hesabın var mı? giriş yap

  • ben içtiği coca cola nın kutusunu kasa bandına koyanı gördüm. hem de hepsini içmeden öyle bırakanı. benim kasamdı. ve ürünlerini kasadan geçirirken kötü bir sürpriz olarak aralarından çıkıvermiş ve en kötüsü de üzerime, ellerime dökülmüştü. yapış yapış bir şekilde ürünlerini kasadan geçiremeyeceğim için ellerimi ve üzerimi temizlemeye çalışmıştım hemen. ve nacizane “hanımefendi keşke ayrıca verseydeniz içtiğiniz kolanın kutusunu. bakın ellerime de bulaştı. ürünlerinize de bulaşabilir” dedikten sonra kadının verdiği cevap şuydu. “sen ne kadar küstah şeysin öyle. ismini söyle bana” duygusal yapıda olduğumdan etkilenmiştim. fişte göreceksiniz dedim. ve şikayet etti. yöneticim gelip durumu izah ettikten sonra ve yöneticim beni bildiğinden ve kadının terbiyesizliğini de gördüğünden “tamam mert” deyip sırtıma dokunmuştu. bunu gören kadın ne dedi biliyor musunuz. müdür yardımcısına “sen de adını söyle. hepinizi şikayet edicem.” ve yöneticinin gözümde iyice yüceleşmesini sağlayan hareket geliyor. kadına ne dedi biliyor musunuz? “arkadaşımı daha fazla rencide etmenize izin veremezdim. sizi dışarı alalım lütfen. şikayetlerinizi iletebilirsiniz”

    10 sene olmuş. öğrenciydim ve migros ta 18:00-22:00 saatleri arasında part time kasiyerlik yapıyordum o zamanlar. ve biliyor musunuz o kadar etkilenmiştim ki. akşam kafamı yastığa koyduğumda hep o kadını gördüm. çok zor uyumuştum. paylaşmak istedim sizinle. lütfen hizmet alırken empati kurmayı unutmayın. ben de bir müşteri olarak her zaman empati kurarım. hele ki o yaşadıklarımdan sonra! daha neler neler var. bir bilseniz:)) 9 ay çalışmıştım.

  • türk kızlarının videolarını çeken mültecilerden hiçbir farkı olmayan bir yavşağın röportajıdır. kadın da otel deyince muhtemelen anlıyor, ama haklı olarak bu davarla muhatap olmak istemiyor.

    bu ahlaksız kişi hakkında derhal soruşturma başlatılmalıdır.

  • bunlardan biri bana uçakta denk gelmişti. hem de 10-11 yaşındayım; ilk defa uçağa biniyorum, annemlerden ayrı oturcam, gökyüzünü seyredicem falan hepsinin heyecanıyla girmişim uçağa. geliyorum koltuğa, yerimde yaşlıca bi emmi oturuyo. hostese söyledik geldi uyarmaya, amca kulağım duymuyor ayağına yattı, anlamazdan geldi, kem küm etti kalkmadı ya la. hostes de ezikledi beni "kalkmıyor napym" falan diye uğraşmadı. tarrak gibi koltuğa kalmıştım. ulan aynı sıra bile değil, nasıl bi yüzsüzlükle oturdun anlamadım. uçakta dolmuşçuluk yapmanı geçtim ufacık çocuğun hayalleriyle oynamak nedir amk. travma resmen. bütün yol ağlamamak için zor tuttum kendimi. belki pilot olacaktım şimdi, uçaklara küstürdün beni. belki insan sevecektim biraz, soğuttun amk. o zaman da emindim duyduğundan, hala da eminim dayı. sen gençsin daha çok oturursun cam kenarına diye mi düşündün bilmiyom ama yakışmadı bro, hiç yakışmadı.

  • mizmizlanarak ve hayatinizdan sikayet ederek hicbir seyi degistiremezsiniz.
    hepimizin korkulari kadar hareket alani var. ve cesaret edemeyecegimizi dusundugunuz seyleri yapmadan gecirdigimiz her gun, cesaret ettikten sonra kayip bir zaman parcasi gibi gorunse de, aslinda bir butunun parcasi.
    yani pismanlik diye bir sey yok esasen.
    siz isterseniz olur, olmuyorsa; yeterince istemiyorsunuzdur aslinda.
    birinin veya bir seyin sizi gelip kurtarmasini bekliyorsaniz; o is yaş.
    kendinizden baska careniz yok...

