hesabın var mı? giriş yap

  • yeni bir eve çıkıyoruz birlikte, iş çok yoğun ne gidip alışveriş yapacak vakit var ne de para harcamak mantıklı kiraya çıkılacak ev için.. eşyalı bir ev tutuyoruz bu yüzden. ikimiz varız zaten, küçük bir evimiz var artık bir de ve bir salonumuz ve yatak odamız..yatak odasında tek kişilik bir yatak var. ben geceden geceye geliyorum eve, keza o da öyle. bok gibi bir sektörde çalışıyoruz, birbirimizi göremiyoruz, oraya buraya yapıştırdığımız notlarla hasret gidermeye çalışıyoruz bir yandan, gidip bir yatak bile alamıyoruz.. hem vakit yok, hem harcama öncelikleri başka.. yazın ortası. kendi kendine yapışıyor insan sıcaktan, duş alıyorsun banyodan çıkmadan kuruyorsun.. ve bizim tek kişilik bir yatağımız var. gidip bir yatak bile alamıyoruz.. hem vakit yok, hem harcama öncelikleri başka, hem de aklımıza bile gelmiyor gidip büyük bir yatak almak. sığıyoruz küçücük yatağa.. ben zaten küçük bir kadınım ama o yapılı bir adam.. sere serpe yatsa kolu bacağı sarkıyor yataktan.. ama birlikte olunca, yazın tam ortasında.. sığıyoruz küçücük yatağa. küçük gelmiyor ki, aklımıza gelmiyor ki büyük bir yatak almak, sıcak bile olmuyor birlikte yatınca.. üçümüz sığıyoruz küçücük yatağa. ben, o , aşk bir de.. kocaman oluyor o yatak birlikte olunca, öyle ferah, öyle evim ki..

    zaman geçiyor aradan, uzun zaman.. hala aynı koşturmaca.. günlerden bir gün.. bir alışveriş merkezindeyiz, yatak arıyoruz. çift kişilik yatak!! sığmıyoruz çünkü artık tek kişilik yatağa. küçük geliyor, hava desen zaten sıcak. ben küçük bir kadınım ama kocaman bir adam; sağa sola bile dönemiyor rahat rahat. sığamıyoruz artık çoğumuz.. önceden üçümüzdük ama şimdi kaç olduk kimbilir. o, ben, aşk, kırgınlık, mutsuzluk, mesafe.. en çok yeri mesafe kaplıyor işte.. o olmasa tek kişilik yatağa sığardık aslında biz. sıcak bile olmazdı belki bu kadar, küçük bir yatak daha da yakınlaştırırdı belki bizi.. ama yatak büyüdükçe mesafe de büyüyor, yatak büyüdükçe kırgınlık arada bir yere yatar oluyor, yatak büyüdükçe ben küçülüyorum, yatak büyüyor.. aşk ölüyor..

  • mide bulandırıcı gurbetçi zırvalarından biridir.

    bu ve buna benzer bir sürü videoya yüzlerce yorum yapıldığı için ekstra bir şey söyleyerek zaman kaybetmeye gerek yok.

  • 24 şubat 1500 yılında, belçika’nın ghent şehrinde doğdu. veraset açısından tarihin görmüş olduğu en şanslı hükümdarlardan birisidir.

    kendisine şarlken (charles-quint) denmesinin sebebi, kutsal roma imparatorları arasında kendisinden daha önce dört tane daha karl olmasıydı. farklı ülkelerde yaşamasına rağmen ispanya’da yetiştiği için ispanyolca konuşmuş, doğum adına da “carlos” denmiştir.

    avrupa tarihinin görmüş olduğu en büyük şahsiyetlerdendir.

    dedesi avusturya arşidükü maximillian’dan avusturya topraklarını, babası burgonya dükü “güzel philippe”ten hollanda-belçika ve france-comte bölgesini, annesi kastilya-aragon-sicilya-napoli kraliçesi joanna’dan bu krallıkları ve keşfedilen yeni ispanyol amerikası sömürgelerini devralarak, cengiz han’dan sonra, o zamana kadar tarihin görmüş olduğu en geniş toprakların hükümdarı olmuştur. (hükmettiği topraklar çağdaşı sultan süleyman’ın topraklarından daha fazladır.)

