pek aynı olmayacak ama erdoğan, kılıçdaroğlu, bahçeli ve akşener'in birlikte haldun taner sahnesi'ne tiyatro izlemeye gittiğini düşünün!
haber kanallarına bir aylık malzeme çıkardı değil mi?
neyse geriye gidelim.
yangından sonra yeniden inşâ edilen naum tiyatrosu'nda 1847'de yeniden açılışını macbeth ile yapar. lâkin bu macbeth, verdi'nin şekspir'in eserinden esinlerek besteleyip kurguladığı macbeth operası'dır. çok beğenilir ama bu operayı ne bir türk vatandaşı izlemiştir ne de padişah.
aradan yıllar geçer.
1867 yılına geliriz. artık osmanlı'nın padişahı sultan abdülaziz'dir.
padişah, uluslararası paris sergisi'ni ziyaret edecektir. bunun üzerine fransa, namık kemal'in fransa topraklarından çıkmasını ister ve namık kemal, londra'ya gider. bilmeyenler için: namık kemal, türkçülük yaptığı için erzurum'a sürülmek istenmiş ama o paris'e kaçmıştır. yani osmanlı hanedanının düşmanıdır bir nevi.
namık kemal, londra'da üç yıl kalır. hatta burada hürriyet gazetesi'ni dahi çıkarır ve londra'da sergilenen macbeth oyununu izlemeye gider. namık kemal, bu oyunu izlerken kendinden geçer deyim yerindeyse. çünkü anlatılanları osmanlı sarayı'nda yaşananlarla neredeyse aynı olarak görür.
istanbul'a bir mektup gönderir ve oyundan bahseder.
bunun üzerine aynı yıl naum tiyatrosu'nda şekspir'in bu ünlü eseri sahnelenir. sahnelenir de yer yerinden oynar.
basın hiçbir şekilde bu oyunun oynandığına dair bir haber yazmaz. sahne önünde ayaklanmalar çıkar!
şimdi insan soruyor tabii " bu ayaklanmayı gerçekleştirilenler oyunu nereden biliyordu? " diye. muhtemelen oyuna ve içeriğine dair hiçbir bilgisi olmayan tutulmuş adamlardı rahmetliler.
1867 senesi istanbul'un macbeth yüzünden karıştığı bir senedir! insanlar neredeyse birbirlerine " sen macbeth'i savundun! " diyecek hâle gelmişlerdir.
işte bu yüzden 1868'de naum tiyatrosu'nda muhteşem bir yemekli gösteri verilir. hem de neyin şerefine dersiniz?
italya birleşik krallığı'nın birinci kuruluş yıl dönümü şerefine!
sultan abdülaziz, avrupa'dan çok önemli misafirleri ağırladığı bu davette sanatçılara bol bol para da dağıtır!
fakat kader!
sultan abdülaziz, tahttan indirilip öldürülen son osmanlı padişahı olacaktır!
" öyle kötü günler yaşıyoruz ki şimdi,
insan ne yaptığın bilmeden hain oluveriyor! "
~ macbeth ~
atatürk'ün yaptığı en kötü şey
-
milletin zeki ve çalışkan olduğunu düşünmesidir.
90'ların özel olmasının nedeni
eski sevgiliden mail almak
-
"fwd: çok önemli lütfen okuyun!!! avrupa bor yataklarımızı 99 yıllığına kiraladı!!!!"
- abi sen bu kızla ne kadar çıkmıştın?
- 5 ay...
- hahahahahah
- gülme lan!