  • ust edit: başlıktaki uzun tartışmalar sonucunda bazı yazar arkadaşlar çok güzel bilgiler verdiler özelden. konu hakkında muhendisler benden önce düşünmüş. bu sistemin ismine de skip-stop demişler. bu da "hayatımda duyduğum en saçma fikir, bi sen akıllısın zaten" tayfaya kapak olsun. new york metrosunda ve bir kaç ülkede sistemde zaten bu sekildeymis. al link aşağıda.

    https://en.m.wikipedia.org/wiki/skip-stop

    ----------------------------------------
    bu sabah metroda boş boş düşünüp planladığım bir öneri, biliyorsunuz ki dur kalkıyla beklemesi ile her durakta 2 dk'lık bir kayıp oluşuyor. bu da metro yolculuğunun bir türlü bitmemesine sebep oluyor.

    4 ayrı hatla çözülebilecek sistemdir.

    20 duraklı bir hat için her durağın ismini 1 - 2- 3...20 diye sıralarsak;

    a metrosu
    1-3-5-7...19. duraklarda duracak toplam 10 durak

    b metrosu

    2-4-6-8...20. duraklarda duracak toplam 10 durak

    c metrosu

    1-2, 4-5, 7-8, ......18-19 14 durak

    d metrosu

    2-3, 5-6, 8-9........19-20 14 durak

    bu sistemde tren kalkış sirası

    1 a
    2 d
    3 b
    4 c

    olmalıdır. nedeni tekten çifte geçecek yolcuların diğer treni fazla beklememesi.

    şimdi çekmeköy üsküdar metrosuna biniyoruz. ilk durak olduğu için a metrosundayız. 19. durağa yarı yarıya sürede varıyarouz. 40 dklık yol 20 dk oluyor.

    19 dan 20. durağa aktarma yapmamız lazım. 5 dk bekelyip d metrosuna aktarma yapıyoruz.

    bu sistemle çekmeköy üsküdar 15 dk kısalmış oluyor. ancak çiftten çifte veya tekt sayıdan tek sayıya gittiğimizde bu süre yarı yarıya düşmüş oluyor.

    örneğin 1 den 19 a gittiğimizde 38 dklık yol 19 dk'ya düşmüş olacak

    edit:bu fikrin metrobüs versiyonunu (bkz: @arslantik) arkadaşımız yapmış ve simülasyona dökmüş kendisinin mesajı şu sekilde:

    -------------------------------------
    selam,
    daha once metrobus icin dusunmus ve 3 boyutlu simulasyonunu yapip test etmistim.

    https://github.com/…arslan/metrobus_simulasyon/wiki
    sayi yerine renk kullanmistim. renkler daha anlasilir bence.

    simülasyon videosu

    duraklar arasi mesafeleri de google maps den bakip simulasyona o sekilde girdim.

    iett ye ulastim, durak yolcu yogunluklarini verdiler. yogun duraklari aktarma yapilabilecek ortak durak olarak belirledim. otobuslere durma hizlanma ivmesini gercekci vermeye calistim. max hiz 70km/s verdim.

    simulasyonu calistirdim, %12-%15 kadar bi zaman tasarrufu sagliyor cikti.
    not: verdigim linkte bir de youtube video linki var. o temel fikri anlatan basit 2boyutlu simulasyon.
    benim dedigim asil simulasyonun video su yok. kurulum dosyalari ve talimatlar var linkte. kendin indirip parametrelerle oynayip calistirabilirsin"

    ----------------------------------------
    avantajları,

    tüm metro hattının yolcu yükünü bir metro çekmeyecek. yolcular metroları paylaşmış olacak.

    enerji ve zaman tasaraffu.