    ispanya’da i.carlos adıyla kral olduktan sonra, kutsal roma imparatorluğu’nun elektörleri tarafından kutsal roma’nın imparatoru seçildi. (habsburg nüfuzu ve avusturya arşidükü olmasının faktörü büyüktür.)

    koyu bir katolikti ve protestanlara karşı savaştı. ayrıca müslümanların ilerleyişini durdurmak adına en büyük güç kendisiydi. ama osmanlı padişahı sultan süleyman’a karşı savaşma cesareti gösteremedi. akdeniz’deki türk egemenliğini kabul etti.

    avrupa’yı birleştirerek evrensel imparatorluğunu pekiştirmek istedi, ancak karşısına fransa ve onun müttefiki osmanlı dikildi; başarısız oldu. sonunda almanya mülklerindeki yerel prenslerle girdiği katolik-protestan mücadelesini de kaybedince (bkz: 1555 augsburg barışı) tahtından feragat etti. (1556.)

    ispanya ve hollanda-belçika topraklarını (ispanyol amerikası da dahil olmak üzere) oğlu ii.felipe’ye bıraktı.

    avusturya’daki habsburg mülklerini ise daha önceleri kardeşi ferdinand’a vermişti. (meşhur arşidük ferdinand, şarlken’den sonraki kutsal roma imparatoru.)

    21 eylül 1558’de bu önemli şahsiyet ispanya’da, yuste manastırında inzivadayken vefat etti. kendisi şahsi olarak en sevdiğim tarihi kişiliklerden biridir. mekanı cennet olsun.

  • affedersiniz ama s*kerim sistemini de matiğini de.

    bu futbol kulübü, adını değiştirip amed yapınca kapatılmalıydı.
    ulan her maç istiklal marşı yuhlanıyor. futbolcular zaten örgüt sempatizanı.
    bunlar yetmiyormuş gibi eline jilet alıp futbolcu doğramaya başladılar. görüntüler ortaya çıktı, o piçi kulüpten kovucaklarına, bizim gururumuzdur diyor kulüp yönetimi.

    sizin içinizde nasıl bir kin nasıl bir hınç varsa, sportif faaliyette bile bulduğunuz ilk fırsatta kesmeye, biçmeye çalışıyorsunuz. ulan bu yaptığınızı ışid yapmaz be.

    ayrıca, istiklal marşını yuhlayan herhangi bir kişinin, bu ülkenin 81 vilayetinde fiziki şiddetle karşı tepki görmesi müstehaktır.

    edit: bazı arsızlar "jilet nerede, yaralar nerede, bunlar yalan dolan" diye mesaj atmış.

    jiletle saldırının videosu: https://twitter.com/…glu/status/1102250275845361664

    bu da eseriniz: https://twitter.com/…glu/status/1102257105954836480

  • (bkz: chainard sen misin?)

    tamam ulan anladık. türkiye'deki tecavüzlerin sebebi malum din, malum parti ve malum şahıs değil. heryerde oluyo.

    edit üzerine gelen edit: başlık sahibi yazara sormak istediğim şey;
    birincisi eleştiri yaptığı için eleştirdiğin insanlar tecavüz hakkında ne düşünse veya ne tepki gösterse sen bu başlığı açma ihtiyacı duymazdın? yazdıklarına göre tepkisiz kalması gerekiyor ki bu normalleştirmedir.
    ikincisi tecavüzlere tepki göstermeleri için sadece türkiye'de mi yaşanıyor olması gerekmekte?

    senin o beğenmediğin 'sanrı insanı' tecavüze tepki göstermek için ülke,coğrafya,ırk,dost ayırt etmez. yobazlar, örümcek kafalar ise anasını bacısını hocalara, geri kalanları da kendilerine helal gördükleri için tepkisiz kalırlar.