    dezavantajları,

    halka anlatma zorluğu

    özet:
    elbette eksikleri var ama düşünülüp de çözülecek şeylerdir. 10 dk'da bu fikri sıçtım zaten. metro yolculukları daha kısa sürerse böyle boş boş fikirler bulmam belki:)

    ---------------------------------------------------------------
    edit: kentucky et yağmuru sendromu olmuş başlıkta. herkes etin tadının ne eti olduğunu tartışırken nasıl gökten yağdığını kimse sorgulamıyor:) herkes aktarmaya takmış ama kimse çift durakta binip çift durakta inmiyor sanırım size göre

    1-evet aktarmalarda zaman kaybediyoruz tren beklerken ama yolcuların yüzde ellisi de aktarma yapmayacak ve yarı yarıya zaman tasarrufu yapmış olacak bunu unutuyoruz.

    2-ayrıca örnektede verdiğim gibi uzun mesafeli yolculuklarda aktarma yapmak bile zamandan tasarruf sağlatacak.

    3- bu arada herkes akttarma yapmak diyor ma c ve d trenine de direk binebilirsiniz onlar da 10 durak yerine 14 durak. yine zamandan tasarruf.

    4- 1. duraktan 6. durağa gidilmiyor onu çözemedim çözebilen yazsın:d

    5- bir arkadaş her tren altunizadede ve üsküdar da durursa kimse aktarma yapmaz zaten dedi. bilemedim. planlamalarda sıkıntı yaratabilr:)

    6- metroların üstünden atlama olayını yaşamamak adına metro çıkma sırası a, d,b,c olarak düşündüm. önce 1. duraktan a ve d metrosu sefere başlayacak sonra 2 durağa metro gelip sırasıyla b ve c metrosu sefere başlayacak. bilmiyoru denk de gelebilir tabi o kadar düşünemedim planlayan olursa yazsın

    7- herhangi bir olumlu olumsuz yorum yapmadan sadece "bi sen akıllısın kardeş" minvali yazanların dünyaya bir faydası yok.

  • 93m ile mecidiyeköy'den zeytinburnu tarafına ilerliyorum. sağımda, pencere kenarında bir kız oturuyor. önümde en son durakta binmiş bir kız oturuyor. onun yanında da bir erkek ama belli fırlama biraz. bu kişiler, bir birlerine tamamen yabancı.

    e5'te seyir halindeyken sağ tarafımızda, çok alakasız bir yerde, havai fişekler patlamaya başlıyor, tabii herkes dönüp izlemeye başlıyor. o arada ön çaprazımdaki fırlama, yanındaki kıza dönüyor birden ve "bak sen yanıma oturdun diye havai fişek gösterisi yaptırıyorum" dedi, herkes gülmeye başlıyor ve ben o arada havai fişeklere doğru sağa dönüyorum, tabii doğrultu olarak yanımdaki kıza bakıyorum da zannedilebilir. o anda kız benim ondan tarafa baktığımı görünce bana dönüp "o kadar zaman oldu, yanımda oturuyorsun, hiç havai fişek patlatmadın" dedi. bu arada hal-i hazırda gülmekte olanlar yerlere düşmeye başladılar. ben ne diyeceğimi bilemez halde, kem küm ettim biraz. insana böyle de yüklenilmez ki!

  • çok üzülüyorum ben bu adama. yok yok, gülüyorum.

    kendisi, padişah avcı mehmet zamanında sadece " 4 saat " süre ile sadrazam kalarak adını türk ve dünya tarihine altın harflerle yazdırmış bir kişidir.

    adam sözlük tabiriyle tam bir trol.

    arnavut kökenli ve enderun'da yetişmiş bir devşirme olan mustafa paşa'nın zurnazen lakabı ilk görev yeri olan mehterhânedeki zurnacılığından gelir.
    lâkin gerek zekâsı gerekse yalakalıkları ile hızlı bir şekilde yükselmeye başlar ve rumeli beylerbeyi olur.
    bu görevinde iken bir girit seferi hazırlığına girişir osmanlı devleti ve zurnazen'e asker toplaması için emir gelir. denileni yapar yapmasına zurnazen ama ordunun başında bulunan serdar deli hüseyin paşa ile bir türlü anlaşamazlar. bunun üzerine " deli hüseyin, küffâr ile anlaşmıştır. katli vaciptir! " diye yeniçerilerin arasında dedikodu yayar.
    yeniçeri zaten bahane aramaktadır isyan etmek için. gecesine basarlar hüseyin paşa'nın sarayını ama durmazlar. her yeri ateşe verirler.
    bunun üzerine zurnazen mustafa, onca dil döker ve kendi başlattığı yangını kendi söndürür.
    fakat görevinden azledilir. çok geçmeden yeniçerilerin baskısıyla başdefterdar yapılır ama bu sıra dönemin sadrazamı melek ahmed paşa'yı yeren, padişahı öven şiirler yazar ve sadrazam olmak istediğini açık açık söyler. bu ortaya çıkınca da melek ahmed paşa, onu görevinden alır.

    lâkin yeniçeri tekrar baskı yapınca tekrar göreve iade edilir. bu sürede kendisi sadrazam olma hayali kuradursun iki sadrazam değişir.
    sadrazam derviş paşa, zurnazen'in huyunu bildiği için onun tâ romanya'nın batısında görevlendirilmesini sağlar.

    ama zurnazen pes etmez. ne yapar ne eder ve osmanlı'nın yeni kaptan-ı deryası olur ama aynı zamanda ezeli düşmanı deli hüseyin paşa da osmanlı'nın yeni sadrazamı ilan edilir.
    bunun üzerine zurnazen, hemen yeniçeri ocağına gider ve verir fitneyi. öyle ki meşhur çınar vakası onun fitnesiyle başlar.

    padişah, bu isyan başlayınca daha sadrazam ilan edileli iki üç hafta olan deli hüseyin paşa'yı azleder. öyle ki adamcağız bu sırada girit'tedir ve daha sadaret mührü bile eline ulaşamamış, yoldadır. nitekim garibim hüseyin paşa, bu haberi aldığında çok sevinecek ama hemen peşinden azledildiği haberini de alacaktır. istanbul'a ayak basamadan sadrazam ilan edilip yine bu görevinden azledilen tek kişidir o da herhalde.

    dönelim zurnazen'e. nihayet sadrazam ilan edilir ve padişah ile birlikte isyan eden yeniçerilerle görüşmek üzere alay köşkü'ne gelir.

    henüz yeni sadrazamdır ve yeniçeri ile arasının iyi olduğunu düşünerek " yahu tamam hallederiz her şeyi. gidin ocağınıza... " tarzı laubali bir şekilde konuşurken yeniçeri ağası, " idam edilmesini istediklerimiz arasında sen de varsın bre gafil! sadrazam olmak için mi bizi isyan ettirdin? " şeklinde bağırınca herkes şok olur.
    en çok da zurnazen tabii:)

    yazık ki onlarca devlet görevlisi, yeniçeriler tarafından öldürülerek sultanahmet meydanı'ndaki çınar ağaçlarına asılırlar.

    zurnazen öldürülmemiş fakat görevinden azledilmiştir. yeni görev yeri erzurum'dur ve derhal yola koyulması emredilir.
    bu sırada eski sadrazamlardan melek ahmed paşa ile karşılaşır. muzip bir gülümseme ile der ki:

    " sultanım, bize bîgâne âşinalık edüp yukarıdan aşağı muamele eyleme
    zirâ biz de yarım saat kadar mühür sabibi olduk! "

    ve 1666 senesinde erzurum'da vefat eder.

  • dunyada ates sadece olimpos'un tepesinde yanmaktadir. insanlar soguktan ve vebadan kirilirken tanrilar atesi sadece kendilerine saklamaktadirlar. kendiside tanri olan prometheus'un gonlu buna razi gelmez ve atesi bir gece olimpostan calip insanlara verir. cezasi cok buyuk olur. zeus tarafindan kayalara baglanip cigerlerinin kargalar tarafindan yenmesine mahkum edilir. olumsuz oldugundan bu iskence sonsuza kadar hep tekrarlanicaktir.
    ates hirsizi olarakta bilinir. eger bir tanriya inanacak olsaydim o tanri kesinlikle prometheus olurdu.